Satışına karar verilen taşınmaz; a)Paylı mülkiyet hükümlerine konu ise satış bedelinin ve harcın paydaşların tapudaki payları oranında, b)Elbirliği mülkiyeti hükümlerine tabi olması halinde satış bedelinin ve harcın mirasçılık belgesindeki paylar oranında, c)Hem paylı, hem de elbirliği mülkiyeti halinin bir arada bulunması halinde ise satış bedelinin ve harcın tapudaki ve mirasçılık belgesindeki paylar nazara alınarak dağıtılmasına ve tahsil edilmesine karar verilmesi gerekir. Paydaşlığın (ortaklığın) giderilmesi davaları iki taraflı, taraflar için benzer sonuçlar doğuran davalar olup, sonuçta kazanan ve kaybeden taraftan söz edilemeyeceğinden yargılama giderleri ve vekalet ücretinin taraflara payları oranında yükletilmesi gerekir....
Satış yukarıdaki fıkrada gösterilen müddetler içinde istenmez veya talep geri alınıp da bu müddetler içinde yenilenmezse takip düşer.” Somut olayda, icra emrinin en son olarak 10.12.2013 tarihinde borçlu şirkete tebliğ olunduğu, 28.06.2013 tarihinde satış talep edilip avansın yatırıldığı, 06.01.2014 tarihinde ise satış talebinin, icra müdürlüğünce kıymet takdiri kesinleşmediğinden bahisle reddedildiği anlaşılmıştır. Alacaklı, (takip tarihine göre uygulanması gereken) İİK'nun 150/e maddesi hükmüne uygun şekilde yasal iki yıllık sürede masrafını da yatırmak suretiyle satış talebinde bulunduğuna göre icra müdürlüğünün kıymet takdirinin kesinleşmediğinden bahisle satış talebini reddetmesi satış talebini hükümsüz kılmaz. O halde, mahkemece, yukarıda açıklanan gerekçe doğrultusunda, şikayetin kabulüne karar verilmesi gerekirken yazılı gerekçe ile aksi yönde hüküm tesisi isabetsizdir....
İcra Müdürlüğü'nün 2013/23808 esas sayılı dosyasından 05.3.2014 tarihinde yakalama ve satış avansının dosyaya alınmasını talep ettiği ve aynı gün icra müdürü kararıyla 200,00 TL satış avansı ve 500,00 TL yakalama avansını ayrı ayrı dosyaya yatırdığı görülmekle birlikte, 24.3.2014 tarihli talebi ile de satış avansı blokesinin devamı ile araç bağlandığında satış avansının satış işlemlerinde kullnılmasını istediği, buna göre ihale tarihi olan 15.10.2014'ten önce satış avansını yatırmak sureti ile aynı menkul hakkında satış isteme iradesini ortaya koyduğu anlaşıldığından ihalenin feshini talep edebilecek kişilerden olduğunun kabulü gerekir. O halde, mahkemece şikayetçinin ihalenin feshi talebinin esasının incelenerek oluşacak sonuca göre karar verilmesi gerekirken istemin aktif husumet yokluğundan reddi isabetsizdir....
Davalılardan bir kısmı ortaklığın satış suretiyle giderilmesini istemiş, bir kısmı ise davayı takip etmemiştir. Mahkemece, dava konusu taşınmazlardaki ortaklığın satış suretiyle giderilmesine karar verilmiştir. Hükmü, davalı ........ temyiz etmiştir. 1-Yapılan yargılamaya, toplanan delillere ve tüm dosya içeriğine göre davalı .....'nın aşağıdaki bendin kapsamı dışında kalan temyiz itirazları yerinde görülmemiş, reddi gerekmiştir. 2-Mahkemece paydaşlığın satış suretiyle giderilmesine karar verilmesi halinde satıştan elde edilecek hasılatın, tarafların tapu kayıtlarındaki ve mirasçılık belgesindeki hisseleri oranında paydaşlara dağıtılmasına ve satış bedeli üzerinden karar tarihi esas alınarak belirlenen ilam harcının, paydaşlardan satış bedelinin dağıtılmasında gözetilecek payları oranında alınmasına karar verilmesi gerekir....
Mahkemece, toplanan delillere göre, davacının oto satış sözleşmesine dayanarak 35.000 TL olarak belirlenen aracın faturasının 28.050 TL olarak düzenlenmesi nedeniyle aradaki fark için talepte bulunduğu, aracın satış bedelinin 11/11/2010 tarihli noter satış sözleşmesine göre 28.050 TL olduğu, davacının dayandığı 28/10/2010 tarihli oto satış sözleşmesinin adi yazılı şekilde yapıldığı, sonraki tarihli noter satış sözleşmesi resmi nitelikte olduğundan ispat gücünün adi yazılı sözleşmeye göre daha fazla olduğu, bu nedenle noter satış sözleşmesinde belirtilen satış bedeli üzerinden tarafların anlaşmaya vardıklarının kabulü gerektiği, davacının iddiasını yazılı belge ile ispat edemediği gerekçesiyle davanın reddine karar verilmiş, hüküm davacı vekili tarafından temyiz edilmiştir....
- K A R A R - Davacı vekili, müvekkili ile davalı arasında “satış noktası sözleşmesi ve münhasır satış sözleşmesi” bulunduğunu, münhasır satış sözleşmesinin 2 ve 5. maddesine göre davalının 1000 kotalık satış limitini doldurmaması üzerine davalıya ihtarname gönderildiğini, ihtarnameye rağmen taraflar arasındaki sözleşmelere aykırı davranmaya devam eden davalıdan akdin kurulması sırasında ödenen 1.770,00 TL münhasır satış ve reklam yeri bedelinin tahsili için yapılan icra takibinin davalının haksız itirazı nedeniyle durduğunu ileri sürerek itirazın iptaline, %40 tazminata karar verilmesini talep ve dava etmiştir....
Davacılar vekili, dava dilekçesinde, taşınmazın izale-i şuyu satış memurluğunca satıldığını belirterek satış bedelinin tahsilini istemişlerdir. Her nekadar 6.4.2007 tarihli ıslah dilekçesi ile sözleşmede ödendiği belirtilen satış bedelinin denkleştirici adalet ilkesi uyarınca ulaştığı bedelin tahsilini istemiş ise de, dava dilekçesindeki açıklamalar ve ıslah dilekçesi içeriğinden, davacının davadaki isteminin taşınmazların izale-i suyu satış memurluğunca satıldığı tarihteki bedelinin tahsiline ilişkin olduğu anlaşılmaktadır. Usul kanunumuz uyarınca maddi 2009/12893-2010/5330 vakıaları bildirmek taraflara, onların hukuki nitelendirmesini yapmak hakimin görevidir. Dava dilekçesindeki açıklamalar ve yargılama aşamasındaki davacıların beyanları gözetildiğinde, davacıların izale-i şuyuu satış memurluğunca satıldığı iddia edilen taşınmazların satış bedelinden davalıların hisselerine isabet eden miktarın tahsiline karar verilmesi gerekir....
Davalı vekili, 14.03.2000 tarihli kati satış sözleşmesiyle satış bedelinin tamamının davacı ile...’ a tamamen ödendiğini, satış bedeline ilişkin olarak diğer satıcı tarafından fatura düzenlendiğini, davacının iddia ettiği tarzda bir sözleşme yapılmadığını ve imzanın da müvekkiline ait olmadığını bildirerek davanın reddi gerektiğini savunmuştur. Mahkemece, toplanan delillere, alınan bilirkişi raporlarına ve kati satış senedine göre, satış bedelinin malikler tarafından nakden ve defaten alındığı, davacının dayandığı sözleşmedeki imzanın davalıya ait olup olmadığının tam olarak tespit edilemediği gerekçeleriyle davanın reddine karar verilmiş, hüküm davacı vekilince temyiz edilmiştir....
a satış ilanının tebliğ edilmediğini ileri sürerek, 20.06.2016 tarihinde gerçekleştirilen menkul ihalesinin feshini talep ettikleri, mahkemece istemin reddine ve para cezasına hükmedildiği görülmektedir. İİK'nun 114. maddesi uyarınca, menkul ihalelerinde satış ilanının taraflara tebliği zorunlu değil ise de, icra müdürlüğünce tebliğine karar verilmesi halinde, tebliğ edilmemesi Dairemizin süregelen içtihatlarına göre ihalenin feshi sebebidir. Somut olayda, ... ... 19. İcra Müdürlüğü’nün 2016/4372 Esas sayılı dosyasından gönderilen 13.05.2016 tarihli satış talimatında, menkul mal yönünden satış ilanının borçlu tarafa tebliğine ilişkin talimat yazıldığı görülmektedir. ... 1.İcra Müdürlüğü’nün 2016/806 Talimat sayılı dosyasında alınan 13.05.2016 tarihli satış kararında ise; “Yeteri kadar satış ilanının hazırlanarak ilgililere tebliğine, borçluya çıkartılan tebligatın bila tebliğ dönmesi halinde satışa devamına, tebliğ zorunluluğu aranmasına yer olmadığına” karar verilmiştir....
e 30.10.2008 tarihinde satış suretiyle temlik ettiğini, vekaletnamede satış yetkisi bulunmadığı gibi mirasbırakanın o tarihlerde yatalak hasta olup, vekalet verebilecek durumda bulunmadığını, yapılan işlemin mirasçılardan mal kaçırmak amacıyla ve muvazaalı olduğunu, satış bedelinin de mirasbırakana veya kendilerine ödenmediğini ileri sürerek satış işleminin iptali ile taşınmazın mirasçılar adına kayıt ve tescilini, mümkün olmadığı taktirde fazlaya dair hakları saklı kalmak kaydıyla gerçek satış bedeli karşılığı 12.000,00 TL'nin miras payı oranında tahsilini istemişlerdir. Davalı ..., usulünce düzenlenmiş geçerli vekaletname ile vekil edenin isteği doğrultusunda satış işlemini yaptığını, satış bedeli olan 17.000,00 TL'yi mirasbırakana ödediğine dair yazılı belge olduğunu belirtip davanın reddini savunmuştur....