Loading Logo

sonkarar

Sayfa Yükleniyor

İ. ... ... 2.baskı, sayfa 161) Öyle olunca mahkemece tüketicinin sözleşmeden dönme ve bedel iadesi istemini seçtiği kabul edilmeli ve ıslah dilekçesinin seçimlik hakka ilişkin kısmının dikkate alınmaması gerekir. Mahkemece, ıslah dilekçesinde belirtilen arızalarda dikkate alınarak; sözleşmeden dönme ve bedel iadesi seçimlik hakkını kullandığıda dikkate alınmak süretiyle; 25.5.2004 tarihinde satın alınan aracın ... süresi içinde meydana 2006/16777 2007/4240 gelen arızalar sebebiyle 4077 sayılı yasanın 4. maddeleri ile ... Belgesi uygulama esaslarına dair Yönetmeliğin 14. maddesinde yer alan sözleşmeden dönme şartlarının gerçekleşip gerçekleşmediğinin araştırılıp sonucuna göre karar verilmesi gerekirken yazılı şekilde hüküm tesisi usul ve yasaya aykırı olup bozmayı gerektirir. 2-Bozma sebebine göre davalının temyiz itirazlarının incelenmesine yer olmadığına karar vermek gerekmiştir....

    olarak akdedilmeyen bu sözleşmenin geçersizliği durumunda davalı taraf sebepsiz zenginleşme dolayısıyla müvekkili tarafından kendisine ödenen bedeli geri vermekle yükümlü olduğunu, sözleşmenin geçersizliğinin ileri sürülemeyeceği durumda ise, müvekkilinin dönme hakkı söz konusu olacağını, müvekkilinin sözleşmenin imzalanarak yürürlüğe girdiği tarih olan 03.09.2019 tarihinden sonra müvekkilinin son ödemesini yaptığı 25.02.2020 tarihinden kısa bir süre sonra sözleşmeden dönme talebini davalı tarafa ilettiğini, müvekkilinin yirmidört aya kadar herhangi bir gerekçe göstermeden sözleşmeden dönme hakkını kullandığını, müvekkilinin 17.900,00 TL ödeme yaptığını ve yaptığı ödemeleri gerek şubeye giderek gerekse müşteri temsilcisi ile telefon ile konuşarak/mesajlaşarak talep ettiğini, Tüketici uyuşmazlıklarında zorunlu arabuluculuğa başvurulduğunu, arabuluculukta anlaşılamayarak anlaşamama tutanağı düzenlendiğini belirterek; davanın kabulüne, müvekkilinin TKHK m.45 uyarınca sözleşmeden dönmesi...

    Bilirkişi heyeti ---- tarihli raporunda özetle; teknik inceleme yapıldığında; dava konusu ------ tamiri mümkün olmadığını, gizli ayıplı olduğunu, borçlar mevzuatına yönelik değerlendirme yapıldığında; mahkemece uyuşmazlık noktalarının belirlendiği --- tarihli celsede davacının sözleşmeden döndüğü hususu kabul edilmiş ve dönme üzerine olumsuz (menfi) zarar ile ilgili hususların değerlendirilmesine karar verilmiş olup sözleşmeden dönmenin değil, dönmenin sonucu bakımından zarar yönünden değerlendirme yapıldığını, taraflar arasında ------- satım bedeliyle, TBK m.207 hükmünce taşınır satış sözleşmesinin kurulduğu, davacının alıcı, davalının ise satıcı sıfatını haiz olduğunu, davacının, satılanın gizli ayıplı olması dolayısıyla TBK m. 227/1, b.l hükmünce sözleşmeden dönme yönündeki seçimlik hakkını kullandığı ------, davacının dava dilekçesinin netice-i talep kısmındaki talebi incelendiğinde ----- menfi zararının davalının temerrüde düşürüldüğü------ tarihinden itibaren işleyecek bankalarca...

      Asliye Hukuk Hakimliğince verilen 09.05.2006 gün ve 596-236 sayılı hükmün Yargıtayca incelenmesi davacı vekili tarafından istenilmekle dosyadaki kağıtlar okundu gereği konuşulup düşünüldü: - K A R A R - Yanlar arasındaki uyuşmazlık, davaya dayanak alınan 29.06.2004 günlü sözleşmeden kaynaklanmış olup, davalının sözleşmeden doğan sorumluluğu sebebiyle maddi tazminatın ödetilmesi istemine ilişkindir. Buna göre, davaya dayanak alınan sözleşme, hukuksal niteliğince eser sözleşmesi sayılamaz. Bu sebeple, yerel mahkeme kararının temyiz incelemesi görevi Yargıtay Yüksek 11.Hukuk Dairesine ait olduğundan dava dosyasının anılan Daireye gönderilmesi gerekmiştir. SONUÇ: Yukarıda açıklanan nedenlerle dosyanın görevli Yargıtay Yüksek 11.Hukuk Dairesi Başkanlığına GÖNDERİLMESİNE, 17.10.2007 gününde oybirliğiyle karar verildi....

        Asliye Hukuk Hakimliğince verilen 13.03.2014 gün ve 2014/5 sayılı hükmün Yargıtayca incelenmesi davalı vekili tarafından istenilmekle dosyadaki kağıtlar okundu gereği konuşulup düşünüldü: - K A R A R - Taraflar arasındaki uyuşmazlık 5510 sayılı Kanun gereği yapılan "Sosyal Güvenlik Kurumu Görmeye Yardımcı Tıbbi Malzeme Sözleşmesi" başlıklı sözleşmeden kaynaklanmaktadır. Sözleşme gereği davacı, davalının kesmiş olduğu ceza bedelinin iadesini ve tedbir karşılığı ödemenin durdurulmasını talep edilmiştir. Uyuşmazlık, niteliği itibariyle eser sözleşmesinden değil, 5510 sayılı Kanun gereği düzenlenen sözleşmeden kaynaklandığından, kararın temyizen incelenmesi görevi Yargıtay Yüksek 13. Hukuk Dairesi'ne aittir. SONUÇ: Yukarıda açıklanan nedenlerle dosyanın görevli Yargıtay Yüksek 13. Hukuk Dairesi Başkanlığı'na GÖNDERİLMESİNE, 23.06.2014 gününde oybirliğiyle karar verildi....

          Asliye Ticaret Mahkemesinin 18.11.2022 Tarihli ve 2022/86 Esas, 2022/609 Karar Sayılı Kararı Taraflar arasında taşınmaz devrine ilişkin sözleşme akdedildiği, ancak taşınmazların devri gerçekleşmediği iddiasıyla davacı tarafından davalıya yapılan ödemenin sebepsiz zenginleşme hükümlerine göre iadesinin istendiği, taşınmaz devri sözleşmelerinin kanunen resmi şekilde yapılması gerektiği, resmi şeklin geçerlilik koşulu olduğu, bu durumda taraflar arasındaki sözleşmenin geçersiz bir sözleşme olduğu, bu nedenle ifa yeri ve buna bağlı olarak sözleşmeden doğan davalarda yetki kuralının uygulanma olasılığı bulunmadığı, sözleşmeden kaynaklanan davalardaki yetki kuralının uygulanabilmesi için davanın sözleşmeden kaynaklanması gerektiği, aksinin savunulması halinde bile taraflar arasında kurulduğu iddia edilen sözleşmede devredilecek taşınmazların Manisa ili Alaşehir ilçesindeki taşınmazlar olduğu için sözleşmenin ifa yerinin de Alaşehir ilçesi olduğu, davacı zaten satın alan konumunda olmakla ve satış...

            resmi şekilde yapılmış olan Düzenleme Şeklinde Ön Ödemeli Konut Satış Vadi Sözleşmesinin geçerli olduğu, davacının sözleşmenin geçersizliğine ilişkin iddialarının yerinde olmadığı anlaşılmıştır. 6502 Sayılı Yasanın 45/1. maddesine göre ön ödemeli konut satışında tüketicinin herhangi bir gerekçe göstermeden sözleşmeden dönme hakkı olup, aynı maddenin 3.fıkrası; "sözleşmeden dönülmesi durumunda tüketiciye iade edilmesi gereken tutar ve tüketiciyi borç altına sokan her türlü belge, dönme bildiriminin satıcıya ulaştığı tarihten itibaren en geç 90 gün içinde tüketiciye geri verilir." şeklinde düzenleme mevcut olup, somut olayda davacı dava açmadan önce 30/10/2019 tarihli noter ihtarnamesi ile sözleşmeden döndüğünü davalıya bildirmiş olup, bu bildirim yeterli olmakla, davacının sözleşmeden haklı nedenle döndüğünün tespiti için bu davayı açmakta hukuki yararı olmadığı gibi, ihtarnamede davalıya 75.500,00 TL'yi ödemesi için 7 günlük süre verilmiş ise de, 6502 Sayılı yasanın 45/3 maddesine göre...

            Tüm bu açıklamalardan sonra, Profesyonel sporcu ile kulüp arasında oluşacak uyuşmazlıklarda, şayet uyuşmazlık tek tip sözleşmenin uygulamasından doğruyor ise, uyuşmazlığın Federasyonun bünyesinde çözümlenmesi gerektiği, şayet federasyonca tasdik olunmayan özel sözleşmeden kaynaklanıyor ise, genel hükümlere göre çözümlenmesi gerektiği sonucuna varılmaktadır. Somut olayda da, Davacı sporcu ile Davalı kulüp arasında imzalanan iki ayrı sözleşme bulunduğu ve ihtilafında her iki sözleşmeden kaynaklandığı anlaşılmaktadır. Davacı, eldeki davasında tek tip sözleşmeden kaynaklanan 30.000 TL transfer ücreti alacağını talep etmekte, özel sözleşmeden kaynaklanan 20.000 TL prim alacağını istemektedir. Öyle olunca, mahkemece, özel sözleşmeden kaynaklanan uyuşmazlıkla ilgili değerlendirme yapılıp hasıl olacak sonuca uygun bir karar verilmelidir....

              Taraflardan birinin esasen kanundan doğan bir sözleşmeden dönme hakkını kullanması söz konusuysa, artık dönme cezası ödenmesi gerekmez. Bir başka deyişle, dönme cezası kararlaştırılmış olması sadece buna dayanan keyfi sözleşmeden dönme bakımından rol oynar. Örnek olarak: TBK m.125 uyarınca sözleşmeden dönme hakkı doğmuş olan taraf, bu sözleşmede dönme cezası kararlaştırılmış da olsa, herhangi bir ceza ödemek zorunda kalmaksızın bu hakkını kullanabilir. (sözleşmeden dönebilir. Borçlar Hukuk Genel Hükümler, Oğuzman-Öz, 2. Cilt, 10. Bası, sy.531) Bu açıklamalar ışığında somut olaya bakıldığında; Taraflar arasındaki sözleşmede kararlaştırılan ceza dönme cezası niteliğinde olup, tarafların sözleşmeden nedensiz dönmelerinin yaptırımıdır. Edimlerden herhangi birinin ya da bir kaçının yarine getirilmemesi, sözleşmeden dönüldüğünü göstermez....

                Mahrum kalınan kira bedeli yönünde ise, Yargıtay 13 HD nin 18/10/2012 gün, 2011/19523 Esas, 2012/23970 Karar sayılı ilamı doğrultusunda davacının elde ki davayla sözleşmeden dönmesi ve sözleşmeden dönülmesi halinde tarafların karşılıklı olarak birbirlerine vermeyi taahhüt ettikleri şeyi vermekten kaçınıp sadece verdiklerini geri isteyebilecekleri ayrıca sözleşmeden dönen tarafın karşı tarafın kusurunun varlığı halinde ayrıca menfi zararının tazminini talep edebileceği belirtilmek suretiyle müsbet zarar kavramı içinde kalan kira bedeli kaybının istenemeyeceği gerekçesiyle reddi yönünde karar verildiği görülmüştür....

                UYAP Entegrasyonu