Satıcı adına hareket eden kişiler de olayın niteliğine göre satıcı gibi sorumlu olabilmektedirler. Böyle bir durumda hem satış sözleşmesinde satıcı olarak yer olan kişi hem de satıcı adına hareket edenler tüketiciye karşı müteselsilen sorumlu olacaklardır. Mahkemece davalı T3'nın vekil olduğu kabul edilerek hakkındaki dava husumetten reddedilmiştir. Dosyadaki bilgi ve belgeler ile bizzat davalı Mehmet'in ceza soruşturmasındaki beyanlarına göre dava konusu aracın internete satış ilanının davalı Mehmet tarafından verildiği, satış ilanında satıcı adına belirtilen telefonun T3 adına kayıtlı olduğu, davalı Mehmet'in alıcı davacı ile bizzat telefon görüşmesi yapıp pazarlıkları sürdürdüğü, satış bedelinin ödeneceği banka hesap numarasını bildirdiği, davacının vekili Engin Korkmaz'la bizzat muhatap olduğu ve aracın satışına ilişkin ilk aşamadan son aşamaya kadar olan tüm evrelerde aktif olarak rol aldığı belirlenmiştir....
ye satış vaadinde bulunduğu ve davalının hem arsa sahibi hem de müteahhit olduğu anlaşılmıştır. Bu durumda, davalı arsa sahibi müteahhit (yüklenici) ... tarafından yapılıp davacıya satılan bağımsız bölümle ilgili olarak açılan tapu iptali ve tescil ile yapılan zorunlu masraflarla ilgili alacak istemine ilişkin davada, davalı ticari ve mesleki anlamda satıcı tanımına uymakta olup, ayrıca dava oturmak amacı ile alınan konut alımıyla ilgili bulunmaktadır. Bu nedenle uyuşmazlığın, İstanbul Tüketici Mahkemesinde görülüp, sonuçlandırılması gerekmektedir. SONUÇ: Yukarıda açıklanan nedenlerle; HUMK.’nun 25. ve 26. maddeleri gereğince İstanbul 5.Tüketici Mahkemesinin YARGI YERİ OLARAK BELİRLENMESİNE, 29.04.2011 gününde oybirliğiyle karar verildi....
TÜKETİCİ MAHKEMESİ TARİHİ : 23/12/2021 NUMARASI : 2021/551 E - 2021/728 K DAVA KONUSU : Tüketici Tarafından Açılan Kampanyalı Satış KARAR : Yukarıda tarafları ve konusu yazılı bulunan dava ile ilgili olarak,ilk derece mahkemesince verilen kararın istinaf edilmesi sebebiyle, dava dosyası üzerinde yapılan inceleme sonunda; GEREĞİ DÜŞÜNÜLDÜ: Davacı vekili dava dilekçesinde özetle; müvekkilinin konut sahibi olmak amacıyla davalı ile 19/05/2019 tarihli 1177963 üyelik numaralı sözleşme akdettiğini, Müvekkilinin ilk olarak grup türü 100.000,00TL'lik sisteme dahil olduğunu, kısa bir süre sonra ise 300.000,00TL olan sisteme geçiş yaptığını. 300.000,00TL'lik sistemde organizasyon bedelinin 27.500,00TL olduğunu, Müvekkilinin farklı zamanlarda davalı tarafa 25.250,00TL ödeme yaptığını, İlerleyen zamanlarda yaşanan pandemi ve eşinin rahatsızlığı nedeniyle ödemelerini yapamaz hale geldiğini ve sözleşmenin akdinden 21 ay sonra sözleşmeyi feshetmek zorunda kaldığını, Sözleşmenin feshinden...
Mahkemece, iddia, savunma, benimsenen bilirkişi raporu ve tüm dosya kapsamına göre davalının dava dışı....ile aralarındaki gayrimenkul satış vaadi ve arsa payı karşılığı inşaat sözleşmesi gereğince kendine isabet eden daireyi düzenleme şeklinde gayrimenkul satış vaadi sözleşmesi ile anahtar teslimi satış yaptığı, satıcı davalının alıcı davacı ...'...
-TL belirlendiğini, davalı satıcının sözleşmeden dönüp cezai şartı da ödemediğini, davacı tarafından kapora ödenmesine rağmen taşınmazın satıcı tarafından üçüncü şahsa satılarak devredildiğini belirterek, sözleşme ile kararlaştırılan 150.000.-TL cezai şart bedelinin davalılardan tahsiline karar verilmesini talep ve dava etmiştir. Davalı ... Maksimum ......
Önalım hakkının kullanılması ile bu hakkı kullanan paydaş ile alıcı arasında kapsam ve şartları satıcı ile davalı arasında yapılan sözleşmenin aynı olan bir satım ilişkisi kurulmuş olur. Önalım hakkını kullanan paydaş bu payı satın almak isterken tapuda gösterilen satış bedeli ile davalı tarafından ödenen harç ve masraflar toplamından ibaret önalım bedelini depo etmesi gerekir. Ancak davacı tapuda yapılan satış sözleşmesinin tarafı olmadığından bedelde muvazaa iddiasında bulunabilir ve bu iddiasını her türlü delille kanıtlayabilir. Olayımıza gelince; önalım hakkına konu edilen pay ... parsel No’lu taşınmazın paydaşı ... tarafından davalıya 20.01.2006 tarihinde 300.000 TL bedelle satılmıştır. Davacı ise tapuda satış bedelinin muvazaalı olarak yüksek gösterildiğini iddia etmiştir. Davacı bedelde muvazaa iddiasında bulunduğuna göre bu iddiasını kanıtlaması gerekir. Satış sözleşmesinin tarafı olmadığından bu iddianın tanık dahil her türlü delille kanıtlanması mümkündür....
"İçtihat Metni"MAHKEMESİ :Asliye Hukuk Mahkemesi Taraflar arasındaki istihkak davasının yapılan yargılaması sonunda; kararda yazılı nedenlerden dolayı davanın kabulüne dair verilen hükmün süresi içinde davalı alacaklı vekili tarafından temyiz edilmesi üzerine dosya incelendi, gereği düşünüldü: -K A R A R- Davacı 3.kişiler vekili, davacıların gayrimenkul satış vaadi sözleşmesi ile satın aldığı ve bilahare açılan davalarla hükmen tesciline karar verilen Üsküdar ilçesi Kısıklı mahallesi 161 pafta 808 ada 4 nolu parselin dava dışı satıcı şahsın vergi borcu nedeniyle haczedildiğini belirterek, 6183 sayılı Yasa'nın 66.maddesine dayalı olarak istihkak davasının kabulü ile haczin kaldırılmasını istemiştir. Davalı alacaklı vekili, haksız açılan davanın reddi gerektiğini savunmuştur....
Satıcı, Maliye'ye ödediği veya ödeyeceği KDV’yi alıcı adına değil, kendi adına ödemektedir ve bu nedenle ödediği vergiden dolayı alıcıya rücu edemez. Ancak, satış sırasında ve paranın ödenmesinden önce düzenlenen belgede KDV’nin satış bedelinden ayrı olarak gösterilmesi ve alıcının da kabul etmesi halinde satıcı bu vergiyi alıcıdan satış bedeli ile birlikte tahsil edebilir.Fakat satıştan ve satış bedelinin ödenmesinden sonra satıcının kendisinin sorumlu olduğu KDV’yi Maliye’ye ödemiş olmasından dolayı alıcıya rücu edemez. Çünkü alıcının Maliye’ye karşı böyle bir vergi borcu bulunmamaktadır.Davacı satıcı Maliye’ye kendi borçlarını ödemiş olmaktadır. Bu vergiyi ancak satış sırasında ve satış parası ödenmeden hesap ederek alıcıdan tahsil edebilir.Alıcı bunu kabul etmezse satıcı malını satmayabilir, yada alıcı KDV’li fiyatı yüksek bulup malı almayabilir. Aksi halde, yani satış bedelini tahsil ederken ayrıca KDV’yi talep etmemişse, sonradan bu vergiyi alıcıdan talep edemez....
KARAR Davacı, satıcı firmadan kapıdan satış yöntemiyle kitap seti aldığını yasal süre içinde cayma hakkını kullandığını bu nedenle kitapların iadesi ve ödediğinin tahsilini istemiştir. Davalı davanın reddini savunmuştur. Mahkemece davanın reddine karar verilmiş; hüküm, davacı tarafından temyiz edilmiştir. 4822 sayılı yasa ile değişik 4077 sayılı Tüketicinin Korunması Hakkında Kanunun 8. maddesinde “Kapıdan satış; işyeri, fuar, panayır gibi satış mekanları dışında yapılan satımlardır.Bakanlık, kapıdan satış yapacaklarda aranılacak nitelikleri, bu Kanuna tabi olan ve olmayan kapıdan satışları ve kapıdan satışlara ilişkin uygulama usul ve esaslarını belirler.Bu tür satışlarda; tüketici, teslim aldığı tarihten itibaren yedi gün içinde malı kabul etmekte veya hiçbir gerekçe göstermeden ve hiçbir yükümlülük altına girmeden reddetmekte serbesttir. Hizmetlerin satımında ise bu süre, sözleşmenin imzalandığı tarihten itibaren başlar....
Noterliği’nin 21.03.2001 tarihli biçimine uygun düzenlenmiş gayrimenkul satış vaadi sözleşmesine dayanılmıştır. Gerçekten, bu sözleşme ile 1. kat 3 nolu meskenin taşınmaz maliki davalı tarafından satışı vaad edilmiştir. 4077 sayılı Tüketicinin Korunmasına İlişkin 2010/8073 - 9277 Kanunun 3/f maddesi hükmünce, kanun kapsamında kalan "satıcı" kavramına ticari veya mesleki faaliyetleri nedeniyle tüketiciye mal sunan gerçek veya tüzel kişiler girer. Adına kayıtlı taşınmazı satan ve yasanın aradığı anlamda “satıcı” olmayan taşınmaz maliki bu kavram içinde kalmaz. Bu nedenle de ticari veya mesleki faaliyetleri itibariyle konut üreten, başka bir deyişle tacir olmayan davalı adına kayıtlı taşınmazın tescili için açılan davanın tüketici mahkemesinde değil, dava tarihi itibari ile dava konusu taşınmazın 42.000 TL değerinde olduğu anlaşıldığından davanın Asliye Hukuk mahkemesinde görülmesi gerekmektedir....