kayıtlarında babaları olarak görünen Hasan Seyidhan ile Türk vatandaşı Hasan Denizhan'ın aynı kişi olduklarının tespiti ile Türk vatandaşı Hasan Denizhan'ın Hüseyn olan baba adının Hüseyin, 01/07/2014 olan doğum tarihinin gün ve ayı baki kalmak kaydıyla 1927 olarak düzeltilmesine karar verilmesini talep ve dava etmişlerdir....
Nüfus Müdürlüğünün tüm kayıtlarının yandığını ve bu yüzden yangında kaybolan kayıtlara ulaşmanın mümkün olmadığını, bu arada müvekkillerinin babalarının Türkiye'deki kayıtlarda ölü olarak gösterildiğini, müvekkillerinin babasının ölü olan kaydının düzeltilerek sağ yazılması amacıyla ... Asliye Hukuk Mahkemesinde dava açtıklarını, ... Asliye Hukuk Mahkemesinin 24/07/2012 tarihli ve 2012/64 Esas, 2012/68 Karar sayılı kararı ile bu kaydın düzeltildiğini bildirerek müvekkillerinin babası olan Türk vatandaşı ... İnanç ile ... Cumhuriyeti vatandaşı ... ...'in aynı kişi oldukları ile davacılar ve kardeşlerinin ... İnanç çocukları olduklarının tespitine ve nüfus kaydının bu şekilde düzeltilmesine karar verilmesini talep etmiştir. Mahkemece, davanın reddine karar verilmiş,davacılar vekilinın temyizi üzerine Dairenin 14/09/2017 tarihli ve 2017/12989 Esas, 2017/10861 Karar sayılı ilamı ile “davacıların babası olduğu ileri sürülen ......
da bulunduğu ve bu durumda da MÖHUK 41. maddeye göre ..., ... ve ... mahkemelerinin yetkili olduğu bildirilerek, dava dilekçesinin yetki yönünden reddine karar verilmiştir. Dava, ....da babalan hanesinde nüfusa kayıtlı davacıların aynı zamanda Türkiye vatandaşı olan babaları hanesine tescil edilebilmeleri için tespit kararı verilmesidir. Dava Asliye Hukuk Mahkemesinde açılmıştır....
Yükseköğretim Kurulu tarafından belirlenen ve davacının uluslararası öğrenci kaydını yaptırdığı tarihte yürürlükte bulunan Yurtdışından Öğrenci Kabulüne İlişkin Esaslar'ın "Başvuracak Adaylar" başlıklı bölümünde; "a) Lise son sınıfta olmaları ya da mezun durumda bulunmaları koşuluyla; 1) Yabancı uyruklu olanların, 2) Doğumla Türk vatandaşı olup da İçişleri Bakanlığı'ndan Türk vatandaşlığından çıkma izni alanlar ve bunların Türk vatandaşlığından çıkma belgesinde kayıtlı reşit olmayan çocuklarının Türk Vatandaşlığı Kanunu uyarınca aldığı Tanınan Hakların Kullanılmasına İlişkin Belge sahibi olduklarını belgeleyenlerin, (5901 sayılı Türk Vatandaşlığı Kanununun 7. maddesinde "(1) Türkiye içinde veya dışında Türk vatandaşı ana veya babadan evlilik birliği içinde doğan çocuk Türk vatandaşıdır." hükmü bulunmakta olup, yurt dışından kabul kontenjanlarına başvuracak adayların Türk Vatandaşlığı Kanunu'nu incelemelerinde yarar bulunmaktadır.) 3) Yabancı uyruklu iken sonradan kazanılan vatandaşlık...
Bu kanun gereğince Türk Vatandaşlığı kaybeden kişiler, kayıp tarihinden başlayarak yabancı muamelesine tabi tutulur. Ancak doğumla Türk Vatandaşı olup da, İçişleri Bakanlığından vatandaşlıktan çıkma izni alanlar ve bunların vatandaşlıktan çıkma belgesinde kayıtlı reşit olmayan çocukları; Türkiye Cumhuriyeti'nin milli güvenliğine ve kamu düzenine ilişkin hükümler saklı kalmak kaydıyla, askerlik hizmetini yapma yükümlülüğü ve seçme-seçilme, kamu görevlerine girme ve muafen araç veya ev eşyası ithal etme hakları dışında, sosyal güvenliğe ilişkin kazanılmış hakları saklı kalmak ve bu hakların kullanımında ilgili kanunlardaki hükümlere tabi olmak şartıyla Türk Vatandaşlarına tanınan haklardan aynen yararlanmaya devam ederler....
Davacının annesi olduğunu iddia ettiği Şemsi Gülşahin'in bekar olarak nüfusa kayıtlı olduğu, babası ve annesinin öldükleri, Şemsi'nin bekar olması nedeni ile mirasçı olarak Hamit, Emine, Mehmet, Caziye, Ahmet, Mehmet Emin, Esat, İsmail ve Yusuf Gülşahin adında kardeşlerini bıraktığı, her ne kadar, Şemsi'nin oğlu olarak Amer nüfusa kayıt edilmiş ise de bunun herhangi bir mahkeme kararına dayanmadığı, idari yoldan işlem yapıldığı görüldüğünden verilecek karar nedeni ile hukuku etkilenecek olan Şemsi'nin kardeşleri ile sonradan çocuğu gibi kaydedilen Amer davaya dahil edilmeden ve taraf teşkili sağlanmadan karar verilmesi doğru olmamıştır....
AİLE MAHKEMESİ TARİHİ : 01/12/2020 NUMARASI : 2019/120 ESAS, 2020/563 KARAR DAVA KONUSU : Nüfus (Diğer Kayıtların Düzeltilmesi İstemli) KARAR : İlk Derece Mahkemesince verilen karara davacı tarafça istinaf kanun yoluna başvurulmuş, dosya istinaf incelemesi için Dairemize gönderilmiş olup, ön inceleme aşaması tamamlandıktan ve incelemenin duruşma yapılmadan karar verilmesi mümkün bulunan hallerden olduğu anlaşıldıktan sonra duruşmasız olarak yapılan inceleme neticesinde; GEREĞİ DÜŞÜNÜLDÜ : İDDİA: Davacı, dava dilekçesinde özetle; Türkiye Cumhuriyeti vatandaşı T3 babası olduğunu, kendisinin de eşiyle birlikte yaklaşık 4 senedir Türkiye’de yaşadığını, babasının Türk vatandaşı olması sebebiyle, kendisinin de vatandaşlık için başvuruda bulunduğunu, T3 babası olduğuna dair tespit kararı ibraz etmesinin istenildiğini, Türkiye Cumhuriyeti vatandaşı olabilmek için tespit kararına ihtiyacı olduğunu ileri sürmek suretiyle, T3 babası olduğunun tespitine ve nüfusa tesciline karar verilmesini...
"İçtihat Metni"MAHKEMESİ :Asliye Hukuk Mahkemesi Davacı vekili dava dilekçesinde, Lübnan vatandaşı olan davacının Türkiye Cumhuriyeti vatandaşı...olmadığının tespitini istemiş, mahkemece davanın reddine karar verilmiş, hüküm davacı vekili tarafından temyiz edilmiştir. Y A R G I T A Y K A R A R I Temyiz isteminin süresi içinde olduğu anlaşıldıktan sonra dosyadaki bütün kağıtlar okunup gereği düşünüldü: Dava dilekçesinde, davacı vekili müvekkilinin Lübnan vatandaşı olduğunu ileri sürerek Türk vatandaşı...olmadığının tespitini istemiş, mahkemece davadaki istemin idari işlem niteliğinde kaldığı gerekçesi ile reddine karar verilmiştir. 5490 sayılı Nüfus Hizmetleri Kanununun 36/1(c) maddesine göre tespit davalarının açılabileceği bildirildiğine göre, mahkemece işin esasına girilerek toplanacak delillere göre bir karar verilmesi gerekirken yerinde olmayan gerekçeyle davanın reddine karar verilmiş olması doğru görülmemiştir....
"İçtihat Metni"Mahkemesi :İş Mahkemesi Islah edilen dava, Türk vatandaşı iken yurtdışında geçen süreyi 5510 sayılı Kanun'un 4/1-b maddesi kapsamında borçlanma hakkı bulunduğunun ve ... sigortasına giriş tarihi olan 30.07.1974 tarihinin Türkiye'de sigortalılık başlangıç tarih olarak tespiti istemlerine ilişkindir. Mahkemece, ilâmında belirtildiği şekilde, davacının 3201 sayılı Yasa gereğince yurt dışında Türk Vatandaşı iken çalıştığı sürelerin Türkiye de çalışmış gibi borçlanabileceğinin tespitine, borçlanma işleminin 5510 sayılı Yasa gereğince 4/1-b gereğince yapılmasına, davacının çalışmaya başladığı tarihin yurt dışında çalışmaya başladığı tarih olan 08.08.1977 olarak belirlenmesine yönelik hüküm kurularak, davanın kısmen kabulüne karar verilmiştir....
Kanun, açıkça, çıkma izni almak suretiyle Türk vatandaşlığını kaybeden kişilerin kazanılmış haklarının korunacağını belirtildiğinden davacının Türk vatandaşlığından çıkmadan önceki ve 18 yaşını ikmal ettiği tarihten itibaren, Türk vatandaşı olarak yurt dışında geçen ve belgelendirilen sigortalılık süreleri ve bu süreleri arasında veya sonunda her birinde bir yıla kadar olan işsizlik sürelerini, talep tarihinde Türk vatandaşı olma şartı aranmaksızın 3201 sayılı Yasa kapsamında borçlanma hakkı bulunduğundan dosya kapsamı, mevcut delil durumu ve ileri sürülen istinaf sebepleri dikkate alındığında mahkemenin vakıa ve hukuki değerlendirmesinde usul ve esas yönünden yasaya aykırılık bulunmadığı anlaşılmakla, istinaf başvurusunun esastan reddine karar vermek gerekmiştir....