Rücu davasında, davalı şirketin yargılamaya katılması ve taraf teşkili için ihyasına, son tasfiye memurunun ek tasfiye için tasfiye memuru olarak atanmasına ve bu davalının yargılama giderlerinden sorumlu tutulmasına karar verilmiş olmasında usul ve yasaya aykırı bir yön bulunmadığından, ilk derece mahkemesi kararı yerinde olup, davalı tasfiye memurunun tüm istinaf başvuru nedenlerinin reddi gerekmiştir.Açıklanan bu gerekçelerle, HMK'nın 353/1.b.1 maddesi uyarınca dosya üzerinden yapılan inceleme sonucunda, davalı tasfiye memurunun istinaf başvurusunun esastan reddine dair aşağıdaki hüküm kurulmuştur....
Davalı tasfiye memuru yeni bir tasfiye memuru atanmasını talep etmiş ise de dosyada bu görevden kaçınmasını haklı gösterecek herhangi bir sebep ileri sürülmemesi ve ispat edilemesi karşısında mahkemece TTK'nın 547/2 . Maddesi uyarınca son tasfiye memurunun tasfiye memuru olarak atanmasında bir isabetsizlik bulunmamaktadır. Buna göre mahkemece davanın kabulü ile derdest dava dosyasındaki işlemlere hasren şirketin ihyası ile ticaret sicil müdürlüğüne tesciline karar verilmesinde bir isabetsizlik görülmediğinden davalı tasfiye memurunun istinaf başvurusunun reddine dair aşağıdaki şekilde karar verilmiştir....
Davalı tasfiye memuru karar başlığının davalı kısmında tasfiye memuru olarak yazıldığı hüküm fıkrasında ise davalı tasfiye memuru olarak atandığı bu haliyle kararda infazda terredüte mahal verecek bir durum olmadığı görülmüş olup, davalı tasfiye memurunun tasfiyenin usulüne uygun yapıldığı ve şirketin ihyasını gerektiren koşulların oluşmadığı yönünde ileri sürülen istinaf sebebi yerinde görülmemiştir. Davalı tasfiye memuru yeni bir tasfiye memuru atanmasını talep etmiş ise de dosyada bu görevden kaçınmasını haklı gösterecek herhangi bir sebep ileri sürülmemesi ve ispat edilemesi karşısında mahkemece TTK'nın 547/2 . Maddesi uyarınca son tasfiye memurunun tasfiye memuru olarak atanmasında bir isabetsizlik bulunmamaktadır....
nin ihyasına dair verilen karar tasfiye memuru tarafından temyizi üzerine Dairemizin 12.02.2013 tarihli kararı ile onanmıştır.Tasfiye memuru karar düzeltme isteminde bulunmuştur.Dosyadaki yazılara, mahkeme kararında belirtilip Yargıtay ilamında benimsenen gerektirici sebeplere göre, tasfiye memurunun HUMK’nın 440. maddesinde sayılan hallerden hiçbirisini ihtiva etmeyen karar düzeltme isteğinin reddi gerekir.SONUÇ: Yukarıda açıklanan nedenlerden dolayı, tasfiye memurunun karar düzeltme isteğinin HUMK’nın 442. maddesi gereğince REDDİNE, alınması gereken 50,45 TL karar düzeltme harcı peşin ödenmiş olduğundan yeniden alınmasına yer olmadığına, 3506 sayılı Yasa ile değiştirilen HUMK'nın 442/3. maddesi hükmü uyarınca, takdiren 219,00 TL para cezasının karar düzeltilmesini isteyen tasfiye memurundan alınarak Hazine’ye gelir kaydedilmesine, 02.05.2013 tarihinde oybirliğiyle karar verildi....
HÜKÜM: Gerekçesi yukarıda açıklandığı üzere; 1-Davacının yöneticinin azli talebinin pasif husumetten REDDİNE 2-Davacının fesih ve tasfiye talebinin KABULÜ İLE, İstanbul Ticaret Sicil Müdürlüğünün ...... sicil numarasına kayıtlı davalı ...'nin feshi ile tasfiyesine, 3-Tasfiye işlemlerini başlatıp sonuçlandırmak üzere SMM Uzmanı ...'...
Davanın kabulüne karar verildiğinden, tasfiye memurunun yargılama giderleri ve vekalet ücretinden sorumlu tutulması gerekir. Davalı ... Sicil Müdürlüğü yasal hasım olmakla birlikte şirketin tasfiye işlemlerini yürüten tasfiye memurunun yasal hasım olarak kabulü mümkün değildir. Hal böyle olunca Mahkeme kararında herhangi bir isabetsizlik görülmemiştir. Buna karşın, ek tasfiyeye talepte gösterilen sebeple sınırlı olarak karar verilmesi gerekir. Mahkemece de şirketin ek tasfiye işlemleri ile sınırlı olarak ihyasına karar verilmiş olmakla birlikte infazda tereddüt oluşturacak şekilde ek tasfiyenin neleri kapsadığının hükümde gösterilmemesi isabetli bulunmamıştır. HMK'nın 355....
Şti. aleyhine açılan alacak davası sonucunda hükmedilen alacağın tahsili için icra takibine hazırlık aşamasında söz konusu şirketin tasfiye halinde olduğunun ve tasfiye memuru olarak şirket ortağı ve müdürü olan davalının atandığının öğrenildiğini, davalı tasfiye memurunun sürekli adres değiştirmesinden dolayı icra ve haciz işlemlerinin yapılamadığını, şirketin tüm mal varlığı hak ve alacakları üzerine haciz konulmuş olmasına rağmen davalının davacının alacağı için herhangi bir teminat ayırmadan, ödeme yapmadan tasfiye tamamlanmadığı halde şirketi sicilden terkin ettirdiğini, icraya konulan ancak tahsil edilemeyen davacının alacağından kanundan doğan yükümlülüklerini ihlal eden davalı tasfiye memurunun sorumlu olduğunu ileri sürerek, toplam 456.084,04 TL'nin 12/12/2011 karar tarihinden itibaren yürütülecek yasal faizi ile birlikte davalıdan tahsiline karar verilmesini talep ve dava etmiştir. Davalı vekili, cevap dilekçesi sunmamıştır....
Sicil Müdürlüğü vekili, savunmasında özetle; Ticaret Sicili Müdürlüğünün TTK'nın 32 ve Ticaret Sicili Yönetmeliği'nin 34. maddeleri çerçevesinde işlem yaptığını, tasfiye sürecinde yetki ve sorumluluğun şirket tasfiye memurunda olduğunu, tasfiye memurları tarafından tasfiye prosedürünün eksik bırakılmış olmasının memurların sorumluluğunda olduğunu, tasfiye memurlarının iddia edilen eksik işlemlerini, müvekkili Sicil Müdürlüğünün tespit etmesinin mümkün olmayacağını, mahkemenin davanın esası ile ilgili vereceği karara müvekkil Sicili Müdürlüğünün uyacağını, olağan tasfiye sürecinden kaynaklanan, şirketin kurucusu ve tasfiye memuru olan, tasfiye sürecinde açılan davaya rağmen şirketin ticaret sicilinden silinmesini talep eden tasfiye memurunun kusurundan dolayı Ticaret Sicili Müdürlüğünün sorumluluğunun bulunmadığını, bu süreçte müvekkilinin yasal hasım konumunda bulunduğu için müvekkilinin yargılama masraflarından sorumlu tutulamayacağını belirterek, davanın reddine, yargılama giderlerinden...
Ltd Şti hakkında şirketin ihyasına karar verilmesine yönelik olarak Mahkememizde dava açılmış ise de; davalı şirketin tasfiye sonucu terkin edildiği, şirketin son tasfiye memurunun ... olduğu, tasfiye memurunun zorunlu hasım konumunda olduğu, davacı vekiline tasfiye memuru hakkında dava açıp dosyamızla birleştirilmesini sağlamak amacıyla süre ve kesin süre verildiği, davacı vekilinin verilen kesin süre içerisinde tasfiye memuru hakkında dava açmadığı, davacı tarafça Ticaret Sicil Müdürlüğü, ... Ltd Şti ve tasfiye memuru hakkında İzmir ... ATM'nin ... Esas ... Karar sayılı dosyasında şirketin ihyasına yönelik dava açıldığı ancak davanın Mahkememizce verilen kesin süre dolduktan sonra açılmış olduğu, davacı tarafça verilen kesin süre içerisinde Mahkemece belirlenen işlemin yerine getirilmediği ve davanın mahkemece verilen kesin süreye uyulmadığından reddinin gerektiği incelenen tüm dosya kapsamıyla anlaşılmış, davanın reddine karar vermek gerekmiştir....
Davalı Ticaret Sicil Memurluğu vekili; tasfiye prosedürünün eksik bırakılmış olmasının tasfiye memurunun sorumluluğunda bulunduğunu, müvekkilinin ise yasal hasım olduğunu, bu nedenle müvekkilinden yargılama gideri ve vekalet ücreti istenmeyeceğini savunarak davanın reddini istemiştir. Mahkemece, yapılan yargılama sonunda tüm dosya kapsamı nazara alınarak, PTM İnşaat Limited Şirketi'nin ticaret sicilden terkin edilmesinden sonra hakkında Fethiye 2....