Loading Logo

sonkarar

Sayfa Yükleniyor

Murisin satış vaadinde bulunmayan başka mirasçıları da mevcut olduğundan taşınmazdaki elbirliği mülkiyeti paylı mülkiyete çevrilmeden sözleşmenin ifası mümkün olamayacağından mahkemece davanın reddi gerekirken kabul hükmü kurulması doğru görülmemiş, bu sebeple kararın bozulması gerekmiştir. SONUÇ: Yukarıda açıklanan nedenlerle temyiz itirazlarının kabulü ile hükmün BOZULMASINA, peşin yatırılan harcın istek halinde yatırana iadesine, kararın tebliğinden itibaren 15 gün içinde karar düzeltme yolu açık olmak üzere, 04.04.2016 tarihinde oybirliği ile karar verildi....

    Edimlerin ifasından sonra, taraflardan birinin, sözleşmenin şeklen geçersizliğini ileri sürmesi iyiniyetle bağdaşmaz (MK. 2.md.) Somut olayda, taraflar arasında yapılan kat karşılığı inşaat sözleşmeleri yukarda açıklanan şekle uygun yapılmadığından geçersizdir. Tapuda pay devri yapılarak geçerlilik de kazandırılmamıştır. inşaatın seviyesi (%47) itibariyle, edinimin ifasından da sözedilemez. Geçersiz sözleşmelerin ifası istenilemeyeceği gibi, geçersizliğinin tesbiti dışında, feshi de istenemez. Taraflar, geçersizlik nedeniyle birbirlerine verdiklerini iade ile yükümlüdürler. Bu çerçevede, arsa sahipleri elatmanın önlenmesini de istediklerinden arsanın davacılara teslimine, davalı yüklenicinin elatmasının önlenmesine karar verilmesi gerekir. Bu nedenle karar bozulmalıdır....

      Mahkemece dava kesin hüküm nedeniyle reddedilmiş ise de, Zeytinburnu 1.Asliye Hukuk Mahkemesinin 2004/36 esas ve 383 karar sayılı ilamı ile davacı, 21.11.2001 tarihinde açtığı davada, satış bedelinin uyarlanmasını, olmadığı takdirde sözleşmenin iptali ile yaptığı ödemelerin iadesini talep etmiş, mahkemece 12.1.2005 tarihinde kesinleşen kararla uyarlama talebinin vazgeçme nedeniyle reddine, sözleşmenin feshi isteminin reddine karar verilmiş, ödenen satış bedelinin iadesi hakkında hüküm kurulmamıştır. Buna göre tarafları ve dava konusu aynı ancak dava sebepleri farklıdır. Eldeki davada davacı, taşınmazın 3.kişiye satılması nedeniyle akdin ifası imkansız hale geldiğinden ödediği satış bedelinin sebepsiz zenginleşme hükümlerine göre tahsiline talep hakkına sahiptir. Mahkemece, işin esasına girilerek taraf delilleri toplanıp sonucuna göre karar verilmesi gerekirken yazılı şekilde kesin hüküm nedeniyle davanın reddine karar verilmesi usul ve yasaya aykırı olup bozmayı gerektirir....

        Bu hükmün, aktin icra edilmemesi (ifa edilmemesi) veya natamam olarak icrası (noksan olarak ifası) halinde ceza ödenmesi amacıyla konulduğu kuşkusudur. Bu haliyle kararlaştırılan ceza Borçlar Kanununun 158.maddesinin ilk fıkrasında sözü edilen seçimlik cezaya ilişkindir. Sözleşmenin devam ettiği sırada, kira konusu taşınmazlar üçüncü bir kişiye kiraya verildiğinden, davalının akde aykırılığı sabittir. Sözleşme, davalının bu davranışı nedeniyle eylemli olarak fesh edildiğinden, davacı kiracı sözleşmenin seçimlik cezaya ilişkin hükmünden yararlanarak ceza tediyesini isteyebilir. 2010/13060 - 2011/754 Mahkemece bu saptamalar gözetilerek sözleşmedeki seçimlik cezanın hüküm altına alınmasında bir yanılgı yoktur. Bütün bu nedenlerle de davalının aşağıdaki bendin kapsamı dışında kalan temyiz itirazları yerinde değildir....

          Davaya konu sözleşmenin ifası sırasında yüklenicinin üçüncü şahsa verdiği zarar nedeniyle yüklenici ve İGDAŞ aleyhine dava açılınca, davalı idare 29.08.2006 tarih ve 1376 sayılı yazısıyla teminat mektuplarının süresize çevrilmesini istemiş ise de davalı cevap vermeyince teminatlarını nakde çevirmek zorunda kalmıştır. Dava dışı zarar gören şahıs tarafından açılan davanın reddine dair karar, Yargıtay’ca onanmış ise de kesinleşip kesinleşmediği dosya içeriğinden anlaşılamamıştır. Davalı, bu davanın sonucuna kadar teminat bedelini elde tutmakla haklı olduğundan temerrüdünün ancak red kararının kesinleşmesinden sonra olacağı ortadadır. O halde mahkemece yapılması gereken iş, Büyükçekmece 3. Asliye Hukuk Mahkemesi’nin 2005/489 Esas 2007/726 Karar sayılı ilâmının kesinleşip kesinleşmediğini araştırmak, kesinleşme tarihinden itibaren faize hükmetmekten ibarettir. Bu husus üzerinde durulmadan dava tarihinden faiz yürütülmesi usul ve yasaya aykırı olmuş, kararın bozulması uygun bulunmuştur....

            "İçtihat Metni" Mahkemesi :Asliye Hukuk Hakimliği Yukarıda tarih ve numarası yazılı hükmün temyizen tetkiki davalı tarafından istenmiş ve temyiz dilekçesinin süresi içinde verildiği anlaşılmış olmakla dosyadaki kağıtlar okundu gereği konuşulup düşünüldü: - K A R A R - Dava, köy yolu genişletilmesi ve sanat yapılarının imalâtına ilişkin sözleşmenin ifası sırasında meydana gelen sel felaketi sonucu gerçekleşen işlerde hasarlar oluştuğundan yeniden yapılması zorunda kalındığı, bu bedelin tahsiline karar verilmesi istemiyle açılmıştır. Davalı sözleşmeye göre davacının sigorta yaptırmak zorunda olduğunu, ancak sigorta olmadığından zarardan idarenin sorumlu tutulamayacağını belirterek davanın reddini savunmuştur. Mahkemece davanın kısmen kabulüne karar verilmiş, karar davalı tarafından temyiz edilmiştir....

              Geçerli sözleşme ile davacı ödediği paranın ifanın imkansız 2008/15542-2009/5121 hale geldiği tarihteki değerini isteyebilir. ... 1.Asliye Hukuk Mahkemesinin 2005/139 esas, 2005/482 karar sayılı sayılı ilamın 26.09.2006 tarihinde kesinleşmesi sonucunda taşınmazlardaki davalının 1/5 hisselerinin, 3.bir kişi adına tescil edilmesi ile sözleşmenin ifası imkansız hale gelmiştir. Öyle olunca, mahkemece taşınmazın ifanın imkansız hale geldiği 26.09.2006 tarih itibariyle satışa konu hisselerin rayiç değeri bilirkişi marifetiyle belirlenip bu miktarın talep aşılmamak kaydıyla davalıdan tahsiline karar verilmesi gerekirken yanlış değerlendirme sonucu taşınmazların keşif tarihi olan 19.11.2007 tarihindeki rayiç değerinin belirlenerek yazılı şekilde hüküm tesisi usul ve yasaya aykırı olup bozmayı gerektirir. SONUÇ: Yukarıda açıklanan nedenlerle temyiz olunan kararın davalı yararına BOZULMASINA, peşin alınan temyiz harcının istek halinde iadesine, 15.4.2009 gününde oybirliğiyle karar verildi....

                Mahkemece, iddia, savunma, toplanan delillere ve benimsenen bilirkişi raporuna göre davalının işyerinde ve deposunda davacı şirket dışında başka firmalara ait boş ve dolu LPG tüpleri bulundurarak akdi ihlal ettiği, davacının akdi feshetmesinin haklı nedene dayandığı, fakat davacının sözleşmenin 38. maddesine göre istemiş olduğu cezai şartın B.K.’nun 161/3. maddesi uyarınca fahiş olması nedeniyle indirilmesi gerektiği, akdin devamı halinde bile davacının 11.329.20 TL kar edebileceğinin bilirkişilerce hesap edildiği, B.K.’nun 158/1. maddesinde cezai şartın amacının düzenlendiği, davacı tarafça istenen sözleşmedeki cezai şartın üst sınırının ancak akdin ifası ile elde edilebilecek menfaatle sınırlı olduğu, bu nedenle cezai şartın sözleşmeden beklenen amaç, tarafların mali durumları da dikkate alınarak 11.329.20 TL olarak kabulü gerektiği gerekçesiyle davanın kabulü ile 5.950 TL cezai şartın dava tarihinden itibaren işleyecek yasal faizi ile birlikte davalıdan tahsiline karar verilmiş, hüküm...

                  Geçerli sözleşmenin ifa edilmemesi nedeniyle davacı taşınmazın ifanın imkansız hale geldiği tarihteki rayiç değerini isteyebilir. Dikili Asliye Hukuk Mahkemesinin 2001/184 esas 2001/100 karar sayılı ilamı ile davacının açtığı tapu iptal ve tescil davası reddedildiğinden sözleşmenin ifası imkansız hale gelmiştir. Mahkemece taşınmaz üzerinde keşif yapılarak taşınmazın ifanın imkansız hale geldiği tapu iptal ve tescil talebinin reddine dair kararın kesinleştiği tarih itibariyle satışa konu hissenin rayiç değeri bilirkişi marifetiyle belirlenip, belirlenecek miktar talepten az ise belirlenecek miktarın, talepten fazla ise taleple bağlı kalınarak davalılardan tahsiline karar verilmesi gerekirken yanlış değerlendirme sonucu yazılı şekilde hüküm tesisi usul ve yasaya aykırı olup bozmayı gerektirir. 2-Bozma nedenine göre davalıların diğer temyiz itirazlarının incelenmesine gerek görülmemiştir....

                    Davalı vekili, davaya cevap vermemiş ise de, bilirkişi raporuna karşı sunduğu yazılı beyanında müvekkilinin ekonomik durumu çok kötü olduğundan mal alımı yapamadığını, beklenmeyen bu durum nedeniyle sözleşmenin ifası imkansız olmasından dolayı cezai şarta hükmedilemeyeceğini bildirerek, davanın reddini savunmuştur....

                      UYAP Entegrasyonu