Tüm bu açıklamalardan sonra, Profesyonel sporcu ile kulüp arasında oluşacak uyuşmazlıklarda, şayet uyuşmazlık tek tip sözleşmenin uygulamasından doğruyor ise, uyuşmazlığın Federasyonun bünyesinde çözümlenmesi gerektiği, şayet federasyonca tasdik olunmayan özel sözleşmeden kaynaklanıyor ise, genel hükümlere göre çözümlenmesi gerektiği sonucuna varılmaktadır. Somut olayda da, Davacı sporcu ile Davalı kulüp arasında imzalanan iki ayrı sözleşme bulunduğu ve ihtilafında her iki sözleşmeden kaynaklandığı anlaşılmaktadır. Davacı, eldeki davasında tek tip sözleşmeden kaynaklanan 30.000 TL transfer ücreti alacağını talep etmekte, özel sözleşmeden kaynaklanan 20.000 TL prim alacağını istemektedir. Öyle olunca, mahkemece, özel sözleşmeden kaynaklanan uyuşmazlıkla ilgili değerlendirme yapılıp hasıl olacak sonuca uygun bir karar verilmelidir....
Taraflardan birinin esasen kanundan doğan bir sözleşmeden dönme hakkını kullanması söz konusuysa, artık dönme cezası ödenmesi gerekmez. Bir başka deyişle, dönme cezası kararlaştırılmış olması sadece buna dayanan keyfi sözleşmeden dönme bakımından rol oynar. Örnek olarak: TBK m.125 uyarınca sözleşmeden dönme hakkı doğmuş olan taraf, bu sözleşmede dönme cezası kararlaştırılmış da olsa, herhangi bir ceza ödemek zorunda kalmaksızın bu hakkını kullanabilir. (sözleşmeden dönebilir. Borçlar Hukuk Genel Hükümler, Oğuzman-Öz, 2. Cilt, 10. Bası, sy.531) Bu açıklamalar ışığında somut olaya bakıldığında; Taraflar arasındaki sözleşmede kararlaştırılan ceza dönme cezası niteliğinde olup, tarafların sözleşmeden nedensiz dönmelerinin yaptırımıdır. Edimlerden herhangi birinin ya da bir kaçının yarine getirilmemesi, sözleşmeden dönüldüğünü göstermez....
Mahrum kalınan kira bedeli yönünde ise, Yargıtay 13 HD nin 18/10/2012 gün, 2011/19523 Esas, 2012/23970 Karar sayılı ilamı doğrultusunda davacının elde ki davayla sözleşmeden dönmesi ve sözleşmeden dönülmesi halinde tarafların karşılıklı olarak birbirlerine vermeyi taahhüt ettikleri şeyi vermekten kaçınıp sadece verdiklerini geri isteyebilecekleri ayrıca sözleşmeden dönen tarafın karşı tarafın kusurunun varlığı halinde ayrıca menfi zararının tazminini talep edebileceği belirtilmek suretiyle müsbet zarar kavramı içinde kalan kira bedeli kaybının istenemeyeceği gerekçesiyle reddi yönünde karar verildiği görülmüştür....
Murisin ölümü ile poliçe teminatının tahsil amacı ile davalıya yapılan başvuru neticesinde, davalı; poliçe tanzimi sırasında beyan yükümlülüğünün ihlal edildiği gerekçesi ile sözleşmeden cayma hakkını kullandığını bildirmiştir. Sigorta sözleşmeleri iyi niyet sözleşmeleri olup, taraflar sözleşme kurulması aşamasında birbirlerini aydınlatma yükümlülüğü altındadır. Dava tarihinde yürürlükte bulunan 6102 Sayılı TTK’nın 1439. maddesinde "(1)Sigortacı için önemli olan bir husus bildirilmemiş veya yanlış bildirilmiş olduğu takdirde, sigortacı 1440. maddede belirtilen süre içinde sözleşmeden cayabilir veya prim farkı isteyebilir. İstenilen prim farkının on gün içinde kabul edilmemesi hâlinde, sözleşmeden cayılmış kabul olunur....
Belediyesi hakkında da işin esasına girilerek karar verilmesi gerekirken, husumet yönünden davanın reddine karar verilmesi usul ve yasaya aykırı olup, bozma nedenidir. 2-Öte yandan; sözleşmeden kaynaklı ücret alacağının reddine dair kurulan kararın da yerinde olduğu söylenemez. Sporcu sözleşmesinin ve ödemelerle ilgili belgelerin dosyaya sunulmadığı ve bu suretle de sözleşmeden kaynaklı alacağın ispatlanamadığı gerekçesi ile anılan bu talep reddedilmiştir. Gerçekten de, dosyaya yazılı bir sözleşme sunulamamıştır....
Mahkemelerinin yetkili kılındığını, sözleşmeden ayrı olarak davalılarla yapılan protokol ile davalıların şirketin sözleşmeden ... borcuna garantör olduklarını, yapılan sözleşme gereğince şirketin malları aldığını, karşılığında Fortisbank'a ait 4 adet 20.000,00 USD tutarlı 2009 yılı Ocak ayı vadeli çeklerin verildiğini, ancak zamanında ödenmediğini, borçlu şirketin iflas ertelemesi yoluna müracaat ettiğini, bu sebeple alacaklarını borçlu şirketten alma imkanlarının kalmadığını belirterek fazlaya ilişkin hakları saklı kalmak kaydıyla garantör olan davalılardan 10.000,00 TL alacaklarının tahsilini istemiştir. Davalılar, yetki itirazında bulunmuşlardır. Mahkemece, yetkisizlik kararı verilerek, dosyanın yetkili ve görevli ... Asliye Ticaret Mahkemesine gönderilmesine karar verilmiş; hüküm, davacı tarafından temyiz edilmiştir. HUMK.nun 9. maddesi gereğince bir davada genel yetkili mahkeme, davalının ikametgahının bulunduğu yer mahkemesidir....
Mahkemece yapılan yargılama sonnda toplanan delillere ve benimsenen bilirkişi raporuna göre; davalının davacıdan 115.247.27 TL alacağı olduğu, davalı şirket tarafından edimin yerine getirilmemesi nedeniyle sözleşmeden dönüldüğü ve davalı şirketçe davacıdan menfi zararının karşılanmasının talep edildiği, senede temel teşkil eden sözleşmeden dönüldüğüne ilişkin definin şahsi defi olduğu, senedin diğer davalılara ciro edilmesi nedeniyle iyiniyetli üçüncü şahıslara karşı da teminat iddiasının ileri sürülemeyeceği gerekçesiyle davanın reddine, talep edilen manevi tazminatın şartları da oluşmadığından talebinin reddine karar verilmiş, hüküm davacılar vekilince temyiz edilmiştir....
Tapuda devrin yapılması sözleşmeden doğan hakların devredildiği anlamına gelmeyeceğinden davacı mirasçılarının sözleşmeye dayanarak sözleşmeden doğan haklarını talep edebileceklerinin kabulü gerekir. Muris ... sözleşmeden doğan haklarını temlik etmemiştir. Sözleşmede tapuya şerh edilmiştir. Diğer yandan eser sözleşmesi karşılıklı olarak feshedilmiş olmadıkça sözleşmeden sonra yapılan ve tapuda satış gösterilen işlemlerin satım olarak değil eser sözleşmesinin ifası amacıyla gerçekleştirildiği kabul edilmelidir. Davalı kooperatif sözleşmenin karşılıklı olarak anlaşma yoluyla veya bir mahkeme kararına istinaden feshedildiğine dair bir delil sunmamıştır. Genel Kurul Kararına dayanılarak satın alınıp bedelinin ödendiğini belirtmiştir. Ancak bu konuda da bir belge ibraz etmemiştir....
Aynı kanunun 10. maddesinde sözleşmeden doğan davalar için sözleşmenin ifa edildiği veya davalı ya da vekilinin dava tarihinde orada bulunması kaydıyla, sözleşmenin yapıldığı yer mahkemesinin de yetkili olduğu belirtilmiştir ki bu düzenlemeler özel yetkiye ilişkindir. Davacı, davasını özel veya genel yetkili mahkemelerden herhangi birinde açabilir. Dava konusu olayda davacı, alınan üzüm bedellerinin ödenmediği iddiasıyla davalıya karşı takip başlatmış, başka bir ifade ile sözleşmeden kaynaklanan para alacağının tahsilini talep etmiştir. Türk Borçlar Kanunu'nun 89.maddesinin 1.fıkrasına göre sözleşmeden doğan para borcu, sözleşmede aksi kararlaştırılmamışsa, alacaklının ödeme zamanındaki ikametgahında ödenir. Alacaklı, bu para borcunun ödenmesi için kendi ikametgahında takip başlatıp dava açabilir. Dava konusu olayda alacaklı davacı para alacağının ödetilmesi için ikametgahı olan ... İcra Dairesi'nde takip başlatmış olup ......
Mahkemece, davacının sözleşmeden caymış olması nedeniyle fesih bildirimi haklı olduğu gerekçesiyle davanın kabulüne karar verilmiştir. 6502 Sayılı Kanun’un 50/9. maddesinde “Devre tatile konu taşınmazın ön ödemeli satılması durumunda, devir veya teslim tarihine kadar tüketicinin herhangi bir gerekçe göstermeden sözleşmeden dönme hakkı vardır. Sözleşmeden dönülmesi durumunda satıcı, sözleşme bedelinin yüzde ikisine kadar tazminat talep edebilir. Satıcı, yükümlülüklerini hiç ya da gereği gibi yerine getirmezse tüketiciden herhangi bir bedel talep edemez. Sözleşmeden dönülmesi durumunda, tüketiciye iade edilmesi gereken tutar ve tüketiciyi borç altına sokan her türlü belge, dönme bildiriminin satıcıya ulaştığı tarihten itibaren en geç doksan gün içinde tüketiciye geri verilir....