aralarındaki tazminat davası hakkında Ankara 17. İş Mahkemesinden verilen 28.1.2008 gün ve 542-12 sayılı hükmün, davacı tarafından temyiz edilmesi üzerine dosya incelendi, gereği konuşulup düşünüldü: K A R A R Yargıtay 21.Hukuk Dairesinin İş Bölümü alanı, özel Kanunlarda başkaca hüküm bulunmadığı taktirde,"Yargıtay Kanunu"nun 14'ncü maddesiyle sınırlıdır. Anılan madde hükmünde ise, Dairemizin hasren 506 ve 1479 sayılı Yasalardan doğan uyuşmazlıklara ilişkin olarak İş Mahkemelerinden verilen hüküm ve kararları inceleyeceği öngörülmüştür. İncele konusu karar, iş aktinin haksız feshinden kaynaklanan maddi ve manevi tazminat istemine ilişkin olup, belirgin şekilde 14'ncü maddenin kapsamı dışında bulunmakta ve niteliği bakımından Yargıtay 9.Hukuk Dairesinin işbölümü alanı içine girmektedir. SONUÇ: Yukarıda açıklanan nedenlerden ötürü dava dosyasının Yargıtay 9.Hukuk Dairesine GÖNDERİLMESİNE, 1.7.2008 gününde oybirliğiyle karar verildi....
Mahkemece, iddia, savunma, benimsenen bilirkişi raporu ve tüm dosya kapsamına göre, davalının feshinin haksız fesih niteliğinde olduğu, sözleşmeyi haksız fesih ile sona erdiren tarafın diğer tarafın uğradığı zararı gidermesi ve zararın belirlenmesinde sözleşmenin geri kalan kısmının esas alınması gerektiği, kalan bir yıllık süre içinde teslim edilebilir hizmetlerin 2014 yılında yapılan hizmetlere yakın olacağı, 2015 yılı için uygulanacak birim fiyatların tefe oranında artışı ile, davacının 2015 yılında yapabileceği toplam hak edişinin, KDV hariç 124.652,20 TL olacağı, bu gelirden 2015 yılı için hesaplanan hizmet üretim maliyeti toplamı 104.180,16 TL bedelin mahsubu sonucu davacının kalan sözleşme süresi içinde elde edebileceği kazancının 20.472,04 TL olacağı, 17. md. gereğince, davacı yüklenicinin, davalının banka hesabına ödediği 8.000,00-TL bedelden sözleşmenin haksız feshinden sonraki bir yıllık döneme isabet eden 4.000,00-TL bedelin de davacıya iadesinin gerektiği belirtilerek...
Davalı yanın ihtarı, sözleşmenin yenilenmeyeceğinin bildirilmesinden ibarettir. Mahkemece aksi yönde kanaat getirilerek bu sözleşmenin haksız feshi nedeniyle cezai şartın tahsiline hükmedilmesi doğru olmadığı gibi davacının, davalının ihtarına verdiği cevaptaki sözleşmenin sona erdiğini kabul anlamına gelebilecek mahiyetteki irade açıklamasından sarfınazar ederek sözleşmenin haksız feshine bağlı cezai şart talebinde bulunması da doğru olmadığından, hatalı değerlendirme sonucu verilen hükmün bu yönüyle de bozulması gerekmiştir....
Mahkemece, iddia savunma bilirkişi raporu ve dosya kapsamına göre, davacı şirket tarafından hizmet alım sözleşmeleri kendi serbest iradesi ile 31.07.2011 tarihli fesih protokolü ile sözleşmenin fesh edildiği işçilerin usul ve yasaya uygun olarak davacıya istifa dilekçelerini sundukları, istifa dilekçelerinin tümünde yasal haklar ve alacaklar yönünden şirketin ibra edildiği, bu nedenle sözleşmenin feshinden ve işçilerin istifalarından dolayı davacının herhangi bir alacak ve tazminat hakkı doğmadığı, davacının ileri sürdüğü menfi ve müspet zararları bulunmadığı, anlaşılmakla davanın reddine karar verilmiştir.Kararı, davacı vekili temyiz etmiştir.Dosyadaki yazılara, kararın dayandığı delillerle gerektirici sebeplere, delillerin takdirinde bir isabetsizlik bulunmamasına göre, davacı vekilinin temyiz itirazları yerinde görülmemiştir.SONUÇ: Yukarıda açıklanan nedenlerle, davacı vekilinin tüm temyiz itirazlarının reddiyle usul ve kanuna uygun bulunan hükmün ONANMASINA, aşağıda yazılı onama...
Mahkemece yapılan yargılama sonucunda, davalının cezai şartın tamamını ödemesinin ekonomik mahvına neden olacağının bilirkişi kurulunca da saptandığı, bu nedenle cezai şart miktarının takdiren 20.000-USD olduğu, kar mahrumiyetinden kaynaklanan tazminat miktarının da, sözleşmenin erken feshinden dolayı davalının 3 yıllık ortalama satış rakamlarına göre 225.164,46-TL olarak belirlenmesi dikkate alınarak ve taleple bağlı kalınarak 26.081-TL tutarında tesbiti gerektiği belirtilerek, davanın kısmen kabulü ile, 20.000-USD cezai şart alacağının 22.3.2011 tarihinden itibaren 3095 sayılı Yasanın 4-a maddesi uyarınca işleyecek faizi ile ve ayrıca 26.081-TL kar mahrumiyetinden kaynaklanan alacağın da 22.3.2011 tarihinden itibaren işleyecek avans faizi ile birlikte davalıdan alınıp davacıya verilmesine, fazlaya ilişkin istemlerin reddine karar verilmiş, hüküm her iki taraf vekillerince temyiz edilmiştir. 1-Davacı vekili temyiz dilekçesinde hükme ilişkin itirazlarını ileri sürmüş ise de, söz konusu...
gerektiği, davalının sözleşmeyi haksız ve sebepsiz feshinden söz edilemeyeceği gerekçesiyle davanın reddine karar verilmiş, hüküm davacı vekili tarafından temyiz edilmiştir....
Mahkemece taraflar arasında sözleşmenin kurulmuş olduğu bu sözleşmenin davacı ...Ş. tarafından haksız feshedildiği, davalı ... Ltd.'nin gerçekleştirdiği imalâtlardan dolayı 123.354,19 TL kâr kaybı olduğunun hesaplandığını, davacı tarafından verilen 96.060,00 TL peşinatı davalının sebepsiz zenginleşmeye yol açacak şekilde iade etmemesinin hukuk düzenince korunamayacağı, peşinat yönünden davalının hapis hakkını kullanma koşullarının gerçekleşmediği, davalı tarafından mahsuplaşma talep edildiği, aynı sözleşmeden kaynaklanan karşılıklı alacaklarının mahsuplaşma olarak kabul edilmesi gerektiği, mahsuplaşma talebinin davanın her aşamasında ileri sürülebileceği gerekçesi ile asıl davanın mahsuplaşma nedeniyle reddine, birleşen dava yönünden birleşen dosya davacısı ... Gıda Ltd. Şti'nin sözleşmenin feshinden dolayı uğradığı 58.110,00 TL zarar ve kâr mahrumiyeti alacağının davacı-birleşen dosya davalısı ... ... Gıda San. ve Nak. A.Ş.'den tahsiline karar verilmiştir....
İLK DERECE MAHKEMESİNİN KARARININ ÖZETİ: İlk Derece Mahkemesi 21/04/2021 tarih 2018/422 Esas - 2021/411 Karar sayılı kararında; "Dava, taraflar arasındaki sözleşmenin feshinden kaynaklı kar kaybı, portföy tazminatı ile manevi tazminat istemine ilişkindir. (...)Dosyanın yapılan incelemesi ve değerlendirmesi sonucunda, taraflar arasındaki uyuşmazlığın davacı ve davalı arasındaki 2 ayrı bölgede bulunan ... ve ... bayilik ilişkisi kapsamında bayilik ilişkisinin haksız olarak sonlandırılıp sonlandırılmadığı, bu sonlandırmadan dolayı davacı tarafın kâr kaybı, portföy tazminatı ve manevi zararının bulunup bulunmadığının belirlenmesine yönelik olduğu, Taraflar arasında 02/05/2007 tarihli ve 11/03/2010 tarihli sözleşmeler olduğu, 02/05/2007 tarihli sözleşmenin 1 yıl süreli olarak düzenlendiği, sözleşmenin iptal edilmediği takdirde kendiliğinden uzamış sayılacağının belirtildiği, sözleşmenin 3. Maddesinde satma koşullarının düzenlendiği, sözleşmenin 9....
Noterliğinin ............... tarih ve ............. yevmiye nolu ihtarnamesiyle davacı şirketle olan sözleşmesini 16.10.2020 tarihli ihtarnameye dayanarak tek taraflı olarak feshetmiş olduğunu, Davalı şirketin davacı şirket ile yapılan sözleşmeyi tek taraflı feshetmesi tamamen haksız, hukuksuz ve dayanaktan yoksun olduğunu, Davanın kabulünü, sözleşmenin haksız feshinden dolayı davacı şirketin uğradığı kar kaybı nedeniyle fazlaya ilişkin talep ve hakları saklı kalmak kaydıyla şimdilik 10.000 TL'nin dava tarihinden itibaren ticari faiziyle birlikte davalı yandan alınarak davacıya ödenmesine talep ve dava etmiştir. GEREKÇE: Dava, taraflar arasında akdedilen bayilik sözleşmesinin haklı nedenle feshedilip edilmediğinin tespiti, haksız olması halinde davacının uğradığı kar kaybı tazmini istemine ilişkindir....
Mahkemece bozma ilamına uyularak yapılan yargılama sonunda; davalı yanın sözleşmenin feshinden sonra iki ay boyunca verilen ilanlarda davacıyı halen distribütörü olarak gösterdiği ve ayrıca davalının satışını yaptığı ürünlerin garanti belgelerinde de davacı adının distribütör olarak yer almasının haksız rekabet teşkil etmesine rağmen, davacının zararını ispatlayamadığı gerekçesiyle evveki hükmün kesinleşen kısımlarının tekrarıyla, davanın kısmen kabulüne, davalının haksız rekabetinin tespitine, konusu kalmayan haksız rekabetin önlenmesine ilişkin talebin reddine, maddi ve manevi tazminat taleplerinin reddine, kararın trajı 50.000'in üzerinde gazetede ilanına karar verilmiştir. Kararı, davacı vekili temyiz etmiştir. Dosyadaki yazılara, mahkemece uyulan bozma kararı gereğince hüküm verilmiş olmasına ve delillerin takdirinde bir isabetsizlik bulunmamasına göre, davacı vekilinin bütün temyiz itirazları yerinde değildir....