DAVA KONUSU : Menfi Tespit (Sermaye Artırım Borcundan Kaynaklanan) KARAR : TARAFLARIN İDDİA VE SAVUNMALARININ ÖZETİ Asıl davada davacı vekili, dava dilekçesinde özetle; müvekkilinin davalı şirketin % 33 oranında ortağı olduğunu, şirketin sermayesinin 18.01.2011 tarihli Sicil Gazetesinde ilan edildiği üzere 50.000,00 TL’den 3.851.878,30 TL'ye çıkartıldığını, ancak aynı yıl içerisinde 30.03.2011 tarihli olağanüstü genel kurulda sermaye azaltımı kararı alarak, şirket sermayesinin tekrar 50.000,00 TL’ye indirdiğini, müvekkilinin sermaye artırımı öncesi 1.658.30 adet paya sahipken, sermaye artırımı sonrası 127.751.396 paya sahip olduğunu, ancak sonraki tarihte yapılan sermaye azaltımı ile şirketteki sermayesinin eski şekline döndüğünü, sermaye azaltımının, sermaye arttırımı ile oluşan payların yok edilmesi suretiyle gerçekleşmesi nedeniyle yok edilen paylara ilişkin pay sahipliğinin yitirildiğini ve sermaye koyma borcunun sona erdiğini, artırılan tutar kadar sermaye azaltımı işlemiyle yok...
in %70 hisseyle 420.000,00 TL sermaye payına, ... %23 hisse ile 138.000,00 TL sermaye payına, ... %7 hisse ile 42.000,00 TL sermaye payına sahip oldukları, ... tarafından toplam 120.600,00 TL sermaye ödemesinin yapıldığı, ancak yapılan sermaye ödemelerinin aynı gün veya bir gün sonra tekrar şirketin kasa hesabına aktarıldığı, tekrar şirketin banka hesabına sermaye ödemesi yapıldığı, davacının ortak sıfatıyla yaptığı ve sermaye koyma borcundan mahsup edilen ödemelerin, tekrar tekrar şirketten çekilmek ve yatırılmak suretiyle müdürün sermaye borcunun kayıtlarda ödenmiş görünmesi sonucunu doğuracak şekilde gerçekleştirilmiş söz konusu işlemlerin sermaye taahhüt hesabını kapatmak için yapılan fiktif hesap hareketler olduğu değerlendirilmiştir. Bu eylem gerçekte şirkete borç ödenmemiş olmasına rağmen şirket kayıtlarında ödenmiş olarak görünmesi sonucunu doğurmuştur....
DAVA Davacı vekili dava dilekçesinde; davalı şirketin 2007 yılında 10.000,00 TL sermaye ile ortaklar... ve ... tarafından kurulduğunu, 04.11.2009 ve 22.11.2010 tarihli kararlarlar ile sermaye artırımına gidildiğini belirterek müvekkilinin ve davalı şirket ortağının bugüne davalı şirkete yatırmış oldukları paranın belirlenmesine, bu tutarların ortakların ayrı ayrı sermaye borcuna karşılık gelen kısmının ve ortaklardan her birinin şirkete olan sermaye borcunun tespitine, sermaye borcunu aşacak şekilde ödeme yapmış ortağın şirketten olan alacağının tespitine karar verilmesini talep etmiştir. II. CEVAP 1.Davalı ... vekili cevap dilekçesinde; müvekkilinin sermaye borcunun önemli bir kısmını ödediğini, davacının sermaye borcunu ödediğinin ispatı gerektiğini savunarak davanın reddini istemiştir. 2.Diğer davalı cevap vermemiştir. III. İLK DERECE MAHKEMESİ KARARI İlk Derece Mahkemesinin yukarıda tarih ve sayısı belirtilen kararı ile davacı ve davalı ...'...
CEVAP : Davalı vekili cevap dilekçesinde özetle; 6102 Sayılı Türk Ticaret Kanunu 573/2 hükmü gereği limited ortaklıkta ortakların temel yükümlülüğünün sermaye koyma borcu olduğunu, ancak davacı, 2012’de kurulmuş olan şirkete sermaye koyma borcunu aradan 9 yıl geçmesine rağmen halen yerine getirmemiş olmakla şirket karşısında borçlu sıfatını haiz olduğunu, şirkete sermaye koyma borcunu ödememiş olan borçlunun huzurdaki gibi bir davayı açma hakkı bulunmadığını, borcunu ödememesine rağmen bu haksız davayı açması hakkın kötüye kullanılması niteliğinde olduğunu, .......
-TL ek sermaye koyma borcu altına girdiğini, taahhüt edilen sermaye tutarının zamanında ödenmemesi üzerine davalı aleyhine Küçükçekmece 4. İcra Müdürlüğü’nün 2012/6040 E. sayılı dosyası üzerinden takibe girişildiğini, takibin davalı yanın itirazı üzerine durduğunu, anılan itirazın iptali için açılan dava neticesinde, takip tarihi itibariyle taahhüt edilen sermaye borcunun 1/4’üne tekabül eden 37.500,00 TL’nın muaccel olduğu, bakiye kısmın henüz muaccel olmadığı ve erken ödemeye ilişkin bir karar da bulunmadığı gerekçesiyle itirazın 37.500,00 TL’lik kısmı bakımından iptaline karar verildiğini, bunun üzerine bakiye 112.500,00 TL sermaye koyma borcunun tahsili için davalı aleyhine girişilen takibin davalının haksız itirazı üzerine durduğunu ileri sürerek, itirazın iptalini ve asıl alacağın %20’sine tekabül eden icra inkar tazminatının davalıdan tahsilini talep ve dava etmiştir....
DAVA Davacı vekili dava dilekçesinde özetle; davalının bir adet pay karşılığı 2.000,00 TL sermaye koyma borcuna ilişkin taahhüdünün 1/4'ünü şirket kuruluşunun tescil tarihinden itibaren en geç üç ay içinde, kalan 3/4'nü ise üç yıl içinde ödemesi gerektiğine karar verildiğini, müvekkili şirketin ticaret siciline tescil tarihinden bu yana davalının sermaye koyma borcunu yerine getirmediğini, davalıya sermaye koyma taahhüdünü yerine getirmesi için ihtarname gönderildiğini, ticaret sicil gazetesinde ilan yapılmak suretiyle davalıya sermaye taahhüdünü ödemeye çağrıda bulunulduğunu, davalının sermaye koyma borcunu yerine getirmediğini belirterek davalının şirket ortaklığından çıkarılmasına, hisselerinin şirkete devredilmesine karar verilmesini talep ve dava etmiştir....
nun şirkete sermaye koyma borçlarının yerine getirdikleri şirket defterlerine göre kayıt altına alınmış ise de, şirket kayıtları usulüne uygun tutulmadığından ve adı geçen ortakların sermaye koyma borçlarının nasıl yerine getirdiklerine dair tespitte bulunulamadığından bu ortakların sermaye koyma borcunu yerine getirdiklerinin kabulünün mümkün olmadığı, eşit işlem ilkesi gereğince, tüm sermaye borcu olan ortaklara apel çağrısının yapılması gerekirken yapılmadığı, bu yönüyle iskat müessesinin usulüne uygun yerine getirilmediği gerekçesiyle asıl ve birleşen Bakırköy 1. Asliye Ticaret Mahkemesi 2012/255 sayılı dosyasında davacı şirket vekilinin itirazın iptali talebinin reddine, birleşen Bakırköy 8. Asliye Ticaret Mahkemesi'nin 2012/405 esas sayılı dosyasında, davacının sermaye koyma borcunu bir kısım menkul ile yerine getirdiği iddiası yerinde olmadığından borçlu olmadığının tespitine ilişkin davanın da reddine dair verilen karar, asıl ve birleşen Bakırköy 1....
Mahkemece, iddia, savunma ve benimsenen bilirkişi raporuna göre, davacı müflis şirketin ....07.2008 tarihli toplantıda almış olduğu sermaye artırımına ilişkin kararının tescil edilerek, ticaret sicili gazetesinde ilan edildiği, ilan metninde her bir pay sahibinin ne miktar sermaye koyma taahhüdünde bulunduklarının açıkça belirtildiği, gerek sermaye artışına ilişkin kararın, gerekse toplantı tutanağının imzalanması için ... heyetine yetki verilmesine ilişkin kararın oy birliği ile alındığı, sermaye artışına ilişkin tüm yasal prosedürün tamamlanmış olduğu, alınan ve tescil edilen karara rağmen davalının sermaye koyma taahhüdünü yerine getirmediği, davalının, davacı müflis şirkete takip tarihi itibari ile toplam 30.471,01 TL borcunun bulunduğunun anlaşıldığı gerekçesiyle, davanın kabulü kabulüne dair verilen kararın davalı vekilince temyizi üzerine karar dairemizce bozulmuştur. Davacı vekili bu kez karar düzeltme isteminde bulunmuştur....
------sayılı dosyasındaki dava da, davacı şirketin sermaye koyma borcunu yerine getirmeyen davacı şirketin ortağı hakkında sermaye borcunun tahsili için başlatılan icra takibine yapılan itirazın iptali istemine ilişkindir. Davanın dayanağı TTK'nin 482. Maddesidir. Davacı şirket, davacı şirketin ortağı olan davalının TTK'nin 482. Maddesi uyarınca sermaye borcunu ödememesi nedeniyle borcun ve işlemiş faizinin tahsili amacıyla başlatılan icra takibine yapılan itirazın iptalini talep etmektedir. Yani her iki davanın davacısı, dava konusu, davanın dayanağı, davacı şirketin sermaye artırımına ilişkin ---- ---- kararı, davacı şirketin ödenmeyen sermayenin ödenmesi için ------- ilân aynıdır. Sadece davanın davalıları farklı olup her iki davalı da davacı şirketin sermaye koyma borcunu yerine getirmeyen ortaklarıdır....
Tetkik Hakimi ... tarafından düzenlenen rapor dinlenildikten ve yine dosya içerisindeki dilekçe, layihalar, duruşma tutanakları ve tüm belgeler okunup incelendikten sonra işin gereği görüşülüp, düşünüldü: Davacı vekili, davalı şirketin ortağı olan müvekkilinin sermaye koyma borcunu yerine getirmediğinden bahisle ortaklıktan çıkarıldığını, oysa müvekkile bahsedildiği gibi, ne ikinci ihtarnamenin ne de ortaklıktan çıkarıldığına ilişkin kararın usulüne uygun bir biçimde tebliğ edilmediğini ileri sürerek, 16...2008 tarihli ve 16.01.2009 tarihli 2009/... sayılı ortaklıktan çıkarılma kararının iptalini talep ve dava etmiştir. Davalı şirket, ... ve ... vekili, davanın süresinde açılmadığını ve müvekkil şirket dışında diğer davalılara yöneltilemeyeceğini, sermaye koyma borcunda tüm ortaklara eşit davranıldığını, ihtarnamelerin usulüne uygun biçimde tebliğ edildiğini savunarak, davanın reddini istemiştir....