Davacı tarafından taşıma rizikolarına karşı sigorta örtüsüne alınan muhtelif anbar emtiasının davalının maliki ve işleteni olduğu araçla İzmir İli’nden yurtiçinde muhtelif illere taşındığı sırada tek taraflı meydana gelen kaza sonucu bir kısmının zarar gördüğü, bu nedenle sigortacı davacının sigorta ettirene ödeme yaptığı ve rucuan tazmini için işbu davayı açtığı hususları uyuşmazlık konusu değildir. Davacı meydana gelen riziko sonrasında taşınan ve hasar gören emtiaların bedelini poliçe kapsamında dava dışı sigorta ettirene ödedikten sonra TTK'nın 1301. maddesine dayalı olarak talepte bulunmuştur. Ancak, davacı, davalılardan sigorta ettirene ödemiş olduğu tutarın aynısını değil, sorumlu oldukları gerçek zarar miktarını talep edebilecektir. Somut olayda güzergah itibariyle uyuşmazlığa TTK’nın taşıma sözleşmelerinin hükümleri tatbik edileceğinden zararın da bu düzenlemelere göre tespit edilmesi gerekmektedir....
Şti. vekili tarafından istenmiş ve temyiz dilekçelerinin süresi içinde verildiği anlaşılmış, eksiklik nedeniyle mahalline iade edilen dosya ikmal edilerek gelmiş olmakla dosyadaki kağıtlar okundu gereği konuşulup düşünüldü: - K A R A R - Dava, rucuan alacak istemiyle açılmış, mahkemece davalıların harici ödeme yapmaları nedeniyle davanın esası hakkında karar verilmesine yer olmadığına karar verilmiş, karar davacı idare vekili ile davalı ... Tem. İnş. Tur. Güv. Gıda ve Yem San. Tic. Ltd. Şti. vekili tarafından temyiz edilmiştir. Samandağ Asliye Hukuk (İş) Mahkemesi’nin 2001/336 E 2002/542 K. sayılı kararında tüm davalıların sorumlu oldukları miktarlar ayrı ayrı belirtilmiştir. Davacı idare, İş Mahkemesi’nin kararı gereğince diğer davalılarla birlikte müştereken ve müteselsilen sorumlu olduğundan 2003/82 sayılı icra takip dosyasına toplam 2.574,26 TL ödeme yaptığını belirterek, bu miktarın davalılardan tahsili için bu davayı açmıştır. Davalı ... Tem. İnş. Tur. Güv. Gıda ve Yem San. Tic....
Taraflar arasındaki rücuan tazminat davasından dolayı yapılan yargılama sonunda İlk Derece Mahkemesince, hükümde belirtilen gerekçelerle davanın kabulüne karar verilmiştir. Kararın davalı vekili tarafından istinaf edilmesi üzerine, Bölge Adliye Mahkemesince istinaf başvurusunun esastan reddine karar verilmiştir....
Tazminat tutarının belirlenmesinde 6098 sayılı Türk Borçlar Kanununun 51’inci maddesindeki; “Hâkim, tazminatın kapsamını ve ödenme biçimini, durumun gereğini ve özellikle kusurun ağırlığını göz önüne alarak belirler.” ve 52’nci maddesindeki “zarar gören, zararı doğuran fiile razı olmuş veya zararın doğmasında ya da artmasında etkili olmuş yahut tazminat yükümlüsünün durumunu ağırlaştırmış ise hâkim, tazminatı indirebilir veya tamamen kaldırabilir.” hükümleri gözetilerek, zarar gören (sigortalının) müterafik kusuru da dikkate alınarak söz konusu maddeler kapsamında Hâkim tarafından takdir edilecek uygun bir indirimin yapılması gereği de göz önünde bulundurulmalıdır. Bu durumda sigortalı kazazedenin kusurunun en az %50 oranında belirlenen tazminattan indirim yapılmalıdır....
İLERİ SÜRÜLEN İSTİNAF SEBEPLERİ : Davacı tarafça açılan alacak davasının sonucunda davanın kısmen kabulüne karar verildiğini, davacı kızının eksi eşi müvekkili davalının kredi borcunu ödediğini, bu ödediği miktarların rucuan tahsili istemi ile bu davayı açtığını, mahkemenin olayda uygulanacak hukuki kurumun vekaletsiz iş görme olduğu yolunda tavsifle karar verdiğini, olayın incelendiğinde davacı müvekkilinin rızası ve talebi olmaksızın ödemeler yaptığını, olayda vekaletsiz iş görme kavramının unsurlarının bulunmadığını, ancak sebepsiz zenginleşme ve rucuan alacak kavramlarının söz konusu olabileceğini, davanın açıldığı tarih olan 16/08/2018 tarihinden geriye doğru 2 yıllık zamanaşımı 16/08/2016 olduğunu, 16/08/2016 tarihinden önce tüm ödemelerin zamanaşımına uğradığını, TBK 78 gereği davacının bu ödemeleri talep etmesinin mümkün olmadığını, tüm bu nedenlerle istinaf taleplerinin kabulü ile davanın esastan reddini, en azından zamanaşımı itirazı doğrultusunda zamaaşımı sebebi ile davanın...
Bu anlaşma TTK'un 371/1 maddesi kapsamında değerlendirilirse, şirket temsilcisinin görevde olduğu süreçde kanuna ve esas sözleşmeye aykırı olarak işlem yapıp, şirketi zarara uğrattığında, bu zararın kendisinden rucuan tahsilinin istenebileceği (yasaya nazarın daha geniş bir yorumla) şeklinde anlamak gerekir. Öte yandan, sözleşme hükümlerine göre davalının müdürlük yaptığı dönemde ortaya çıkacak tüm mali yükümlülük, taahhüt, sorumluluk ve borçlarında kendisinden e-imzalı e-imzalı e-imzalı e-imzalı istenebileceği kararlaştırılmıştır. Davalı 14.02.2011 ile 03.05.2013 tarihleri arasında davacı şirketin tek imzayla yetkili müdürü, 03.05.2013 ile 13.08.2013 tarihleri arasında da çift imza ile yetkili müdürü olarak görev yapmıştır. Alacağın, dayanak yapılan Ankara .... ......
DELİLLERİN DEĞERLENDİRİLMESİ VE GEREKÇE: Dava , itirazın iptali davası olup; davadaki uyuşmazlığın, davacı ile davadışı sigortalısı arasında yapılan poliçe sebebiyle, oluşan kazadan dolayı ortaya çıkan zarara istinaden davadışı kişiye yapılan ödemenin kusurlu olduğu iddia edilen davalılardan rucuan tahsili ve yapılan takibe davalı tarafından yapılan itirazın iptali istemine ilişkin olduğu tespit edilmiştir. Eldeki davada, davacı sigorta şirketi olup, sigortalının da tacir olduğu, davacı sigorta şirketinin de sigortalısının haklarına halef olarak TTK’nun 1472. maddesine göre talepte bulunduğu, bu nedenle Ticaret Mahkemelerinin davaya bakmakta görevli olduğu anlaşılmakla davanın esasının incelenmesine geçilmiştir. Her ne kadar davalılar vekili, zamanaşımına dair def’i ileri sürmüşse de; olay tarihi, takip tarihi ve dava tarihi birlikte değerlendirildiğinde zamanaşımı süresinin dolmadığı gözetilerek zamanaşımı def’inin reddine karar verilmiştir....
DAVANIN KONUSU : TAZMİNAT İSTİNAF TALEBİNDE BULUNAN : DAVACI VEKİLİ KARAR TARİHİ : 05/07/2023 KARARIN YAZILDIĞI TARİH : 05/07/2023 Mahkemece verilen karara karşı davacı vekili tarafından istinaf kanun yoluna başvurulmuştur. İstinaf talebinin süresi içinde olduğu anlaşıldıktan sonra dosya okunup gereği düşünüldü: TALEP: Davacı vekili dava dilekçesinde, taraflar arasında ... ülkesinde bayındırılık ve devlet binaları inşaatı işi için Cezayir yasalarına göre adi ortaklık ilişkisi kurulduğunu, dava dışı işçi ...'nın taraflar arasındaki adi ortaklığın işçisi olup, 2012-2014 yılları arasında ... yapmış olduğu çalışmalardan kaynaklanan ihbar tazminatı alacağının tahsili istemiyle davacı şirket aleyhine Türkiye'de dava açtığını, Ankara 12....
Asliye Ticaret Mahkemesinin 2023/441 Esas sayılı dosyasından yetkisizlikle gelen ve Mahkememizde görülmekte olan Şirketin İhyası davasının yapılan açık yargılaması sonunda, GEREĞİ DÜŞÜNÜLDÜ: Davacı vekili sunduğu dava dilekçesinde özetle; İlgili firma ile davacı üniversite arasında temizlik hizmetlerinin yürütülmesi amacı ile kamu ihale kanunu hükümleri gereğince sözleşme imzalandığını, davalı şirket bünyesinde çalışan işçilerin alacaklarının davacı yanca ödenmesi nedeni ile rucuan davalı şirkete dava açtıklarını, ... 2. Asliye Hukuk mahkemesinin ..., ..., ..., ... ve ... E. Sayılı dosyalarında alacak davaları ikame edildiğini, mahkemece şirketin ihyası davası açmak üzere kendilerine süre verdiğini belirterek ilgili şirketin ihyasına karar verilmesini talep etmiştir. Birleşen ... 15. Asliye ticaret Mahkemesinin... esas sayılı davada dava dilekçesinde özetle; İlgili firma hakkında ... 2. Asliye Hukuk Mahkemesi'nde ..., ..., ..., ......
Davacı dava dilekçesinde işyeri sigorta sözleşmesi gereğince sigorta şemsiyesi altına aldığı işyeriin binaya ait rögarın tıkanması sebebi ile pis su taşması sebebi ile hasara uğradığını, hasar bedelinin sigortalısına ödediğini ileri sürerek zarar sorumlularından rucuan alacak isteminde bulunmuştur. Davacı ... şirketi, bu davayı sigortalısının halefi olarak açtığına göre, görevli mahkemenin tayininde sigortalı ile davalı arasındaki ilişkinin hukuki mahiyeti nazara alınır. Yargıtay İçtihadı Birleştirme Genel Kurulu'nun 22.03.1944 tarihli 37 Esas ve 9 Karar sayılı kararında bu husus “sigortacının sorumlu kişi aleyhine açacağı dava, sigorta poliçesinden doğan bir dava değildir. Bu nedenle, halefiyet davası bir ticari dava sayılamaz. Bu dava, aynen sigortalı kimsenin sorumlu kişiye karşı açmış olduğu bir dava gibidir. Sigortalının muhtelif mahkemelerde dava açma hakkı varsa aynı hak, sigortacının halefiyet hakkına dayanan rücu davası için de söz konusudur” şeklinde vurgulanmaktadır....