Loading Logo

sonkarar

Sayfa Yükleniyor

İLERİ SÜRÜLEN İSTİNAF SEBEPLERİ : Davacı-davalı vekili istinaf dilekçesinde; asıl dava ile maddi ve manevi tazminat taleplerinin reddine ilişkin karar ve karşı davada verilen boşanma hükmü yönünden istinaf taleplerinin bulunmadığını, kusur belirlemesinin hatalı yapıldığını, tarafların en azından eşit kusurlu kabul edilmesi gerektiğini, davalı-davacı yararına maddi ve manevi tazminat ile nafakaya hükmedilmesinin usul ve yasaya aykırı olduğunu belirterek istinaf kanun yoluna başvurmuştur. Davalı-davacı vekili katılma yoluyla istinaf dilekçesinde; müvekkili yararına hükmedilen maddi ve manevi tazminat ile nafakanın yetersiz olduğunu belirterek istinaf kanun yoluna başvurmuştur....

Zarar görene tanınmış olan manevi tazminat hakkı kişinin sosyal, fiziksel ve duygusal kişilik değerlerinin saldırıya uğraması durumunda öngörülen bir tazminat türüdür. Amacı ise kişinin hukuka aykırı eyleminden dolayı bozulan manevi dengesinin eski haline dönüştürülmesi, kişinin duygusal olarak tatmin edilmesi zarar vereni bir daha böyle bir eylemde bulunmaktan alıkoyması gibi olguları karşıladığı bir gerçektir. Manevi tazminat kişinin çekmiş olduğu fiziksel ve manevi acıları dindirmeyi, hafifletmeyi amaçlar. Bu tazminat bizzat yaşanan acı ve elemin karşılığıdır....

Davalı ... vekili cevap dilekçesinde; zamanaşımı def'înde bulunduklarını, manevi tazminat şartlarının oluşmadığını, olayda müvekkilinin de hakarete uğrayıp tehdit edildiğini, müvekkilinin dava dışı eşini davacı ile samimi bir şekilde arabaya binerken görmesi sebebiyle aralarında tartışma yaşandığını, eşinin müvekkili üzerine arabayı sürüp olay yerinden uzaklaşması sonrası davacı ile annesinin olay yerine gelerek müvekkiline hakaret ettiklerini ve dövdüklerini, müvekkilinin hakaret ve tehdit kastı olmadığını, olayın sadece müvekkilinin dava dışı eşi ile davacı arasındaki yakın arkadaşlığın müvekkilinin gözü önünde yaşanmasından dolayı çıktığını, talep edilen tazminat miktarının da fahiş olduğunu belirterek davanın reddi gerektiğini savunmuştur. 6.2....

    Somut olayda, olayın gerçekleşme biçimi ve sonuçları, hakaret ve tehdit niteliğindeki sözlerin içeriği, davacı Ayşe Kılıç’ın yaralanmasının niteliği, tarafların statüsü, sosyal ve ekonomik durumları ile manevi tazminat takdirine ilişkin yukarıda açıklanan ilkeler birlikte nazara alındığında, ilk derece mahkemesi tarafından hükmolunan manevi tazminat tutarının, davacı Sinan Kılıç’a yönelik hakaret ve tehdit eylemi ile davacı Ayşe Kılıç’a yönelik yaralama eylemi yönünden davacılarda manevi huzuru doğurmayı gerçekleştirecek nitelikte ve manevi tazminatın amacına uygun miktarlarda olmadığı kanaatine varılmış olup bu husus yeniden yargılama yapılmasını gerektirmediğinden Dairemizce yapılan değerlendirmede olayın özelliği ve yerleşik yargısal ilkeler nazara alınarak davacı Sinan Kılıç lehine takdiren 3.000TL manevi tazminat, davacı Ayşe Kılıç lehine (yaralama eylemi nedeniyle) 5.000TL manevi tazminat ödetilmesine karar verilmiştir....

    Bu ilkeler kapsamında, olayın gerçekleşme şekli, yeri, zamanı, manevi tazminatın sebepsiz zenginleşme ve fakirleşme aracı olmaması, davacıların yaralanma derecesi, haraket ve tehdit eylemi yönünden kullanılan sözler , ceza yargılamasında tahrik indirimi yapılmamış , katışık kusurun ispat edilmemiş olması , taraflar arasındaki ilişki tarafların sosyal ekonomik durumları, hak ve nesafet kaideleri birlikte değerlendirildiğinde; her bir davacı yararına 5.000,00 TL manevi tazminata hükmedilmesi; ulaşılmak istenilen manevi tatmin (doyum) için yeterli görülmüştür. Davalılar vekilinin manevi tazminat miktarına yönelen istinaf başvurusu yerinde görülmemiştir....

    Tarafların dava dosyasına sundukları protokolün 5. maddesine göre taraflar birbirlerinden tazminat talepleri bulunmadıkları gibi, duruşmada da protokolün bu maddesinde değişikliğe gitmemişlerdir. Davacı tarafın aile mahkemesi kararının kesinleşmesinden sonra eldeki manevi tazminat davasını açtığı görülmektedir. Davacı tarafın eldeki manevi tazminata konu ettiği maddi olaya da dayanarak aile mahkemesinde açtığı boşanma davasında ayrıca manevi tazminat talep ettiği, aile mahkemesinde yapılan yargılama sırasında tarafların anlaşmaları doğrultusunda davacının manevi tazminat isteminden vazgeçtiği, davacının artık aynı maddi olaya ilişkin olarak maddi ve manevi tazminat talep edemeyeceği dikkate alındığında, ilk derece mahkemesince davanın reddine karar verilmesi gerekirken, manevi tazminat davasının kısmen kabulüne karar verilmesi usul ve yasaya uygun düşmemiştir....

    Davalı erkeğe mahkemece yüklenen erkeğin cezalandırılmasına karar verilen tehdit ve hakaret eylemlerinin dava tarihinden sonra olup kusur belirlemesinde bu davada nazara alınamaz. Hal böyle iken mahkemece taraflara yüklenen ve gerçekleşen diğer kusurlu davranışlara göre boşanmaya neden olan olaylarda tarafların eşit kusurlu olduğunun kabulü gerekmektedir. Boşanma sebebiyle maddi-manevi tazminata hükmedilebilmesi için, tazminat talep eden tarafın kusursuz veya diğer tarafa göre daha az kusurlu olması gerekmektedir. Eşit kusurlu eş yararına tazminata hükmedilemez. Hal böyle iken mahkemece, davalı erkeğin daha fazla kusurlu kabul edilmesi ve bu hatalı kusur belirlemesine bağlı olarak davacı kadının maddi ve manevi tazminat (TMK m.174/1-2) isteğinin reddi gerekirken, yazılı şekilde kadın lehine maddi ve manevi tazminata hükmedilmesi doğru görülmemiş ve bozmayı gerektirmiştir....

      Asliye Ceza Mahkemesinin 2019/55 Esas, 2019/279 karar sayılı dosyasından Sanık T1 T3 karşı işlediği mala zarar verme, tehdit suçlarından cezalandırılmasına karar verildiği ancak davalının davacıya yönelik basit yaralama fiili sebebiyle haksız tahrik indiriminin yapılmadığı anlaşıldığından mahkemece bu sebeple tazminat miktarında indirim yapılması doğru olmamıştır. Bu sebeple davacı vekilinin istinaf talebi yerindedir. Maddi tazminat yönünden yapılan incelemede; HMK'nın 341/(2) miktar veya değeri üç bin Türk Lirasını geçmeyen malvarlığı davalarına ilişkin kararlar kesindir. (Ek cümle: 24/11/2016- 6763/41 md.) Ancak manevi tazminat davalarında verilen kararlara karşı, miktar veya değere bakılmaksızın istinaf yoluna başvurulabilir. Bu sebeple karar tarihinde Yeniden Değerleme Oranı ile tespit edilen istinaf kesinlik sınırı 5.880,00 TL olup, maddi tazminat talebi ve hüküm altına alınan 100,00 TL olduğundan miktar itibarıyla maddi tazminat istinafı kabil değildir....

      B-) Davalı vekili, süresi içinde verdiği istinaf dilekçesinde özetle; İlk derece mahkemesince 5.000,00 TL manevi tazminata hükmedildiğini, manevi tazminata hükmedilmesinin yanlış ve isabetsiz olduğunu, aslında manevi tazminat ödemesi gereken davacı olması gerekirken müvekkilinin dava açmaması üzerine böyle bir durum gerçekleşmediğini, davacı lehine 5.000,00 TL manevi tazminat hükmetmenin davacının kendini koruyamayacak bir çocuğa karşı yaptığı şiddet, eziyet ve işkence eylemlerini doğru bulmak anlamına geldiğini, bunun ne kadar abes olduğunu ifade etmeye bile gerek olmadığını, davacının manevi tazminat talebinin tümden reddine karar verilmesi gerektiğini, olayda davacı lehine manevi tazminatı gerektirecek bir durum olmadığını, aslında manevi tazminat ödemesi gerekenin davacının kendisi olduğunu, bu nedenlerle ilk derece mahkemesince verilen kararın kaldırılarak davanın reddine karar verilmesini talep etmiştir....

      Dava, kişilik haklarının zedelenmesinden dolayı uğranılan manevi zararın ödetilmesi istemine ilişkindir. Davacı, davalının kendisinine TEHDİT etmesi nedeniyle kişilik haklarının zedelendiğini iddia ederek 10.000TL manevi tazminat ödetilmesini istemiş, davalı ise davanın reddine karar verilmesini talep etmiştir. Mahkemece davanın kısmen kabulüne karar verilmiş olup davacı vekili süresi içinde yukarıda yazılı sebeplerle istinaf isteminde bulunmuştur. Kişilik hakları saldırıya uğrayan kimse Türk Borçlar Kanunu’nun 58. maddesi hükmü uyarınca manevi tazminat adı altında bir miktar para ödetilmesini isteyebilir. Hakim manevi tazminatın miktarını tayin ederken aynı Kanunun 51. maddesi uyarınca durumun gereğini ve özellikle kusurun ağırlığını göz önünde tutmalıdır. Kanunun takdir yetkisi tanıdığı veya durumun gereklerini ya da haklı sebepleri göz önünde tutmayı emrettiği konularda hakimin hukuka ve hakkaniyete göre karar vereceği Türk Medeni Kanunu’nun 4. maddesi hükmüdür....

      UYAP Entegrasyonu