Loading Logo

sonkarar

Sayfa Yükleniyor

"İçtihat Metni"MAHKEMESİ :Asliye Hukuk Mahkemesi Davacı ... vekili Avukat ... tarafından, davalı ... aleyhine 22/10/2013 gününde verilen dilekçe ile alacak ve manevi tazminat istenmesi üzerine mahkemece yapılan yargılama sonunda; alacak talebinin kısmen kabulüne, manevi tazminat talebinin reddine dair verilen 24/03/2015 günlü kararın Yargıtay’ca incelenmesi davacı vekili tarafından süresi içinde istenilmekle temyiz dilekçesinin kabulüne karar verildikten sonra tetkik hakimi tarafından hazırlanan rapor ile dosya içerisindeki kağıtlar incelenerek gereği görüşüldü. Dosyadaki yazılara, kararın dayandığı kanıtlarla yasaya uygun gerektirici nedenlere, özellikle delillerin değerlendirilmesinde bir isabetsizlik görülmemesine göre yerinde bulunmayan bütün temyiz itirazlarının reddiyle usul ve yasaya uygun olan hükmün ONANMASINA ve aşağıda yazılı onama harcının temyiz edene yükletilmesine 05/10/2017 gününde oybirliğiyle karar verildi....

    "İçtihat Metni"MAHKEMESİ :Ticaret Mahkemesi DAVA TÜRÜ : Tazminat, alacak Mahalli mahkemesinden verilmiş bulunan yukarıda tarih ve numarası yazılı tazminat ve alacak davasına dair karar Dairemizin 17.07.2012 gün ve 5877-10714 sayılı ilamı ile onanmasına karar verilmesi üzerine bu defa davacı tarafından yasal süresinde karar düzeltme isteminde bulunulmuş olmakla, dosyadaki bütün kağıtlar okunup gereği görüşülüp düşünüldü. Mahkemenin kararında ve Yargıtay ilamında yazılı sebeplere göre 6100 sayılı HMK.ya 6217 Sayılı Kanunla eklenen geçici 3.madde hükmü gözetilerek HUMK.nın 440.maddesinde yazılı hallerden hiçbirine uymayan karar düzeltme isteminin REDDİNE ve aynı Yasanın 442.maddesi gereğince takdiren 210.00.-TL para cezası ile aşağıda yazılı harcın karar düzeltme isteyenden alınmasına, 06.02.2013 tarihinde oybirliğiyle karar verildi....

      -KARAR- Mahkeme kararındaki nitelendirmeye göre; Elatmanın önlenmesi, karşı dava harici satış sebebi ile ödenen bedelin tahsili ile taşınmaz için yapılan masrafların tazmini isteğine ilişkin olup, elatma isteğinin kabulüne, karşı dava yönünden alacak ve tazminat isteğinin kabulüne karar verilmiş, karar harici satın almadan kaynaklanan alacak ve tazminat davasının davacısı tarafından temyiz edilmiştir. Yargıtay Büyük Genel Kurulunun 09.02.2012 tarih ve 1 sayılı kararı ile aynen kabul edilen ve Resmi Gazetede yayımlanarak 01.03.2012 tarihinde yürürlüğe giren hukuk dairelerine ilişkin işbölümü uyarınca temyiz incelemesi Yargıtay 14. Hukuk Dairesine ait bulunmaktadır. SONUÇ: Yukarıda açıklanan nedenlerle, dosyanın ilgisi yönünden 14. Hukuk Dairesi Başkanlığına GÖNDERİLMESİNE, 11.04.2013 tarihinde oybirliğiyle karar verildi. ....

        "İçtihat Metni"MAHKEMESİ :Aile Mahkemesi DAVA TÜRÜ : Boşanma-Ziynet Nedeniyle Alacak Yukarıda tarihi, konusu ve tarafları gösterilen hükmün; onanmasına dair Dairemizin 15.12.2015 gün ve 9008-24102 sayılı ilamıyla ilgili davalı erkek tarafından kusur belirlemesi, reddedilen tazminat talepleri ve yoksulluk nafakası yönünden, davacı kadın tarafından ise kusur belirlemesi, reddedilen tazminat talepleri ve ziynete ilişkin alacak davası yönünden karar düzeltme isteminde bulunulmakla, evrak okundu, gereği düşünüldü; Davacı vekili Av. ... 13.04.2016 tarihli, davalı vekili Av. ... ise 14.04.2016 tarihli dilekçeleriyle karar düzeltme taleplerinden feragat ettiklerini bildirdiklerinden, karar düzeltme dilekçelerinin reddine karar verilmesi gerekmiştir. SONUÇ: Taraflara ait karar düzeltme dilekçelerinin yukarıda açıklanan sebeple REDDİNE, temyiz peşin harcının istek halinde yatıranlara geri verilmesine oybirliğiyle karar verildi. 28.04.2016 (Perş.)...

          İstinaf Sebepleri Şikayetçi borçlu vekili istinaf dilekçesinde; icra emrinin dayanağı olan ilamda sehven maddi tazminat denilmekte ise de, davanın tazminat davası olmayıp bir alacak davası olduğunu ve alacağın mahiyetinin de faiz olduğunu, ilama konu alacak faiz alacağı olduğundan, söz konusu alacağa mahkeme karar tarihinden itibaren faiz yürütülmesinin mümkün olmadığını, alacaklının dava açılmasına sebebiyet veren taraf olduğunu, yargılama giderlerinin tümüyle karşı taraf üzerinde bırakılması gerektiğini iddia etmiştir. C....

            Mahkemece, davacı tarafından ıslah ile artırılan maddi tazminat talebinin ve manevi tazminat talebinin kısmen kabulüne karar verilmiştir. Dava dilekçesinde, fazlaya ilişkin hakları saklı tutulmaksızın 600,00 TL maddi ve 750,00 TL manevi tazminat isteminde bulunulmuştur. 02/04/2014 tarihli bilirkişi raporunda davacının maddi tazminat miktarının 19.538,37 TL olarak hesaplandığı, davacının 30/04/2014 tarihli ıslah dilekçesi ile davasını, davanın çeşidi yönünden belirsiz alacak davası olarak ıslah ettiği ve alacak miktarını da artırmıştır. Davalı ıslaha karşı zamanaşımı itirazında bulunmuş, mahkemece kusur indirimi yapılmak suretiyle ıslah edilen miktar dikkate alınarak 12.515,19 TL maddi ve 550,00 TL manevi tazminat hüküm altına alınmıştır. Dava, 1086 sayılı HUMK döneminde 05/04/1999 tarihinde açılmıştır. 6100 sayılı HMK'nın yürürlüğe girdiği 01/10/2011 tarihi itibari ile davanın ilk aşaması olan dilekçeler aşaması tamamlanmıştır....

              İzmir İflas Müdürlüğü tarafından mahkememize gönderilen 28.03.2023 havale tarihli yazı cevabında davacı ... tarafından iflas dosyasına gönderilen 21.04.2021 tarihli dilekçede belirtilen dava dosyasına konu alacak yönünden alacak kaydının yapıldığı bildirilmiştir. Davanın alacak davası olduğu, davalı şirketin iflasına karar verildiği ve iflas dosyasının açıldığı, yargılama sırasında dava konusu alacağın asıl alacak ve işlemiş faizi ile birlikte iflas masasına kaydının yapıldığı, davanın konusuz kaldığı anlaşıldığından davanın esası hakkında karar verilmesine yer olmadığına karar vermek gerekmiş ve aşağıdaki şekilde hüküm kurulmuştur. HÜKÜM: Yukarıda açıklanan nedenlerle; Dava konusu alacak İzmir İflas Müdürlüğü'nün ......

                İş Mahkemesi'nin 2013/1083 Esas ve 2014/1012 sayılı ilamına dayanılarak ilamlı icra takibi başlatıldığını, dayanak ilamda alacak kalemleri ve bu alacak kalemlerine hangi tarihten itibaren ne kadar faiz işletileceği açıkça belirlenmiş olmasına rağmen takibin ilama uygun olmadığını belirterek icra emrinin iptalini talep etmiştir. Alacaklı vekili, takibin manevi tazminat yönünden kesinleştiğini ve tahsil olunduğunu, kararın maddi tazminat yönünden bozulduğunu ve bozma sonrası verilen karara uygun olarak 08/09/2014 tarihli icra emrinin düzenlendiğini faiz hesaplamasının ilama uygun olduğunu açıklayarak şikayetin reddini istemiştir....

                  Zira, bu iddia ve gerekçeler yasal dayanağı olmayan davayı kabul edilebilir hale getirmediği gibi, açılacak alacak ve tazminat davaları ile birlikte İİK nun 264/1 maddesine göre istenecek ve mahkemece kabul edilecek ihtiyati haciz kararı ile yukarda ileri sürülen muhtemel tehlikede ortadan kaldırılabilir. Her şeye rağmen İİK nun 277 ve devamı maddelerindeki koşullar aranmadan açılan hukuki işlemlerin (tasarrufların) iptali ile ilgili davaların kabul edilmesinin bir sakıncası da; Alacak veya tazminat alacaklısı olduğu iddiasında olan davacının açmış olduğu asıl alacak veya tazminat davasını kaybetmesi, borçlu olduğu iddia edilen davalının aciz içinde olmaması, iptale konu mal ve hak haricinde alacağı karşılayacak alacak miktarından çok daha fazla mal veya hakkının bulunması halinde, iptale konu mal veya haklarla ilgili borçlu sayılan davalı ile 3. kişinin tasarruf haklarının kısıtlanması sonucu zarara uğrayacak olmalarıdır. Bu zararı kim karşılayacaktır?...

                    Zira, bu iddia ve gerekçeler yasal dayanağı olmayan davayı kabul edilebilir hale getirmediği gibi, açılacak alacak ve tazminat davaları ile birlikte İİK’nun 264/1 maddesine göre istenecek ve mahkemece kabul edilecek ihtiyati haciz kararı ile yukarda ileri sürülen muhtemel tehlikede ortadan kaldırılabilir. Her şeye rağmen İİK’nun 277 ve devamı maddelerindeki koşullar aranmadan açılan hukuki işlemlerin (tasarrufların) iptali ile ilgili davaların kabul edilmesinin bir sakıncası da; Alacak veya tazminat alacaklısı olduğu iddiasında olan davacının açmış olduğu asıl alacak veya tazminat davasını kaybetmesi, borçlu olduğu iddia edilen davalının aciz içinde olmaması, iptale konu mal ve hak haricinde alacağı karşılayacak alacak miktarından çok daha fazla mal veya hakkının bulunması halinde, iptale konu mal veya haklarla ilgili borçlu sayılan davalı ile 3. kişinin tasarruf haklarının kısıtlanması sonucu zarara uğrayacak olmalarıdır. Bu zararı kim karşılayacaktır?...

                      UYAP Entegrasyonu