ye borçlu olduğuna ve davacının da davalıya o borcunu ödemesi konusunda talimat verdiğine ilişkin davalının elinde her hangi bir kesin delilin bulunmadığı, davalı şirket vekiline yemin delilinin hatırlatıldığı halde verilen kesin süre içinde davacıya yemin yöneltmediğinden yemin delilinden vazgeçmiş sayıldığı, ayrıca davacının davalı şirkete sermaye koyma borcu ile daha önceden payına düşen ve ödenen genel giderlerden dolayı her hangi bir borcunun bulunmadığının da anlaşıldığı gerekçesiyle davanın kabulüne dair verilen kararın davalı vekili tarafından temyiz edilmesi üzerine karar Dairemizin 09.01.2014 günlü ilamında açıklanan nedenlerle davalı yararına bozulmuştur. Davacı vekili karar düzeltme isteminde bulunmuştur. Yargıtay ilamında benimsenen gerektirici sebeplere göre, davacı vekilinin HUMK’nın 440. maddesinde sayılan hallerden hiçbirini ihtiva etmeyen karar düzeltme isteğinin reddi gerekir....
nin de sermaye koyma borcunu 31.10.2010 tarihi itibarıyla değil 28.10.2011- 11.11.2011 tarihleri arasında şirketin banka hesabına ödediği, bu ortağın bankaya yatırdığı paraların, söz konusu ödemelerle aynı tarih ve tutarda ...'...
ve özel menfaatler hakkında anonim şirketlere ilişkin hükümler uygulanır.” hükmünü amirdir. 6102 Sayılı Türk Ticaret Kanununun anonim şirketlere ayni sermaye konulması ile ilgili “ayni sermaye konulabilecek malvarlığı unsurları” başlıklı 342. maddesi; “(1)Üzerlerinde sınırlı ayni bir hak, haciz ve tedbir bulunmayan, nakden değerlendirilebilen ve devrolunabilen, fikrî mülkiyet hakları ile sanal ortamlar da dâhil, malvarlığı unsurları ayni sermaye olarak konulabilir....
ve özel menfaatler hakkında anonim şirketlere ilişkin hükümler uygulanır.” hükmünü amirdir. 6102 Sayılı Türk Ticaret Kanununun anonim şirketlere ayni sermaye konulması ile ilgili “ayni sermaye konulabilecek malvarlığı unsurları” başlıklı 342. maddesi; “(1)Üzerlerinde sınırlı ayni bir hak, haciz ve tedbir bulunmayan, nakden değerlendirilebilen ve devrolunabilen, fikrî mülkiyet hakları ile sanal ortamlar da dâhil, malvarlığı unsurları ayni sermaye olarak konulabilir....
ve özel menfaatler hakkında anonim şirketlere ilişkin hükümler uygulanır.” hükmünü amirdir. 6102 Sayılı Türk Ticaret Kanununun anonim şirketlere ayni sermaye konulması ile ilgili “ayni sermaye konulabilecek malvarlığı unsurları” başlıklı 342. maddesi; “(1)Üzerlerinde sınırlı ayni bir hak, haciz ve tedbir bulunmayan, nakden değerlendirilebilen ve devrolunabilen, fikrî mülkiyet hakları ile sanal ortamlar da dâhil, malvarlığı unsurları ayni sermaye olarak konulabilir....
İSTİNAF NEDENLERİ: Davacı vekili; müvekkili şirketin, davalının sermaye koyma borcunu yerine getirmemesi nedeniyle uğranılan zararı ispat yükümlülüğünün bulunmadığını, sermaye koyma borcunun yerine getirilmemesinin, şirketlerin doğası gereği zarara sebebiyet vereceğini, bu nedenle sermaye borcunun yerine getirilmemesinden kaynaklanan zarar isteminin kabulünün gerektiğini, mahkemece ortaklıktan çıkarılan davalının hisselerinin akıbetine ilişkin hüküm kurulmamasının hatalı olduğunu, bu hisselerin müvekkiline bedelsiz olarak devrine karar verilmesi gerektiğini belirterek, kararın kaldırılarak davanın kabulüne karar verilmesini talep etmiştir....
Asliye Hukuk Mahkemesinin 2022/177 Esas sayılı dosyasına tevzi edilmiş, mahkemenin 2022/177 -171 E K sayılı 17/03/2022 tarihli görevsizlik kararı ile özetle; davanın hukuki niteliği itibariyle, sermaye koyma borcunu yerine getirmeyen davacı ortaktan sermaye alacağının tahsili istemine ilişkin olduğu, anonim şirketlerde sermaye koyma borcunda temerrüde düşülmesinin sonuçları TTK md. 482-483’te düzenlendiği, TTK md 482’de temerrüdün genel sonuçları, TTK md 483’te ise ıskat usulünün düzenlendiği, pay sahibinin belirlenen vadede sermaye borcunu ifa etmeyip temerrüde düşmesi halinde şirket yönetim kurulu mütemerrit pay sahibini, kısmi ödemelerden doğan haklardan mahrum etmeye ve şirketten çıkarmaya yetkili olduğu (TTK 482/2), anonim şirkete sermaye koyma borcunun ifa edilmediğine ilişkin uyuşmazlığın TTK da düzenlendiği ve bu hali ile davanın ticari dava olduğu gerekçesiyle görevsizlik kararı ile dosya mahkemize gönderilmiştir....
A.Ş. defter ve belgelerine göre davalının herhangi bir sermaye borcu olmadığı gerekçeleriyle davanın reddine karar verilmiştir. Kararı davacı vekili temyiz etmiştir. Dava, davalının O2 Oksijen Teknoloji Geliştirme ve Bilişim Sis. San. Tic. A.Ş.'ye olan sermaye koyma borcunu yerine getirmediği ileri sürülerek başlatılan icra takibine yapılan itirazın iptali istemine ilişkindir. Mahkemece bilirkişi raporu doğrultusunda O2 Oksijen A.Ş.'nin defter ve belgelerine göre davalının sermaye borcu olmadığı gerekçesiyle davanın reddine karar verilmiştir....
Tüm dosya kapsamının incelenmesinden alınan bilirkişi raporuna göre ; davacının sermaye koyma borcunu yerine getirdiği, bu kapsamda dava dışı şirkete sermaye koyma borcunun bulunmadığı, raporda her ne kadar araç satım sözleşmesinden dolayı ödemeye ilişkin muhasebe kaydının dava dışı şirket kayıtlarında yer almamasından dolayı davacının dava dışı şirkete 30.000,00 TL borcu olduğu yönünden tespit yapılmış olsa da noter huzurunda yapılan araç satış sözleşmesinin kesin nitelikte delil olduğu, sözleşmede bedelinin alındığı-ödendiği kaydının bulunduğu, aksinin ancak bunu iddia eden tarafından yazılı belgelerle ispat edilmesi gerektiği, araç satış sözleşmesi gereğince bedelin ödendiği karine olarak kabul edilmesi gerektiğinden bu durumda davacı tarafın dava dışı şirkete herhangi bir başkaca borcunun bulunmadığı anlaşılmakla davanın kabulüne dair aşağıdaki şekilde karar vermek gerekmiştir. HÜKÜM: Yukarıda açıklanan nedenlerle ; 1-Davanın KABULÜNE, Davacının Bursa 11....
Davalı vekili, şirketin sermaye artırımı nedeniyle ortağından talepte bulunabilmesi için sermaye artırım işlemlerinin geçerli olması gerektiğini, davacı şirketin 14.07.2011 tarih ve 21 sayılı yeni bir ortaklar kurulu kararı almak suretiyle 28.01.2010 tarihli eski kararı ortadan kaldırdığını, 14.07.2011 tarihli ortaklar kurulu kararının tescil ve ilan edilmediğini, ayrıca toplantıya katılmayan müvekkilinin sermayenin erken ödenmesine ilişin ihtarnamenin de keşide edilmediğini, bu itibarla ortada sermeye artırımına ilişkin geçerli bir kararın bulunmadığını savunarak, davanın reddini talep etmiştir....