Loading Logo

sonkarar

Sayfa Yükleniyor

TEMYİZ EDENİN İDDİALARI : Davacı tarafından; davanın konusunun, dağıtım tarifesi içerisinde yer alan sayaç okuma bedeline ilişkin değil, perakende satış tarifesi içerisinde yer alan perakende satış hizmet bedeline ilişkin olduğu, Daire kararında inceleme konusu yapılan bedelin, dava konusundan farklı olarak sayaç okuma bedeli olduğu gözetildiğinde, yapılan incelemenin talep konusundan farklı olduğu ve dava konusu edilen hususlara ilişkin olarak hukuka uygunluk denetiminin yapılmadığı; 2006 yılında 875 sayılı Kurul kararıyla bir bütün olarak belirlenen sayaç okuma, faturalama ve diğer hizmetlerden oluşan perakende satış hizmeti bedelinin, 2011 yılından itibaren uygulanmaya başlayan tarife metodolojisi ile perakende satış hizmet bedelinin sayaç okuma ve perakende satış hizmet bedeli olarak ikiye ayrıldığı, dava konusu tarife döneminde ise sayaç okuma bedeli dağıtım bedeli içerisinde yer almışken, perakende satış hizmet bedelinin perakende satış tarifesinde yer aldığı, perakende satış hizmet...

    TEMYİZ EDENİN İDDİALARI : Davacı tarafından; davanın konusunun, dağıtım tarifesi içerisinde yer alan sayaç okuma bedeline ilişkin değil, perakende satış tarifesi içerisinde yer alan perakende satış hizmet bedeline ilişkin olduğu, Daire kararında inceleme konusu yapılan bedelin, dava konusundan farklı olarak sayaç okuma bedeli olduğu gözetildiğinde, yapılan incelemenin talep konusundan farklı olduğu ve dava konusu edilen hususlara ilişkin olarak hukuka uygunluk denetiminin yapılmadığı; 2006 yılında 875 sayılı Kurul kararıyla bir bütün olarak belirlenen sayaç okuma, faturalama ve diğer hizmetlerden oluşan perakende satış hizmeti bedelinin, 2011 yılından itibaren uygulanmaya başlayan tarife metodolojisi ile perakende satış hizmet bedelinin sayaç okuma ve perakende satış hizmet bedeli olarak ikiye ayrıldığı, dava konusu tarife döneminde ise sayaç okuma bedeli dağıtım bedeli içerisinde yer almışken, perakende satış hizmet bedelinin perakende satış tarifesinde yer aldığı, perakende satış hizmet...

      Noterliği'nin 14.01.2022 tarih 000497 Yevmiye Numaralı satış senedi ile satın aldığını, Düzenlenen resmi senette davalı yan şirket yetkilisi "aracın bedelini banka havalesi ile aldığını" ifade ettiğini, daha sonra satış senedini imzaladığını, davacının , aracın satış bedelini aldığını ikrar ettiğini ve senedi imzaladığını, Eldeki satış senedi resmi senet olduğunu ve yazılı, kuvvetli bir delil olduğunu, Dolayısıyla bu delilin aksini iddia eden tarafın ancak ve ancak satış senedi kadar kuvvetli ve yazılı bir delil ile iddiasını ispat edebileceğini, Bu derece kuvvetli bir delil sunamayan davacının davasını ispat etme imkanı olmadığını, Davacı, dilekçesinde, davacının banka hesabına yapılacak havale karşısında aracın satışının verildiğini iddia ettiğini, davacı yanın, satış sözleşmesinde satış bedelinin banka havalesi ile ödeneceğinin kararlaştırıldığını iddia ettiğini, Ancak satış senedi incelendiğinde havaleye karşılık bir satışın söz konusu olmadığını; bedelin, banka havalesi ile ödeneceği...

      Satışına karar verilen taşınmaz; a)Paylı mülkiyet hükümlerine konu ise satış bedelinin paydaşların tapudaki payları oranında, b)Elbirliği mülkiyeti hükümlerine tabi olması halinde satış bedelinin mirasçılık belgesindeki paylar oranında, c)Hem paylı, hem de elbirliği mülkiyeti halinin bir arada bulunması halinde ise satış bedelinin tapudaki ve mirasçılık belgesindeki paylar nazara alınarak dağıtılmasına karar verilmesi gerekir. Somut olaya gelince, dava konusu 3781 parsel sayılı taşınmazda hem paylı, hem de elbirliği mülkiyeti bir arada bulunduğundan bu taşınmaz yönünden satış bedelinin tapu kaydı ve mirasçılık belgesindeki payları oranında dağıtılması gerekirken sadece mirasçılık belgesindeki paylar nazara alınarak hüküm tesisi doğru görülmemiştir....

        "İçtihat Metni"MAHKEMESİ :Asliye Hukuk Mahkemesi Davacı vekili tarafından, davalılar aleyhine 12.12.2003 gününde verilen dilekçe ile tapu iptali ve tescil istenmesi üzerine yapılan duruşma sonunda; davanın kabulüne dair verilen 15.06.2010 günlü hükmün Yargıtayca incelenmesi davalılar tarafından istenilmekle süresinde olduğu anlaşılan temyiz dilekçesinin kabulüne karar verildikten sonra dosya ve içerisindeki bütün kağıtlar incelenerek gereği düşünüldü: K A R A R Dava, 20.2.2002 tarihli taşınmaz satış vaadi sözleşmesine dayalı tapu iptali ve tescil istemi ile açılmıştır. Davalı Hazine taşınmazın adına kayıtlı olduğunu, mülkiyetin diğer davalı ...’ya geçirilmediğini, onun yaptığı satış işlemine değer tanınmayacağını, davalı ... ise satış vaadi sözleşmesinin dayanağı olan vekaletnamenin hile ile alındığını, kendisinin satış iradesi olmadığını, açılan davanın reddini savunmuştur. Mahkemece dava kabul edilmiştir. Hükmü davalı Hazine ve ... temyiz etmiştir....

          Dava, davalı tarafından davacılara satılan taşınmazın satış bedelinin ödetilmesi istemine ilişkin olup, davacıların bedel isteğinin dayanağını oluşturan satış vaadi sözleşmesi tapuda kayıtlı olmayan taşınmaz için yapılan sözleşme niteliğinde olduğundan, taşınmazın menkul mal hükmüne tabi olduğu, bu nitelikteki taşınmazların satışının şekle tabi olmadığı açıktır. Uyuşmazlık, bakiye satış bedelinin davalıya ödenip ödenmediği hususundadır. Davacılar, taşınmazın satış bedelinin düzenlenen sözleşmede olduğu gibi 120.000 TL olduğunu, nakten ve peşin olarak ödendiğini, tapunun verilmediği gibi, satış bedelinin de iade edilmediğini belirterek tahsilini talep etmiş, davalı ise, satış bedelinin 100.000 TL’sinin değişik zamanlarda ödendiğini, kalan bedelin ise tapu devrinden sonra ödeneceğine ilişkin bono düzenlendiğini, davacılara bu miktar kadar borçlu bulunmadığını savunmuştur....

            Satışına karar verilen taşınmaz; a)Paylı mülkiyet hükümlerine konu ise satış bedelinin ve harcın paydaşların tapudaki payları oranında, b)Elbirliği mülkiyeti hükümlerine tabi olması halinde satış bedelinin ve harcın mirasçılık belgesindeki paylar oranında, c)Hem paylı, hem de elbirliği mülkiyeti halinin bir arada bulunması halinde ise satış bedelinin ve harcın tapudaki ve mirasçılık belgesindeki paylar nazara alınarak dağıtılmasına ve tahsil edilmesine karar verilmesi gerekir. Paydaşlığın (ortaklığın) giderilmesi davaları iki taraflı, taraflar için benzer sonuçlar doğuran davalar olup, sonuçta kazanan ve kaybeden taraftan söz edilemeyeceğinden yargılama giderleri ve vekalet ücretinin taraflara payları oranında yükletilmesi gerekir....

              Mahkemece paydaşlığın satış suretiyle giderilmesine karar verilmesi halinde satışın nasıl yapılacağının, satış bedeli, harç ve yargılama giderlerinin ne şekilde dağıtılacağının hüküm sonucunda gösterilmesi gerekir. Satışına karar verilen taşınmaz; a) Paylı mülkiyet hükümlerine konu ise satış bedelinin paydaşların tapudaki payları oranında, b) Elbirliği mülkiyeti hükümlerine tabi olması halinde satış bedelinin mirasçılık belgesindeki paylar oranında, c) Hem paylı, hem de elbirliği mülkiyeti halinin bir arada bulunması halinde ise satış bedeli, harç ve yargılama giderlerinin tapudaki ve mirasçılık belgesindeki paylar nazara alınarak dağıtılmasına karar verilmesi gerekir. Paydaşlığın satış suretiyle giderilmesine karar verilmesi halinde 492 sayılı Harçlar Kanunu ve eki Tarifenin karar ve ilam harcına ilişkin hükmü uyarınca karar tarihi itibariyle taşınmazların satış bedeli üzerinden binde 11,38 oranında harç alınması gerekir....

                Davacı, davalıların mirasbırakanı ...’nin 914 ada 29 parsel sayılı taşınmazdaki hak ve hisselerini 29.03.1985 tarihli, 26042 yevmiyeli satış vaadi sözleşmesiyle dava dışı ...’a satmayı vaad ve taahhüt ettiğini, ...’ın da bu satış vaadi sözleşmesiyle edindiği hakları 11.04.2002 tarihli, 06744 yevmiyeli satış vaadi sözleşmesiyle kendisine satmayı vaad ve taahhüt ettiğini ileri sürerek, satış vaadine konu payın ... kaydının iptaliyle adına tesciline karar verilmesini talep ve dava etmiştir. Davalılar vekili, davanın reddini savunmuştur. Mahkemece, satış vaadi sözleşmesindeki bakiye bedel ödenmediğinden, davacının karşılıklı borç yükleyen dayanak akitteki edimi ifa etmeden karşı edimin ifasını talep etmekte haklı yasal dayanağı bulunmadığı gerekçesiyle davanın reddine karar verilmiştir. Hükmü, davacı vekili temyiz etmiştir....

                  Hemen belirtmek gerekir ki, yukarıda değinilen maddelerde yer alan satış isteme süreleri hak düşürücü nitelikte olup; mahkemece satış talebinin öngörülen süreler içinde yapılıp yapılmadığını re'sen gözetmelidir. Satış isteme sürelerinin geçmesine karşın tapu sicilinde şeklen varlığını sürdüren haciz İİK'nun emredici nitelikteki anılan maddelerine aykırı bir durum yaratır. Ayrıca bu husus kamu düzeni ile ilgili olup, gözetilmesi yasa ile hakime yükletilmiş bir görevdir. Bu düzenleme kapsamında, icra müdürlüğünden hacizli malın satışının süresinde istenilmesi yeterli olup, diğer satış şartlarının oluşup oluşmadığının irdelenmesi gerekmez. Bir başka anlatımla, icra müdürlüğü kıymet takdiri yapılmamış olması yada bir başka sebeple satış talebini reddedemez....

                    UYAP Entegrasyonu