"İçtihat Metni"İhtiyati Tedbir İsteyen ... ile davalı ... AŞ. ... Şb. Müdl. aralarındaki ihtiyati tedbir talebi hakkında Osmaneli Asliye Hukuk Mahkemesinden verilen 21.05.2013 gün ve 2012/143 (derdest) sayılı kararın ihtiyati tedbir isteyen vekili tarafından temyiz edilmesi üzerine dosya incelendi, gereği konuşuldu. - K A R A R - İhtiyati tedbir isteyen vekilinin ihtiyati tedbir istemi 30.4.2013 tarihinde reddedilmiş olup, bu karar temyiz edilmemiştir. Yinelenen ihtiyati tedbir istemi 21.5.2013 tarihinde reddedilmiş, kararı ihtiyati tedbir isteyen vekili temyiz etmiştir. HMK’nun 391/3 ve 394/5 hükümlerine göre sadece ihtiyati tedbir isteminin reddine ilişkin kararlar ile ihtiyati tedbire itiraz üzerine verilen kararların temyizi mümkündür....
Davacı yeniden ihtiyati tedbir kararı verilmesini istemiş olup,mahkeme yeni bir değerlendirme yapmayıp,ilk kararının istinaf yolu açık olduğuna dair ara karar vermiştir. Davacı ilk red kararını süresinde istinaf etmediğinden ilk red kararı kesinleşmiştir. Davacı vekilinin 06/08/2020 tarihli dilekçesindeki talebi yeni bir tedbir talebi olup,mahkemece bu tedbir talebi değerlendirilmemiş,tedbir talebinin reddine daha önceden karar verildiği ve istinaf yolunun açık olduğuna dair ara karar oluşturulmuştur.Davacı bu ara kararını istinaf etmiştir.Davacı ,iş bu ara kararı istinaf etmiş ise de ,HMK 341. maddesinde düzenlenen şekilde , ortada incelenecek istinafı kabil bir karar bulunmadığından, davacının istinaf talebinin HMK 341.maddesi ve 352/1- ç maddesi uyarınca reddine karar verilmesi gerekmiştir....
Asliye Hukuk Mahkemesi’nce verilen 23/09/2014 gün ve 2014/83-2014/82 D.İş. sayılı hükmün Yargıtayca incelenmesi ihtiyati tedbir talep edenler (alacaklılar) vekili tarafından istenilmekle dosyadaki kağıtlar okundu gereği konuşulup düşünüldü: İhtiyati tedbir talebi üzerine verilen mahkeme kararı ihtiyati tedbir isteyenler vekili tarafından temyiz edilmiştir. 21.02.2014 gün ve 2013/1 E. - 2014/1 K. sayılı içtihadı birleştirme kararına göre bu tür kararların temyizi mümkün olmadığından ihtiyati tedbir isteyenler vekilinin temyiz isteminin reddine karar vermek gerekmiştir. SONUÇ: Yukarıda açıklanan nedenle ihtiyati tedbir isteyenler vekilinin temyiz isteminin REDDİNE, aşağıda yazılı bakiye 2,50 TL temyiz ilam harcının temyiz edenlerden alınmasına, 12.01.2015 tarihinde oybirliğiyle karar verildi....
Asliye Hukuk Mahkemesince verilen 11.03.2014 gün ve 2014/408 E. sayılı hükmün Yargıtayca incelenmesi ihtiyati tedbir talebi ret edilen davacı vekili tarafından istenilmekle dosyadaki kağıtlar okundu gereği konuşulup düşünüldü: İhtiyati tedbir talebinin reddi üzerine verilen karar, tedbir isteyen davacı vekili tarafından temyiz edilmiştir. 21/02/2014 gün ve 2013/1 E. 2014/1 K. sayılı içtihadı birleştirme kararına göre bu tür kararların temyizi mümkün olmadığından ihtiyati tedbir talep eden davacı vekilinin temyiz isteminin reddine karar vermek gerekmiştir. SONUÇ: Yukarıda açıklanan nedenle ihtiyati tedbir talep eden davacı vekilinin temyiz isteminin REDDİNE, temyiz harcı peşin alındığından başkaca harç alınmasına mahal olmadığına, 19.12.2014 tarihinde oybirliğiyle karar verildi....
İİK'nun 72/3 maddesi, "İcra takibinden sonra açılan menfi tespit davasında ihtiyati tedbir yolu ile takibin durdurulmasına karar verilemez. Ancak borçlu gecikmeden doğan zararları karşılamak ve alacağın yüzde onbeşinden aşağı olmamak üzere göstereceği teminat karşılığında, mahkemeden ihtiyati tedbir yoluyle icra veznesindeki paranın alacaklıya verilmemesini istiyebilir." hükmünü içermektedir. Somut olayda, karşı taraf davalı banka tarafından dava konusu ipoteğin paraya çevrilmesi talebi ile Samsun İcra Müdürlüğünün 2019/109401 sayılı icra takibi başlatıldıktan sonra ihtiyati tedbir talep eden davacı tarafından işbu menfi tespit davası açılmıştır. Davacı tarafından talep edilen ihtiyati tedbir icra takibinin durdurulmasına ilişkindir....
O halde davacı kadının tedbir nafakası talebi yönünden de işin esasının incelenmesi gerekirken, yazılı şekilde derdestlik nedeniyle reddi doğru görülmemiştir. 2-Davanın konusuz kalması sebebiyle davanın esası hakkında bir karar verilmesine gerek bulunmayan hallerde, hakim, davanın açıldığı tarihdeki tarafların haklılık durumuna göre yargılama giderlerini takdir ve hükmeder (HMK.md.331/1). Davacı, tedbir nafakası talebi yanında davalı erkek adına tapuda kayıtlı olan ve aile konutu niteliğindeki taşınmazın tapu kaydına aile konutu şerhi konulmasını da talep etmiştir. 21.04.2014 tarihinde tarafların boşanmalarına dair karar kesinleşmiş ve aile konutu şerhine ilişkin talebin konusu kalmamıştır. Ne var ki mahkeme davacıyı dava tarihinde, aile konutu şerhine ilişkin talebi konusunda haklı bulduğuna göre yargılama giderlerinin tümünün davacı üzerinde bırakılması ve davacı yararına vekalet ücretine hükmedilmemesi doğru görülmemiştir....
Hukuk Muhakemeleri Kanunu'nun 389/1 maddesi gereğince, mevcut durumda meydana gelebilecek bir değişme nedeniyle hakkın elde edilmesinin önemli ölçüde zorlaşacağından ya da tamamen imkânsız hâle geleceğinden veya gecikme sebebiyle bir sakıncanın yahut ciddi bir zararın doğacağından endişe edilmesi hâllerinde, uyuşmazlık konusu hakkında ihtiyati tedbir kararı verilebilir. Kanun koyucu, ihtiyati tedbir hakkında karar verecek olan hakime geniş bir takdir alanı bırakmışsa da hakim, her somut olayda, ihtiyati tedbir şartlarının gerçekleşip gerçekleşmediğini dikkatlice incelemelidir ve hangi yasal sebebe ve hangi somut duruma göre ihtiyati tedbir kararını verdiğini kararda belirtmelidir. Ayrıca verilecek ihtiyati tedbir kararının da uyuşmazlığın esasını çözümler nitelikte olmaması gerekir. İhtiyati tedbir şartları mevcut değilse, Yasa’nın öngördüğü ölçüde ispat edilememişse, ihtiyati tedbir isteminin reddine karar verilmelidir....
GEREKÇE: Dava, doktor hatasına dayalı maddi manevi tazminat isteklerine ilişkin olup, yargılama sırasında talep edilen ihtiyati haciz ve ihtiyati tedbir istekleri mahkemece reddedilmiştir. İhtiyati tedbir talebi yönünden yapılan incelemede; 6100 sayılı HMK m. 389'da "(1) Mevcut durumda meydana gelebilecek bir değişme nedeniyle hakkın elde edilmesinin önemli ölçüde zorlaşacağından ya da tamamen imkânsız hâle geleceğinden veya gecikme sebebiyle bir sakıncanın yahut ciddi bir zararın doğacağından endişe edilmesi hâllerinde, uyuşmazlık konusu hakkında ihtiyati tedbir kararı verilebilir." hükmüne yer verilmiştir. İhtiyati tedbir kararı ancak dava konusu olan şey hakkında verilebilir. Davacının tedbir talepleri bizzat dava konusu alacağı kapsamadığı gibi, alacağın varlığı ve miktarı yargılama sonunda belirleneceğinden ihtiyati tedbir talebi hukuka uygun olmadığından, ilk derece mahkemesince verilen ihtiyati tedbir talebinin reddine ilişkin karar usul ve yasaya uygundur....
Davacının çıkma payının teminat altına alınması veya fesih talebi kabul edildiğinde de tasfiye payının teminat altına alınabilmesi için şirkete ait araçlar ile gayrimenkuller üze- rinde devrini ve üzerinde ipotek/rehin tesisini önleyici tedbir kararı verilmesi uygun olacaktır. Davacının şirketin banka hesapları üzerine tedbir konulmasına dönük tedbir talebi ise şirketin olağan faaliyetlerini kısıtlayıcı ve her iki taraf ile şirketin zararına sonuçları olabileceğinden mahkeme kararı yerinde bulunmakla bu yöne ilişkin istinaf talebi kabul edilmemiştir. Sonuç olarak, davacı vekilinin istinaf başvurusunun 6100 Sayılı HMK'nın 353/1-b-2. maddesi gereğince esastan kabulüne, İlk Derece Mahkemesi kararının kaldırılmasına karar vermek gerekmiş ve aşağıdaki şekilde hüküm kurulmuştur....
Kişilere devir ve temlikinin önlenmesi bakımından da teminatsız olacak şekilde ihtiyati tedbir kararı verilmesini talep etmiştir. İLK DERECE MAHKEMESİ'NİN KARAR ÖZETİ : İlk Derece Mahkemesinin 30/11/2022 tarihli ara kararında; davalı ...'nin % 50 hissesinin davacı ortağa, % 50 hissesinin ise davalı ortağa ait olduğu, şirket ana sözleşmesi kapsamında şirketin münferit imza yetkisinin davalıya verildiğinin anlaşıldığı, şirketlerin kendi yönetim organları ile yönetilmesi asıl olup, davacı vekilinin ihtiyati tedbir talebi için ileri sürdüğü gerekçeler ve ekli belgeler gözetilerek ihtiyati tedbir talebi açısından HMK nun 389. Maddesi yaklaşık ispat ölçüsünde delil olmayıp yargılamayı gerektirdiğinden, şirket adına kayıtlı bulunan ... ......