WhatsApp Hukuki Asistan

Yeni

Son Karar yapay zeka destekli hukuk asistanınız artık WhatsApp üzerinden cebinizde. Aşağıdaki hizmetlerden dilediğinizi seçerek WhatsApp asistanınıza soru sorarak hemen kullanmaya başlayabilirsiniz.

Hukuki Destek Alma
Hukuki sorularınız için anında uzman desteği alın
Yargıtay ve BAM Kararı Arama
Emsal kararlar ve içtihatlar için arama yapın
Dava Dilekçesi Hazırlama
Yapay zeka ile hızlı ve profesyonel dilekçeler oluşturun
Sözleşme Hazırlama
Özelleştirilmiş sözleşme şablonları oluşturun
Loading Logo

sonkarar

Sayfa Yükleniyor

Olumsuz zarar, sözleşmeden dönen alacaklının haklı olması halinde, kusurlu borçludan isteyebileceği, diğer anlatımla, borçlunun sözleşmeye aykırı hareket etmesi nedeniyle sözleşmenin hüküm ifade etmemesi dolayısıyla ortaya çıkan zarardır. Sözleşmenin feshini isteyen ve fesihte haklı olan tarafın BK'nın 108/2. maddesi uyarınca menfi zararını talep etme hakkı vardır. Olumlu zarar, tamamen haklı olan tarafın sözleşmeden tamamen haksız olarak dönen taraftan isteyebileceği tazminatın konusunu oluşturup, olumlu zarar kapsamında kalan kâr mahrumiyeti sözleşmeden dönen tarafın tamamen haklı dahi olsa isteyebileceği alacak kalemlerinden değildir. Sözleşmeden dönmenin bir başka sonucu olan olumlu zararın tazmininde; tazminat isteyen kişi hem sözleşmeden dönen taraf olmamalı ve hem de kusuru bulunmamalı; tam aksine, karşısındaki kişi hem sözleşmeden dönen taraf ve hem de dönmede kusurlu olmalıdır....

    Türk Borçlar Kanununun 125/III fıkrasında sözleşmeden dönme hali düzenlenmiştir. Buna göre sözleşmeden hâlinde taraflar, karşılıklı olarak ifa yükümlülüğünden kurtulurlar ve daha önce ifa ettikleri edimleri geri isteyebilirler. Bu durumda borçlu, temerrüde düşmekte kusuru olmadığını ispat edemezse alacaklı, sözleşmenin hükümsüz kalması sebebiyle uğradığı zararın giderilmesini de isteyebilir....

      Türk Borçlar Kanununun 125/III fıkrasında sözleşmeden dönme hali düzenlenmiştir. Buna göre sözleşmeden hâlinde taraflar, karşılıklı olarak ifa yükümlülüğünden kurtulurlar ve daha önce ifa ettikleri edimleri geri isteyebilirler. Bu durumda borçlu, temerrüde düşmekte kusuru olmadığını ispat edemezse alacaklı, sözleşmenin hükümsüz kalması sebebiyle uğradığı zararın giderilmesini de isteyebilir....

        Ticaretin sözleşmeden dönme ve bedel iadesi taleplerini kabul etmediklerini belirterek müvekkilinin dava konusu mobilyaları davalıya teslime hazır olduklarını, sözleşmeden dönme ve 8.300,00-TL bedelin ticari faizi ile birlikte iadesine karar verilerek, yargılama giderleri ve vekalet ücretinin davalı tarafa yükletilmesini talep ve dava etmiştir....

          İLK DERECE MAHKEMESİ KARARI İlk Derece Mahkemesinin yukarıda tarih ve sayısı belirtilen kararı ile taraflar arasında ön ödemeli gayrimenkul satış sözleşmeleri düzenlendiği, davacıların ödemelerini yerine getirdikleri, davalının sözleşmede öngörülen 36 aylık sürede konutları teslim etmediği, davacılar tarafından gönderilen 04.12.2020 tarihli ihtarnamede, sözleşmeden dönüldüğü bildirilerek konutların rayiç bedellerinin istendiği, TBK’nın 125. maddesi uyarınca, sözleşmede aksi kararlaştırılmadıkça, alacaklının, temerrüde düşen borçludan olumlu (müspet) zararını isteyebilmesi için sözleşmeden dönmemesi gerektiği, sözleşmeden haklı olarak dönülmesi halinde istenebilecek zararın olumsuz (menfi) zarar olduğu, konutların rayiç bedellerine ilişkin zarar olumlu zarar kapsamında kaldığından davacıların bunu talep edemeyecekleri ancak, olumsuz zarar kapsamında kalan ödedikleri tutarları faizi ile birlikte geri isteyebilecekleri, bu esaslar çerçevesinde bilirkişi tarafından depo emrine esas tutarın...

            sözleşmeden aslen davacının döndüğünü ve ------ kiralamasına devam etmek istemediğini gösterdiğini, müvekkili şirketin franchise bedelini peşinen almış olup, sözleşmenin feshinde hiçbir menfaati bulunmadığını, Davacının sözleşmeden döndüğünü beyan etmesi karşısında ilgili yer müvekkili şirket tarafından işletilmek zorunda kalındığını, Anahtarlar işyeri sahibinden alınmış olup, zorla girmek gibi bir durum söz konusu olmadığını, söz konusu 20.000 TL franchise bedeli olup, müvekkil şirketçe sözleşme çerçevesinde kararlaştırıldığı üzere araçlar davacıya teslim edildiğini, buna ilişkin fatura da düzenlenmiş olduğunu belirterek --------- sözleşmesi çerçevesinde müvekkilinin herhangi bir kusurunun bulunmaması ve araç teslimini sağlamış olması nedeni ile davacının hiçbir alacağı bulunmaması karşısında işbu davanın reddine, karar verilmesini talep etmiştir....

              Bu yükümlülüğün ihlali halinde, sigortacı durumu öğrendiği tarihten itibaren bir ay içinde sözleşmeden cayabilir veya sözleşmeyi yürürlükte tutarak sekiz gün içinde prim farkını talep edebilir. Ancak, sigortacının bildirilmemiş, eksik veya yanlış bildirilmiş olan hususları bilmesi veya ihbar etmemenin ya da yanlış ihbar etmenin kusura dayanmaması halinde cayma caiz değildir. Bu durumda rizikonun kabul edildiğinden daha yüksek olması nedeniyle daha fazla bir prim alınması gerekiyorsa sigortacı durumu öğrendiği tarihten itibaren sekiz gün içinde prim farkını talep edebilir. Sigorta ettiren, talep edilen prim farkını kabul ettiğini sekiz gün içinde bildirmediği takdirde sözleşmeden cayılmış olur. Ancak, prim farkının kabul edilmemesi nedeniyle sözleşmeden cayılması sigortacının gerçeğe aykırı veya eksik beyanı öğrendiği tarihten itibaren bir aylık süre içinde söz konusudur....

                Noterliğinin 12921 yevmiye nolu 04.08.2011 tarihli ihtarname ile süresinde sözleşmeden cayıldığının belirtildiği, her ne kadar davalı tarafından kira sözleşmesi yapılarak davacının tatil hakkını kullandığı beyan edilmiş ise de, belirtilen sürelerde yine davacının çalışmakta olduğu imzalanan belgelerin öncesinden imzalanarak davalıya verildiği anlaşıldığından, davacı alıcının tatil hakkını kullanmadığı sözleşmeden her zaman için dönebileceğinden birleşen davanın kısmen kabulü, asıl davada davalı ... şirketin ortağı ve yetkili temsilcisi olduğundan sözleşmeden caymadan haberi olduğu halde senetleri ciro yolu ile aldığından bu davalıya karşı açılan davanın da kısmen kabulü yönünde hüküm tesis edilmiştir....

                  . - K A R A R - Davacı vekili; müvekkili aleyhine Didim İcra Müdürlüğü kanalıyla asıl borçlusu... olan sözleşme nedeniyle ipoteğin paraya çevrilmesi yoluyla icra takibi başlatıldığını, takibe dayanak sözleşmeden haberdar olmadığını ve imzalamadığını, müvekkilinin takibe dayanak sözleşmeden sonra imzalanmış olan 24.11.2006 tarihli sözleşme için ipotek verdiğini ve kefil olduğunu, bu sözleşmeden kaynaklanan borcun 09.11.2007 tarihinde kapatıldığını, ipoteğin fekki için yaptığı müracaatların sonuçsuz kalması nedeniyle 01.02.2008 tarihinde davalıya ihtarname göndererek ipoteğin fekkini talep ettiğini, bu ihtardan dört ay sonra takibe geçildiğini, davalı tarafından takibin diğer borçlularına ihtarname gönderilerek alacağın muaccel hale getirildiğini, kendisine bu yönde bir ihtarname tebliğ edilmediğini, kendisinin imzalamamış olduğu sözleşmeden kefil sıfatıyla sorumlu tutulmasının mümkün olmadığını, ayrıca kefilliğinin varlığı kabul edilse dahi davalının asıl borçlulardan alacağını tahsil edebilecekken...

                    Şti. davaya cevap vermemiş, diğer davalılar, davacının tamir hakkını kullandığını, sözleşmeden cayma koşullarının oluşmadığını, kullandığı krediye ait ödediği faizi isteyemeyeceğini savunarak davanın reddini dilemişlerdir. Mahkemece, araçta aynı arızanın ikiden fazla tekrarladığı, bu durumda araçtan faydalanamamanın süreklilik kazandığı,sözleşmeden cayma koşullarının oluştuğu, kullanılan araç kredisi için ödenen faiz ile satım bedelinden banka dışıdaki davalıların sorumlu olduğu gerekçesi ile, davalı ... A.Ş yönünden davanın açılmamış sayılmasına, aracın iadesi ile ödenen 40.474.620.848 Liranın diğer davalılardan faizi ile müteselsilen tahsiline karar verilmiş; hüküm, davalılar ... A.Ş, ... Oto San. Ltd., ... ......

                      UYAP Entegrasyonu