İLK DERECE MAHKEMESİ KARARI İlk derece mahkemesince; "....Tasfiye memuru Himmet Yaşar'ın tasfiye memurluğu görevinden azledilmesi talebinin REDDİNE...." şeklinde hüküm kurulmuştur. İSTİNAF SEBEPLERİ: Davalılar T5 T4 ve Ticaret A.Ş., T13 T8 T10 T7 ve T9 vekili istinaf başvuru dilekçesinde özetle; şirketin S.G.K borcu bulunmadığını, bu nedenle 7326 sayılı yasa hükümlerinden faydalanmasını gerektiren borcu olmadığını, arz edilen nedenlerle tasfiye memurunun kararın kesinleşmesinden itibaren uzun süre tasfiye işlemlerini başlatmaması, işinin yoğunluğunu ileri sürmesi nedeni ile değiştirilmesini, mevcut kayyım T14 in tasfiye memuru olarak görevine devam etmesi açısından tasfiye memurunun T.T.K.275- 276- 277 maddeleri gereğince değiştirilmesine karar verilmesini talep ettiklerini belirterek, kararın kaldırılmasına karar verilmesini talep ve istinaf etmişlerdir....
Asliye Ticaret Mahkemesince davalı şirkete atanan tasfiye memurunun haklı sebeple azli ve yeni bir tasfiye memurunun atanması ile tedbiren davalı şirketin tasfiye işlemlerinin durdurulması, davalı tasfiye memurunun tasfiye ile ilgili herhangi bir işlem yapmaması ile davacı ...'nun tasfiye memurunun ve/veya tasfiye memuru yardımcısı, aksi halde tasfiye memuru danışmanı seçilmesine yönelik olarak tedbir talebinde bulunulmuştur. İlk derece mahkemesinin gerekçesinde belirtildiği üzere davalı tasfiye memurunun mahkemece atandığı, HMK'NUN 390/3.maddesi uyarınca iddianın yaklaşık olarak ispata yönelik delil sunulmaması, mevcut delil durumu ve davanın mahiyeti gözetilerek ihtiyati tedbir talebinin reddine yönelik ilk derece mahkemesi ara karar usul ve yasaya uygundur....
nin müvekkilinin pay sahibi olduğu tasfiye halindeki diğer davalı şirkete 24.8.2007 tarihli olağan genel kurul toplantısında tasfiye memuru olarak atandığını, davalı tasfiye memurunun şirketin tasfiye işlemlerinin yürütülmesi sırasında TTK'nın 225. maddesine aykırı davrandığını, davalı şirketin dava dışı ....'ye verdiği kredi karşılığında davalı şirket lehine tesis edilen ipoteklerin borç ödenmeden fek edildiğini, bu nedenle şirket alacağının teminatsız bırakılıp tahsilinin zorlaştığını, davalı tasfiye memurunun bu nedenle şirketi zarara uğrattığını ileri sürerek tasfiye memurunun azline karar verilmesini talep ve dava etmiştir. Davalılar vekili, davalı tasfiye memuru tarafından davalı şirket lehine dava dışı borçlu şirket tarafından tesis edilen ipoteklerin borcun ödenmiş olması nedeniyle kaldırıldığını savunarak davanın reddini istemiştir....
durdurulmasına, davanın kabulü ile tasfiye memurunun mahkeme kararı ile azledilmesine ve tasfiye memuru olarak mahkemece belirlenecek tasfiye memuru atanmasına karar verilmesini, mahkeme masrafları ve vekalet ücretinin davalıya yükletilmesine karar verilmesini talep etmiştir....
in tasfiye memurluğundan azline ve tasfiye memuru olarak ...'un atanmasına karar verildiği, kararın henüz kesinleşmediği, istinaf aşamasında olduğu anlaşılmıştır. Tüm bu açıklanan nedenlerle ve dosya kapsamına göre; mahkememizin .../... Esas sayılı dava dosyasında tasfiye memurunun azli ve temsil kayyumu atanması istemiyle açılan davada yargılama sırasında ...tarihli ara kararı ile ihtiyati tedbir mahiyetinde olmak üzere Davalı ...'in kayyum olarak atanmasına karar verildiği, ilgili dava dosyasının yargılamasının istinaf aşamasında olduğu, henüz kesinleşmediği anlaşılmaktadır. Davacının eldeki davada dayanmış olduğu sebepler göz önünde alındığında talebin ihtiyati tedbir kararına itiraz olarak değerlendirilmesi gerektiği ve söz konusu tedbir mahiyetinde kayyum atanmasına kararının verildiği .../... Esas - .../......
V.. tarafından ödenen taşınmaz bedelinin ayrı bir dava konusu yapılabilecek olmasına göre, davalılar vekilinin tüm temyiz itirazları yerinde değildir. 2- Davacılar vekilinin temyiz itirazlarına gelince, dava, davalı şirkete ait taşınmazın muvazaalı satışının iptali ile şirket adına tapuya tescili ve tasfiye memurunun azli istemine ilişkindir. Mahkemece tapu iptal-tescil davasının kabulüne, tasfiye memurunun azline yönelik istemin konusuz kaldığından bahisle karar verilmesine yer olmadığına karar verilmiştir. Ancak, kararda davalı tasfiye memuru S.. V.. lehine vekalet ücretine hükmedildiği gibi, davalı K.. V.. tarafından yapılan yargılama giderleri de davacı üzerinde bırakılmıştır. Mahkemece davanın kabulüne karar verildiğine ve reddedilen bir talep olmadığına göre, davalıların yaptığı masrafların kendileri üzerinde bırakılmaması ve davalılardan S.....
in azli için haklı sebepler olup olmadığı, tasfiye memurunun azline karar verilecek olması halinde yerine seçilecek tasfiye memurunun belirlenmesine ilişkin olduğu anlaşıldı. Tasfiye Halinde ... Şirketi'nin ticaret sicil dosyasının onaylı bir suretinin celp edilmiştir. Davacı tarafça tasfiye memuru olan davalı ...'...
Asliye Ticaret Mahkemesi 2018/354 Esas sayılı dosyası ile görülmekte olan ve yargılaması devam eden tasfiye memurunun azli ve ek tasfiye sürecine başlanması davası olduğunu, şirket tasfiye halinde olduğu için aktifleri ve pasifleri değerlendirilerek ve açılmış olan davalar sonuçlandırılmaya çalışılarak tasfiye sürecinin tamamlanacağını, tasfiye halinde olan bir şirketten doğrudan ödeme yapılmasının talep edilemeyeceğini, muhtıra talebinde belirtilen dört adet ek dosyadan yapılan tahsilatların tasfiyenin amacı kapsamında yapılan tahsilatlar olduğunu ve bu tahsilatlar örnek gösterilerek şirketin parası olduğunu iddia etmenin kanunun amacı ile bağdaşmayacağını beyanla, davanın kabulü ile 01/08/2018 tarihli muhtıranın iptaline karar verilmesini istemiştir....
nin ana sözleşmesinde, rekabet konusunda izin verildiğine dair maddenin bulunmadığı, bu açıdan davalının anılan şirketteki müdürlük görevinden azli için haklı nedenin oluştuğu, ancak müdürlükten azli istenen şirketin davalı olarak gösterilmediğinden, davanın usulden reddinin gerektiği, davanın "tasfiye memurunun azli" davası olarak kabul edilmesi halinde ise tasfiye memuru olarak davalının azlini gerektiren haklı bir nedenin tespit edilemediği gerekçesiyle davanın usulden reddine karar verilmiştir. Kararı, davacı vekili temyiz etmiştir. Dava, haklı nedenlerle limited şirket müdürünün azli istemine ilişkin olup, mahkemece, davalının müdürlüğünden azli istenen şirkete husumet yöneltilmediğinden davanın usulden reddine karar verilmiştir. Oysa, şirket müdürünün azli davalarında husumetin, azli istenen müdüre yöneltilmesi gerekli ve yeterli olup, ayrıca limited şirketin dava edilmesi zorunlu değildir....
Somut olayda; istemin tasfiye memurunun azline ilişkin olduğu, azil davasının azli istenen tasfiye memuruna yöneltilmesi yeterli olduğu anlaşılmakla şirket hakkında açılan davanın pasif husumet yokluğu nedeniyle reddine, davalı tasfiye memuru hakkında açılan davada davanın konusuz kalması nedeniyle karar verilmesine yer olmadığına, davanın açıldığı tarihteki haklılık durumu göz önüne alınarak yargılama giderlerinin davalı taraf üzerinde bırakılmasına dair aşağıdaki şekilde karar vermek gerekmiştir....