WhatsApp Hukuki Asistan

Yeni

Son Karar yapay zeka destekli hukuk asistanınız artık WhatsApp üzerinden cebinizde. Aşağıdaki hizmetlerden dilediğinizi seçerek WhatsApp asistanınıza soru sorarak hemen kullanmaya başlayabilirsiniz.

Hukuki Destek Alma
Hukuki sorularınız için anında uzman desteği alın
Yargıtay ve BAM Kararı Arama
Emsal kararlar ve içtihatlar için arama yapın
Dava Dilekçesi Hazırlama
Yapay zeka ile hızlı ve profesyonel dilekçeler oluşturun
Sözleşme Hazırlama
Özelleştirilmiş sözleşme şablonları oluşturun
Loading Logo

sonkarar

Sayfa Yükleniyor

"İçtihat Metni" MAHKEMESİ :Asliye Hukuk Mahkemesi K A R A R Dava, tapulu taşınmaza müdahalenin önlenmesi, tazminat ve ecrimisil isteğine, karşılık dava ise harici satın alma yolu ile oluşan zilyetliğe dayalı tapu iptali ve tescil istemine ilişkin olup, karar taraflarca temyiz edilmiş olduğundan, 2797 sayılı Yargıtay Kanununun 14.maddesi gereğince temyiz incelemesi 8.Hukuk Dairesine ait bulunmaktadır. Yukarıda belirtilen nedenle dosyanın görevli sözü edilen Yüksek Daire Başkanlığına gönderilmesine, 07.12.2009 tarihinde oybirliği ile karar verildi....

    Mahkemece, davanın reddine karar verilmişse de, yapılan araştırma ve inceleme hüküm vermeye yeterli bulunmamaktadır. Uyuşmazlık konusu taşınmaz 23.11.2007 tarihinde yapılan kadastro çalışmaları sırasında belgesizden 174 ada 2 parsel numarasıyla ve tarla niteliğiyle davalı ... adına tespit edilmiş, kadastro tutanağı 14.01.2008 tarihinde kesinleşmiştir. Davacı ... dava konusu taşınmazı 14.11.1968 tarihinde harici satış senediyle ..., Döne ve ...’dan satın aldığını, diğer davacı ... ise 04.08.2006 tarihli harici satış senediyle ... tarafından ...’dan satın alınan taşınmazın bir bölümünü haricen satın aldığını açıklayarak iptal ve tescil isteğinde bulunmuşlardır. Taşınmaz kadastro öncesi tapusuz bir yer olup, menkul niteliğinde bulunduğundan TMK.nun 763. maddesi gereğince; mülkiyet yapılan satış, devir ve teslimle alıcısına geçer. Ancak, harici satış senetlerinin zilyetlikle birleşmesi gerekmektedir....

      Tarafların da kabulünde olduğu üzere taraflar arasında satım sözleşmesine konu taşınmazlar halen davacı tarafın zilyetliğinde bulunmaktadır. Davacının satın aldığı taşınmazda yaptığı iyileştirme bedelini isteyebilmesi için taşınmazın mal varlığından çıkmış, başka bir deyişle dava konusu taşınmazı tahliye etmiş olması gerekir. Davacının taşınmazı dava tarihi itibariyle kullandığı ve zilyetliğinin devam ede geldiği anlaşıldığına göre davacının iyileştirme bedeline ve bu bedelin faizine yönelik talebinin reddine karar verilmesi gerekirken, yanılgılı değerlendirme ile kabulüne karar verilmiş olması usul ve yasaya aykırıdır. 4-) Somut olayda, harici satım sözleşmesine konu taşınmaların halen davacının zilyetliğinde bulunduğu tüm dosya kapsamı ile sabittir....

        Sözleşmedeki imzanın davalı tarafın el ürünü olduğunun anlaşılması halinde; taraflar arasındaki satım sözleşmesine konu taşınmazın tapulu olduğu ve tapulu taşınmazın satışına ilişkin sözleşme resmi biçimde yapılmadığından hukuken geçersiz olduğu (MK.706, BK.213, Tapu K.26 ve Noterlik K.60 maddeleri) ve geçerli sözleşmelerde olduğu gibi taraflarına hak ve borç doğurmayacağı , tarafların verdiklerini haksız iktisap kuralları gereğince geri isteyebileceği hususları gözden kaçırılmamalıdır. 2011/181-12963 Geçerli bir sebebe dayanmaksızın bir kişinin mal varlığından diğerinin mal varlığına kayan değerlerin eksiksiz iadesi denkleştirici adalet düşüncesine dayanır. Denkleştirici adalet ilkesi ise, haklı bir sebep olmaksızın başkasının mal varlığından istifade ederek kendi mal varlığını artıran kişinin elde ettiği bu kazanımı geri verme zorunda olduğunu ve gerçek bir eski hale getirme yükümlülüğü bulunduğunu ifade eder....

          Birleşen davada davacılar 24.09.1979 tarihli harici satış sözleşmesi ve daha sonra düzenlenen ikinci bir harici satış sözleşmesine dayandığına, dava konusu taşınmaz 1950 tarihinden önce tapuya kayıtlı bulunduğuna, tapulu taşınmazın haricen satışı geçersiz olup taşınmaz üzerinde sürdürülen zilyetliğin hukuki bir değeri bulunmadığına ve asıl davada tapu kaydına dayalı olarak meni müdahaleye hükmedildiğine göre birleşen tapu iptali ve tescil davasının davacıları vekilinin yerinde olmayan tüm temyiz itirazlarının reddi ile usul ve kanuna uygun bulunan hükmün, tapu iptali ve tescil ile müdahalenin önlenmesine ilişkin kısmının ONANMASINA, Davacı vekilinin temyiz itirazlarına gelince, dava konusu taşınmazın 564/1373 hissesi davacı ... adına ve 81/ 1373 hissesi ... adına kayıtlıdır....

            "İçtihat Metni"MAHKEMESİ :Asliye Hukuk Mahkemesi K A R A R Dava, kadastro tespiti öncesi harici satış sözleşmesine ve buna bağlı zilyetliğe dayalı ... iptali ve tescil isteğine ilişkindir. 2797 sayılı Yargıtay Kanununun 6723 sayılı Kanunun 21. maddesi ile değişik 60/3. maddesi gereğince, Yargıtay Birinci Başkanlık Kurulunun Hukuk Dairelerinin işbölümünü düzenleyen 09.02.2018 tarihli ve 2018/1 sayılı Kararına ve davanın açıklanan niteliğine göre temyiz inceleme görevi Yargıtay (16.) Hukuk dairesine ait bulunmaktadır. Davanın açıklanan bu niteliğine göre dosyanın maddi hata sonucu Dairemize gönderildiği anlaşıldığından yeniden inceleme ve değerlendirme yapılmak üzere görevli Dairenin belirlenmesi için dosyanın Yargıtay Hukuk İşbölümü İnceleme Kuruluna sunulması gerekmiştir....

              Davacılar vekili tarafından, davalı aleyhine 07.09.2011 gününde verilen dilekçe ile harici satış sözleşmesine ve zilyetliğe dayalı tapu iptali ve tescil istenmesi üzerine Yargıtay 16. Hukuk Dairesinin bozma ilamına uyularak yapılan duruşma sonunda; davanın reddine dair verilen 12.07.2021 günlü hükmün Yargıtayca incelenmesi davacılar vekili tarafından istenilmekle süresinde olduğu anlaşılan temyiz dilekçesinin kabulüne karar verildikten sonra dosya ve içerisindeki bütün evrak incelenerek gereği düşünüldü: K A R A R Mahkemece, Yargıtay 16. Hukuk Dairesinin bozma ilamı doğrultusunda araştırma ve inceleme yapılarak verilmiş olan karar usul ve yasaya uygun bulunduğundan yerinde görülmeyen temyiz itirazlarının reddiyle hükmün ONANMASINA, aşağıda yazılı onama harcının temyiz edene yükletilmesine, kararın tebliğinden itibaren 15 gün içinde karar düzeltme yolu açık olmak üzere, 10.02.2022 tarihinde oybirliği ile karar verildi. ......

                Mahkemece, Davacının davasının kısmen kabulü ile 6.000,00 YTL’nin davalılardan müştereken ve müteselsilen tahsiline, fazlaya ilişkin talebin reddine, Davalı-Karşı davacıların davasının reddine karar verilmiş; hüküm, taraflarca temyiz edilmiştir. 1-Dosyadaki yazılara, kararın dayandığı delillerle yasaya uygun gerektirici nedenlere ve özellikle delillerin takdirinde bir isabetsizlik bulunmamasına göre Davalı-Karşı davacıların tüm, davacı-karşı davalıların aşağıdaki bentlerin kapsamı dışında kalan sair temyiz itirazlarının reddi gerekir. 2-Taraflar arasındaki satım sözleşmesine konu taşınmazın tapulu olduğu yönünde bir uyuşmazlık bulunmamaktadır. Tapulu taşınmazın satışına ilişkin sözleşme resmi biçimde 2008/12915-2009/3172 yapılmadığından hukuken geçersizdir (MK.706, BK.213, Tapu K.26 ve Noterlik K.60 maddeleri). O nedenle geçerli sözleşmelerde olduğu gibi taraflarına hak ve borç doğurmaz....

                  Öte yandan; Türk Borçlar Kanununun 237. maddesinde taşınmaz satışının geçerli olabilmesi için, sözleşmenin resmi şekilde düzenlenmesinin şart olduğu, aynı yasanın 283. maddesinde de, satış sözleşmesine ilişkin hükümlerin, mal değişim sözleşmesine de uygulanacağı hüküm altına alınmıştır. O halde, taşınmazlara ilişkin trampa sözleşmelerinin resmi şekle tabi olduğu ve resmi şekilde yapılmayan trampa sözleşmelerinin geçersiz olduğu, geçersiz olan harici trampa sözleşmesine dayalı olarak tapu iptal ve tescil talebinde bulunulamayacağı, geçersiz sözleşmelerde tarafların ancak verdiklerini geri isteyebilecekleri kuşkusuzdur. Somut olayda da, taraflar arasında imzalanan ve taşınmaz devrini öngören sözleşme, haricen düzenlenmiş trampa sözleşmesi niteliğinde olup, şekil şartlarına uymadığından geçersizdir ve bu nedenle tarafların karşılıklı olarak aldıklarını geri vermeleri gerekir....

                    Her ne kadar Mahkemece, davacının harici satım sözleşmesine dayalı talebi yönünden kadastrodan önceki hukuki sebep olması nedeniyle hak düşürücü sürenin geçtiğinden bahisle ret kararı verilmiş ise de, davacının satın aldığını iddia ettiği 26.9.1979 tarihi, kadastro tespit tarihinden sonra ancak kesinleşme tarihinden önce olup 3402 sayılı Kanunun 12/3 maddesi gereğince hak düşürücü süreye tabi değildir. Ancak dava konusu taşınmaz öncesi ititbariyle tapulu olduğu ve tapulu taşınmazın haricen satışının geçersiz olduğu gerekçeleriyle davanın reddine karar verilmesi gerekirken, hak düşürücü süre nedeniyle reddine karar verilmiş olması doğru görülmemiş ise de, sonuç itibari ile ret kararı doğru olduğundan bu husus bozma nedeni yapılmamıştır....

                      UYAP Entegrasyonu