Loading Logo

sonkarar

Sayfa Yükleniyor

Tereke mallarının değerinin tespit edilmesi gerekli değildir, şayet bir değerlendirme yapılmış ise böyle bir değerlendirmenin maddi hukuk açısından bir sonucu yoktur, ilgilileri bağlamaz....

Somut olayda ise; kazandırma dışı (temlik dışı) tereke araştırılmamıştır. Oysa tenkis davalarında tereke mevcudunun (temlik içi - temlik dışı) mahkemece resen araştırılması zorunludur. Zira mirasbırakan adına olan tereke mevcudunun mirasbırakanın ölüm tarihi itibariyle değerinin tesbiti; gerek sabit tenkis oranının hesaplanması, gerekse ihlal edilen mahfuz hissenin belirlenmesi için zorunludur. Bu sebeple, tereke mevcudu belirlenmeden karar verilmesi doğru görülmemiştir....

    Asliye Hukuk Mahkemesinden verilen 02.03.2011 gün ve 61/131 sayılı hükmün Yargıtay'ca incelenmesi davacı ve tereke temsilcisi vekili ile müdahil davacı vekili taraflarından süresinde istenilmiş olmakla dosya incelendi gereği düşünüldü: K A R A R Davacı vekili, tereke temsilcisi Süleyman Kabak, davalı Hazine adına tespit edilen 213 ada 43 parsel kapsamında kalan 480 m2 yüzölçümlü yeri 1984 yılında Davulga Belediyesi’nden satın ve devraldığını, tespit tarihine kadar koşullarına uygun olarak tasarruf edildiğini, aynı ada 36 parselin ise, miras bırakan ...’tan kaldığını 40-50 yıldan fazla süre ile miras bırakan ve mirasçıları tarafından kullanıldığını açıklayarak 213 ada 43 parsel kapsamındaki 480 m2 yerin tapu kaydının iptaliyle vekil edeni adına, 213 ada 36 parselin tapu kaydının iptaliyle veraset belgesindeki payları oranında ... mirasçıları adına tapuya tescilini karar verilmesini istemiştir....

      "İçtihat Metni"MAHKEMESİ :Sulh Hukuk Mahkemesi DAVA TÜRÜ : Tereke Mahkeme tarafından yapılan nitelendirmeden de anlaşıldığı üzere taraflar arasındaki uyuşmazlık, tereke tespit ve teslim isteğine ilişkin bulunduğuna göre, Yargıtay Kanunu 14. maddesi uyarınca Yargıtay Birinci Başkanlık Kurulu'nun 19.01.2015 tarih 2015/8 sayılı Kararı ile hazırlanıp, 22.01.2015 tarihli ve 29244 sayılı Resmi Gazete'de yayımlanarak yürürlüğe giren hukuk dairelerine ilişkin iş bölümü uyarınca, hükme yöneltilen temyiz itirazlarının incelenmesi Yargıtay (14.) Hukuk Dairesi'nin görevine girmektedir. 11 Nisan 2015 tarihi itibariyle Resmi Gazete'de yayımlanarak yürürlüğe giren 6644 sayılı Kanun'un 2. maddesi ile değişik 2797 sayılı Kanun'un 60. maddesinin 1. ve 3. fıkraları uyarınca dosyanın görevli daireyi belirlemek üzere HUKUK İŞBÖLÜMÜ İNCELEME KURULU'NA GÖNDERİLMESİNE, 23.10.2015 tarihinde oybirliğiyle karar verildi....

        DAVA TÜRÜ :Tereke Tespit Yukarıda tarihi, numarası, konusu ve tarafları gösterilen hükmün; Dairenin * 23.1.2006 gün ve 16258-16 sayılı ilamiyle* onanmasına karar verilmişti. Sözü geçen Dairemiz kararının düzeltilmesi istenilmekle, evrak okundu, gereği görüşülüp düşünüldü. Hüküm, tereke tesbitine ilişkin olup, Sulh Hukuk Mahkemesince karar verilmiştir.Hukuk Usulü Muhakemeleri Kanununun 440/lll-1 ve 2 maddeleri gereğince, aynı yasanın 8. maddesinde gösterilen davalara ait hükümlerin onanmasına veya bozulmasına ilişkin kararlara karşı, karar düzeltme yoluna gidilemez.Dava, 440/lll-2. maddede ayrık tutulan davalardan da değildir. Bu itibarla inceleme olanağı bulunmayan karar düzeltme dilekçesinin reddi gerekmiştir. SONUÇ: Yukarıda açıklanan sebeple karar düzeltme dilekçesinin REDDİNE, oybirliğiyle karar verildi. 22.05.2006 (Pzt.)...

          "İçtihat Metni"MAHKEMESİ :Sulh Hukuk Mahkemesi Davacı vekili tarafından, davalılar aleyhine 19.12.2011 gününde verilen dilekçe ile terekenin tasfiyesi talebi üzerine yapılan duruşma sonunda; tereke tasfiye işleminin kapatılmasına dair verilen 26.06.2013 günlü hükmün Yargıtayca incelenmesi davacı vekili ve davalı ... tarafından istenilmekle süresinde olduğu anlaşılan temyiz dilekçesinin kabulüne karar verildikten sonra dosya ve içerisindeki bütün kağıtlar incelenerek gereği düşünüldü: K A R A R Dava, terekenin tasfiyesi istemine ilişkindir. Mahkemece, tereke tasfiye işleminin kapatılmasına karar verilmiştir. Hüküm, davacı vekili ve davalı ... vekili tarafından tereke temsilcisinin işlemlerine yönelik olarak temyiz edilmiştir. Miras ortaklığı temsilcisi (TMK m. 640) özel kayyım niteliğindedir. TMK'nin 431. maddesi uyarınca vasi tayinindeki usul kayyım (Mümessil) için de uygulanır....

            TMK'nın 605/2 maddesi gereğince "ölümü tarihinde murisin ödemeden aczi açıkça belli veya resmen tespit edilmiş ise, miras reddedilmiş sayılır." Bu maddeye dayanan talepler süreye tabi olmayıp, mirasçıların iyiniyetli ya da kötüniyetli olmalarının bir önemi bulunmamaktadır. Murisin ödemeden aczi ölüm tarihine göre belirlenir. Ölüm tarihi itibariyle, murisin tüm malvarlığı terekenin aktifini, tüm borçları ise terekenin pasifini oluşturur. Terekenin pasifinin aktifinden fazla olması; terekenin ödemeden aczini ve dolayısıyla da terekenin borca batık olduğunu gösterir (TMK m. 605/2). Ancak, tereke borca batık olmasına rağmen TMK'nın 610/2 maddesinde açıklanan şekilde tereke işlemlerine karışan, tereke mallarını gizleyen veya kendine maleden mirasçı, mirası reddedemez. Somut olaya gelince; davalı alacaklı, davacının murisi ...'...

              Koruma önlemi olarak terekenin tespiti işlemi, kural olarak bir süreye bağlı olmayıp, bu önlemin alınması olanaksız veya yararsız hale gelmedikçe veya tereke paylaşılmadığı sürece istenebilir. Çünkü, koruma önlemi olarak terekenin tespiti işleminin maddi hukuk bakımından haklara ve borçlara bir etkisi bulunmamaktadır. Bu işlem, tespiti yapılan malvarlığı unsurlarının terekeye ait olduğu, tespit edilmeyenlerin de terekeye ait olmadığına delil teşkil etmez. Mirasçıların, tespit olunanlara "onay" vermeleri veya benimsemeleri, onları tespiti yapılmamış olan borçlara ilişkin sorumluluktan kurtarmayacağı gibi, tespit edilmemiş olan tereke alacakları için de talepte bulunamayacakları anlamına gelmez. Mirasçılar, terekenin tespitine rağmen, birbirlerine yahut üçüncü kişilere karşı tespit edilmiş veya edilmemiş (deftere yazılmış veya yazılmamış) olanları ihtilaf konusu yapabilirler....

                Koruma önlemi olarak terekenin tespiti işlemi, kural olarak bir süreye bağlı olmayıp, bu önlemin alınması olanaksız veya yararsız hale gelmedikçe veya tereke paylaşılmadığı sürece istenebilir. Çünkü, koruma önlemi olarak terekenin tespiti işleminin maddi hukuk bakımından haklara ve borçlara bir etkisi bulunmamaktadır. Bu işlem, tespiti yapılan malvarlığı unsurlarının terekeye ait olduğu, tespit edilmeyenlerin de terekeye ait olmadığına delil teşkil etmez. Mirasçıların, tespit olunanlara "onay" vermeleri veya benimsemeleri, onları tespiti yapılmamış olan borçlara ilişkin sorumluluktan kurtarmayacağı gibi, tespit edilmemiş olan tereke alacakları için de talepte bulunamayacakları anlamına gelmez. Mirasçılar, terekenin tespitine rağmen, birbirlerine yahut üçüncü kişilere karşı tespit edilmiş veya edilmemiş (deftere yazılmış veya yazılmamış) olanları ihtilaf konusu yapabilirler....

                  "İçtihat Metni"MAHKEMESİ :Asliye Hukuk Mahkemesi Taraflar arasındaki 6183 sayılı Kanun'dan kaynaklanan tasarrufun iptali davasının yapılan yargılaması sonunda davanın kabulüne ilişkin karar davalılar ... ve tereke temsilcisi ... tarafından temyiz edilmiş. K A R A R Davacı vergi idaresi, davalılar ....Tic. Ltd. Şti. ve temsilcisi ... hakkında vergi borcu nedeni ile aleyhlerine takip yaptıklarını, takibin sonuçsuz kaldığını, dava konusu taşınmazın borçlu ... tarafından 07/02/2006 tarihinde diğer davalı ...'a devredildiğini tespit ettiklerini belirterek, tasarrufun iptaline karar verilmesini istemiştir. Mahkemenin davanın kabulüne ilişkin kararı Yargıtay 17....

                    UYAP Entegrasyonu