Loading Logo

sonkarar

Sayfa Yükleniyor

Tasfiye memurunun ücretinin belirlenmesine yönelik ek karar uyuşmazlığı sona erdiren nihai bir karar olmadığı gibi HMK 341.maddesinde tarif edilen istinaf yolu caiz olan kararlardan olmadığından istinaf dilekçesinin reddine karar vermek gerekmiştir. HÜKÜM: Yukarıda açıklanan nedenlerle, Tasfiyesine karar verilen şirketin tasfiye işlemlerini yürüten tasfiye memurunun ücret talebinin kısmen kabulüne ilişkin mahkeme kararının HMK'nın 341. maddesi uyarınca istinafı mümkün olmadığından şirket ortağı ilgili ... vekili ile davacı ... vekillerinin istinaf dilekçelerinin REDDİNE, istinaf karar harcının istek halinde istinaf yoluna başvuranlara iadesine 28.01.2022 tarihinde oy birliği ile karar verildi....

    "İçtihat Metni"MAHKEMESİ :İş Mahkemesi Davalıların mirası kabul etmemeleri sebebi ile terekeye tasfiye memurunun atandığı, ancak gerekçeli kararın tasfiye memurunun uyap sisteminde kayıtlı mernis adresine tebliğ edilmediği görülmüştür. Terekeye tasfiye memuru atanmasına dair mahkeme kararının onaylı bir örneği eklendikten ve Gerekçeli karar tasfiye memurunun mernis sisteminde kayıtlı adresine yöntemince tebliğ edilerek temyiz süresi geçtikten ve gerektiğinde Hukuk Usulü Muhakemeleri Kanununun 432. (HMK 366.) maddesindeki prosedür işletildikten sonra gönderilmek üzere,Dosyanın mahalline GERİ ÇEVRİLMESİNE, 02/04/2018 gününde oybirliğiyle karar verildi....

      "İçtihat Metni"MAHKEMESİ :Ticaret Mahkemesi Taraflar arasındaki yöneticilerin azli ve tasfiye memuru atanması davasının yapılan yargılaması sonunda ilamda yazılı nedenlerden dolayı davanın reddine yönelik olarak verilen hükmün süresi içinde taraf vekillerince temyiz edilmesi üzerine dosya incelendi, gereği konuşulup düşünüldü. -K A R A R- Davacı vekili, davalı kooperatife üye olduğunu, 1995 yılında kooperatifin amacını yerine getirmesi nedeniyle tasfiye kararı alınmış olmasına rağmen tasfiyenin tamamlanamadığını, yönetimin, kooperatifin varlığını bir gelir kaynağı olarak gördüğünü, kooperatifin malvarlığı bulunmadığı gibi herhangi bir hizmet de yerine getirmediğini ileri sürerek, tasfiye kurulu olarak görev yapan yönetim kurulunun azli ile tasfiye sürecinin tamamlanması için yeni tasfiye memuru atanmasını talep ve dava etmiştir. Davalı vekili, davanın reddini istemiştir....

        Davalı ... vekili; tasfiye memurunun iddia edilen eksik işlemlerini, Sicil Müdürlüğü'nün tespit etmesinin mümkün olmadığını, tasfiye prosedürünün eksik bırakılmış olmasının tasfiye memurunun sorumluluğunu gerektirdiğini, bu nedenlerle açılan davanın Ticaret Sicil Müdürlüğü yönünden reddine karar verilmesini talep etmiştir. Davalı tasfiye memuru şirketin 1992 senesinde tasfiye sürecine girdiğini ve 1994 yılında tasfiye süreci tamamlanarak sicilden terkin edildiğini, tasfiye memuru olarak sorumluluğunun 5 yıl olduğunu, 1994 yılından bugüne kadar 22 yıl geçtiğini, dolayısıyla zamanaşımı da dikkate alınarak davanın reddine karar verilmesini talep etmiştir. Mahkemece tüm dosya kapsamına göre, şirketin tasfiye işlemlerinin tam olarak sona ermediği gerekçesiyle davanın kabulüne karar verilmiştir. Kararı davalı tasfiye memuru temyiz etmiştir....

          Daha sonra şirket ortağı olan davacının talebi üzerine atanan tasfiye memurunun da görüşü alınmak suretiyle ilk derece mahkemesince dosya üzerinde yapılan inceleme sonucunda verilen ek kararla şirketin ihyası davası kapsamında atanan tasfiye memurunun görevine son verilmiş, yeni bir tasfiye memuru atanmamıştır. Davalı ... vekilinin istinaf istemi ise tasfiye memurunun atanmasına ilişkin ek kararın kaldırılmasına ilişkindir. HMK'nın "İstinaf yoluna başvurulabilen kararlar" başlıklı 341. maddesinin 1. fıkrası, "İlk derece mahkemelerinden verilen nihai kararlar ile ihtiyati tedbir, ihtiyati haciz taleplerinin reddi ve bu taleplerin kabulü hâlinde, itiraz üzerine verilecek kararlara karşı istinaf yoluna başvurulabilir." hükmünü içermektedir....

            Mahkememizce toplanan tüm deliller birlikte değerlendirildiğinde; davayı açan Tasfiye Halinde ...A.Ş. nin; tasfiye halindeki şirkete atanan tasfiye memurunun, şirkete zarar verdiği iddiası ile zararların tazminine ilişkin tazminat davası açtığı, daha sonra Beyoğlu ...Noterliğinin 25.11.2019 tarih ve...yevmiye nolu alacağın devri ile ...'ye temlik ettiği, Tasfiye Halinde... A.Ş. nin tasfiyeye girdiği, tasfiye memuru olarak ilk önce davalı ...'ın atandığı, sonrasında tasfiye memurunun değiştirilerek 22.05.2019 tarihinden itibaren ...'ın atandığı ve halihazırda davacı şirketin tasfiye işlemlerinin bu kişi tarafından yürütüldüğü, davalı ...'ın tasfiye memurluğu görevini gereği gibi ifa etmediği iddiası ile uğranılan zararların tazmini talep edildiği anlaşılmıştır. TTK.nın 536 ve devamı maddelerinde Anonim Şirketlerde tasfiye hususu düzenlenmiştir....

              ödenmediğinin tespit edildiğini, ticaret mahkemesi kararı ve icra takip dosyasına göre davacının mahkeme ilamına dayalı 2018 tarihi itibariyle alacağının bulunduğu ve icra takibinde bu alacağına kavuşamadığı, bu durumda bir zararının mevcut olduğunu, tasfiye memurunun davacı zararından sorumlu olabilmesi için; A)Davalı tasfiye memurunun davacı alacağından haberdar olması, B)Davalı tasfiye memurunun kusuru ile tasfiyenin tamamlanmış olması, C)Davalı tasfiye memurunun haksız olarak ödediği paraların bulunması, D)Davalı tasfiye memurunun haksız ödemeleri yapmasa idi alacaklının alacağına kavuşmuş olması gerektiğini, Somut olayda davacının alacağını tahsil için mahkemede açtığı davada davalı tasfiye memurunun haberdar olup olmadığına dair bilginin bulunmadığını, tasfiye kapanışı için gerekli ilanların yapıldığı, ancak davacı alacağını bildiği var sayılır ise taahhütlü mektuplu bildirmesi gerektiğini, bunun yerine getirilmediğini, müflis halde olan şirketin ticaret mahkemesine iflas bildiriminde...

                İlk Derece Mahkemesince, dosya kapsamına göre, mahkemece tasfiye memurunun atanması bakımından üçlü bir düzenlemenin söz konusu olduğu, ortaklığın mahkeme kararı ile sona erdirilmesi halinde TTK 536/3 maddesi uyarınca tasfiye memurunun mahkemece atanacağı, haklı sebeplerin varlığı halinde tasfiye memurunun değiştirilmesinin mahkemenin yetkisinde olduğu, TTK 536/4 maddesine göre temsile yetkili tasfiye memurlarından en az birisinin Türk Vatandaşı olması ve yerleşim yerinin Türkiye'de olmasının gerektiği, şayet bu yerine getirilmez ise TTK 537/3 maddesi gereğince mahkemenin pay sahiplerinden veya alacaklılardan birinin veya Gümrük ve Ticaret Bakanlığının istemi ile söz konusu şarta uygun birini tasfiye memuru olarak atayacağı, bunların yanı sıra TTK 537/2 maddesi gereğin esas sözleşme veya genel kurul kararı ile atanmış tasfiye memurunun değiştirilmesi konusunda haklı bir sebep bulması halinde pay sahiplerinin birinin istemi ile mahkemenin de tasfiye memuru kişileri görevden alabileceği ve...

                  ASLİYE TİCARET MAHKEMESİ ESAS NO : 2023/194 Esas KARAR NO : 2023/365 DAVA : Tasfiye Memurunun İstifa Bildirimi Ve Yeni Tasfiye Memuru Tayin Edilmesi Talepli DAVA TARİHİ : 24/02/2023 KARAR TARİHİ : 17/05/2023 Mahkememizde görülmekte olan tasfiye memurunun istifa bildirimi ve yeni tasfiye memuru tayin edilmesi talepli davasının yapılan açık yargılaması sonunda, DAVA: Davacı, dava dilekçesinde; İzmir ... Asliye Ticaret Mahkemesinin ... esas ve ... karar sayılı dosyasında; İzmir ili, ... ilçesi, ... köyü, ... mevkii ... parseldeki taşınmazın tasfiye edilmesi ile sınırlı olarak ticaret sicilinde kayıt ve ilanına ve ek tasfiye için ticaret siciline tesciline karar verildiğini, tasfiye memuru olarak kendisinin atandığını, sağlık sorunları nedeniyle görevini yerine getiremediğinden istifa ettiğini bildirmiş, bu nedenle yerine yeni tasfiye memuru olarak ...'ın atanmasına karar verilmesini talep etmiştir. İNCELEME VE GEREKÇE: Dava; İzmir ......

                    maddesi gereğince de ortaklar karar vermedikçe tasfiye memurunun şirket mallarını toptan satamayacağını, ortaklar kurulunun şirketin tek taşınmazını satmaya yetki verebilmesi için ...’nın 388 maddesinin .... ve 4. fıkralarındaki nisapların şart olduğunu, 05/09/2011 tarihinde alınan kararların toplantının belirtilen yerde yapılmaması, çağrı usulüne uyulmaması, toplantıya davacıların katılmasının engellenmesi, tasfiye memurunun iyiniyetli olmaması gibi nedenlerle geçerli sayılamayacağını ileri sürerek, tasfiye memurunun iyiniyetli davranmayarak görevini kötüye kullanması nedeniyle tasfiye memurunun azlini, yeni bir tasfiye memuru tayin edilmesini, 05/09/2011 tarihli ortaklar kurulu toplantısında alınan kararlar ile şirket mevcudunun ortaklara tasfiye payı olarak dağıtılmasına ilişkin .../09/2011 tarihli kararın iptalini talep ve dava etmiştir. Davalı şirket tasfiye memuru, davanın reddini istemiştir. Müdahiller vekili, davanın reddini istemiştir....

                      UYAP Entegrasyonu