DELİLLERİN DEĞERLENDİRİLMESİ VE GEREKÇE: Dava düzenleme şeklinde taşınmaz mal satış vaadi sözleşmesinden kaynaklanan tapu iptali ve tescil, ipoteklerin fekki, tazminat, sözleşmenin ifası mümkün değilse sözleşmenin feshi ile ödenen bedellerin ve menfi zararların tahsili istemine ilişkindir....
Taraflar arasındaki sözleşmenin 34. maddesi uyarınca ocakların bulunması ve işletilmesi yüklenici şirkete aittir. Yüklenici şirket sözleşmenin 34/II. maddesi uyarınca sözleşmenin bitim tarihinden kısa bir süre önce davalı Bakanlığa ocak tahsisi talebinde bulunmuştur. Bakanlık tarafından yapılan 17.10.2007, 13.11.2007 ve 05.12.2007 tarihli kontrollerde şirketin çalışma yapmadığı, teknik eleman bulundurmadığı, işyerinde ve ocakta herhangi bir makinenin olmadığı belirlenmiştir. Davacı yüklenici şirketin sözleşmede tanınan süre ve daha sonra verilen 20 günlük ek süreye rağmen işi tamamlamadığı, herhangi bir çalışma yapmadığı işi sürdüremediği belirlenmiştir. Bu durumda davalı Bakanlık zorunlu olarak 24.12.2007 tarihli olurla sözleşmeyi feshettiğini davacı yüklenici şirkete bildirmiştir. Yukarıda açıklanan gerekçelere göre davalı Bakanlık sözleşmenin feshinde haklıdır....
Davalı-karşı davacı vekili, asıl davanın reddini istemiş, karşı davasında, taraflar arasında imzalanan sözleşmenin alelade ve sıradan bir şekilde düzenlendiğini, sözleşmenin sadece karşılıklı satış ve inşaat yapılması vaadini içerdiğini, arsa payı karşılığı inşaat sözleşmelerinde olması gereken hiçbir şart ve koşulun sözlü olarak anlaşılmasına rağmen sözleşmede yer almadığını ileri sürerek davaya konu sözleşmenin geçersizliğinin tespitine, reddi halinde feshine karar verilmesini talep etmiştir....
Danıştay ve Uyuşmazlık Mahkemesi kararları ile, ihale sürecinde sözleşme öncesi işlemlerin ihale işlemi, dolayısıyla idari işlem olmaları nedeniyle idari yargının görev alanına girdiği, ancak, sözleşmenin imzalanmasından sonraki süreçte, sözleşmenin uygulanmasından kaynaklanan uyuşmazlıkların adli yargının görev alanında kaldığı kabul edilmiş ve bu yöndeki kararlar istikrar kazanmış bulunmaktadır....
Davalı yüklenicinin işin ifası için davacıya ait Karaman'da bulunan şantiye sahasına 7 adet bitüm tankı ile 1 adet kızgın yağ jeneratörü ve bacası getirdiği sevk irsaliyesi içeriğinden anlaşılmaktadır. Sözleşmenin feshini müteakkip, davacı iş sahibi 24.04.2012 ve 17.08.2012 tarihli ihtarlarla şantiyesine bırakılan malzemelerin alınmasını istemiş, davalı ihtar tebliğine rağmen malzemeleri alıp götürmemiştir. Sözleşme tarihinde yürürlükte olan 818 sayılı Borçlar Kanunu'nun 92., 6098 sayılı Türk Borçlar Kanunu'nun ise 108. maddesinde, “sözleşmenin konusu olan şeyin niteliği veya işin özelliği tevdi edilmesine uygun düşmez veya teslim edilecek şey bozulabilir ya da bakımı, korunması veya tevdi edilmesi önemli bir gideri gerektirir ise borçlu alacaklıya önceden ihtarda bulunması koşuluyla, hâkimin izni ile onu açık artırma yolu ile sattırıp bedelini tevdi edebilir” hükmüne yer verilmiştir....
Murisin satış vaadinde bulunmayan başka mirasçıları da mevcut olduğundan taşınmazdaki elbirliği mülkiyeti paylı mülkiyete çevrilmeden sözleşmenin ifası mümkün olamayacağından mahkemece davanın reddi gerekirken kabul hükmü kurulması doğru görülmemiş, bu sebeple kararın bozulması gerekmiştir. SONUÇ: Yukarıda açıklanan nedenlerle temyiz itirazlarının kabulü ile hükmün BOZULMASINA, peşin yatırılan harcın istek halinde yatırana iadesine, kararın tebliğinden itibaren 15 gün içinde karar düzeltme yolu açık olmak üzere, 04.04.2016 tarihinde oybirliği ile karar verildi....
ASLİYE HUKUK MAHKEMESİ TARİHİ : None NUMARASI : 2021/555 ESAS DAVA KONUSU : Alacak (Eser Sözleşmesinden Kaynaklanan) KARAR : Yukarıda tarafları ve konusu yazılı bulunan dava ile ilgili olarak,ilk derece mahkemesince verilen kararın istinaf edilmesi sebebiyle, dava dosyası üzerinde yapılan inceleme sonunda; GEREĞİ DÜŞÜNÜLDÜ: Davacı vekili dava dilekçesinde özetle; taraflar arasında akdedilen ''İstanbul İli Pendik İlçesi Velibaba Mah. 4113 Ada, 19 Parselde 112 Adet Konut Ada İçi Altyapı Ve Çevre Düzenlemesi İşi'' ne dair, 07/10/2021 tarihli sözleşmenin; kur farkı özelinde mevcut ekonomik koşullardan kaynaklı olarak yüklenici müvekkiller yönünden ifası kendilerinden beklenemeyecek düzeyde aşırı derecede güçleşmesi nedeni ile sözleşmenin uyarlanarak hesaplanacak fiyat farkının, sözleşme tarihinden itibaren işleyecek yasal mevduata uygulanan en yüksek ticari faizi ile birlikte müvekkillere ödenmesini, aksi takdirde sözleşmenin feshedilmesi (dönülmesi) talep etmiştir....
"İçtihat Metni"Mahkemesi :Ticaret Mahkemesi Tarih :29.02.2008 No :568-133 Taraflar arasındaki sözleşmenin iptali davasının yapılan yargılaması sonunda ilamda yazılı nedenlerden dolayı davanın reddine yönelik olarak verilen hükmün süresi içinde davacı vekilince temyiz edilmesi üzerine dosya incelendi, gereği konuşulup düşünüldü. - K A R A R - Davacı vekili, taraflar arasında imzalanan 15.01.2005 tarihli bayilik sözleşmesi akdedildiğini, sözleşmeye göre davalının 18.210 TL tutarlı ürünün müvekkili tarafından on ilde pazarlanacağı ve dağıtım ve pazarlama işinin ifası için davacıya sağlam ve kullanıma uygun araç verileceğini, sözleşme uyarınca mal bedelinin 210 TL’sinin nakit olarak ödendiğini, bakiye 18.000 TL içinde 8 adet çek verdiğini, verilen aracın sorun çıkarmasına rağmen pazarlama ve dağıtımın sürdürüldüğünü ancak 25.06.2005 günü trafik denetiminde aracın geçmiş fenni muayenesinde ve mali mesuliyet sigortası yaptırılmadığından trafikten...
Yolcu olan davacı, davalıdan hizmet almakta olup belli bir yere ulaşmasını sağlamakla yükümlü olan davalı şirket bu sözleşmenin ifası sırasında davacıyı zarara uğrattığı ve bu ilişkinin 4077 sayılı Kanunun uygulama kapsamında kaldığı anlaşıldığına göre, uyuşmazlığın tüketici mahkemesinde görülüp sonuçlandırılması gerekmektedir. SONUÇ: Yukarıda açıklanan nedenlerle; 6100 sayılı HMK’nın 21 ve 22. maddeleri gereğince ...... 5. Tüketici Mahkemesinin YARGI YERİ OLARAK BELİRLENMESİNE 21/04/2016 gününde oy birliği ile karar verildi....
Davalılar, sözleşmenin şarta bağlı yapıldığını, 604 ada 5 sayılı parselin üzerindeki binanın kaçak olduğunu, davanın reddini savunmuştur. Mahkemece, bilirkişi raporu esas alınarak kayıttaki 80/960 payın iptali ile davacı adına tesciline karar verilmiştir. Hükmü, davalılar temyiz etmiştir. 01.04.1996 tarihli biçimine uygun olarak düzenlenen sözleşmenin tarafları davacı ... ile davalı ... ve diğer davalıların mirasbırakanı ...’tır. Kaydın intikalinden ...’ın davalılar dışında ... isimli bir mirasçısının daha bulunduğu anlaşılmaktadır. Bu kişi dava dilekçesinde davalı olarak gösterilmiş ise de karar başlığında ismi yer almamıştır. Ne var ki davada taraf olduğundan bu husus bozma nedeni sayılmamıştır. Davada dayanılan 01.04.1996 tarihli sözleşmede “… ilerde yasal imkan doğduğunda kat irtifakını kurup bu daireye tekabül eden arsa payı ile birlikte tapuda ferağın verileceği…” yazılıdır. Görülüyor ki, sözleşmenin ifasının istenilmesi ilerideki bir hadisenin tahakkukuna bağlanmıştır....