Hukuk Dairesi DAVA TÜRÜ : Boşanma ve Protokolün İptali - Mal Rejiminin Tasfiyesinden Kaynaklanan Alacak - Tazminat Taraflar arasındaki davanın yapılan muhakemesi sonunda bölge adliye mahkemesi hukuk dairesince verilen, yukarıda tarihi ve numarası gösterilen hüküm davalı erkek tarafından temyiz edilmekle, evrak okunup gereği görüşülüp düşünüldü: 1- Dosyadaki yazılara, kararın dayandığı delillerle kanuna uygun sebeplere ve özellikle delillerin takdirinde bir yanlışlık görülmemesine göre, davalı erkeğin, boşanma ve boşanma protokolünün iptaline yönelik yargılamanın iadesi talebine ilişkin yerinde bulunmayan temyiz itirazlarının reddiyle usul ve kanuna uygun olan hükmün onanmasına karar vermek gerekmiştir. 2- Bölge adliye mahkemesi hukuk dairesince davacı kadının edinilmiş mallara katılma rejiminden kaynaklanan alacak, katkı payı, tazminat, nafaka ve manevi tazminat taleplerine ilişkin davaların usulden reddine ilişkin ilk derece mahkemesi kararı doğru olmadığından, ilk derece mahkemesi...
nun 257. maddesi gereğince 840.000,00 TL alacak miktarıyla sınırlı olarak davalılar .... San. Tic. Ltd. Şti. ile ....'in araçları, taşınmazları ve alacak dosyalarına alacak miktarının % 5'i teminat karşılığı ihtiyati haciz konulmasına karar verilmesi gerekmiştir. HÜKÜM : Gerekçesi yukarıda açıklandığı üzere; 1-Davacılar vekilinin istinaf isteminin 6100 Sayılı HMK'nun 353/1 fıkra (b-2) bendi gereğince KABULÜNE, 2-İlk derece mahkemesi olan Antalya 2. Asliye Ticaret Mahkemesinin .... Esas sayılı derdest dosya üzerinden verilen ihtiyati haciz talebinin reddine dair 29/07/2021 günlü ara kararının KALDIRILMASINA, 3-Davacılar vekilinin ihtiyati haciz talebinin KABULÜNE, a)İİK.'nun 257. maddesi gereğince 840.000,00 TL alacak miktarıyla sınırlı olarak davalılar .... Tic. Ltd. Şti. ile ....'in araçları, taşınmazları ve alacak dosyalarına alacak miktarının %5'i teminat karşılığı İHTİYATİ HACİZ KONULMASINA, b)İhtiyati haciz kararının 2004 Sayılı İİK.'...
Davacının gerçek zararının, dolayısıyla tazminat miktarının belirlemesi yargılamayı gerektirip, olayda likit bir alacak bulunmamasına rağmen, davalılar aleyhine icra inkar tazminatına karar verilmiş olması usul ve yasaya aykırı olup bozmayı gerektirmiş ise de, bu yanılgının giderilmesi yargılamanın tekrarını gerektirir nitelikte olmadığından, hüküm fıkrasının aşağıda belirtildiği şekilde ve HUMK.nun 438/7.maddesi uyarınca düzeltilmiş haliyle onanması gerekmiştir....
"İçtihat Metni" MAHKEMESİ :Ticaret Mahkemesi Taraflar arasındaki ipoteğin fekki-alacak-tazminat davasının yapılan yargılaması sonunda ilamda yazılı nedenlerden dolayı davanın ipoteğin fekki ve alacak yönünden karar verilmesine yer olmadığına, tazminat yönünden reddine yönelik olarak verilen hükmün süresi içinde davacı vekilince temyiz edilmesi üzerine dosya incelendi, gereği konuşulup düşünüldü....
Asliye Hukuk Mahkemesi DAVA TÜRÜ : Elatmanın önlenmesi, tazminat, alacak Mahalli mahkemesinden verilmiş bulunan yukarıda tarih ve numarası yazılı elatmanın önlenmesi, tazminat, alacak davasına dair kararın temyiz incelemesi duruşmalı olarak davacı tarafından süresi içinde istenilmekle gün tayin edilerek taraflara gönderilen davetiyelerin tebliğ edilmesi üzerine belli günde temyiz eden davacı vekili Av. .. ile davalı vekili Av..geldi. Hazır bulunanların sözlü beyanları dinlendikten sonra dosyadaki bütün kağıtlar okunup gereği görüşülüp düşünüldü. Uyuşmazlık, rödevans sözleşmesine konu alana davalı kiralayanın yaptığı müdahalenin önlenmesi, maddi ve manevi tazminat istemine ilişkindir....
Faiz, gününde ödenmesi gereken alacak veya tazminatın gecikmesinden doğan zararın bedelidir. Asıl alacak veya tazminatın eklentisi bir “ek zarar” niteliğinde olup, kural olarak, asıl alacak veya tazminat davası açılırken ya da icra kovuşturulması yapılırken faiz de istenir. Bu nedenle, faiz alacağı, asıl alacak veya tazminatın zamanaşımı sürelerine bağlıdır. Bu konuda 818 sayılı Borçlar Yasası’nın 131. maddesinde “Asıl alacak zamanaşımına uğrayınca, faiz ve benzeri ek alacaklar da zamanaşımına uğramış olur” denilmiştir. 6098 sayılı yeni Borçlar Yasası 152. maddesine göre de: “Asıl alacak zamanaşımına uğrayınca, ona bağlı faiz ve diğer alacaklar da zamanaşımına uğramış olur.” Önceki ve sonraki, her iki yasa hükmü yorum gerektirmeyecek kadar açıktır. Olağan alacaklara ilişkin gecikme faizinin de, haksız eylemlere ilişkin tazminat faizinin de zamanaşımı süreleri, asıl alacağın ve tazminatın zamanaşımı süreleridir....
Kanun metninin kaleme alınış şekli itibarı ile anlatım ve ifade yerleşiminin tam olmadığı görülse de “konusu bir miktar paranın ödenmesi olan alacak ve tazminat talepleri hakkında” dava açılmadan önce denilmek sureti ile kriter olarak alacak ve tazminat talebi öngörülmüştür. Kanun alacak ve tazminat davası ibaresini bilinçli olarak tercih etmemiş bu tür taleplere ait dava türü ayırt etmeksizin arabuluculuğa başvurmayı dava şartı olarak düzenlemiştir. Gerekçeden ve metinden sadece alacak ve tazminat istemli davaların dava şartı arabuluculuk dava şartına bağlandığı sonuç çıkmamakta, alacak ve tazminat istemleri hakkındaki açılacak tüm davaların arabulucuk dava şartına bağlı olduğunun hüküm altına alındığı anlaşılmaktadır. Eda davası veya tespit davası ayrımı arabulucuğa ilişkin anılan düzenlemede yer almamaktadır. İİK.'na tabi menfi tespit davasının anılan düzenlemeden ayrı tutulduğuna dair gerek TTK’da gerekse İİK’da bir hüküm de bulunmamaktadır....
"İçtihat Metni"MAHKEMESİ :Aile Mahkemesi DAVA TÜRÜ : Boşanma- Nafaka-Alacak-Ziynet Alacağı Taraflar arasındaki davanın yapılan muhakemesi sonunda mahalli mahkemece verilen, yukarıda tarihi ve numarası gösterilen hüküm davalı-davacı kadın tarafından manevi tazminat ile ziynet ve alacak talepleri yönünden temyiz edilmekle, evrak okunup gereği görüşülüp düşünüldü: 1-Dosyadaki yazılara, kararın dayandığı delillerle kanuna uygun sebeplere ve özellikle delillerin takdirinde bir yanlışlık görülmemesine göre, davalı-davacı kadının aşağıdaki bendin kapsamı dışında kalan temyiz itirazları yersizdir. 2-Davalı-davacı kadın erkeğin açtığı boşanma davasında süresinde sunduğu cevap dilekçesiyle manevi tazminat talebinde bulunmuş, ancak miktar belirtmemiştir. Mahkemece yapılan yargılama sonucunda manevi tazminat talebi hakkında ise bir hüküm kurulmamıştır....
Çoğunluğun davayı belirsiz alacak davası olarak nitelendirip, ıslah dilekçesini de alacak miktarını belirleyen dilekçe olarak kabulüne dair bozma ilamına katılmıyorum....
Belirsiz alacak davası 01.10.2011 tarihinde yürürlüğe giren 6100 sayılı Hukuk Muhakemeleri Kanunu ile öngörülen ve alacaklıya bazı avantajlar sağlayan yeni bir dava türüdür. Sözü edilen hükme göre “Davanın açıldığı tarihte alacağın miktarını yahut değerini tam ve kesin olarak belirleyebilmesinin kendisinden beklenemeyeceği veya bunun imkânsız olduğu hâllerde, alacaklı, hukuki ilişkiyi ve asgari bir miktar ya da değeri belirtmek suretiyle belirsiz alacak davası açabilir”. Şu hale göre davanın açıldığı tarihte alacak miktarının belirlenmesi imkânsız ise belirsiz alacak davası açılabilir. Öte yandan alacaklı tarafından alacağın miktar veya değerinin tam olarak belirlenmesi beklenemez ise yine belirsiz alacak davası açılabilir. Belirsiz alacak davasını düzenleyen 6100 sayılı Hukuk Muhakemeleri Kanunu’nun 107. maddesinin gerekçesinde, birçok kez hak arama özgürlüğüne vurgu yapılmıştır....