Loading Logo

sonkarar

Sayfa Yükleniyor

Yukarıda da açıklandığı gibi, tapuda isim düzeltme davaları kamu düzenine ilişkin olup, mülkiyet nakline neden olmadan kaydın gerçeğe uydurulması zorunludur. Mahkemece, karar aşamasına kadar yapılan araştırmalara göre; Cumhuriyet Savcılığı ve Nüfus Müdürlüğünün cevabi yazılarında aynı bölgede birden fazla ... ... olduğu anlaşılmıştır. Tapulama tutanağında da görüleceği üzere 7 parsel sayılı taşınmazın tespiti 1953 yılında yapılmıştır. Nüfus müdürlüğünden gönderilen kayıtlara göre ... oğlu ... ... 1973, ... ve Mukaddes oğlu ... ... ise 1975 doğumludur. Taşınmazın tespit tarihi 1953 yılı olduğuna göre, 1973 ve 1975 doğumlu olan bu iki ... ...'nin tespit tarihi itibariyle bu ./.. parselde malik olamayacağı açıktır. Diğer yandan, tapuda 30.05.1958 tarihinde adına hükmen 30720/184320 pay tescil edilen ... ...'...

    Gerçekten, paydan pay şeklinde yapılan satış vaadi sözleşmesine göre, davacının tescilini talep edilebileceği pay 1/6’dan ibarettir. Mahkemece de bu pay nazara alınarak dava kabul edildiğinden, ayrıca bilirkişi incelemesi yaptırılmasına gerek yoktur. Davacının, bu yönü amaçlayan karar düzeltme istemi yerinde olduğundan kabul edilmelidir. SONUÇ: Davacının karar düzeltme isteminin kabulü ile bozmaya ilişkin Dairemizin 02.12.2010 tarih 2010/12480-13273 sayılı ilamının KALDIRILMASINA, davalı ...’in bütün temyizi itirazlarının reddi ile usul ve yasaya uygun hükmün ONANMASINA, aşağıda yazılı onama harcının davalıya yükletilmesine, yatırılan düzeltme harcının ilgiliye iadesine, 04.04.2011 tarihinde oybirliği ile karar verildi....

      "İçtihat Metni"MAHKEMESİ :Asliye Hukuk Mahkemesi Davacı tarafından, davalı aleyhine 05.05.2009 gününde verilen dilekçe ile tapuda isim düzeltilmesi istenmesi üzerine yapılan duruşma sonunda; davanın kabulüne dair verilen 21.10.2009 günlü hükmün Yargıtayca incelenmesi davalı idare vekili tarafından istenilmekle süresinde olduğu anlaşılan temyiz dilekçesinin kabulüne karar verildikten sonra dosya ve içerisindeki bütün kağıtlar incelenerek gereği düşünüldü: K A R A R Dava, 19974 ada 1 parsel sayılı taşınmazdaki 780/1779078 pay sahibi...’nin malik bilgilerinin ilavesi ve düzeltilmesi istemiyle ve tapu sicil müdürlüğü hasım gösterilerek açılmıştır. Davalı, davaya yanıt vermemiştir. Mahkemece, dava kabul edilmiştir. Hükmü, davalı temyiz etmiştir. Dosyada yer alan bilgi ve belgelerden 19974 ada 1 parsel kayıt maliklerinin menfaatleri korunmak üzere mahkeme kararı ile ... Defterdarlığına kayyım olarak atandığı görülmektedir....

        nin yetim olması nedeniyle onu da yanlarında getirdikleri ve iskanen oluşan tapuda ona da pay verildiğini ve daha sonra ... köyünden biri ile evlenerek soyadının ... olduğunu, 1950 - 1960 yılları arasında vefat ettiğini, taşınmazların çok hisseli olması nedeniyle başkaları tarafından kullanıldığını beyan etmiştir. Görüldüğü üzere tanık yaşı itibariyle olayları bilebilecek durumda değildir ve verdiği ifade yukarıda açıklanan dosya içinde mevcut nüfus kayıtları ile çelişmektedir. ...'un ikinci eşi hayatta iken tapunun oluştuğu tarihte başkası ile evli olan davacının murisine ... karısı olarak tapuda pay verilmesi hayatın olağan akışına aykırıdır. Bu tür davalarda tapu kayıt malikinin kimlik bilgileri düzeltilirken mülkiyet aktarımına neden olunmamak gerekir. Mahkemece ismi düzeltilen kişinin kayıt maliklerinden ... ... ile bağlantısı saptanamadığı, aksine ismi düzeltilen ... ...'...

          "İçtihat Metni"MAHKEMESİ :Asliye Hukuk Mahkemesi Davacılar vekili tarafından, davalı aleyhine 09.10.2007 gününde verilen dilekçe ile tapuda isim düzeltilmesi istenmesi üzerine yapılan duruşma sonunda; davanın husumetten reddine dair verilen 30.....2008 günlü hükmün Yargıtayca incelenmesi davacılar vekili tarafından istenilmekle süresinde olduğu anlaşılan temyiz dilekçesinin kabulüne karar verildikten sonra dosya ve içerisindeki bütün kağıtlar incelenerek gereği düşünüldü: K A R A R Davacı vekili, 83 ve 84 parsel tapularında müvekkillerinin sanki iki farklı kişiymiş gibi ... oğlu ... ve ... oğlu ... şeklinde yazılan adının ... şeklinde düzeltilmesini istemiştir. Mahkeme, davacının tapu kayıtlarındaki hissesini satıp devrettiğinden ve tapuda hissesi kalmadığından bahisle davanın husumet yokluğundan reddine karar vermiştir. Hükmü davacı vekili temyiz etmiştir....

            TMK’nın 706, BK’nın 213, 2644 Sayılı Tapu Kanunu’nun 26. maddeleri hükümleri gereğince tapuda kayıtlı taşınmazın üzerinde, tapuda pay devrini içeren eser sözleşmesinin geçerli olabilmesi için; sözleşmenin resmî şekle uygun olarak yapılmış olması gereklidir. Anılan sözleşme noterde düzenleme şeklinde yapılmadığı gibi, tapuda resmî biçimde imzalanmış da değildir. Böyle bir sözleşmeye dayanılarak ifa talep edilmesi veya esasen geçersiz olan bir sözleşmenin feshinin istenmesi mümkün değildir. Bu sözleşmeye dayanılarak tapuda pay devri yapılmadığı ve akdin ifa olunmadığı da anlaşıldığından sözleşmenin feshi isteminin iyiniyet kurallarına uygun düşmediği veya bir hakkın kötüye kullanıldığı şeklinde nitelendirilmesi de mümkün değildir. Dosyada mevcut bilirkişi raporuna göre inşaatın genel seviyesi %23 olup, tapuda pay devri de yapılmamıştır....

              Ancak; Dava konusu edilen taşınmazda, davacı 170/840 oranında pay sahibi olup, taşınmazın el atılan kısmı ile ilgili olarak tapudaki payı oranında bedele hükmolunduğu halde, davacı taşınmazda tam pay sahibi imişcesine el atılan 120,14 m²'lik bölümün tümü ile tapudan terkinine karar verilmesi, Doğru değilse de; bu yanılgının giderilmesi yeniden yargılama yapılmasını gerektirmediğinden, Gerekçeli kararın hüküm fıkrasının (2) numaralı bendinde yer alan (kısmın) kelimesinin çıkartılmasına, yerine (kısmındaki davacının tapuda kayıtlı 170/840 oranındaki hissesine tekabül eden miktarın) kelimelerinin yazılmasına, Hükmün böylece DÜZELTİLEREK ONANMASINA, peşin alınan temyiz ve karar düzeltme harçlarının istenildiğinde iadesine, 17.01.2011 gününde oybirliğiyle karar verildi....

                -TL bedelle 2/3 pay satın aldığını 4.6.2008 tarihinde öğrendiklerini belirterek önalım hakkının tanınmasını ve davalı adına kayıtlı payın iptali ile davacı adına tescilini talep etmiştir. Davalı vekili ise pay satanın amcası olduğunu, amcasının bu payı kendisine hibe ettiğini, tapuda gösterilen bedelin ise bu nedenle düşük gösterildiğini hibede önalım hakkının kullanılamayacağını belirterek davanın reddini savunmuştur. Önalım hakkına konu ... ada ... parsel sayılı taşınmazda paydaş ...'ın 6.3.2008 tarihinde 26.703.-TL bedelle 2/3 hissesini davalı ...’a satıp devir ettiği anlaşılmaktadır.Davalı savunmasında tapuda satış olarak gösterilen işlemin aslında satış olmadığını hibe olduğunu pay satan amcasının payı kendisine hibe ettiğini belirtmiş bu konuda tanık dinletmiştir. Dinlenilen davalı tanıkları ...'ın eşi ve çocuklarının bulunduğunu ve kendisine bakmadıklarını bu nedenle payın davalıya hibe edildiğini beyan etmişlerdir....

                  Hükmü, davalı temyiz etmiştir. 1-Yapılan yargılamaya, toplanan delillere ve dosya içeriğine göre davalının aşağıda belirtilen neden dışındaki temyiz itirazlarının reddi gerekmiştir. 2-Dava, tapu kaydına yanlış yazılan kimlik bilgilerinin düzeltilmesi isteğine ilişkindir. Taşınmazların, kadastro tespiti ya da tapuya tescili sırasında mülkiyet hakkı sahibinin isim, soy isim, baba adı gibi kimlik bilgilerinin kayda eksik ya da hatalı işlenmesi, kayıt düzeltme davalarının kaynağını oluşturur. Bu tür davalarda kimlik bilgileri düzeltilirken, taşınmaz malikinin değişmemesi, diğer bir anlatımla mülkiyet aktarımına neden olunmaması gerekir. Tapuda kayıt düzeltilmesi davasını, tapu maliki ile mirasçıları açabilir....

                    özgül 2 pay diğer malikler T5 T3 T10 Sadık Arslan, T1 Ve Abdullah Kıygın 1'er pay olmak üzere arlarında düzenledikleri 02.06.1990 tarihli sözleşmeye göre hisselendirerek satın aldıklarını, paydaşların taşınmazı , tapuda gösterilen miktarlarda değil , aralarında düzenledikleri inanç sözleşmesine göre paylaşarak ve bahçe duvarlarını da bu sözleşmede belirlenen miktara göre inşa ettiklerini,-davalı T7 hissesini, sözleşmeye göre 305,5x2=611 m2 hissesi olan ancak tapuda hisseden hisse devrinin mümkün olması nedeniyle adına 766 m2 arsa tescil edilen ve inanç sözleşmesinde imzası bulunan Nurettin Özgülden 06.10.1994 tarihinde ,diğer davalı T9 ise hissesini , sözleşmeye göre 305,5 m2.lik bir hissesi olan ancak tapuda hisseden hisse devrinin mümkün olması nedeniyle adına 511 m2 arsa tescil edilen ve inanç sözleşmesinde imzası bulunan Abdullah Kıygın'dan 21.12.2010 tarihinde satın aldığını,paydaşların taşınmazı satın aldıkları zaman düzenledikleri 02.06.1990 tarihli inanç sözleşmesi ile...

                    UYAP Entegrasyonu