Loading Logo

sonkarar

Sayfa Yükleniyor

Davalı-birleşen davacı vekili salt sermaye borcunun ödenmemesi nedeniyle ortaklıktan çıkartılabilmek için usulüne uygun alınmış bir sermaye artırım kararı, sermayenin ne zaman ve ne şekilde ödeneceğine ilişkin alınmış bir ortaklar kurulu kararı, çıkartılması istenen ortağa sermaye borcunun olduğunu bildirmesi ve artırılan sermayenin ödenmemesinin şirketi zor duruma düşürmesi, bunun yanında usulüne uygun ihtarnamelerin gönderilmesi gerektiğini, iki ihtar koşulunun yerine getirilmemesi nedeniyle ortaklıktan çıkarılma kararının usule uygun olmadığını, şirketin borçlu görünse de artı değerde olduğunu, şirket ortağı ...'...

    Mahkemece; adi ortaklıkta fesih ve tasfiye istenilmeden ortağın ayın olarak veya nakden ödediği sermaye payını diğer ortakdan isteyemeyeceği, davacıya göre adi ortaklığın zarar etmekte olduğu, dolayısıyla zarar eden ve devam eden bir adi ortaklık bulunduğu ve davacının talebinde fesih ve tasfiye olmadığından dava dilekçesindeki talebe fesih ve tasfiye talebi kendiliğinden eklenemeyeceği gerekçesi ile davanın reddine karar verilmiş, hüküm davacı vekili tarafından temyiz edilmiştir. Kural olarak adi ortaklıkta; ortaklardan biri sermaye payı taahhüdünden doğan borcunu ifa etmezse, diğer tüm ortaklar veya onlar adına ortaklık yönetimi ya da ortaklardan birisi de açacağı bir dava ile temerrüde düşen ortağın borcunun ifasını talep edebilir. Ancak, bir ortağın sermaye koyma borcunu yerine getirmeyen ortağa karşı böyle bir ifa davası açması için kendisine düşen sermaye borcunu ifa etmiş olması ya da ifasını önermiş olması gereklidir....

      "İçtihat Metni" Mahkemesi :Ticaret Mahkemesi - K A R A R - Dava, ödenmemiş sermaye koyma borcunun bulunmadığının tespiti istemine ilişkin olup, uyuşmazlığın şirketler hukukundan kaynaklanmasına göre kararın temyiz incelemesi Dairemizin görevi dışındadır. SONUÇ : Yukarıda açıklanan nedenlerle dosyanın temyiz incelemesini yapmakla görevli Yüksek 11.Hukuk Dairesi Başkanlığına gönderilmesine, 06.04.2010 gününde oybirliğiyle karar verildi....

        ve özel menfaatler hakkında anonim şirketlere ilişkin hükümler uygulanır.” hükmünü amirdir. 6102 Sayılı Türk Ticaret Kanununun anonim şirketlere ayni sermaye konulması ile ilgili “ayni sermaye konulabilecek malvarlığı unsurları” başlıklı 342. maddesi; “(1)Üzerlerinde sınırlı ayni bir hak, haciz ve tedbir bulunmayan, nakden değerlendirilebilen ve devrolunabilen, fikrî mülkiyet hakları ile sanal ortamlar da dâhil, malvarlığı unsurları ayni sermaye olarak konulabilir....

          Şti. adında kurulacak şirkete sermaye koymayı taahhüt ettiklerini, bu kapsamda müvekkilinin 30.12.2011 tarihinde 150.000,00 TL, diğer ortak davalının da 30.05.2012 tarihinde 75.000,00 TL sermaye koyma taahhüdü altına girdiklerini, bu hususta tanıklar huzurunda sözleşme imzalandığını, müvekkilinin söz konusu sermaye borcunu yerine getiremediği için bononun davalı tarafından haksız ve yetkisiz bir şekilde icra takibine konulduğunu, müvekkilinin davalıya, bahse konu senede ilişkin veya başka herhangi bir borcunun bulunmadığını, senedin sebepten mücerret olmadığını ileri sürerek davalı tarafından müvekkili aleyhine Eskişehir 7. İcra Müdürlüğü'nün 2012/2299 Esas sayılı icra takip dosyasına dayanak bono nedeniyle müvekkilinin davalıya borcu olmadığının tespiti ile davalı aleyhine % 20'den aşağı olmamak üzere haksız takip tazminatını talep ve dava etmiştir....

            "İçtihat Metni"Mahkemesi :Ticaret Mahkemesi Tarih : - K A R A R - Uyuşmazlığın, davacı şirketin kurucu ortağı bulunan davalının sermaye koyma borcunu yerine getirmediği iddiasına dayalı alacak istemine ilişkin olup, kararın temyiz incelemesi Dairemizin görevi dışındadır. SONUÇ : Yukarıda açıklanan nedenlerle dosyanın temyiz incelemesini yapmakla görevli Yüksek 11.Hukuk Dairesi Başkanlığına gönderilmesine, 25.03.2009 gününde oybirliğiyle karar verildi....

              in ödemesi mecburi olan sermaye borcunu ödememesi nedeniyle yapıldığını, davanın alacak davası olmadığını, davacının gerek dava dilekçesinde gerekse de 25/01/2012 tarihli ihtarnamede sermaye borcunun varlığını bir anlamda kabul ettiğini, davacının sermaye borcunu başka bir bedelden mahsup edilmesi gerektiğine dair ifadeler kullandığını, TTK'nın 528/1 m. belirtildiği üzere ortakların koymayı taahhüt ettikleri sermayeleri itibari değerleri nispetinde para olarak ödemeye mecbur olduklarını, davacının sermaye koyma borcunda temerrüte düşmesi üzerine TTK'nın 529. maddesi gereği ... 3. Noterliği'nin 23/11/2011 tarih ve 15429 yevmiye nolu ihtarnamesinin keşide edildiğini, bu ihtarla ...'in taahhüt etmiş olduğu 25.000 TL olan sermaye koyma borcunu 15 gün içinde yerine getirmesinin istendiğini, bu ihtara rağmen ...'in sermaye koyma borcunu ödemediğini, bunun üzerine ... 3. Noterliği'nin 04/01/2012 tarih ve 191 yevmiye nolu ikinci ihtarı ile ...'...

                Davalı vekili, davacıların ihtarlara rağmen sermaye koyma borçlarını ödemediklerini savunarak, davanın reddini istemiştir. Mahkemece, iddia, savunma, bilirkişi raporu ve dosya kapsamına göre, davacıların iki ihtara rağmen sermaye koyma borçlarını ödemedikleri, % 50 payı aşan ortakların katılımı ile karar alındığı gerekçesiyle, davanın reddine karar verilmiştir. Kararı, davacılar vekili temyiz etmiştir. Dava dosyası içerisindeki bilgi ve belgelere, mahkeme kararının gerekçesinde dayanılan delillerin tartışılıp, değerlendirilmesinde usul ve yasaya aykırı bir yön bulunmamasına göre, davacılar vekilinin tüm temyiz itirazları yerinde değildir. SONUÇ: Yukarıda açıklanan nedenlerden dolayı, davacılar vekilinin bütün temyiz itirazlarının reddiyle usul ve kanuna uygun bulunan hükmün ONANMASINA, aşağıda yazılı bakiye 03,... TL temyiz ilam harcının temyiz edenden alınmasına, 27.02.2013 tarihinde oybirliğiyle karar verildi....

                  Her ne kadar davacı tarafından emeği ile ortaklığa katıldığı beyan edilse de, davacının bu beyanı dikkate alındığında, ortaklığa emeği ile değil, sermaye koyma borcunu nakden ödenmeyi taahhüt ederek (%25 ortaklık payı oranında) ortak olduğu anlaşılmaktadır. O halde mahkemece, davacının sermaye borcunu nakden ödemeyi taahhüt ederek ortak olduğu kabul edilip, davacının sermaye koyma taahhüdünün tasfiye hesabında dikkate alınarak davacının tasfiye alacağının belirlenmesi konusunda uzman yeni bir bilirkişiden taraf ve Yargıtay denetimine açık rapor alınmak suretiyle sonucuna göre karar verilmeliyken mahkemece eksik inceleme ve yanılgılı değerlendirme ile karar verilmesi doğru görülmemiş, bozmayı gerektirmiştir....

                    Yine, ortakların şirketteki sermaye koyma borcu bakımından, kural olarak ortaklık devam ettiği sürece sermaye koyma borcu zaman aşımına uğramaz. Her ortak kendi taahhüt ettiği, sermaye payı borcundan ve kendi temerrüdünden dolayı sorumludur. TTK.'nın 128/7. Maddesine göre Şirket, her ortağın sermaye koyma borcunu yerine getirmesini isteyebileceği ve dava edebileceği gibi, yerine getirmede gecikme sebebiyle uğradığı zararın tazminini de isteyebilir. TTK.'nın 128/7. maddesine göre eğer sermeye olarak şirkete para taahhüt edildiyse, temerrüde düşüldüyse TTK'nın 128/7. maddesi gereğince tazminat hakkına helal gelmemek şartıyla, aksine şirket sözleşmesinde veya esas sözleşmede hüküm yoksa, şirketin tescili anından itibaren temerrüt faizi de ödenir. Eğer şirkete sermaye olarka alacaklar devredildiyse, bu alacaklar da TTK.'...

                      UYAP Entegrasyonu