Loading Logo

sonkarar

Sayfa Yükleniyor

Davalı vekili, müvekkilinin alacağını .... kişiye temlik ettiğini, bu nedenle taraf sıfatı kalmadığını savunarak, davanın reddini istemiştir. Mahkemece, dosya kapsamına göre, davalı ile dava dışı borçlu arasında muvazaa bulunduğu iddiasıyla sıra cetveline itiraz davası açıldığı, ancak davadan önce davalının alacağını dava dışı ...'a temlik ettiği ve alacaklı sıfatının kalmadığı gerekçesiyle, davanın pasif husumet yokluğundan reddine karar verilmiştir. Kararı, davacı vekili temyiz etmiştir. Dosyadaki yazılara, kararın dayandığı delillerle gerektirici sebeplere, delillerin takdirinde bir isabetsizlik bulunmamasına ve özellikle ........2011 tarihinde sıra cetvelini yapan ... müdürlüğüne davalının ve temlik alanın ....07.2011 tarihinde geldikleri ve temlik beyanlarının ... müdürlüğünce tutanağa bağlandığı, sıra cetvelinde temlik alan ...'...

    İcra Müdürlüğü'nün 2010/3983 Esas sayılı dosyasından tanzim edilen 04.02.2014 tarihli sıra cetvelinde 1. sırada yer alan davalı ipotek alacaklısının temlik aldığı alacağın gerçek bir alacak olmadığını, temlik tarihi itibariyle gerçek alacak miktarının daha düşük olduğunu, temliknamede faize ilişkin hüküm olmamasına rağmen bedele faiz işletilmek suretiyle pay ayrılmasının hatalı olduğunu ileri sürerek, davalı alacağından şimdilik temlik bedelini aşan miktar olan 11.833,86 TL'nin çıkarılarak davacıya ödenmesini talep ve dava etmiştir. Davalı vekili, davanın reddini istemiştir....

      "İçtihat Metni" Taraflar arasında görülen davadinlendikten ve yine dosya içerisindeki dilekçe, layihalar, duruşma tutanakları ve tüm belgeler okunup, incelendikten sonra işin gereği görüşülüp, düşünüldü: Davacı vekili, davalının müvekkili aleyhine ipoteğin paraya çevrilmesi yolu ile takip başlattığını, borcun davalıya ödenmesi konusunda görüşmeler sürerken davalının bu dosyadaki alacak hakkını 3. kişilere devrettiğini, temlik işleminin icra dosyasından haricen öğrenildiğini, gerek temlik işleminin müvekkiline haber verilmemesinin gerekse cüzi bir bedelle temlik yapılmasının müvekkilinin haklarını zedelediğini ileri sürerek davalının yaptığı temlik işleminin geçersizliği ile iptaline karar verilmesini talep ve dava etmiştir. Davalı vekili, yapılan temlik işleminin yasaya uygun olduğunu, davacının işbu davayı açmakta hukuki yararının bulunmadığını savunarak, davanın reddini istemiştir....

        SONUÇ : Yukarıda açıklanan nedenlerle hükmün BOZULMASINA, bozma nedenine göre öteki temyiz itirazlarının şimdilik incelenmesine yer olmadığına, vekili yargıtay duruşmasında hazır bulanan temlik alan ... yararına takdir olunan 1.100,00 TL duruşma vekalet ücretinin davalılardan alınarak temlik alan ...ye verilmesine, peşin harcın istek halinde iadesine, 17/11/2015 gününde oybirliğiyle karar verildi....

          nin davalıdan olan alacaklarını temlik aldığını ve temlike dayalı olarak başlatılan icra takibine itiraz edildiğini ileri sürerek, itirazın iptalini talep ve dava etmiştir. Davalı, takip konusu borcun asıl borçluya ödendiğini ve temlik alacaklısına herhangi bir borçları bulunmadığını beyan ederek, davanın reddini istemiştir. Mahkemece, davalının dava dışı ...'den yaptığı alışverişin bedelini ödediğine ilişkin ödeme savunmasında bulunduğu ve ödeme savunmasını kanıtlayamadığı gerekçesiyle davanın kısmen kabulüne karar verilmiş, hüküm davacı vekili ile davalı asil tarafından temyiz edilmiştir. Davacı taraf alacağının dayanağını dava dışı ....'nin davalıdan olan 18.09.2011 tarihli fatura bedelinin kendisine temlik edilmesinden kaynaklandığını bildirmiştir. Temlik alacaklısının borçludan alacak talep edebilmesi için öncelikle temlik edenin alacağının mevcut olması gerekir. Somut olayda dava dışı ....'...

            izahtan vareste olduğunu, dolayısıyla, dava dilekçesinde, davacının, 857.976,17- TL. tutarlı alacağı temlik aldığı zannıyla hareket ettiği yönündeki beyanı tamamen haksız ve mesnetsiz olduğunu, temlik sözleşmesi kapsamında müvekkil bankaya 402.000 TL temlik bedeli ödemiş olan davacının, 2017/... ve 2017/... sayılı takip dosyalarında yapılan 2 taşınmaz satışı neticesinde, ödediği bu tutarın çok üzerinde bir tahsilat yaptığı açıkça sabit olduğunu, bu nedenlerle davanın reddine karar verilmesini talep etmiştir....

              Dosya kapsamı ve alınan bilirkişi raporlarına göre yüklenicinin dava dışı ....’e 362.384,45 TL’lik temliki 03.03.2004 tarihli olup aynı tarihte davalıya tebliğe çıkartılmış ve yine yüklenicinin dava dışı Mehmet Şahiner’e 49.502,76 TL’lik temliki 05.04.2004 tarihli olup aynı tarihte davalı iş sahibine temlik bildirimi noter aracılığı ile gönderilmiştir. Temliklerin yapılış ve bildirim tarihlerine göre 362.384,45 TL meblağlı...’e yapılan temlik 1.; 350.000,00 TL’lik davacı bankaya yapılan temlik 2. ve 49.502,76 TL’lik Mehmet Şahiner’e ikinci kez yapılan temlik 3. sıradadır. Dava dışı yüklenicinin davalı iş sahibinden olan alacağının bu sıralamaya göre temlik alacaklılarına ödenmesi gerekir. Davalı iş sahibine her üç temlik bildirildiğinden davalının BK’nın 165. maddesine göre ödemeden kaçınması mümkün değildir....

                Temlikname davalıya tebliğ edilmiş, böylece belirtilen tutar yönünden yapılan temlik işleminden davalı haberdar olmuştur. Davalı ise davaya cevabında, ...'ın taahhüt ettiği işleri yarım bıraktığını, bir takım kamusal yükümlülüklerini yerine getirmediğini, keza kendisine sağlanan iaşe, ekipman ve sairenin de dikkate alınması gerektiğini, ancak bu hususların açıklığa kavuşturulmasından sonra temlik edebileceği bir alacağının olup olmadığının anlaşılabileceğini savunmuştur. Mahkemece, temlik edenin davalı nezdinde herhangi bir hakediş alacağının doğup doğmadığı incelenmeden davalının üçüncü kişilerce yapılan bir takım icra takiplerinde haciz ihbarlarına karşı verdiği cevap dilekçesinde temlik bedelini kabul ettiği gerekçe yapılarak istem hüküm altına alınmıştır. Yukarıda işaret edildiği üzere davacı, temlik edenin davalı nezdinde tahakkuk edecek hakedişinden belli bir miktarı temellük etmiştir....

                  BK.m 163 hükmüne göre temlik sözleşmesi temlik edenle temlik alan arasındaki yazılı sözleşme ile kurulabilir.Ne var ki alacağın temlikinde aranan yazılı şekil temlik sözleşmesinin resmi şekilde yapılmasına engel değildir.Nitekim uygulamada yükleniciden şahsi hakkını temlik alan üçüncü kişilerin temlik sözleşmesini adi yazılı satış sözleşmesi veya noterde düzenleme şekilde taşınmaz satış vaadi sözleşmesi olarak yaptıkları görülmektedir. Alacağın temliki işlemi sonucu, temlik eden eski alacaklı yerine yeni alacaklı geçer. Bu suretle de borcun ifasını talep yetkisi yeni alacaklıya geçer....

                    Davalı yüklenici, kazanacağı şahsi hakkını davacıya 02.03.2007 günlü sözleşmeyle temlik etmiştir. Davada, bu temlik sözleşmesine dayanılmaktadır. Bir tanımlama yapmak gerekirse, temlik işlemi; alacaklı (yüklenici) ile onu devralan üçüncü şahıs arasında borçlunun (arsa sahibinin) rızasına ihtiyaç göstermeden yapılabilen ve sadece kazandırıcı bir tasarruf işlemi niteliği taşıyan şekle bağlı bir akittir. Temlik işleminin alacağı devreden (eski alacaklı) ile devralan (yeni alacaklı) arasında yapılan sözleşme olduğunda duraksama yoktur. Temlik işleminin konusu ise, eski alacaklının bir borç ilişkisi sebebiyle doğmuş olan borçluda mevcut bir hak veya alacağı oluşturur. Dolayısıyla, temlik sözleşmesi ile mevcut bir alacak hakkı nakledilebilir. Kural yukarıda anlatılan şekilde olmakla beraber Borçlar Kanununun 162. maddesinden temlik işleminin işin mahiyeti icabı mümkün olamayabileceği veya sözleşmeyle yasaklanabileceği görülmektedir....

                      UYAP Entegrasyonu