Mahkemece, 14.02.2012 tarihli sözleşme uyarınca davacının borcun ifası için davalıya mehil vermeden sözleşmeyi feshetmekte haksız olduğu belirtilmiş ise de; sözleşmede borcun ifa edileceği tarih kesin olarak belirlendiğinden tekrar ek süre verilmesi davacıdan beklenemez. Kesin vadeye rağmen borcu süresinde ifa etmeyen davalı kusurlu olduğundan davacı sözleşmeyi feshetmekte haklıdır. Sözleşmenin feshi halinde menfi zararlar talep edilebileceğinden davacının totem imalâtı için ödediği iş avansın iadesi gerekirken reddi doğru olmamıştır. Kararın açıklanan nedenlerle bozulması uygun bulunmuştur. SONUÇ: Yukarıda açıklanan nedenlerle kararın davacı yararına BOZULMASINA, ödediği temyiz peşin harcının istek halinde temyiz eden davacıya geri verilmesine, karar düzeltme yolu kapalı olmak üzere 27.05.2015 gününde oybirliğiyle karar verildi....
Davalı yüklenicinin işin ifası için davacıya ait ....'da bulunan şantiye sahasına 7 adet bitüm tankı ile 1 adet kızgın yağ jeneratörü ve bacası getirdiği sevk irsaliyesi içeriğinden anlaşılmaktadır. Sözleşmenin feshini müteakkip, davacı iş sahibi 24.04.2012 ve 17.08.2012 tarihli ihtarlarla şantiyesine bırakılan malzemelerin alınmasını istemiş, davalı ihtar tebliğine rağmen malzemeleri alıp götürmemiştir. Sözleşme tarihinde yürürlükte olan 818 sayılı Borçlar Kanunu'nun 92., 6098 sayılı Türk Borçlar Kanunu'nun ise 108. maddesinde, “sözleşmenin konusu olan şeyin niteliği veya işin özelliği tevdi edilmesine uygun düşmez veya teslim edilecek şey bozulabilir ya da bakımı, korunması veya tevdi edilmesi önemli bir gideri gerektirir ise borçlu alacaklıya önceden ihtarda bulunması koşuluyla, hâkimin izni ile onu açık artırma yolu ile sattırıp bedelini tevdi edebilir” hükmüne yer verilmiştir....
ye devir yetkisi içeren düzenleme şeklinde vekaletname verildiği, ... tarafından sözleşme gereğince yüklendiği edimlerin ifası amacıyla ilgili kamu kurumlarına başvurular yapıldığı, ...'ın sözleşme süresi içerisinde vefaat etmesi üzerine bu kez de ... ile tapu maliki mirasçı davacılar ... ve ...'ın arasında 03/02/2020 tarihli danışmanlık hizmet sözleşmesi düzenlendiği, bu sözleşmede de öncekii sözleşme hükümlerine yer verildiği, sözleşme kapsamında yükümlülüklerinin ifası için davacı mirasçılar tarafından da ...'e daha önceki vekaletname ile verilen tüm yetkileri içerir vekaletname verildiği, vekaletname uyarınca ... tarafından sözleşmenin ifası amacıyla çalışmalara devam edildiği, davalı şirketin bizzat davacılar ve .... A.Ş. temsilcisi ... tarafından kurulduğu, şirket paylarının beheri 500 olan nama, 125 adet, 12.500,00-TL sermaye payının davacı ..., 125 adet, 12.500,00-TL sermaye payının davacı ...'a 250 adet, 25.000,00-TL sermaye payının ise ... Tic....
Maddesinde "Borcun ifası borçlunun sorumlu tutulamayacağı sebeplerle kısmen imkansızlaşırsa borçlu, borcununu sadece imkansızlaşan kısmından kurtulur" şeklinde belirtilmiştir. Bu sebeple davacının sözleşmeye ilişkin ücretten sorumlu tutulmasının mümkün olmadığı, yine TBK 138. Maddesinde "Sözleşmenin yapıldığı sırada taraflarca öngörülmeyen ve öngörülmesi de beklenmeyen olağanüstü bir durum, borçludan kaynaklanmayan bir sebeple ortaya çıkar ve sözleşmenin yapıldığı sırada mevcut olguları, kendisinden ifanın istenmesini dürüstlük kurallarına aykırı düşecek derecede borçlu aleyhine değiştirir ve borçlu da borcunu henüz ifa etmemiş veya ifanın aşırı ölçüde güçleşmesinden doğan haklarını saklı tutarak ifa etmiş olursa borçlu, hakimden sözleşmenin yeni koşullara uyarlanmasını isteme, bu mümkün olmadığı takdirde sözleşmeden dönme hakkına sahiptir. Sürekli edimli sözleşmelerde borçlu, kural olarak dönme hakkının yerine fesih hakkını kullanır." şeklinde belirtilmiştir....
Bu hükmün, aktin icra edilmemesi (ifa edilmemesi) veya natamam olarak icrası (noksan olarak ifası) halinde ceza ödenmesi amacıyla konulduğu kuşkusudur. Bu haliyle kararlaştırılan ceza Borçlar Kanununun 158.maddesinin ilk fıkrasında sözü edilen seçimlik cezaya ilişkindir. Sözleşmenin devam ettiği sırada, kira konusu taşınmazlar üçüncü bir kişiye kiraya verildiğinden, davalının akde aykırılığı sabittir. Sözleşme, davalının bu davranışı nedeniyle eylemli olarak fesh edildiğinden, davacı kiracı sözleşmenin seçimlik cezaya ilişkin hükmünden yararlanarak ceza tediyesini isteyebilir. 2010/13060 - 2011/754 Mahkemece bu saptamalar gözetilerek sözleşmedeki seçimlik cezanın hüküm altına alınmasında bir yanılgı yoktur. Bütün bu nedenlerle de davalının aşağıdaki bendin kapsamı dışında kalan temyiz itirazları yerinde değildir....
Davaya konu sözleşmenin ifası sırasında yüklenicinin üçüncü şahsa verdiği zarar nedeniyle yüklenici ve İGDAŞ aleyhine dava açılınca, davalı idare 29.08.2006 tarih ve 1376 sayılı yazısıyla teminat mektuplarının süresize çevrilmesini istemiş ise de davalı cevap vermeyince teminatlarını nakde çevirmek zorunda kalmıştır. Dava dışı zarar gören şahıs tarafından açılan davanın reddine dair karar, Yargıtay’ca onanmış ise de kesinleşip kesinleşmediği dosya içeriğinden anlaşılamamıştır. Davalı, bu davanın sonucuna kadar teminat bedelini elde tutmakla haklı olduğundan temerrüdünün ancak red kararının kesinleşmesinden sonra olacağı ortadadır. O halde mahkemece yapılması gereken iş, Büyükçekmece 3. Asliye Hukuk Mahkemesi’nin 2005/489 Esas 2007/726 Karar sayılı ilâmının kesinleşip kesinleşmediğini araştırmak, kesinleşme tarihinden itibaren faize hükmetmekten ibarettir. Bu husus üzerinde durulmadan dava tarihinden faiz yürütülmesi usul ve yasaya aykırı olmuş, kararın bozulması uygun bulunmuştur....
Davacı yüklenici şirket, davalı taşeron şirket tarafından işin ayıplı yapılması ve ayıbın giderilmemesi nedeniyle 3. kişi Beytullah Selçuk’a ödediği ayıbın giderilme bedelinin tahsilini istediğine göre, tercihini sözleşmenin ifası yönünde kullanmış ve uğradığı zararın tazminini istemiştir. Sözleşmede ifa tercihi durumunda ayrıca cezai şartın da istenebileceğine ilişkin bir düzenleme yer almamaktadır. Bu durumda ayrıca seçimlik cezanın tahsilini isteyemez. Mahkemece bu durum gözden kaçırılarak tazminat yanında cezai şartın da kısmen tahsiline karar verilmesi doğru olmamıştır. Yapılacak iş, incelenen kararda olduğu gibi tazminat isteminin kabul edilmesinden, davacı yüklenici şirketin cezai şart isteminin reddedilmesinden ibarettir. Kararın bu nedenle bozulması gerekmiştir....
Mahkemece, davacı tarafa verilen 210.000 TL bedelindeki akaryakıtın 31.03.2010 tarihli protokol kapsamında verildiği, protokolün bu hibenin ne şekilde iade edileceği, hangi edimin ifası karşılığında verildiği hususlarına ilişkin düzenleme içermediği, davacı tarafından davalıya hibeden dönüldüğüne ilişkin herhangi bir bildirimde bulunulmadığı gerekçesiyle davanın reddine karar verilmiş, hüküm davacı vekilince temyiz edilmiştir....
Edimlerin ifasından sonra, taraflardan birinin, sözleşmenin şeklen geçersizliğini ileri sürmesi iyiniyetle bağdaşmaz (MK. 2.md.) Somut olayda, taraflar arasında yapılan kat karşılığı inşaat sözleşmeleri yukarda açıklanan şekle uygun yapılmadığından geçersizdir. Tapuda pay devri yapılarak geçerlilik de kazandırılmamıştır. inşaatın seviyesi (%47) itibariyle, edinimin ifasından da sözedilemez. Geçersiz sözleşmelerin ifası istenilemeyeceği gibi, geçersizliğinin tesbiti dışında, feshi de istenemez. Taraflar, geçersizlik nedeniyle birbirlerine verdiklerini iade ile yükümlüdürler. Bu çerçevede, arsa sahipleri elatmanın önlenmesini de istediklerinden arsanın davacılara teslimine, davalı yüklenicinin elatmasının önlenmesine karar verilmesi gerekir. Bu nedenle karar bozulmalıdır....
Mahkemece dava kesin hüküm nedeniyle reddedilmiş ise de, Zeytinburnu 1.Asliye Hukuk Mahkemesinin 2004/36 esas ve 383 karar sayılı ilamı ile davacı, 21.11.2001 tarihinde açtığı davada, satış bedelinin uyarlanmasını, olmadığı takdirde sözleşmenin iptali ile yaptığı ödemelerin iadesini talep etmiş, mahkemece 12.1.2005 tarihinde kesinleşen kararla uyarlama talebinin vazgeçme nedeniyle reddine, sözleşmenin feshi isteminin reddine karar verilmiş, ödenen satış bedelinin iadesi hakkında hüküm kurulmamıştır. Buna göre tarafları ve dava konusu aynı ancak dava sebepleri farklıdır. Eldeki davada davacı, taşınmazın 3.kişiye satılması nedeniyle akdin ifası imkansız hale geldiğinden ödediği satış bedelinin sebepsiz zenginleşme hükümlerine göre tahsiline talep hakkına sahiptir. Mahkemece, işin esasına girilerek taraf delilleri toplanıp sonucuna göre karar verilmesi gerekirken yazılı şekilde kesin hüküm nedeniyle davanın reddine karar verilmesi usul ve yasaya aykırı olup bozmayı gerektirir....