Loading Logo

sonkarar

Sayfa Yükleniyor

Mahkemece bozma ilamından sonra alınan bilirkişi raporunda icra takibine konu borcun davalının kefalet imzasının bulunduğu 17.06.2005 tarihli sözleşmeden kaynaklanan herhangi bir borcun olmadığı, borcun davalının imzası bulunmayan kredi sözleşmesinden kaynaklandığı belirtilmiş olup mahkemenin kabulü de bu yöndedir. Mahkemece bu itibarla davanın reddine karar verilmesi gerekirken davalının imzası bulunmayan sözleşmeden dolayı borcun ödenmesi nedeniyle davanın konusuz kaldığına karar verilmesi dosya içeriğine uygun olmayıp bozmayı gerektirmiştir. SONUÇ: Yukarıda açıklanan nedenlerle hükmün BOZULMASINA, bozma nedenine göre tarafların temyiz itirazlarının şimdilik incelenmesine yer olmadığına, peşin harçların istek halinde temyiz eden taraflara iadesine, 09/05/2019 gününde oybirliğiyle karar verildi....

    a bildirilmesinin neticesi olarak ödenmeyen ihbarlara ilişkin alacak olduğunu, müvekkili firmanın gerek sözleşme gerekse teknik şartnamedeki yükümlülükleri gereğince endeks okuma ihbar fişi doldurarak kurumu bir anlamda önce zarardan kurtarmak daha sonra da gelirini artırmaya yönelik olarak yapmış olduğu bu işlemde tamamen sözleşmedeki kaçak ihbarı tamamlamış olduğunu ileri sürerek, taraflar arasında ifası yapılan hizmet sözleşmelerinden 2010/35 nolu sözleşmeden 128.796,20-TL, 2010/38 nolu sözleşmeden 25.491,90-TL, 2010/41 nolu sözleşmeden 180.993,00-TL olmak üzere 335.281,10-TL alacaklarının dava tarihinden itibaren avans faizi ile birlikte davalıdan tahsiline karar verilmesini talep ve dava etmiştir.Asıl davada davalı vekili, davanın reddini istemiştir.Birleşen davada davacı vekili; müvekkili ile davalı arasında 2010/35, 2010/38 ve 2010/41 nolu sözleşmelerin yapıldığını, sözleşmelerin 5. maddesinde belirtildiği üzere konunun alçak gerilimden beslenen müşterilere ait elektrik sayaçlarının...

      Bilirkişi raporundaki açıklamalardan makinenin iş sahibinin kullanamayacağı ve nefaset kaidesine göre kabule icbar edilemeyeceği derecede kusurlu ve sözleşme şartlarına aykırı olduğu anlaşıldığından, davacı iş sahibi seçimlik hakkını sözleşmeden dönme yönünde kullanmakta haklıdır. Bu durumda mahkemece sözleşmeden dönen tarafın ancak menfi zararlarını isteyebileceği, müspet zararlarını isteyemeyeceği gözetilerek, ödenen bedelin istirdadına ödenmeyen bedel yönünden borçlu bulunulmadığının tespitine ve ayıplı makinenin davalı yükleniciye iadesine karar verilmesi, ıslahla davaya eklenen kâr kaybı, cezai şart ve manevi tazminat istemlerinin ise reddi gerekir. Dava kısmen ıslah edildiği halde tamamen ıslah edilmiş ve sözleşmeden dönülmemiş gibi ödenen bedelin istirdadı ve menfi tespit istemine ilişkin davanın yok sayılarak yazılı şekilde ıslahla talep edilen cezai şart ve kâr kaybı alacağı yönünden kısmen kabulü doğru olmamış, kararın bozulması gerekmiştir....

        Mahkemece, ipoteğin 16.08.1995 tarihli sözleşmeden doğmuş veya doğacak alacakları teminat altına almak amacıyla tesis edildiği, bu sözleşmeden kaynaklanan borcun ödenmesi ile teminat fonksiyonunun ortadan kalktığı, 02.10.1998 tarihli sözleşmeden kaynaklanan borçların bu ipoteğin kapsamında olmadığı gerekçesiyle davanın kabulüne, taşınmaz üzerindeki ipoteğin fekkine karar verilmiş, hüküm davalı vekilince temyiz edilmiştir. Dosyadaki yazılara kararın dayandığı delillerle gerektirici sebeplere, delillerin takdirinde bir isabetsizlik bulunmamasına göre, davalı vekilinin yerinde görülmeyen bütün temyiz itirazlarının reddiyle usul ve kanuna uygun bulunan hükmün ONANMASINA, aşağıda yazılı onama harcının temyiz edenden alınmasına, 26.09.2012 gününde oybirliğiyle karar verildi....

          Mahkemece, iddia, savunma ve toplanan delillere göre davacının ticari defter ve kayıtlarında yapılan inceleme neticesinde davaya konu 51010 nolu sözleşmeden dolayı herhangi bir borç bulunmadığı, davacı yanca davaya konu sözleşmeden sonraki bir tarihte imzalanan sözleşmenin feshedildiği ancak söz konusu sözleşmenin davaya konu olmadığı, davaya konu sözleşmeden daha sonraki tarihte düzenlenmiş bir sözleşmenin davaya konu sözleşmenin feshi için haklı bir sebep olamayacağı, her sözleşmenin kendi içinde yorumlanıp değerlendirilmesi gerektiğinden fesih bildiriminin bir sonuç doğurmayacağı gerekçesiyle davanın reddine karar verilmiş, hüküm davacı vekili tarafından temyiz edilmiştir....

            "İçtihat Metni"MAHKEMESİ :ASLİYE HUKUK MAHKEMESİ DAVA TÜRÜ : SÖZLEŞMEDEN KAYNAKLANAN ALACAK -KARAR- Mahkeme kararındaki nitelendirmeye göre, dava; sözleşmeden kaynaklanan alacak istemine ilişkindir. Yargıtay Birinci Başkanlık Kurulunun 23.01.2020 tarih ve 1 sayılı kararı ile aynen kabul edilen ve 28.01.2020 günü Resmi Gazetede yayımlanarak 01.02.2020 tarihinde yürürlüğe giren hukuk dairelerine ilişkin iş bölümü uyarınca bu davanın temyiz incelemesi Yargıtay 3. Hukuk Dairesine ait bulunmaktadır. Hâl böyle olunca, 2797 sayılı Yargıtay Kanunu'nun 23.07.2016 tarihinde yürürlüğe giren 6723 sayılı Kanun'un 21. maddesi ile değişik 60/3. maddesi gereğince dosyanın Yargıtay 3. Hukuk Dairesine GÖNDERİLMESİNE, 19.03.2021 tarihinde oybirliğiyle karar verildi....

              Bilirkişiler Prof.Dr. ..., ... ve ... tarafından düzenlenen 17.05.2018 tarihli ve 15.04.2019 tarihli ek raporda, taraflar arasındaki e-mail yazışmaları değerlendirildiğinde davalıya mehil verilmesinin etkisiz olacağı yönünde bir kanaate ulaşılamadığı, bu nedenle de davacı sözleşmeden dönmeden önce TBK 123 uyarınca davalı kendisine düşen hazırlık işlemlerini yapması için mehil verilmesi ve bu süre sonunda da hazırlık işlemleri yapılmadığı takdirde sözleşmeden dönmesi gerekti kanaatine varıldığı, davacının davalıya mahil vermeden sözleşmeden döndüğü için haksız olarak sözleşmeden döndüğü, bu nedenle de uğradığı zararların tazminini talebe hak kazanamadığı kanaatine varıldığı, mahkemece davalıya mehil verilmesinin etkisiz olacağı yönünde bir kanaate ulaşılması halinde davacı sözleşmeden haklı olarak döndüğünden tazminat talep edebileceği, istenebilecek tazminat miktarının 33.642,91 TL olacağını belirtmiştir....

                Bu yükümlülüğün ihlali halinde, sigortacı durumu öğrendiği tarihten itibaren bir ay içinde sözleşmeden cayabilir veya sözleşmeyi yürürlükte tutarak sekiz gün içinde prim farkını talep edebilir. Ancak, sigortacının bildirilmemiş, eksik veya yanlış bildirilmiş olan hususları bilmesi veya ihbar etmemenin ya da yanlış ihbar etmenin kusura dayanmaması halinde cayma caiz değildir. Bu durumda ...nun kabul edildiğinden daha ... olması nedeniyle daha fazla bir prim alınması gerekiyorsa sigortacı durumu öğrendiği tarihten itibaren sekiz gün içinde prim farkını talep edebilir. ... ettiren, talep edilen prim farkını kabul ettiğini sekiz gün içinde bildirmediği takdirde sözleşmeden cayılmış olur. Ancak, prim farkının kabul edilmemesi nedeniyle sözleşmeden cayılması sigortacının gerçeğe aykırı veya eksik beyanı öğrendiği tarihten itibaren bir aylık süre içinde söz konusudur. Beyan yükümlülüğünün kasıtlı ihlalinde sigortacı ... gerçekleşmiş olsa bile sözleşmeden cayabilir ve prime hak kazanır....

                  Mahkemece kararın dairemizin bozma ilamında belirtilen ''..Bedel iadesi sözleşmeden dönmenin, geç teslim nedeniyle kira ve diğer tazminatları istemekte ifanın devamını istemenin sonuçlarından biridir. Hal böyle olunca çelişkili olan dava dilekçesi açıklattırılarak davacının müteahhit ile yaptığı sözleşmeden dönüp dönmediği sorulmalı, sözleşmeden dönme hakkını kullandığı takdirde kullandırılan kredi miktarı tespit edilerek bu bedelle sınırlı olarak bankanın sorumlu olduğu kabul edilmeli ve sonucuna göre karar verilmelidir..'' gerekçesiyle bozulması sonrası bozma ilamına uyulmasına karar verilmiş ve davacı tarafa sözleşmeden dönüp dönmediği hususu sorulmuş, davacı vekili beyanında; '' biz davadışı müteahhit ile yaptığımız sözleşmeden dönmüyoruz. Davadışı müteahhit inşaatı yarım bırakarak kaçması sebebi ile meydana gelen bilirkişi raporu ile hesaplanan zararlarımızı istiyoruz. Davamızın kabulünü talep ederiz.'' demiştir....

                    K A R A R Davacılar, davalılardan 2027 yılına kadar geçerli olmak üzere devre tatil hakkı satın aldıklarını, ancak 2004 yılında tatil için gittitlerinde içeri alınmadıklarını, ileri sürerek, şimdilik 1.500 TL maddi ve 5.000 TL manevi tazminatın tahsiline istemiş, yargılama sırasında sözleşmeden cayma hakkını kullandıkların bildirmişlerdir. Davacılar davanın reddini dilemiştir....

                      UYAP Entegrasyonu