Loading Logo

sonkarar

Sayfa Yükleniyor

Davacının 15.09.2014 gününde, davalı borçlu hakkında kira alacağının tahsili amacıyla, tahliye istekli olarak başlatmış olduğu icra takibi nedeniyle düzenlenen ödeme emri 19.09.2014 tarihinde davalıya tebliğ edilmiş, davalı borçlu 25.09.2014 tarihinde ve süresinde icra takibine itiraz etmiştir. Oysa davacı alacaklı açmış olduğu tahliye davasında takibin kesinleştiğinden sözetmiş, daha sonra da davasına itirazın kaldırılması talebini ekleyerek vaki itirazın kaldırılması istemiştir. Islah Müessesesi, Hukuk Muhakemeleri Kanunu'nun 176 ve devamı maddelerinde düzenleme altına alınmış olup, ıslah usul işlemlerine ilişkindir. Islah ile dava talebine ayrı, bağımsız bir davanın eklemesi mümkün değildir. Davacı, ıslah ile itirazın kaldırılmasını isteyemez. Davacı dava dilekçesinde kesinleşen takip sebebiyle tahliye isteminde bulunmuş isede ortada kesinleşmiş bir takip bulunmadığından, tahliye talebinde bulunamaz....

    Davalı tahliye taahhüdündeki tanzim ve tahliye tarihlerine karşı çıkmakta ise de, takibe dayanak yapılan tahliye taahhüdünün "halen kiracı olarak kullanmakta olduğum" şeklinde beyanda bulunarak 31.07.2021 tarihinde imzalamıştır. Davalı kiracı bu şekilde yazdığı beyanı ile tahliye taahhüdünü kiralananda otururken verdiğini kabul etmiştir. Davalı kiracı tarafından adi yazılı bilgisayar biçimde düzenlenmiş olan tahliye taahhüdündeki imza inkar edilmediğine ve 6098 Sayılı TBK’nun 39. maddesi uyarınca 1 yıl içerisinde tahliye taahhütnamesinin geçersiz olduğuna ilişkin bir ihbarda bulunulmadığına ve bu konuda bir dava da açılmadığına göre tahliye taahhütnamesi geçerlidir. Bu durumda mahkemece yazılı şekilde karar verilmiş olması usul ve yasaya uygun bulunduğundan davalı vekilinin istinaf kanun yolu başvurusu isteminin esastan reddine ilişkin aşağıdaki hüküm kurulmuştur. HÜKÜM: Yukarıda açıklanan nedenlerle; Dosya kapsamına, toplanan delillere, Ankara 3....

    Davacı alacaklı tarafından davalı borçlu hakkında kira alacağının tahsili amacıyla tahliye istekli olarak başlatılan icra takibi nedeniyle düzenlenen ödeme emrine davalı borçlunun itiraz etmemesi üzerine davacı alacaklı icra mahkemesine başvurarak tahliye isteminde bulunmuştur.Mahkemece, istemin kabulüne karar verilmiş, karar davalı tarafından temyiz edilmiştir. Davacı kiralayan 01.01.2009 başlangıç tarihli ve sözlü kira sözleşmesine dayalı olarak ... İcra Müdürlüğünün 2009/ 1204 sayılı icra dosyasında düzenlenen takip talebinde “genel haciz yoluyla takip” yolunu seçmiş olup tahliye isteminde bulunmamıştır. Tahliye istemi bulunmadığı halde icra dairesince borçluya tahliye ihtarlı 13 Örnek ödeme emri düzenlenerek gönderilmesi hukuki sonuç doğurmayacağından davacı-alacaklı tahliye isteminde bulunamaz....

      Tahliye istemi bulunmadığı halde icra müdürlüğünce borçluya tahliye ihtarlı Örnek 13 ödeme emri tebliğ olunması alacaklıya tahliye açısından bir hak vermez. Bu nedenle mahkemece tahliye isteminin reddine karar verilmesi gerekirken, yazılı şekilde tahliyeye karar verilmesi doğru olmadığından kararın bozulması gerekmiştir. SONUÇ:Yukarıda açıklanan nedenlerle temyiz itirazlarının kabulü ile 6100 sayılı ...ya 6217 Sayılı Kanunla eklenen geçici 3.madde hükmü gözetilerek HUMK.nın 428.maddesi uyarınca hükmün BOZULMASINA, istek halinde peşin alınan temyiz harcının temyiz edene iadesine, 15.05.2012 tarihinde oybirliğiyle karar verildi....

        Kira sözleşmesinin düzenlenmesinden sonra davalı şirket, 10.10.2011 tarihli tahliye taahhütnamesi ile kira konusu taşınmazı 30.06.2012 tarihinde tahliye edeceğine dair taahhütte bulunmuştur. Davalı tahliye taahhütnamesinde “…Belirtilen günde gayrimenkulü tahliye etmediğim takdirde bundan doğacak her türlü hukuki sorumluluklara katlanmayı beyan ve taahhüt ederim” şeklinde beyanda bulunmuştur. Davacı tarafından davalı kiracıya Ödemiş 1. Noterliğinin 29.05.2012 tarihli ve 4575 yevmiye numaralı ihtarname keşide edilerek kiralanan taşınmazı tahliye taahhütnamesinde belirtilen tarihte tahliye etmesi, tahliye taahhütnamesine güvenilerek taşınmazın aylık 13.000,00TL+KDV bedelli olmak üzere 8 yıllığına başka birine kiraya verildiği belirtilerek 30.06.2012 tarihinde taşınmazı tahliye etmek için hazırlıklara başlaması, aksi takdirde ortaya çıkan zararlardan ve aradaki kira farkından sorumlu olacağı bildirilmiştir....

          Noterliği’nden verdiği tahliye taahhüdü ile taşınmazın mülkiyetinin davacıya geçmesi halinde 30.6.2009 tarihinde hiçbir ihtar ve ihbara gerek kalmaksızın tahliye ederek boş olarak mal sahibine teslim edeceğini, aidatları ve masrafları ödemekle birlikte kira ödemeden oturacağını, bu sürenin sonunda tahliyede gecikilen iki ay boyunca günlük 150 Dolar cezai nakdi ödeyeceğini kabul ve taahhüt etmiştir. Davacı bu taahhütnameye dayanarak taşınmazın taahhüt edilen tarihte boşaltılmadığını ileri sürerek davalı hakkında ... 15. İcra Müdürlüğü’nün 2009 / 9955 sayılı dosyası ile kiralananın tahliyesi için icra takibi yapmıştır. Takibe itiraz eden davalı tahliye taahhütnamesinin yasaya uygun olmadığını, düzenlendiği tarihte henüz davacı malik olmadığından husumet yöneltemeyeceğini, eşi ...’in muvafakati olmadan tahliye taahhütnamesi vermesinin söz konusu olamayacağını, tahliye emrine itiraz ettiğini belirtmiştir....

            Tahliye taahhüdü ise 01.05.2012 düzenleme tarihli ve 14.1.2013 tahliye tarihlidir. Davacı bu tahliye taahhüdüne dayalı olarak 22.1.2013 tarihinde başlattığı icra takibi ile kiralananın tahliyesini istemiştir. Ödeme emri davalıya 25.12.2013 tarihinde tebliğ edilmiştir. Ödeme emrine itiraz üzerine davacı genel mahkemede tahliye taahhüdüne dayalı olarak itirazın iptali ve tahliye davası açmıştır. Davanın açılmasında bir usulsüzlük bulunmamaktadır. Davalı vekili ise davacının her yıl bağımsız kira sözleşmesi yaptığını ve aynı tarihli tahliye taahhüdü aldığını bununda bir sonraki yıl kira bedelinin artırılması için baskı aracı olarak kullandığını belirterek davanın reddini savunmuştur. İlk kira sözleşmesinden sonraki sözleşmelerde kabul edilen tahliye taahhüdü kötü niyet iddiası ileri sürülüp ispat edilmedikçe geçerlidir. Tevali eden taahhütler alınması davacının kötü niyetini göstermez. Kötü niyetin davalı tarafından kanıtlanması gerekir....

              Oyak Sitesi 4/A Blok No:1 D:3 Muratpaşa/ANTALYA adresindeki dairede 15.06.2018 başlangıç tarihli yazılı kira sözleşmesi gereği kiracı olarak oturduğunu, davalının 04.09.2020 tanzim tarihli tahliye taahhütnamesi ile kiracısı bulunduğu taşınmazı daireyi 15.09.2020 tarihinde tahliye edeceğini taahhüt etmesine rağmen taşınmazı boşaltmadığını, davacıya teslim etmediğini, bunun üzerine Antalya Genel İcra Müdürlüğü'nün 2020/159700 E. sayılı dosyasıyla davalının tahliyesine ilişkin 17.09.2020 tarihinde icra takibi başlatılarak, davalıya tahliye emri gönderildiğini, davalının işbu tahliye emrini 22.09.2020 tarihinde tebliğ aldığını, davalının takibe 28.09.2020 tarihinde itiraz ettiğini, söz konusu itirazında; "Kira sözleşmesi tarihinin 15.06.2021 tarihinde biteceğini, tahliye taahhütnamesinin kira sözleşmesi ile aynı anda zorunlu olarak imzalatıldığını, imzalanan tahliye taahhütnamesinde sadece ismi ve imzasının bulunduğunu, taahhütnamede mülkiyet adresinin, tahliye tarihinin, mülk sahibi ve imza...

              "İçtihat Metni"MAHKEMESİ :Sulh Hukuk Mahkemesi DAVA TÜRÜ : Tahliye - Alacak Mahalli mahkemesinden verilmiş bulunan yukarıda tarih ve numarası yazılı tahliye ve alacak davasına dair karar, davacı tarafından süresi içinde temyiz edilmiş olmakla, dosyadaki bütün kağıtlar okunup gereği görüşülüp düşünüldü. Dava, tahliye taahhütü, temerrüt, akde aykırılık ve açıktan fena kullanılma nedeniyle kiralananın tahliyesi ve kira alacağı istemine ilişkindir....

                İcra Mahkemesince tahliye kararı verildiğini, ancak davalı tarafından tahliye işlemi yapılmadığını, tahliye davası sürerken davalı kurumun ... Sulh Hukuk Mahkemesine dava açtığını, Yargıtay' ın yerleşmiş içtihatları uyarınca tahliye kararı olmasına rağmen kira bedellerinin tahsil edilmesi durumunda veya tahliye kararı olmasına rağmen kira bedelinin tespiti davası açılmış ise yeni bir sözleşmenin varlığının kabulü gerekmekte olduğunu, mahkemece tespit edilen 2008-2009 yılı kira bedellerinin eksiksiz ödendiğini, TEFE ve TÜFE oranına göre 2010 yılına ait kira bedelinin de ödendiğini, bu ödemelerin davalı tarafından tahsil edildiğini belirterek kiracılığının tespitine karar verilmesini istemiştir. Davalı, kira bedelinin tespiti davası açılmasının kira sözleşmesinin yenilenmesi anlamına gelmediğini belirterek davanın reddini dilemiştir....

                  UYAP Entegrasyonu