Davacının talebinin dayanağı haksız rekabete ilişkin TTK m.54 ve davamı hükümler olup, davacının tedbir talebi TTK'nın 61. maddesi kapsamında, HMK'nın tedbire ilişkin hükümleri uygulanmak suretiyle çözümlenmelidir. Diğer bir ifadeyle, tamamlayıcı hukuk kuralı olarak HMK 389 ve 390. maddelerinden yararlanmak gerekmektedir. Bu haliye davacının ihtiyati tedbir talebi ile ilgili olarak ticaret mahkemeleri görevli olduğu halde mahkemece davanın görev yönünden reddine karar verilmesi yerinde olmamıştır. Bu nedenle, davacı vekilinin ihtiyati tedbir talebinde görev asliye ticaret mahkemesine ait olduğundan, davacı vekilinin istinaf talebinin usul yönünden kabulü ile, kararın HMK'nın 353/1-a-3 bendi gereğince kaldırılarak, karar verilmek üzere dosyanın mahkemesine gönderilmesine karar verilmesi gerekmiştir. HÜKÜM:Yukarıda açıklanan nedenlerle: İhtiyati tedbir talep eden vekilinin istinaf başvurusunun KABULÜNE; İstanbul Anadolu 11....
"İçtihat Metni"MAHKEMESİ :Aile Mahkemesi DAVA TÜRÜ : Evlilik Birliğine Hakimin Müdahalesi ve Tedbir Nafakası Taraflar arasındaki davanın yapılan muhakemesi sonunda mahalli mahkemece verilen, yukarıda tarihi ve numarası gösterilen hüküm, davacı tarafından temyiz edilmekle, evrak okunup gereği görüşülüp düşünüldü: 1-Dosyadaki yazılara kararın dayandığı delillerle kanuna uygun sebeplere ve özellikle delillerin takdirinde bir yanlışlık görülmemesine göre, davacının aşağıdaki bendin kapsamı dışında kalan temyiz itirazları yersizdir. 2-Davacının, hakimin evlilik birliğine müdahalesi talebi dışında,tedbir nafakası talebi de bulunmaktadır. Bu taleplerin her biri ayrı ayrı harca tabidir....
- K A R A R - 1-Dosyadaki yazılara, mahkemece uyulan bozma kararı doğrultusunda inceleme yapılıp hüküm verilmiş olmasına, delillerin takdirinde bir isabetsizlik bulunmamasına, bozmanın kapsamı dışında kesinleşmiş olan yönlere ilişkin temyiz itirazları incelenemeyeceğine göre, davacı vekilinin temyiz itirazlarının reddi gerekmiştir. 2-Davalının İİK.nun 72/4.maddesine dayalı tazminat talebi bulunmaktadır. Anılan yasa hükmüne göre, “Dava alacaklı lehine neticelenirse ihtiyati tedbir kararı kalkar. Buna dair hükmün kesinleşmesi halinde alacaklı ihtiyati tedbir dolayısıyla alacağını geç almış bulunmaktan doğan zararlarını gösterilen teminattan alır. Alacaklının uğradığı zarar aynı davada takdir olunarak karara bağlanır. Bu zarar her halde % 40’dan aşağı tayin edilemez”. Mahkemece tensiple birlikte ihtiyati tedbir kararı verilmiş ve bu tedbir icra dosyasına işlenmiş olduğu halde, davalının tazminat talebi yönünden bir karar verilmemiş olması doğru görülmemiştir....
İLK DERECE MAHKEMESİ KARARININ ÖZETİ: Mahkemece, kayyım talebi bakımından; TMK. 426 ve 427. Maddede öngörülen yasal şartlar bulunmadığı yine davalıların şirketteki hisseleri ve şahsi mal varlıkları üzerine tedbir konulması talebi yönünden ise henüz deliller toplanmadığından, davalıların şirket zararına sebebiyet verip vermedikleri tespit edilemediğinden, muaccel bir borcun varlığından söz edilemeyeceği ayrıca para alacağı söz konusu olduğunda ihtiyati tedbir değil ihtiyati haciz talep edilebileceği, dava konusu olamayan davalıların mal varlıkları üzerine tedbir konulamayacağı gerekçesi ile talebin reddine karar verilmiştir. İLERİ SÜRÜLEN İSTİNAF SEBEPLERİ: Davacı vekili; davalıların şirkete zarar verdiğine ilişkin dilekçe ekinde belgelerin sunulduğu, yaklaşık ispat şartının gerçekleştiği, davalıların şirketi zarara uğratmaya devam ettiği gerekçeleri ile istinaf yasa yoluna başvurulmuştur....
Buna göre; borçlunun icra müdürlüğünden talebi dosyada mevcut para var ise tarafına ödenmesi ve tedbir kararına rağmen alacaklıya ödeme yapıldıysa bundan sonra yapılan ödemelerin iadesi için muhtıra gönderilmesine yöneliktir. Oysa ki, Mahkeme tarafından hükme esas alınan 24/02/2016 tarihli bilirkişi raporunda, borçlunun talebi gözetilmediği gibi, taraflar arasında imzalanmış olan protokol ile diğer takip dosyaları dikkate alınarak hesaplama yapılmıştır. Bu halde, bahsi geçen rapor borçlunun talebi ve şikayete konu karar ile ilgili bulunmayıp, hüküm kurmaya elverişli değildir. Mahkemece yapılması gereken, borçlunun icra müdürlüğüne sunduğu 04/06/2014 tarihli talebi doğrultusunda, Bursa 3. İcra Hukuk Mahkemesinin 2013/560 Esas sayılı dosyasından verilen 14/08/2013 tarihli tedbir kararından sonra alacaklıya ödeme yapılıp yapılmadığı konusunda gerektiğinde ek rapor alınarak oluşacak sonuca göre karar vermekten ibarettir....
Mahkememizde açılmış olan iş bu tazminat davasının sonucunun etkisiz ve anlamsız kalmasını önlemek ve tedbir talep edilen malların, davacıdan haksız olarak elde edilen kazanç ile sağlandığı iddiasının kuvvetli şüphesi ve yaklaşık ispatı göz önünde bulundurulmak ile önleyici nitelikte bir koruma sağlamak amacıyla davacı tarafın tedbir talebi kabul edilmiş, karar aşağıdaki şekilde verilmiştir....
Feragat sebebiyle bu taleplerin reddi gerekmekte ise de, davacı-davalının tedbir nafakası isteği ile maddi ve manevi tazminat talebi, davalı-davacının da manevi tazminat talebi mahkemece reddedilmiş olmakla, verilen ret kararı vaki feragat nedeniyle bu talepler yönünden sonucu itibarıyla doğru olduğundan Hukuk Usulü Muhakemeleri Kanununun 438/son maddesi gereğince hükmün gerekçesi değiştirilerek onanması gerekmiştir. SONUÇ:Yukarıda 2.bentte gösterilen sebeple “tarafların maddi ve manevi tazminat talebi ile davacı-davalının tedbir nafakası talebinin reddine” mütedair olan hükmün gerekçesi değiştirilerek ONANMASINA, tarafların hükmün boşanmaya ilişkin kısmına yönelik temyiz taleplerinin yukarıda 1.bentte gösterilen sebeple REDDİNE, temyiz peşin harcının istek halinde yatıranlara geri verilmesine, işbu kararın tebliğinden itibaren 15 gün içinde karar düzeltme yolu açık olmak üzere oybirliğiyle karar verildi.08.11.2010 (Pzt.)...
Somut olayda, ihtiyatî tedbir kararı nedeniyle baskı altında kaldığı, adil yargılama yapmasının söz konusu olmadığı, tarafsızlığından şüpheye düşüldüğü gerekçesiyle mahkeme hâkimi tarafından çekilme kararı verilmişse de, maddî bulgu ve delillerle desteklenmeyen soyut iddiaların hâkimlerce duygusallıkla karşılanıp davadan çekilmelerine neden olması, ileride giderilmesi mümkün olmayacak zararlara yol açacağından, kabul edilemez. Aksi hâlde, bir yerde görev yapan hâkimlerin, aynı yöntemle davadan çekilmeleri sağlanarak, tabiî hâkim ilkesinin zedelenmesine yol açılacağı unutulmamalıdır. Ayrıca, H.M.K.'nun 391. maddesine göre, ihtiyatî tedbir talebi kararlarına karşı temyiz kanun yolu açık bulunması nedeniyle, ihtiyatî tedbir talebi hakkında verilen ret veya kabul gerekçelerinin kararda açıkça gösterilmesinin kanunî zorunluluk oluşturduğu, dolayısıyla ihtiyati tedbir talebinin reddi veya kabulü yönünde verilen kararın gerekçesi, H.M.K.'...
Hukuk Muhakemeleri Kanunu’nun 393/1. maddesi uyarınca tedbir kendiliğinden kalkmıştır. Bu durumda, istinaf incelemesine konu 29.06.2021 tarihli ara karar teminatın yatırılmaması sebebiyle kendiliğinden son bulduğundan ve istinaf talebi konusuz kaldığından, davalı vekilinin istinaf talebi hakkında karar verilmesine yer olmadığına karar vermek gerekmiştir. H Ü K Ü M :Yukarıda açıklanan nedenlerle, 1- Hukuk Muhakemeleri Kanunu’nun 393/1. maddesi uyarınca, ilk derece mahkemesinin ihtiyati tedbir kararı kendiliğinden kalktığından ve istinaf talebi konusuz kaldığından, davalı vekilinin istinaf talebi hakkında karar verilmesine yer olmadığına. 2- Davalılar vekili tarafından yatırılan 162,10 TL istinaf başvuru harcının Hazineye irat kaydına. 3- Davalılar vekili tarafından yatırılan 59,30 TL istinaf peşin harcının davalılara iadesine. 4- İstinaf incelemesi duruşmalı yapılmadığından, vekalet ücreti takdirine yer olmadığına....
İLERİ SÜRÜLEN İSTİNAF SEBEPLERİ : İhtiyati tedbir isteyen vekili, TTK'nın 61. maddesine göre dava açma hakkına sahip kimsenin talebi üzerine ihtiyati tedbire karar verilebileceğini, ihtiyati tedbir talebinin amacının, henüz deliller toplanmasa ve yargılamaya geçilmemiş olsa dahi başvurucunun haklarını korumak ve daha fazla mağdur olmasına engel olmak bulunduğunu, bu sebeple delillerin toplanmamış olması ve talebin yargılamaya muhtaç olması sebebiyle ihtiyati tedbir talebinin reddinin ihtiyati tedbir müessesesinin varlığıyla taban tabana zıt bir karar olduğunu, nitekim ihtiyati tedbirin mahiyeti itibariyle, davanın devamı sırasında ve verilecek hükmün kesinleşmesine kadar olan süreç içinde geçici nitelikte, geniş veya sınırlı olabilen bir hukuki koruma bulunduğunu, öte yandan Hukuk Muhakemeleri Kanuna göre ihtiyati tedbir talebi için tam bir ispat içerisinde bulunulması gerekli olmayıp yaklaşık ispatın yeterli olduğunu, dava dilekçesi ve ekinde sundukları deliller ile yaklaşık ispatın sağlandığını...