Davacı, taşınmazı 1980 yılında davalıdan haricen satınaldığını iddia ettiğine göre, harici satış, taşınmazın tapulu olması nedeniyle TMK'nun 706, BK'nun 213 (TBK 237), TK'nun 26 ve Noterlik Kanunu'nun 60. maddesi gereğince geçersizdir. Mahkemece, tapu iptali ve tescil davasının bu nedenle reddine, terditli bedel iadesi yönünden iddia ve savunma çevrevesinde tüm delillerin birlikte değerlendirilmesi, geçersiz sözleşmeden kaynaklanan satış bedelinin uyarlama ve denkleştirici adalet kuralları, tefe-tüfe endeksleri, altın, döviz fiyatlarındaki artış oranları, memur ve işçi ücretlerindeki artışlar ile 10.07.1940 tarih, ......
Mahkemece, tapulu taşınmazın harici satımının geçersiz olduğu, 1968 yılındaki kadastro çalışmalarında taşınmaz üzerindeki evin ...’a ait olduğunun tapuya şerh edildiği, 10 yıllık süre içinde ...’nin şahsi hakkını kullanmadığı, taşınmaz malikinin belli olduğu, taşınmazın zilyetlikle edinimi mümkün olmadığı gerekçesiyle davanın reddine karar verilmiş, hüküm süresi içinde davacı vekili tarafından temyiz edilmiştir. Dava, TMK'nin 713/2. maddesinde yazılı "ölüm" hukuki nedenine dayalı tapu iptali ve tescil olmadığı takdirde harici satış nedeniyle önceki zilyedin zilyetliğine dayanan tapu iptal tescil davasıdır. Kural olarak, tapulu bir taşınmazın veya tapuda kayıtlı bir payın kazandırıcı zamanaşımı ve zilyetlik yoluyla edinilmesi mümkün değildir. Ancak, kanunun açıkça izin verdiği ve düzenlediği ayrık durumlarda tapulu bir yerin veya tapuda kayıtlı bir payın koşulları oluştuğu takdirde kazandırıcı zamanaşımı ve zilyetlik yoluyla edinilmesi mümkün olabilir....
maddesinde 30.04.2014 tarihli ve 6537 sayılı Kanunun 4. maddesi ile yapılan ve 15.05.2014 tarihinde yürürlüğe giren değişiklikle "Tarım arazileri Bakanlıkça belirlenen büyüklüklerin altında ifraz edilemez, hisselendirilemez. Hazine taşınmazlarının satış işlemleri hariç olmak üzere pay ve paydaş adedi artırılamaz...." şeklinde düzenleme yapıldığından artık asgari tarımsal arazi büyüklüklerinin altındaki arazilerde de payın üçüncü şahıslara satışı ve devri mümkün hale gelmiştir. Yukarıda açılanan ilkeler ışığında somut olaya bakıldığında, duruşma açılmaksızın işin esası hakkında hüküm kurulması doğru olmadığı gibi, eldeki davada ikinci kademedeki tazminat istemi hakkında olumlu ya da olumsuz hüküm kurulmaması da doğru değildir. Taraflar arasındaki davanın konusu harici satım niteliğindeki sözleşmeye dayalı taşınmazın devrini içeren tapu iptali ve tescil ikinci kademede tazminat talebidir....
Davacılar vekili, dava konusu parselin 31.03.1975 tarihinde satın ve devralındığını, "ölüm sebebi" nedeniyle tapu kaydının hukuki değerini yitirdiğini belirterek iptal ve tescil isteğinde bulunmuştur. 31.03.1975 tarihinde 435 ada 18 parsel tapuda kayıtlı bulunan bir yerdir. Tapu sicilinde kayıtlı bir taşınmazın resmi memur önünde yapılmayan tapu dışı satış ve devri hukuken geçerli bir sonuç doğurmaz. Diğer yönden kayıt malikinin ölüm tarihine göre, terekesi elbirliği mülkiyeti hükümlerine tabi olup, mirasçılarından bir bölümünün tek başına davayı kabulleri de sonuç doğurmaz. Ancak, tüm mirasçılar birlikte böyle bir beyanda bulundukları takdirde kabul beyanı karşısında tapulu taşınmazın harici satışına değer verilebilir....
Maddesine göre de "İlk derece mahkemesinde ileri sürülmeyen iddia ve savunma istinafta dinlenemez ve istinafta yeni delillere dayanılamaz." Dava harici satış sözleşmesine dayalı tapu iptali ve tescil, olmadığı takdirde ödenen satış bedelinin tahsili isteminden ibarettir. Davacı yanca tutunulan harici satış senedi resmi nitelikte olmadığından ve taşınmaz mülkiyetini nakil borcu doğuran sözleşmelerin geçerliliği için resmi şekilde yapılmış olmaları şart olduğundan tapu iptali ve tescil isteğinin reddedilmesinde yasaya aykırılık yoktur. Davaya konu 1339 (yenileme kadastrosu ile 188 ada 119 parsel) parsel sayılı taşınmazın 1/4 payı davalı adına kayıtlı olup davacı tarafından örneği sunulan ve davalı yanın da kabulünde olan 09.09.2008 tarihli harici satış sözleşmesi ile bu taşınmazdaki 1/4 davalı payının davacıya 6.000,00 TL bedel karşılığında satıldığı ve bedelinin alındığı kararlaştırılmıştır....
Mahkemece dava tarihinden sonra yapılan toplulaştırma işlemi gerekçe gösterilerek ve ... adına 2011 yılında oluşturulan tapu kaydının dayanağı toplulaştırma işleminin idari yoldan iptali sağlanmadıkça davanın dinlenme olanağı olmadığından söz edilerek davanın reddine karar verilmiştir. Ne var ki dava; tapulu yerde sürdürülen zilyetliğe dayanılarak değil, 1966 yılında yapılan ... çalışmaları sırasında taşlık olarak tespit harici bırakılan taşınmazın dava tarihi olan 09.03.2010 tarihine kadar davacı lehine kazandırıcı zamanaşımı zilyetliği nedeniyle iktisap koşullarının oluştuğu iddiası ile açılmış olup dava tarihi itibariyle taşınmaz tespit harici yerdir. Öte yandan taşınmazın toplulaştırması sonucu oluşan 616 parsel sayılı taşınmaz da halen ... adına tapuda kayıtlıdır....
tarih itibariyle taşınmazın tapulu ve tapulama yapılalı 8 yıl olduğunu, dava konusu taşınmazdaki imzanın muris T17 olsa dahi tapulu taşınmazların haricen satışının muteber olmadığını ileri sürerek; davanın reddine karar verilmesini talep etmiştir....
Dosyadaki bilgi ve belgeler ile dava dilekçesi, harici satış senedi, diğer bilgi ve belgelere göre; taşınmazın 15.09.1998 tarihinde davalı ... tarafından zilyet sahibi Arif Bellik’ten satın alındığı, daha sonra 01.10.2003 tarihinde Ünal tarafından davacıya satıldığı ve tapusuz yer olduğu belirlenmiştir. Davacı harici satın almaya dayalı olarak mülkiyetin tesbiti isteğinde bulunmuştur. Kural olarak; eda davası açılması mümkün olduğu hallerde mülkiyetin tesbiti davası açılamaz. Davacının mülkiyetin tesbiti davasını açması konusunda açıklanan nedenlerle hukuki bir yararı da bulunmamaktadır. Daha açıkçası harici satın alma ve zilyetliğe dayalı olarak TMK.nun 713/1.maddesi gereğince tescil davası açma olanağı bulunduğu hallerde, mülkiyetin kendisine ait olduğunun tesbiti davası açılamaz....
KARŞI OY Dava, tapulu taşınmazın harici satış sözleşmesine dayanarak sebepsiz zenginleşme hükümleri gereğince ödenen bedelin tahsiline ilişkindir. Tapuda kayıtlı bir taşınmazın sözleşme ile satılması TMK’nun 70, BK.213 (TBK’nın 237) Tapu Kanunu’nun 26 ve Noterlik Kanunu’nun 60.md. gereğince resmi olmadıkça geçerli değildir. Geçersiz sözleşmelerde sebepsiz zenginleşme hükümlerine göre taraflar karşılıklı olarak verdiklerini geri alma hakkına sahiptirler. Davacının dayandığı 21.10.1997 tarihli sözleşmede “... ... İkiçeşmelik Mah........, 7 parseldeki binanın ... katını (5000 DM) karşılığında ...’e sattım, tapu yerine bu senedi verdim” denilerek, taşınmazın 5000 DM’ye satışı kararlaştırılmış ise de, sözleşmede bu bedelin davacı tarafından davalıya ödendiğine dair bir ibare bulunmamaktadır. Sözleşmede kararlaştırılmış olması, 5000 DM’nin davalıya ödendiğine dair bir karine teşkil etmemektedir....
Davacı, davalı kooperatif ile dava dışı ... arasında yapılan B Blok Zemin Kat Kuzeydoğu cepheli daireye ilişkin 27.12.2001 tarihli satış sözleşmesini dosyaya sunmuş ve bu daireye ilişkin üyelik hakkını dava dışı ...'dan ... 5. Noterliği'nin 10.09.2004 tarih ve 16793 yevmiye sayılı "kooperatif hisse devir sözleşmesi" ile devir aldığını iddia etmiştir. Tapuda kayıtlı taşınmazların mülkiyetinin devrine yönelik sözleşmelerin, Tapu Sicil Müdürlüğünde “satış” şeklinde ya da noterde “taşınmaz satış vaadi” şeklinde yapılması gereklidir. Türk hukukunda tapuda kayıtlı taşınmazların harici satışı (ayrık durumlar hariç) geçerli değildir. Ancak davacı yalnızca dava dışı ... ile davalı kooperatif arasında yapılan harici satım sözleşmesine dayanmamış, davalı kooperatif ortaklığına dayanarak, ortaklığının tespiti ile birlikte ortaklığı nedeniyle hak kazandığını iddia ettiği taşınmazın adına tescilini talep etmiştir....