ye 285 parsel sayılı taşınmazda intikal edecek miras payını satış vaadinde bulunduğu görülmektedir. Bu sözleşme 25.1.1989 tarihinde tapuya şerh verilmiş, taşınmazın davalıya satış suretiyle intikali davanın açıldığı 7.2.2003 tarihinden sonra yapılmıştır. Satış vaadi sözlemesinin şerh kaydı halen terkin edilmiş değildir. Satış vaadi sözleşmelerinin tapuya şerhi lehine şerh konan kişinin sözleşme ile edindiği kişisel hakkını güçlendirir ve bu şerhle kazanılan hak sonraki maliklere karşı da ileri sürülebilir. Gerçekten, 2644 sayılı Tapu Kanununun 26/5. maddesinde sözleşmenin tapuya şerhinden itibaren 5 yıl içinde satış yapılmazsa gayrimenkul siciline verilen şerhin tapu sicil muhafızı veya memuru tarafından re'sen terkin olunacağına dair hüküm bulunmaktadır. Somut olayda satış vaadi sözleşmesinin tapuya şerh verildiği 25.1. 1989 tarihinden itibaren 5 yıl geçtiği halde satış işlemi yapılmadığında tarafların bir uyuşmazlığı yoktur....
Bilindiği gibi, Türk Medeni Kanununun 1009.maddesi uyarınca tapuya şerh edilecek kişisel haklar arasında satış vaadi sayılmıştır. Dava konusu taşınmazın kaydının şerhlerle ilgili sütununda davalı ... lehine “4.giriş 5.katta dubleks meskenin tamamı ... oğlu ... lehine satış vaadi” şeklinde kayıt mevcuttur. Anılan şerh 28.5.2001 tarihinde 4.giriş 5.kattaki bağımsız bölümün ... tarafından 15.12.2000 tarihinde noterde düzenlenen satış vaadi sözleşmesi ile satışının vaad edilmesinden sonra ...’nin talebi üzerine taşınmaz arsa niteliğinde kayıtlı iken tescil edilmiştir. Taşınmazda kat mülkiyetine geçirilirken satış vaadi şerhi Tapu Sicil Müdürlüğü tarafından tüm bağımsız bölümlere taşınmıştır. Daha sonra satış vaadine konu taşınmaz hükmen ... adına tescil edilmiştir. Mahkemece de şerhin bu nedenlerle işlevsiz kaldığı gerekçesiyle dava kabul edilmiştir. Bu kabulde bir isabetsizlik bulunmamaktadır. Tüm bu açıklamalardan sonra, tarafların temyiz nedenlerine gelince; 1- Davalı ......
İcra Müdürlüğü'nün 2013/627 Esas sayılı takip dosyasında 15.01.2013 tarihinde kambiyo senetlerine mahsus haciz yoluyla takibe başlandığı, ödeme emrinin 22.01.2013 tarihinde borçluya tebliğ edildiği, şikayet olunan tarafından 02.02.2013 tarihinde bedeli paylaşımı konu menkullere haciz konulduğu, altı aylık sürede satış istenip masraf yatılmadığı, satış talebinin 14.08.2013 tarihinde yapılıp avansın 18.09.2013 tarihinde yatırıldığı, buna göre haczinin düştüğü anlaşıldığından mahkemece şikayetin kabulüne karar verilmesi gerekirken, 15.04.2013 tarihli 56,85 TL. bedelli makbuzda, "Haciz, Teslim ve Satış Harcı" yazmakta ise de, makbuzun dayanağı bir satış talebi olmadığı ve makbuzun alacaklı vekilinin yeni haciz talebine yönelik olduğu gözardı edilerek, dosyada satış süresinde yapılmış bir satış talebinin bulunmadığı ve satış avansı yatırılmadığı halde aksinin kabulü ile şikayetin reddine karar verilmesi doğru olmamıştır....
Mahkemece paydaşlığın satış suretiyle giderilmesine karar verilmesi halinde satışın nasıl yapılacağının ve satış bedelinin ne şekilde dağıtılacağının ve harcın taraflardan hangi oranlarda tahsil edileceğinin hüküm sonucunda gösterilmesi gerekir. Satışına karar verilen taşınmaz; a)Paylı mülkiyet hükümlerine konu ise satış bedelinin ve harcın paydaşların tapudaki payları oranında, b)Elbirliği mülkiyeti hükümlerine tabi olması halinde satış bedelinin ve harcın mirasçılık belgesindeki paylar oranında, c)Hem paylı, hem de elbirliği mülkiyeti halinin bir arada bulunması halinde ise satış bedelinin ve harcın tapudaki ve mirasçılık belgesindeki paylar nazara alınarak dağıtılmasına ve tahsil edilmesine karar verilmesi gerekir. Paydaşlığın (ortaklığın) giderilmesi davaları iki taraflı, taraflar için benzer sonuçlar doğuran davalar olup, sonuçta kazanan ve kaybeden taraftan söz edilemeyeceğinden yargılama giderleri ve vekalet ücretinin taraflara payları oranında yükletilmesi gerekir....
Karara karşı davacı vekili istinaf başvurusunda bulunarak, mahkeme kararının gerçek duruma aykırı olduğunu, mahkemenin eksik inceleme ve değerlendirme sonucu hüküm kurduğunu, taşınmazın elektronik satış portalı üzerinden 06/12/2022 tarihinde ihale devam ederken e satış sitemi üzerinden taraflarınca satış takibinin yapıldığı sırada taraflarına e satış sistemi üzerinden sistem dışına atıldığını, ofiste yer alan farklı bilgisayarlardan ve tarayıcılardan e satış sistemine taraflarınca girilmeye çalışılmış olsa da sistemdeki hata sebebiyle e satış sistemine giriş yapılamadığını, sisteme giriş yapılmaya çalışırken giriş yapılamadığını gösterir video kaydını ve sitemde yaşanan teknik aksaklık sebebiyle sisteme giriş yapamadıklarını gösterir ekran görüntüsünü dosya kapsamına sunduklarını, e satış sistemi üzerinden yaşamış oldukları teknik aksaklık ilgili icra dosyası kapsamında satış müdürlüğüyle haricen yaptıkları görüşmede ilgili müdürlükçe satış esnasında siteme giriş yapılamadığının taraflarına...
Sıra cetveli bedeli paylaşıma konu mal üzerinde, satış tarihi itibariyle haczi bulunan alacaklılar dikkate alınarak düzenlenir. Aksi halde satış bedelinden pay ayrılamayacağından, adı geçenlerin sıra cetvelinin iptalini istemekte hukuki yararı bulunmamaktadır. Somut olayda, şikayetçinin alacaklı olduğu dosyada süresinde satış talep edilip avans yatırılmış olsa da yatırılan satış avansı geri alındığına göre satış talebine bağlı olarak satış avansının yatırıldığından söz edilemez ve satış talebi yapılmamış sayılır....
Bu nedenle icra müdürlüğünce satış avansı ile ilgili bir süre verilmemiş ve alacaklı satış talebinden sonra satış avansı yatırmış ise, satış talep tarihi olarak satış avansının yatırıldığı tarihin kabulü zorunludur. İlgili maddelerde yer alan satış isteme süreleri hak düşürücü nitelikte olup, mahkeme, satış talebinin öngörülen süreler içinde yapılıp yapılmadığını re'sen gözetmelidir. Satış isteme sürelerinin geçmesine karşın şeklen varlığını sürdüren haciz İcra İflas Kanunu'nun emredici nitelikteki anılan maddelerine aykırı bir durum yaratır. Ayrıca bu husus kamu düzeni ile ilgili olup, gözetilmesi yasa ile hakime yükletilmiş bir görevdir. Somut olayda, İstanbul 2. İcra Müdürlüğü'nün 2012/13761 esas sayılı dosyasında, taşınmaz üzerine haczin 23/07/2012 tarihinde işlendiği, alacaklının12/12/2012 tarihinde satış talebinde bulunduğu, 13/12/2012 tarihinde 100,00 TL satış avansının yatırıldığı görülmektedir....
Satış vaadi sözleşmelerinde, satış vaat eden sözleşmede devir tarihi olarak belirtilen tarihte sözleşme konusu taşınmazı satış vaadedilene devretmekle yükümlüdür. Satış vaat eden devir sırasında taşınmaza malik değilse ve sözleşmeden kaynaklı borcunu ifa edemezse Borçlar Kanununun ifa imkansızlığı ve borca aykırılık hükümleri gereği tazminata mahkum edilir. (Bknz. Yargıtay 14. Hukuk Dairesi'nin 2016/14132 Esas, 2019/6133 Karar sayılı ilamı) Satış vaadi sözleşmesinin geçerli olabilmesi için satış vaadine konu gayrimenkulün sözleşmede belirtilmesinde zorunluluk bulunmamaktadır. Taşınmazların belirli veya belirlenebilir olması gerekli ve yeterlidir. Bu nedenle, satışı vaat olunan taşınmazın genel ve kapsamlı bir anlatımla sözleşmede yazılı olması ve arazide belli edilebilir olması durumunda belirlilik şartının gerçekleşmiş bulunduğu kabul edilmelidir. (Bknz. Yargıtay 14....
Uyuşmazlık, küçük çiftçi muaflığından yararlanan ve işletme büyüklüğü öLçüsü bakımından muafiyet şartlarını ihlal etmediği sabit olan davacı nın, satış tutarı ölçüsü bakımından muafiyet şartlarını ihlal edip etmediği hususuna ilişkin bulunmaktadır. 193 sayılı Gelir Vergisi Kanununun satış tutarı ölçüsü başlıklı 13.maddesinin olay tarihinde yürürlükte bulunan şekilde, küçük çiftçi muaflığından faydalanabilmek için zirai mahsullerin bir takvim yılı içinde satış bedelleri tutarının 500.000 lirayı geçmemesinin şart olduğu hükme bağlanmıştır. Öte yandan; aynı kanunun 112.maddesinde yer alan asgari zirai kazanç esası ise, zirai kazanç ölçülerine göre tesbit edilecek hasılat yönünden öngörülmüş olup, bu şekilde tesbit edilen hasılat gerçek satış bedelini gösteren bir ölçü değildir. Oysa, yukarıda sözü edilen 13.maddede ise, küçük çiftçi muaflığından faydalanabilme koşulunu öngören satış bedeli tutarı ölçüsü gerçekleşen fiili satış tutarını ifade etmektedir....
konu Şanlıurfa 2.İcra Müdürlüğü'nün 2011/1792 Esas sayılı dosyasına ilişkin bilgi verilmediği yine ... 2.İcra Müdürlüğü'nün 2011/1793 Esas sayılı dosyasında satış talep edildiğinin belirtildiği ancak talep tarihinin ve satış masrafının yatırıldığı tarihin tespit edilmediği anlaşılmış olup 24.01.2017 tarihli geri çevirme kararının gereğinin tam ve eksiksiz olarak yerine getirilerek şikayete konu icra dosyalarında alacaklı vekilinin satış talep tarihleri (UYAP üzerinden talepte bulunulmuş ise UYAP'tan gönderilme tarihi) masraf yatırılıp yatırılmadığı, taleplere ilişkin icra müdürlüğünce satış kararı verildiğine (ya da satış talebinin reddedildiğine) dair bir karar olup olmadığı hususlarının araştırılarak varsa onaylı suretleri eklenerek gönderilmesi için dosyanın mahalline ikinci kez GERİ ÇEVRİLMESİNE, 09.05.2017 gününde oybirliğiyle karar verildi....