Loading Logo

sonkarar

Sayfa Yükleniyor

zararlarıyla sözleşmenin aynen ifasından kaynaklı zararlarını talep edebileceği, davacının sermaye koyma borcunun ihlalinden kaynaklı doğrudan zarar talebi sözleşmenin uygulanmasına ilişkin olup, fesih sonucuna bağlı olmadığından yerinde görülmediği gerekçesiyle sermaye koyma borcuna yönelik talebi açısından ise davanın reddine karar verilmiştir....

    İhtar üzerine yaptıkları ödeme kısmi ödeme olup sermaye koyma borcu tamamen yerine getirilmediğinden sermaye taahhütlerini yerine getirdikleri yönündeki davacıların iddiası yerinde değildir. Yine anılan maddede, süresinde borcunu yerine getirmeyen ortağın temerrüde düşeceği, mütemerrit pay sahibinin yönetim kurulu kararı ile ıskat edilebileceği 483. maddede de bunun usulü düzenlenmiş olup, sermaye koyma borcunun tamamı ferileri ile birlikte yerine getirilmedikçe ortak mütemerrit olmaktan kurtulamaz. Iskatın sadece pay taahhüdünden doğan borca ilişkin olduğu ferilerinin ödenmemesi halinde ıskat usulüne başvurulamayacağına ilişkin davacı iddiasının yasal temeli bulunmamaktadır. Maddede mütemerrit ortağın ıskat edilebileceği belirtildiğinden ve borcun tamamı ferileri ile birlikte yerine getirilmedikçe temerrüt hali sona ermeyeceğinden maddeden sadece ana para borcuna ilişkin olarak ıskat kararı alınabileceği sonucuna varılamayacaktır....

      Asliye Hukuk Mahkemesinin 2022/177 Esas sayılı dosyasına tevzi edilmiş, mahkemenin 2022/177 -171 E K sayılı 17/03/2022 tarihli görevsizlik kararı ile özetle; davanın hukuki niteliği itibariyle, sermaye koyma borcunu yerine getirmeyen davacı ortaktan sermaye alacağının tahsili istemine ilişkin olduğu, anonim şirketlerde sermaye koyma borcunda temerrüde düşülmesinin sonuçları TTK md. 482-483’te düzenlendiği, TTK md 482’de temerrüdün genel sonuçları, TTK md 483’te ise ıskat usulünün düzenlendiği, pay sahibinin belirlenen vadede sermaye borcunu ifa etmeyip temerrüde düşmesi halinde şirket yönetim kurulu mütemerrit pay sahibini, kısmi ödemelerden doğan haklardan mahrum etmeye ve şirketten çıkarmaya yetkili olduğu (TTK 482/2), anonim şirkete sermaye koyma borcunun ifa edilmediğine ilişkin uyuşmazlığın TTK da düzenlendiği ve bu hali ile davanın ticari dava olduğu gerekçesiyle görevsizlik kararı ile dosya mahkemize gönderilmiştir....

        Şti. olarak değiştirildiğini, ortakların payının tamamını Ebru Şen'e devrettiğini, devir sonrasında 29.05.2019 tarihinde Ebru Şen'in tek ortak olarak sermaye artırımı yaparak 500.000,00 TL olarak belirlendiğini, sermaye borcu olarak geriye kalan 490.000,00 TL'nin 24 ay vade ile ödeyeceğini taahhüt altına alındığını, 17.09.2019 tarihinde noter onaylı genel kurul kararıyla tek ortak Ebru Şen hissesinin yarısını T5 devrettiğini, müvekkili T5 devir sonrası 135.000,00 TL değerindeki %27 hissesini T4 ve 100.000,00 TL değerindeki %20 hissesini T3 02.03.2020 tarihinde noter onaylı genel kurul kararıyla usulüne uygun olarak devrettiğini, sermaye koyma borcunun amacı şirketin mal varlığına ilişkin olduğunu ve sermaye artımında ortaya çıktığını, hisse devri ile doğmayacağını, hisse devri sözleşmesinin sermaye artırım sözleşmesi olmadığını, sermaye koyma borcunun dayanağı olmayacağından ortaklığa karşı bir borçtan söz edilemeyeceğini, şirket hissesinin devri ile sermaye koyma borcu doğuran bir işlem...

        Somut olayda davacı vekili, müvekkilinin ayni sermaye koyma taahhüdünde bulunmamasına rağmen usule ve kanuna aykırı şekilde gerçekleştirilen genel kurul toplantısında bu yönde karar alındığını, davalı şirketin ayni sermayenin tespiti için açtığı davanın devam ettiğini, davalı şirket yönetim kurulunun müvekkilinin ayni sermaye koyma taahhüdünü yerine getirmediği gerekçesiyle müvekkilinin ortaklıktan ıskatına karar verdiğini, ayni sermaye koyma prosedürüne ve ıskat prosedürüne uyulmadığını ileri sürerek ıskata ilişkin yönetim kurulu kararının batıl olduğunun tespiti istemli açtığı davada, ihtiyati tedbir yoluyla ilgili yönetim kurulu kararının uygulanmasının kararın kesinleşmesine kadar durdurulması ile müvekkiline ait hisselerin davalı ve/veya 3. kişilere devir ve üzerinde başkaca tasarruf yapılmasının önlenmesi bakımından ihtiyati tedbir kararı verilmesini istemiştir....

          Sermaye koyma taahhüdü altına girdiklerini, müvekkilinin söz konusu sermaye borcunu yerine getiremediği için davalı tarafından bononun haksız ve yetkisiz bir şekilde icra takibine konulduğunu, müvekkilinin davalıya senede ilişkin bir borcunun bulunmadığını, ayrıca müvekkilinin davalıya herhangi bir borcunun da bulunmadığını, senedin sebepten mücerret olmadığını ileri sürerek davalı tarafından müvekkili aleyhine İcra Müdürlüğünün 2012/2299 Esas sayılı icra takip dosyasına konu bono nedeniyle müvekkilinin davalıya borcu olmadığının tespiti ile davalı aleyhine % 20'den aşağı olmamak üzere haksız takip tazminatına hükmedilmesini talep ve dava etmiştir. Davalı vekili; davacının İcra Hukuk mahkemesinde açılan davadan feragat ettiği için işbu davayı açamayacağını, borcunu kabul ettiğini, takibe konu bononun taraflar arasında imzalanan sözleşmede bahsi geçen bono olmadığını, kişisel alacağını teminat altına alan bir bono olduğunu savunarak davanın reddini istemiştir....

            Davalı vekili davanın sermaye borcuna ilişkin olup, dava ve takip tarihleri itibariyle alacağın zaman aşımına uğradığını belirtmiştir. TBK 147. maddesinde; ortakların birbirleri veya kendileri ile ortaklık arasındaki alacaklar için 5 yıllık zaman aşımı süresi öngörmüştür. Bunun dışında mevzuatımızda sermaye koyma borcuna ilişkin herhangi bir zaman aşımı düzenlemesi yapılmamıştır. Esasen pay sahipliği sıfatı devam ettiği sürece sermaye koyma borcunun zaman aşımına uğradığından bahsetmek mümkün değildir. Dava konusu olayda sermaye koyma borcunun davalı tarafından hiç yerine getirilmediği iddia olunmayıp, sermaye koyma borcunun bir takım hileli kayıtlarla ödenmiş gibi gösterilmesi dava konusu olup, bu halde zaman aşımı süresinin hilelin ortaya çıktığı tarihten itibaren hesaplanması yerinde olacaktır. Davacı ... ......

              ASLİYE HUKUK MAHKEMESİ TARİHİ : 19/10/2022 NUMARASI : 2022/45 ESAS - 2022/315 KARAR DAVA KONUSU : Sermaye Koyma Borcuna İlişkin KARAR : Davacı tarafından davalılar aleyhine Afyonkarahisar 3....

              Eldeki uyuşmazlıkta davacının sermaye taahhüdünün yerine getirilmediği kabul edilse dahi, bakiye sermaye borcunun ödenmesi konusunda yetkili organın bir karar alması ve bu kararın esas sözleşmede öngörülen usul ve şekilde talep edilmesi, buna rağmen sermaye koyma borcunu yerine getirmeyen ortağın TTK. m. 483'te öngörülen usul çerçevesinde bir ay içerisinde ödemeye davet edilmesi ve bu süre içerisinde de borcunu ödemediği takdirde haklarından mahrum kılınarak ortaklıktan ıskat edileceğinin kendisine ihtar edilmesi gerekir. Dolayısıyla ortağa temerrüd ihtarı ve ıskat ihtarı olmak üzere iki ayrı ihtarın yapılması gerekmektedir. Dava konusu sermaye borcunun 2015 yılında yapılan olağanüstü genel kurul kararına istinaden talep edildiği anlaşılmaktadır. Bu sermaye borcuna ilişkin olarak 29/03/2016 tarihli 9042 sayılı Türkiye Ticaret Sicili Gazetesinin 799....

              Eldeki uyuşmazlıkta davacının sermaye taahhüdünün yerine getirilmediği kabul edilse dahi, bakiye sermaye borcunun ödenmesi konusunda yetkili organın bir karar alması ve bu kararın esas sözleşmede öngörülen usul ve şekilde talep edilmesi, buna rağmen sermaye koyma borcunu yerine getirmeyen ortağın TTK. m. 483'te öngörülen usul çerçevesinde bir ay içerisinde ödemeye davet edilmesi ve bu süre içerisinde de borcunu ödemediği takdirde haklarından mahrum kılınarak ortaklıktan ıskat edileceğinin kendisine ihtar edilmesi gerekir. Dolayısıyla ortağa temerrüd ihtarı ve ıskat ihtarı olmak üzere iki ayrı ihtarın yapılması gerekmektedir. Dava konusu sermaye borcunun 2015 yılında yapılan olağanüstü genel kurul kararına istinaden talep edildiği anlaşılmaktadır. Bu sermaye borcuna ilişkin olarak 29/03/2016 tarihli 9042 sayılı Türkiye Ticaret Sicili Gazetesinin 799....

                UYAP Entegrasyonu