Loading Logo

sonkarar

Sayfa Yükleniyor

un 07.12.1979 tarihinde 500/22992 payını satış yoluyla edindiği, yapılan imar uygulaması sonucunda taşınmazın 337 ada 20 numaralı parsel olarak 11.11.2010 tarihinde tarafların ortak mirasbırakanı... ve müşterekleri adına arsa vasfıyla tapuya tescil edildiği görülmektedir. Bilindiği üzere ve kural olarak tapulu taşınmazların satışı TMK'nun 706, BK'nun 213 (6098 sayılı BK'nun 237.), 2644 sayılı Tapu Kanunu'nun 26 ve Noterlik Kanunu'nun 60 ve 89. maddeleri gereğince, resmi şekilde yapılmadıkça hukuken geçerli bir sonuç doğurmazlar ve satın alana herhangi bir hak bahşetmez. TMK'nun 706. maddesinde öngörülen resmi şekil şartı bir ispat şekli olmayıp bir geçerlilik şartıdır. Bu nedenlerle, davacı tarafın dayandığı resmi memur önünde yapılmayan harici satış senedine değer verilemez ve buna dayalı olarak tapu iptali ve tescil isteğinin dinlenme olanağı yoktur....

    Davacı asıl davada, davalılar ile 8 parsel sayılı taşınmazdaki 2.kat dairenin satışı konusunda 05.09.2009 tarihli harici satış sözleşmesi düzenlendiğini ve satış bedelinin bir kısmının ödendiğini, ayrıca daireye faydalı ve zorunlu giderler yaptığını, ancak; taşınmazın daha sonra davalı ...’nin kızı ...’a devredildiğini ileri sürerek, sözleşmenin haksız feshi ve başka kişiye satış nedeniyle uğradığı zararın tahsiline karar verilmesini istemiştir. Davalılar, asıl davanın reddini savunmuşlar, birleştirilen davada ise; taraflar arasında 05.10.2009 tarihli harici satış sözleşmesi düzenlendiğini, taşınmazın asıl davanın davacısı ...’e teslim edildiğini, ancak kararlaştırılan satış bedelinin ödenmediğini, taşınmaz malikinin ... olduğunu ileri sürülerek elatmanın önlenmesine, ... ... ve ... için de ayrı ayrı ecrimisile karar verilmesi isteminde bulunmuşlardır....

      Ancak, davada; 07.11.1999 tarihli, daire satışını konu edinen harici satış sözleşmesine dayanılarak, sebepsiz zenginleşme hükümlerine göre tazminat talep edilmektedir. Sözü edilen sözleşme incelendiğinde; Alan'ın ..., Satan'ın ... vekili... olduğu görülmektedir. Sözleşmede satan olarak geçen şahısların Baba-Oğul oldukları da dosya kapsamından anlaşılmaktadır. Tapulu taşınmaz satışı resmi şekle tabi olup, resmi şekilde yapılmadıkça geçersizdir. Bu hususda taraflar arasında bir uyuşmazlık olmayıp, davacının açtığı tapu iptali-tescil davası da bu nedenle reddedilmiştir. Ne var ki, harici satış sözleşmesinde; dava dışı...(davalı ...'in babası) oğlu davalı adına vekili olduğunu belirterek sözleşmeyi imzalamış bulunmaktadır. Gerek taraflar arasındaki ceza dosyasından(özellikle...'...

        Mahkemece, iptal ve tescile ilişkin istek bölümünün reddine karar verilmişse de dosya içeriğine uygun düşmemiştir. Davacı yan, davalılar ve dahili davalının miras bırakanı olan tapu maliki Veli Karaca’dan haricen satın alma ve eklemeli zilyetliğe dayanarak iptal ve tescil isteğin de bulunduklarına, taşınmazın öncesi tapulu olduğuna göre taraflar arasındaki uyuşmazlığın 3402 sayılı Kadastro Kanununun 13/B-b maddesi çerçevesinde çözüme kavuşturulması gerekir....

          "İçtihat Metni"MAHKEMESİ :Asliye Hukuk Mahkemesi (Kapatıldı) K A R A R Dava, tapulu taşınmazın harici satış ve teslime ve muvazaa iddiasına dayalı tapu iptali tescil değilse tazminat isteğine ilişkin olduğundan, 2797 sayılı Yargıtay K.nun 14.maddesi gereğince temyiz incelemesi 8.Hukuk Dairesine ait bulunmaktadır. Yukarıda belirtilen nedenle dosyanın görevli sözü edilen Yüksek Daire Başkanlığına gönderilmesine, 04.07.2008 tarihinde oybirliği ile karar verildi....

            Mahkemece, davacının ıslah edilen davasının kabulü ile denkleştirici adalet ilkesi uyarınca dava konusu taşınmazın dava tarihi itibariyle değeri olan 251.178,83TL alacağın dava tarihinden itibaren yürütülecek yasal faizi ile birlikte davalıdan alınıp davacıya verilmesine karar verilmiştir. TMK 706, TBK 237, Tapu Kanunu 26. ve Noterlik Kanununun 89. madde uyarınca tapuya kayıtlı bir taşınmazın devrinin geçerli olması için sözleşmenin resmi şekilde düzenlenmesi zorunludur. Tapulu taşınmazın devrini amaçlayan sözleşme haricen düzenlenmiş ise, resmi şekil şartına uygun olmadığından mülkiyetin nakli sonucunu doğurmaz. Somut olaya gelince; davacı ile davalı arasında hukuken geçerli bir satış sözleşmesi bulunmadığından tapu iptal ve tescil talebinin reddi doğru olmakla birlikte davacının tapu iptal tescil talebi yanında ikinci kademede tazminat isteği de bulunmaktadır....

              Ancak bu yüklenici firma tüzel kişiliği ile davacılar arasında inşaa edilen bağımsız bölümlerin satışına ilişkin bir sözleşme olmayıp , yüklenici firma temsilcisi olan davalı Hüseyinin imzaladığı harici satış sözleşmesi bulunmakta olup bu sözleşme ile ancak daire karşılığı sözleşme kapsamında yüklenici firmaya bırakılan 6 nolu dairenin haricen satışından bu satışa ilişkin arsa malikleri tarafından bir yetkilendirme veya temsil yetkisi bulunmadığından davalı arsa malikleri sorumlu olmayacaklarından bu işlemden işlemi yapan davalı ... ( yüklenici firma temsilcisi) şahsen sorumlu olacaktır. Bu yetkisiz temsille yapılan harici taşınmaz satış sözleşmesine göre satış bedeli olan 44.000 ... sterilini davalı ... tarafından alınmış, ancak yine harici satışa konu olan taşınmaz arsa maliklerinden alınan vekaletname ile dava dışı 3. kişiye tapuda satış ve devri davalı ... tarafından yapılmıştır.Arsa maliklerinden ......

                KARAR Davacı, maliki bulunduğu taşınmazı 11.02.2008 tarihli harici alım ve satım protokolü ile davalıya sattığını, satış bedelinin davalı tarafından ödenmediği gibi satış bedeline güvenerek oturduğu dairede yaptığı yapım ve dekarosyon masraflarını da ödemek zorunda kaldığını zarara uğradığını, davalının sözleşmeyi ifa etmemesi nedeniyle sözleşmede kararlaştırılan cezai şart ile ev için yaptığı dekarosyon masraflarının tahsili için başlattığı icra takibine vaki itirazın iptali ile %40 icra inkar tazminatına karar verilmesini istemiştir. Davalı, davanın reddini dilemiştir. Mahkemece davanın kısmen kabulüne, cezai şart alacağı olarak 20.000 TL yönünden davalının itirazının iptaline takibin devamına, fazlaya ilişkin taleplerin reddine karar verilmiş; hüküm, davalı tarafından temyiz edilmiştir. Dava, tapulu taşınmazın "alım satım ve komisyon Protokolü sözleşmesi" başlıklı adi senetle satışının kararlaştırılmasından kaynaklanmaktadır....

                  Davacılar tarafından, bu senet içeriği ve miras bırakanın imzasına itiraz ileri sürülmemiştir. Davacılar ile birlikte dava açan, murisin ikinci eşi ... ve ondan olma çocuğu ..., satışın gerçek olduğunu belirterek davadan feragat etmişlerdir. Taraf tanıkları dinlenmiş, davalı tanığı olarak dinlenen ... “ Murisin evini ve bahçesini torunu ...na para karşılığı sattığını ifade ettiğini” beyan etmiş, harici satış senedi tanığı olmasına rağmen harici satış senedine ilişkin her hangi bir beyanda bulunmamış kendisine bu yönde bir soru da sorulmamıştır, davalı tanığı ... “Taşınmazın davalı ...'e satış bedeli olarak 12.000.00TL kararlaştırıldığını, 6.000.00TL ilk taksitin murise davalı ve babası tarafından ödendiğini gördüğünü” ifade etmiştir. Bu durumda,11.03.1982 tarihli harici satış senedinin, satışın belgesi olduğu ve harici satışın ifası amacıyla temlikin yapıldığının saptanması halinde murisin diğer mirasçılardan mal kaçırma kastıyla hareket ettiğinden söz edilemez....

                    "İçtihat Metni"MAHKEMESİ :Asliye Hukuk Mahkemesi _K A R A R_ Tapu kaydına bağlı taşınmazın harici satış senedi ile satın alınması yolu ile zilyetliğe dayalı tapu iptali ve tescil istemine ilişkin olduğundan, 2797 sayılı Yargıtay K.nun 14.maddesi gereğince temyiz incelemesi 8.Hukuk Dairesine ait bulunmaktadır. Yukarıda belirtilen nedenle dosyanın görevli sözü edilen Yüksek Daire Başkanlığına gönderilmesine, 09.06.2008 tarihinde oybirliği ile karar verildi....

                      UYAP Entegrasyonu