Loading Logo

sonkarar

Sayfa Yükleniyor

İdare Mahkemesi'nce Dairemizin ...tarih ve E:..., K:...sayılı bozma kararına uyularak verilen kararda; davacı şirket ile davalı idare arasında 31/12/2013 tarihinde gerçekleştirilen ihale kapsamında Çağrı Merkezi ve İnternet Araştırma Birimi İşletilmesi Hizmeti Alımına ilişkin dava konusu sözleşmenin imzalandığı, sözleşmenin ifası sırasında davacı şirketin sözleşme ve teknik şartnamede yer verilen yapılacak işin konusu dışına çıkmak suretiyle internet ortamında kişilik haklarına aykırı şekilde kişi ve grupların sosyal ve siyasi eğilimlerini içeren birtakım raporlar düzenlemek suretiyle analiz yaptığının tespit edildiğinden bahisle anılan Sözleşme'nin 42. maddesine göre davacı ile imzalanan sözleşmenin feshedildiği; davaya konu ihale sözleşmesinde yüklenicinin ve idarenin görev ve sorumluluklarına ilişkin düzenlemelere yer verildiği, yaptırımı gerektiren ve sözleşmenin feshine neden olabilecek hâllerin tek tek sayıldığı, buna göre, taraflar arasında akdedilen, tarafların özgür iradeleriyle...

    Mahkemece davanın kısmen kabulü ile sözleşmenin ileriye dönük feshi ile 100.416,00 TL tazminata hükmedilmiş, taraf vekillerinin temyizi üzerine Yargıtay 23. Hukuk Dairesi'nin 2014/2574 Esas, 2015/313 Karar, 20.01.2015 tarihli bozma ilamı ile dosya kapsam itibariyle davacının asıl isteminin eksik ve kusurlu işlerin giderilme bedelinin tahsili suretiyle sözleşmenin ifası yönünde olduğunun anlaşıldığı, eksik ve kusurlu işlerin giderilme bedeli yanında sözleşmenin feshine karar verilmesinin yerinde olmadığı, tazminat bakımından raporlar arasındaki çelişkiler giderilmek ve bozma ilamındaki ilkeler doğrultusunda yeni bir heyetten rapor alınarak karar verilmesi gerektiğinden bahisle karar bozulmuş, bozmaya uyularak yapılan yargılama neticesinde davanın kabulü ile sözleşmenin ileriye dönük feshi ve 103.750,00 TL tazminata hükmedilmiştir. Davalı vekili yasal süre içerisinde temyiz isteminde bulunmuştur....

      teminat mektuplarının iade edildiği, davacının elinde kalan ürünleri iade ettiği, tarafların iradesi ile sözleşmenin son bulduğu, davacının sözleşme uyarınca yükümlülüklerini yerine getirmediği, ödemede temerrüde düştüğü, sözleşmenin feshinin haklı olduğu gerekçesiyle davanın reddine karar verilmiştir....

        Taraflar arasındaki sözleşmenin iptali davasının yapılan yargılaması sonunda ilamda yazılı nedenlerden dolayı davanın kısmen kabulüne yönelik olarak verilen hükmün süresi içinde davacı ve davalı ... vekillerince temyiz edilmesi üzerine dosya incelendi, gereği konuşulup düşünüldü. - K A R A R - Davacı vekili, arsa sahibi müvekkili ile davalılar arasında 19.03.2007 tarihli arsa payı karşılığı inşaat yapım sözleşmesi düzenlendiğini, sözleşmenin üzerinden 6 yıl gibi uzun bir süre geçmiş olmasına rağmen sözleşmede belirtilen binayı yapmak için davalıların müvekkil dışında hiçbir arsa sahibi ile anlaşma yapmadığı gibi inşaata başlamak için ruhsat dahi almadığını ileri sürerek, sözleşmenin feshi ile, manevi tazminat ile cezai şartın tahsilini talep ve dava etmiştir....

          Menfi zarara da, sözleşmenin yapılmasına ilişkin giderler, sözleşmenin yerine getirilmesi ve karşılıklı edimin kabul edilmesi için yapılan masraflar, sözleşmenin geçerliliğine inanılarak başka bir sözleşme fırsatının kaçırılması dolayısıyla ve başka bir sözleşmenin yerine getirilmemesi dolayısıyla uğranılan zararlar ve dava masraflarının gireceği kabul edilmektedir ( Yargıtay 15. Hukuk Dairesi'nin 01.12.2016 gün 2016/4313 Esas, 2016/4946 Karar, 27.02.2009 gün 2008/1658 Esas, 2009/1058 Karar sayılı ilamları). Sözleşmenin ifası için yapılması gereken masraflar kural olarak talep edilemez. Çünkü yapılacak işte kâr edilebilmesi için bu masrafların yapılması zorunludur ve yapılan iş bedeline dahildir....

          Taşınmazda davacıların paydaşlık durumu kalmadığından sözleşmenin aynen ifa talepleri konusuz kalmıştır. Bu talep yönünden karar verilmesine yer olmadığına dair hüküm kurulmuştur. Davacılar zararlarının tazmini için idari yargıda dava açmışlardır. Eldeki davada, davacılar kira kaybı tazminatı da istemişlerdir. Sözleşmenin aynen ifası konusuz kaldığından, davacıların sözleşmenin gecikmesinden dolayı kira tazminatı istemlerinin de dayanağının kalmadığı gözetilerek, bu taleplerinin de reddine dair karar verildiği görülmüştür....

          Asıl davada, sözleşmenin aynen ifası istenmiş, sözleşme konusu parselin (115 nolu) diğer davalılara devri nedeniyle dava yeni maliklere yöneltilmiş, birleşen davada yine 115 nolu parselin davalılar adına olan tapu kaydının iptali ile davacı adına tesciline karar verilmesi istenmiştir. Davalı arsa sahibi şirket, tapunun cebri ihale sonucu diğer davalılara devredildiğini, sözleşmenin konusu kalmadığından davanın reddini savunmuş, diğer davalılar ihale sonucu taşınmazı satın aldıklarından iyiniyetli olduklarını bildirmiş, mahkemenin asıl ve birleşen davanın kabulüne dair karar dahili davalılar ... ve ... vekili tarafından temyiz edilmiştir. Davacı ile davalılardan Avrupa ve ... A.Ş. arasında imzalanan 27.10.2000 tarihli biçimine uygun sözleşmede, davacıya ait (116) nolu parsel ile arsa sahibine ait (115) nolu parsel üzerine inşaatın yapılması, %27'si arsa sahibine, %73'ü yükleniciye ait olmak üzere paylaştırılması kararlaştırılmıştır....

            Geçerli sözleşmenin ifa edilmemesi nedeniyle davacı, taşınmazın ifasının imkânsız hale geldiği tarihteki rayiç değerini isteyebilir ise de; davacının talebi, ödenen paranın denkleştirici adalet ilkesine göre dava tarihinde ulaşacağı alım gücünün değerinin ödetilmesine yöneliktir. İzmir 2. Asliye Hukuk Mahkemesi’nin 2002/700 esas sayılı ilamı ile zemin, ecrimisil vs. bedelinin bu davanın davacılarına ödenmesi şartıyla kararın kesinleşmesini müteakip taşınmazın davacı adına tesciline karar verildiğinden sözleşmenin ifası imkansız hale gelmiştir....

              Gerçekten Türk Medeni Kanununu 676 ve 10.12.1952 tarih 1950/2-1952/4 sayılı Yargıtay İçtihadı Birleştirme Kararı uyarınca mirasa dahil gayrimenkullerin taksimi hakkında mirasçılar arasında yapılacak sözleşmenin geçerliliği için yalnızca yazılı olması yeterlidir. Bu aktin ayrıca tapu memuru huzurunda resmi senede bağlanması gerekmez. Dolayısıyla dayanılan ve tüm mirasçıların katıldığı anlaşılan 1.3.1996 tarihli paylaşım sözleşmesi geçerlidir. Ancak, Medeni Hukukun düzenleyici hükümlerine göre yapılan bu sözleşmenin Borçlar Hukuku alanında ifa kabiliyeti olması gerekir. Zira Borçlar Kanununun 117 maddesi hükmüne göre borcun ifası, borçluya isnat olunamayan haller münasebetiyle mümkün olmazsa o borç ortadan kalkar. 1.3.1996 tarihli sözleşmenin ifa kabiliyeti bulunup bulunmadığının tespiti için de Türk Medeni Kanununun 676.maddesi hükmü dışındaki diğer hükümlere bakmak gerekmektedir....

                Şti.ne satıldığını, yapılan satışların sözleşmenin ifa imkanını ortadan kaldırmak amacıyla yapıldığını ileri sürerek sözleşmenin ayakta tutulması suretiyle ifası ile arsa payı karşılığı inşaat sözleşmesi şerhinin tapuya tescilini ve dava konusu bononun iptali ile borçlu olmadığının tesbitini yahut sözleşmenin keyfi olarak davalı taraf kusuru ile feshi kabul edilirse şimdilik 250.000 TL. tazminatın reeskont faizi ile davalılardan tahsilini talep ve dava etmiştir. Davalılar vekili, müvekkillleri ... ve ... Ltd. Şti. aleyhine husumet yöneltilemeyeceğini, senedin bono vasfı taşımadığını, sözleşme konusu taşınmazın arkeolojik sit alanı içerisinde kaldığını, inşaat yapılmasının mümkün olmadığını savunarak davanın reddini istemiştir. Mahkemece davalılar ... ve ... Ltd. Şti. yönünden husumet sebebiyle diğer davalı ... açısından esastan davanın reddine dair verilen karar, davacılar vekilinin temyizi üzerine 15....

                  UYAP Entegrasyonu