Loading Logo

sonkarar

Sayfa Yükleniyor

Davacı dava dilekçesinde, nüfusta (İran Nüfus Kütüğündeki) " Fatemeh" olan isminin "Shoule" olarak düzeltilmesini talep etmiştir. 5718 Sayılı Milletlerarası Özel Hukuk ve Usul Hukuku Hakkındaki Kanunun 4/1- a maddesinde ; " vatansızlar ve mülteciler hakkında yerleşim yeri, bulunmadığı hallerde mutat mesken, o da yok ise dava tarihinde bulunduğu ülke hukuku " 'nun uygulanacağı hükmü yer almaktadır. İlk derece mahkemesince yapılan yargılama sonunda ; "... Davacının İran vatandaşı olduğu, Türkiye de şartlı mülteci statüsü ile hakkında düzenlenen yabancı kimlik belgesi ile ikamet ettiği, hakkında düzenlenen kimlik bilgilerinin ise ülkesinde ki kayıtlara uygun olarak düzenlendiği, davacının Türkiye de nüfusa kayıtlı Türk Vatandaşı olmaması nedeniyle adının değiştirilmesi halinde bunun Türk Nüfus Sistemine kaydının mümkün olmadığı..." gerekçesiyle davanın reddine karar verilmiştir....

Aile Mahkemesi ve Diyarbakır 4. Asliye Hukuk Mahkemesi tarafından ayrı ayrı görevsizlik kararı verilmesi nedeni ile yargı yerinin belirlenmesi için Dairemize gönderilen dosya incelendi; GEREĞİ DÜŞÜNÜLDÜ : Davacı vekili, dava dilekçesinde özetle; müvekkili Slava’nın Suriye Arap Cumhuriyeti vatandaşı olduğunu, babasının Nihayat Almala, annesinin Afat Aldulrahman olarak Suriye Nüfusunda kayıtlı olduklarını, müvekkilinin babasının Türkiye Cumhuriyeti vatandaşlığına geçtiğini ve “Korhan” soyadını aldığını, kardeşleri Rvan ve Rodia’nın da Türk vatandaşı olduğunu ileri sürmek suretiyle, T4 müvekkilinin babası olduğunun tespitine karar verilmesini talep ve dava etmiştir. Diyarbakır 1. Aile Mahkemesi ve Diyarbakır 4. Asliye Hukuk Mahkemesi karşılıklı olarak görevsizlik kararı vermiştir. 6100 sayılı Hukuk Muhakemeleri Kanunu’nun 33. maddesi uyarınca olayları açıklamak taraflara hukuki niteleme hâkime aittir....

Tüm dosya kapsamına göre; davalının Türk Vatandaşı olmadığı, adrese dayalı nüfus kayıt sistemi Türkiye Cumhuriyeti vatandaşları hakkında uygulanacağından, yabancı uyruklu olan davalı hakkında adrese dayalı nüfus kayıt sistemine ilişkin hükümler uygulanamayacağından, ilk derece mahkemesi kararında isabetsizlik bulunmadığı, ileri sürülen istinaf sebepleri yerinde olmadığından, davacının istinaf başvurusunun HMK'nun 353- (1)-b-1 maddesi uyarınca esastan reddine karar vermek gerektiği anlaşılmıştır....

Hüküm davacılar vekili tarafından temyiz edilmiştir. 1-04.06.1958 ve 15/6 Sayılı Yargıtay İçtihadı Birleştirme kararı gereğince, maddi olayları açıklamak taraflara ve ileri sürülen olayları hukuken nitelemek ve uygulanacak kanun hükümlerini tesbit etmek ve uygulamak görevi hakime aittir. Dava, yabancı uyruklu olan davacının babasının Türk Vatandaşı ... annesinin Türk vatandaşı ... olarak ve eşi davacı ...'in de eşi olarak aynı haneye tescili istemine ilişkindir. Davacıların bu davayı açması için Türk vatandaşı olması gerekmez. 6100 sayılı Hukuk Muhakemeleri Kanunu'nun 106.maddesinde, gereği bir hakkın veya hukuki ilişkinin varlığının veya yokluğunun tespit davası yolu ile mahkemeden istenebileceği düzenlenmiştir....

    ve yurda dönmediğinin saptanması üzerine Türk Vatandaşlığının kaybettirilmesi için Bakanlar Kuruluna teklifte bulunulduğu ve 403 sayılı Yasanın 25 nci maddesi "4" fıkrası uyarınca dava konusu karar ile Türk vatandaşlığının kaybettirildiği anlaşılmıştır....

      Asliye Hukuk ve ... 2. Asliye Hukuk Mahkemelerince ayrı ayrı yetkisizlik kararı verilmesi nedeni ile yargı yerinin belirlenmesi için gönderilen dosya içindeki tüm belgeler incelendi,gereği düşünüldü: K A R A R Dava, gerçek annenin tespiti ile annenin nüfusuna kaydedilmesi talebine ilişkindir. ... 1. Asliye Hukuk Mahkemesince, davacının yerleşim yeri adresinin ... ili, ... ilçesi olduğu gerekçesi ile yetkisizlik yönünde hüküm kurulmuştur. ... 2. Asliye Hukuk Mahkemesi ise, davanın nüfus kayıt düzeltim davası olmadığı ve ... 1. Asliye Hukuk Mahkemesinin yetkisinin kesinleştiği gerekçesi ile karşı yetkisizlik yönünde hüküm kurmuştur. Dosya kapsamından, davacı vekilinin, davacının annesinin Türkiye Cumhuriyeti vatandaşı olduğu, yıllar önce ...'ye yerleştiği, müvekkilinin iç savaş sonrasında ailesi ile birlikte Türkiye'ye yerleştiği, davalı ...'...

        Olayda, Yükseköğretim Yürütme Kurulu'nun 01/07/2009 tarihli toplantısında ÖSS'ye girme taban puanı sağlama şartının bulunmadığı tarihlerde öğrenime başlayan öğrenciler için bu şartın aranmamasına karar verildiği ve bu karar neticesinde bahsedilen dönemde anılan bölümden mezun olanlara sınavsız bir şekilde denklik verildiği, davacının eğitim aldığı dönemde Türkiye Cumhuriyeti vatandaşı olmadığı görülmekte olup bu kararın Türkiye Cumhuriyeti vatandaşı olan öğrencilerin üniversiteye başladığı sırada mevcut olmayan bir yönetmelik nedeniyle seviye tespit sınavına tabi tutulmalarının mağduriyet oluşturduğu gerekçesiyle alındığı, bu nedenle üniversiteye başladığı sırada Türkiye Cumhuriyeti vatandaşı olan kişileri kapsadığı ve davacının eğitim gördüğü tarihte Türkiye'de denklik alacağına ilişkin haklı bir beklentisinin oluşmasının mümkün olmadığı açıktır....

          "İçtihat Metni"MAHKEMESİ :Asliye Hukuk Mahkemesi Taraflar arasında görülen ve yukarıda açıklanan davada yapılan yargılama sonunda Mahkemece, davanın kabulüne karar verilmiş olup hükmün davalı ... tarafından temyiz edilmesi üzerine, Dairece dosya incelendi, gereği düşünüldü. KARAR Dava dilekçesinde, Suriye vatandaşı olan davacı ...'ın Suriye'deki nüfus kaydında babası olan ... ile T.C. vatandaşı olan ... ve ... oğlu 13.12.1943 doğumlu ...'ın aynı kişi olduğu ileri sürülerek davacının da babasından dolayı Türk Vatandaşı olduğununun tespiti ile nüfusa tescili istenmiş, Mahkemece davacının Türk vatandaşı olduğunun tespitine karar karar verilmiş, davalı ... verilen kararı iddia ile ilgili tıbbı rapor alınmadığı gerekçesi ile temyiz etmiştir. Dava, yabancı uyruklu davacının, Türk vatandaşı olarak nüfusa kayıtlı kişinin kendi babası olduğu iddiasına dayalı olarak kendisinin de Türk vatandaşı olduğunun tespiti istemine ilişkindir. 1. Baba olduğu iddia edilen ...'...

            Aynı Kanunun 39 ve Nüfus Hizmetleri Kanunu'nun 35/1. maddeleri uyarınca, kesinleşmiş mahkeme hükmü olmadıkça nüfus kütüklerinin hiç bir kaydı düzeltilemez ve kayıtların anlamını ve taşıdığı bilgileri değiştirecek şerhler konulamaz, ancak olayların aile kütüklerine tescili esnasında yapılan maddî hatalar nüfus müdürlüğünce dayanak belgesine uygun olarak düzeltilir. Somut olayda; davacı, Türkiye Cumhuriyeti vatandaşlığına kabulünü sağlamak amacıyla, Türkiye Cumhuriyeti vatandaşı olan T3 babası olduğunun tespitini istemiş ve irsi bağın bulunduğuna yönelik Mardin Sulh Hukuk Mahkemesinin 2020/232 Esas sayılı veraset ilamı ibraz edilmiş veraset ilamında; davacı Khaled Filiz’in, davalı T3 mirasçısı olarak belirlendiği, yine Suriye Arap Cumhuriyeti nüfus kayıtlarının sunulduğu anlaşılmıştır. Davacı ile babası olduğu iddia edilen T3 arasında Suriye Arap Cumhuriyeti nüfus kayıtlarında zaten babalık bağı kurulmuştur. Yargıtay 8....

            Yukarıda yer alan hukuki açıklamalar ışığında, aylık bağlanması ve devamı için Türk vatandaşı olunmasının zorunlu olmadığı, 19.11.1955 doğumlu davacının 01.09.2000 tarihinde izinle Türk vatandaşlığından çıktığı ve 5901 sayılı “Türk Vatandaşlığı Kanunu”nun 28 inci maddesine göre bu maddede belirtilen istisnalar dışında Türk vatandaşlarına tanınan haklardan aynen yararlanmaya devam ettikleri, maddede bu Türk vatandaşı olmayan bu kişilerin yaşlılık aylığı almalarına engel bir hal bulunmadığı, borçlanılan süreler dikkate alınarak aylık bağlanması için talep tarihinde ve aylığın devamı süresince Türk vatandaşı olma şartı bulunmadığından aylık talep tarihinde Türk vatandaşı olmayan kişinin “yurda kesin dönmüş olması“ koşulunun “yurt dışı çalışma ilişkisinin ve bu bağlamda sosyal güvenlik kurumlarıyla sigortalı ilişkinin sona ermesi” olarak anlaşılması gerektiği, öte yandan “1962 Sosyal Güvenlik Eşit Muamele Sözleşmesi” olarak adlandırılacak olan "Vatandaşlarla Vatandaş Olmayan Kimselere Sosyal...

              UYAP Entegrasyonu