Mahkemece, sözleşme gereği davalının ediminin tapu devri değil sözleşmenin devri olduğu ve bu ediminde yerine getirilmiş olduğundan bahisle davanın reddine karar verilmiştir. Taraflar arasında imzalanmış olan 16.09.2011 tarihli protokolde davalının gayrimenkul satış vaadi sözleşmesi ile almış olduğu taşınmaza ilişkin devir işleminin anlaşmalı boşanma tarihinde yapılacağı, bu sözleşme ile birlikte kalan senet borcununda davacı tarafından ödeneceğinin kararlaştırıldığı ve protokol gereği taraflar arasında başkaca bir tazminat nafaka gibi bir alacak talebinin söz konusu olamayacağı açıkça yazılmıştır. Sözleşmenin içeriği ve özelliği gereği davalının burada sadece sözleşmeyi davacıya devretmekle yükümlülüğünden kurtulamayacağı bu sözleşme ile gayrimenkulun tapudan devrinide sağlaması gerektiği anlaşılmaktadır. Nitekim protokol gereği Aile Mahkemesince verilen boşanma kararındada bu şekilde hüküm tesis edilmiştir....
Davacının sözleşmenin yapıldığı 01.01.2008 tarihinden fesih tarihine kadar davalı ... şirketinde sigortasız çalıştığı ve davalılar arasındaki sözleşmenin işyeri devri olduğu iddiaları araştırılmamıştır. Hal böyle olunca mahkemece davalılar arasındaki sözleşmenin işyeri devri niteliğinde olup olmadığı ticari kayıtlar ve sigorta kayıtları getirtilerek açıklığa kavuşturulmalı ve davacının tanık ifadeleri, şirket kayıtları ile ... şirketinde gerçekten çalışıp çalışmadığı araştırılmalı, çalışmadığı anlaşıldığı takdirde davalı ... şirketi açısından husumet yokluğundan davanın reddine karar verilmeli, çalıştıysa davalılar arasındaki ilişkinin muvazaalı olup olmadığı irdelenerek sonucuna göre sorumluluğu noktasında hüküm kurulmalıdır. Eksik inceleme ile karar verilmesi hatalı olup bozmayı gerektirmiştir. SONUÇ: Temyiz olunan kararın yukarıda yazılı sebepten BOZULMASINA, peşin alınan temyiz harcının istek halinde ilgiliye iadesine, 05.06.2017 gününde oybirliğiyle karar verildi....
Tarafların karşılıklı iddia ve savunmalarına, dayandıkları belgelere, hukuki ilişkinin nitelendirilmesine, vakıa mahkemesi hakiminin objektif, mantıksal ve hayatın olağan akışına uygun dosyadaki verilerle çelişmeyen tespitlerine ve uyuşmazlığa uygulanması gereken hukuk kurallarına göre; İlk derece mahkemesinin vakıa ve hukuki nitelendirmesinde usul ve esas yönünden yasaya aykırılık bulunmadığı, davalı işverenlik tarafından somut olayda işyeri devri olmadığı iddia etmiş ise de davalılar arasında 25.08.2009 tarihinde imzalanan franchise sözleşmesinin 12. maddesi incelendiğinde sözleşmenin ihlali halinde mezzalunanın dilerse sözleşmeyi feshedibileceği dilerse de restoranı devralabileceği şeklinde düzenleme bulunduğu, dosyaya sunulan devir sözleşmesi incelendiğinde belirtilen franchice sözleşmesine atıf yapılarak bu sözleşme gereğince franchice bedelinin ödenmemesi nedeniyle sözleşmenin 12. maddesi gereğince restoranı devralma hakkını kullanmasına istinaden imzalanığının belirtildiği,...
TMK’nın 706, BK’nın 213, 2644 Sayılı Tapu Kanunu’nun 26. maddeleri hükümleri gereğince tapuda kayıtlı taşınmazın üzerinde, tapuda pay devrini içeren eser sözleşmesinin geçerli olabilmesi için; sözleşmenin resmî şekle uygun olarak yapılmış olması gereklidir. Anılan sözleşme noterde düzenleme şeklinde yapılmadığı gibi, tapuda resmî biçimde imzalanmış da değildir. Böyle bir sözleşmeye dayanılarak ifa talep edilmesi veya esasen geçersiz olan bir sözleşmenin feshinin istenmesi mümkün değildir. Bu sözleşmeye dayanılarak tapuda pay devri yapılmadığı ve akdin ifa olunmadığı da anlaşıldığından sözleşmenin feshi isteminin iyiniyet kurallarına uygun düşmediği veya bir hakkın kötüye kullanıldığı şeklinde nitelendirilmesi de mümkün değildir. Dosyada mevcut bilirkişi raporuna göre inşaatın genel seviyesi %23 olup, tapuda pay devri de yapılmamıştır....
Hiz.tç Dış.Tic.A.Ş arasında franchise sözleşmesi imzalandığı,ancak daha sonra Davacı ile dava dışı ... ve davacı şirket temsilcisi ... arasında geçerli olarak kurulmuş sözleşmenin devri anlaşmasının imzalandığı,Zira TBK.Mad.205 te sözleşmenin devrinin geçerli olabilmesi için esas sözleşmenin ve devir sözleşmesinin aynı şekilde yapılması gerektiği ,bunun yanında,esas sözleşmenin diğer tarafının söz konusu devre önceden icazet vermesi ya da sonradan onay vermesi gerektiğinin düzenlendiği,davalının cevap dilekçesinde de kabul ettiği üzere, taraflar arasındaki devre itiraz etmediği bir süre ödemeleri devralan davacı şirkete yaptığı,ayrıca franchise sözleşmesi ile sözleşmenin devrini içeren sözleşmenin aynı şekilde yapıldığı,ikisinin de yazılı olduğu,TBK,205te aranan şekil şartının da yerine getirildiği dolayısıyla geçerli olan bu anlaşma gereğince davalı ile dava dışı ... arasındaki franchise sözleşmesinin davacıya devrolunduğu; geçerli sözleşmenin devri anlaşması neticesinde, davacının,...
Mahkemece, iddia, savunma ve dosya kapsamına göre; taraflar arasında 15.09.2009 tarihli arsa payı karşılığı inşaat sözleşmesi ve 29.03.2012 tarihli düzeltme beyannameleri düzenlendiği, sözleşme ve protokol uyarınca davacıya devri kararlaştırılan bağımsız bölümlerde 32.205,00 TL eksik ve ayıplı işler bulunduğu, davacı arsa malikine düşen % 32 paylaşım oranı nedeniyle 23.177,00 TL alacak istemekte haklı olduğu, davacıya devri gereken 4 nolu bağımsız bölümün tapusunun süresinde devredilmediğinin sabit olduğu, taraflar arasındaki düzeltme beyannamesi ile gecikme zararının karşılandığının anlaşıldığı, davacının kişilik haklarının saldırıya uğradığının veya beden ve ruh sağlığının bozulduğunun ispat edilemediği gerekçesiyle, davanın kısmen kabulü ile 4 nolu bağımsız bölümün tapu kaydının iptali ile davacı adına tesciline, 32.205,00 TL eksik ve ayıplı iş bedelinin ve % 32 pay oranından doğan 23.177,00 TL alacağın davalıdan tahsiline, diğer taleplerin reddine karar verilmiştir....
yer alan açıklamalara atıf yaptıklarını, adi yazılı sözleşmenin geçersiz olduğu gerekçesiyle istinafa konu karar verilmiş olsa da tarafların sıfatı ve sözleşmede öngörülmüş olan asli edimlerin taraflarca yerine getirildiği göz önüne alınınca salt sözleşmenin geçersizliği ileri sürülerek taleplerinin reddedilmesinin maşta TMK 2. maddede düzenleme altına alınan dürüstlük kuralına aykırılık içermekte olduğunu, sözleşmenin taraflarının imzaladıkları bir sözleşme ve sözleşmeden kaynaklanan asli yükümlülüklerinin (satış konusu bedelin ödenmesi ve taşınmazın müvekkile sonradan tapuda devri) yerine getirildiği durumda, şekle aykırı olsa dahi taraflara yüklenen sorumlulukların yerine getirildiği ve sözleşmenin geçerli olduğu hususlarının gözetilmesi gerektiğini ve davanın kabulüne karar verilmesi gerektiğini, bahsi geçen sözleşmenin satış sözleşmesi niteliğinde değil devri yapılacak olan taşınmazın yapımına ve ödeme şeklinin belirlendiği bir peşin sözleşmesi olduğunu, niteliği gereği tapu devir...
Sözleşmede hisse devrine, cayma tazminatına ilişkin hükümleri ile buna dayalı olarak yapılan taşınmaz devirlerinin geçersiz olduğu, taşınmazın mülkiyetinin devrine ilişkin işlemin de şekil yönünden geçersiz ve muvaaza nedeniyle tapuya tescilinin yolsuz olduğu iddia edilmiş, davalı tarafça sözleşmenin sadece hisse devir sözleşmesi değil, karma nitelikte bir sözleşme olduğu, bu sözleşmenin içerisinde hisse devri, taşınmaz devri, taşıt devrinin de vaat edildiği ancak bu edimlerden sadece taşınmaz devrinin gerçekleştiği, diğer edimlerin ifa edilmediği, ifa edilmiş bir edimin sonradan şekil şartı noksanlığı gerekçe gösterilerek geçersizliğinin ileri sürülmesinin dürüstlük kuralına aykırılık teşkil ettiği, taşınmazların cayma tazminatı olarak davalıda kaldığı, taşınmazların satış işleminin de muvaazalı olmadığı savunulmuştur. Taraflar arasında akdedilen 01.06.2009 tarihli ''Hisse Devir Ön Protokolü'' başlıklı sözleşmede, davacı ...'...
nin davacının gösterdiği üçüncü kişiye devri ile birlikte davacı ile davalı şirket arasında bu edime ilişkin satış sözleşmesi ilişkisi sona ermiş, üçüncü kişi yararına sözleşme ve davadaki talep gözetildiğinde artık şirketin içinin boşaltılarak devri nedeniyle zarara uğradığını iddia edebilecek kişi şirketin hisselerini devralan dava dışı .... olduğu, mahkemece satış sözleşmesi kapsamında .... ... Ltd. Şti.'nin içinin boşaltılarak üçüncü kişiye devri nedeniyle zarara uğradığına ilişkin davada davacının aktif husumet ehliyetinin bulunmadığı, yargılamanın her aşamasında gözetilmesi gerektiği gözetilerek açılan davanın reddine karar verilmesi gerekirken yanılgılı gerekçe ile yazılı şekilde karar verilmesinde isabet görülmediği belirterek istinaf başvurusunun kabulü ile İlk Derece Mahkemesi hükmü kaldırılarak yeniden esas hakkında hüküm kurulmak suretiyle davanın reddine karar verilmiştir. V. TEMYİZ A....
Mahkemece, iddia, savunma, toplanan kanıtlar ve tüm dosya kapsamına göre, davacının davalıya göndermiş olduğu 06.04.2009 tarihli ihtarnamede sözleşmenin feshinin bildirildiği, davanın yasal dayanaktan yoksun olduğu gerekçesiyle, davanın reddine karar verilmiştir. Kararı, davacı vekili temyiz etmiştir. 1) Dava, arsa payı karşılığı inşaat sözleşmesinden kaynaklanan kira kaybı ve vergi alacağı istemine ilişkindir. Arsa payı karşılığı inşaat sözleşmelerinde tapuda pay devri edimi de bulunduğundan, diğer tarafın karşı çıkması halinde feshe ancak mahkemece karar verilebilir. Bu kuralın istisnası fesih konusunda taraf iradelerinin birleşmesidir. Somut olayda, yüklenicinin dava dilekçesinde sözleşmenin feshi sonucunu yaratacak istemlerine arsa sahipleri karşı çıktıklarından ve fesih konusunda taraf iradeleri birleşmediğinden sözleşmenin feshedildiğinden sözedilmesi mümkün değildir....