Loading Logo

sonkarar

Sayfa Yükleniyor

Aile Mahkemesinin 26.12.2019 tarih, 2019/1268 Esas, 2019/1248 Karar sayılı ilamı ile anlaşmalı boşandıklarını, protokol gereği her bir çocuk için aylık 2.000'er TL iştirak nafakasına hükmedildiğini, nafakaları aksatmadan ödediğini, ancak ekonomik durumundaki sıkıntılar nedeni ile bu davayı açmak zorunda kaldığını, şuan işsiz olduğu için geçimini zor sağladığını belirterek, nafakanın her bir çocuk için aylık 700'er TL'ye indirilmesini talep ve dava etmiş, davacı vekili 04.03.2021 tarihli ıslah dilekçesinde; müvekkilinin hissesinin bulunduğu şirketin ve annesine ait şirketin covid-19 nedeni ile iflas edecek duruma geldiğini, beklenmedik bu durumun müvekkilini ekonomik olarak zora soktuğunu, evlenme aşamasındaki müşterek çocuğun düğün masraflarının ve diğer giderlerinin müvekkili tarafından üstlenildiğini, gelirinin sadece kendi hayatını idare etmesine yetecek miktarda olduğunu belirterek, her bir çocuk için ödenmekte olan nafakanın 750'şer TL'den toplam 1.500 TL'ye indirilmesini talep ve...

Cumartesi günleri saat 10:00 ile 18:00 arasında şahsi münasebet kurulmasına, davacının müşterek çocuk için aylık 2.000,00 TL iştirak nafakası ödemesine, sonraki yıllarda Ayşe'nin gerek kreş, okul, servis, yemek parası ve eğitim giderlerinin tamamını, özel dersler, spor etkinlikleri, müzik veya resim dersleri vb. babasının ödemeyi peşinen kabul ve taahhüt ettiğine dair karar verildiğini, sonrasında tarafların protokol düzenleyerek davacı tarafından çocuğa devredilen evin kira bedeli olan 1.050,00 TL'yi davalının alacağına ve nafakanın kalan bedeli olan 950,00 TL'yi hesabına yatıracağına dair düzenleme yaptıklarını, icra takibi üzerine davacının İstanbul Anadolu 21. Aile Mahkemesinin 2015/225 Esas sayılı dosyasında menfi tespit davası açtığını, davalı tarafından da İstanbul Anadolu 8....

Davalı, yeşil kart reçetelerinin incelenmesi esnasında 14.2.2008 tarih 617 protokol nolu yeşil kart reçetesine yazılan ve hastaya verilen, kuruma fatura edilen ilacın miadının 8/2007 tarihinde dolduğunu, bu nedenle yeşil kart reçeteleriyle ilgili 2007 yılı protokolünün 6.3.13 maddesi hükmüne göre kurumun ilaç bedelinin 5 katı tutarında cezai şart uygulayarak davacı ile yapılmış sözleşmeyi 3 ay süreyle feshettiğini, davanın haksız yere açıldığını savunarak davanın reddini dilemiştir. 2010/3875-11277 Mahkemece, davalı kurumca 2008 yılı sözleşme hükümlerinin uygulanması gerekirken 2007 yılı sözleşme hükümlerinin uygulanmasının yerinde olmadığı gerekçesiyle davanın kabulüne karar verilmiş; hüküm, davalı tarafından temyiz edilmiştir. Taraflar arasında özel hukuk kurallarına tabii bir sözleşme olduğu tartışmasızdır....

    -K. sayılı kararı ile anlaşmalı olarak boşandıkları, davalı lehine 5.000,00- TL yoksulluk nafakası ödenmesine ve bu nafakanın her yıl Tefe-Tüfe oranında arttırılmasına karar verildiği ve bu kararın 26.12.2013 tarihinde kesinleştiği anlaşılmıştır. Tarafların ekonomik sosyal durum araştırması sonucunda; davacının emekli olduğu, aylık üçbin-TL gelir elde ettiği, adına kayıtlı dairede oturduğu,eşi ile birlikte yaşadığı, davalının ev hanımı olduğu, Barcelona' da yaşadığı geçimini çocuklarının sağladığı, çocuklarına ait evde oturduğun, kira ödemediği, gayrimenkul ve menkul malının bulunmadığı anlaşılmıştır. Taraflar arasında yapılan protokol hukuki niteliği itibariyle, TMK hükümlerinden kaynaklanmakta ise de; genel sözleşme hükümlerine tabidir. Böylece, taraflar, kanunun emredici nitelikte olan kamu düzeni ve genel ahlaka aykırı saymadığı hususlarda serbest iradeleriyle sözleşme yapabileceklerdir (BK. md.19)....

    İmzası davalıya ait olan protokol hükümlerinin büyük kısmı yerine getirilmek suretiyle protokol geçerli hale getirilmiştir. Davacı protokol uyarınca alacağını talep edebilir. O halde mahkemece, tarafların delilleri değerlendirilerek sonucuna göre karar verilmesi gerekirken aksine düşüncelerle yazılı şekilde davanın reddine karar verilmiş olması usul ve yasaya aykırı olup, bozmayı gerektirir. SONUÇ: Yukarıda açıklanan nedenlerle hükmün davacı yararına BOZULMASINA, 28/06/2016 gününde oybirliğiyle karar verildi....

      İstinaf başvuruları sonrasında her iki taraf asılın ve davacı-birleşen davalı kadın vekilinin imzalarının bulunduğu 11.05.2022 tarihli,12.05.2022 havale tarihli davalı-bir.davacı erkeğin ve davacı-birleşen davalı kadın vekilinin kimlik tespitli dilekçesi ekinde yine aynı imzaların yeraldığı tarihsiz protokol ibraz edilmiş ve dilekçede protokol sebebiyle boşanmaları sonuçlandırılmak üzere dosyanın mahkemesine iadesi talep edilmiştir. Taraf iradelerinin istinaf başvurularından feragat değil,sunulan protokol gereğince karar verilmesinden ibaret olduğu kanaatine varılmıştır....

      Belediyesi; dava konusu yerin tasarruf hakkının ... ile imzalanan 25/05/2011 tarihli protokol ve 14/06/2012 tarihli ek protokol  ile  belediye lehine kiracılık hakkı ve intifa hakkı tesis edildiğini, Davacıya ait yapıya, yapı sahibi tarafından kaçak ve ruhsatsız olarak eklentiler yapıldığından dolayı Yenimahalle Belediye Encümenince İmar Kanunun 32. maddesi gereğince yıkım ve yine aynı yasanın 42. maddesi gereğince para cezası verilmesine ilişkin 22.02.2001 tarih ve 505/1156 sayı ile karar alındığını,  davacı yanın, hakkında yıkım kararı bulunan yapı ile ilgili idari yargı yolunu tükettiğini, yıkım yönünden kararın kesinleştiğini, idari yargı kararını bertaraf etmek amacıyla  bu davayı açtığını,  belirterek, davanın reddine karar verilmesini dilemiştir. Davalı ...; davacının kiracı olarak bulunduğu taşınmazın intifa hakkının 25.05.2011 tarihli protokol ve 14.06.2012 tarihli ek protokol ile davalı ......

        İLERİ SÜRÜLEN İSTİNAF NEDENLERİ : Mahkemece verilen hükme karşı davacı tarafından istinaf yoluna başvurulmuş olup, Davacı istinaf dilekçesinde özetle; tüm dosya kapsamı, gelen yazı cevapları, yapılan sosyal ve ekonomik durum araştırmaları, protokol gereğince yoksulluk ve iştirak nafakasını ödemeyi kabul etmesine rağmen nafaka bedellerinin ağır mağduriyetine yol açtığını, dosya kapsamında ekonomik durumunun değiştiğini ispat etmesine rağmen yerel mahkemenin red kararının usul ve yasaya aykırı olduğunu bu nedenlerle mahkeme kararının kaldırılarak davalarının kabulüne karar verilmesini talep etmiştir. GEREKÇE : Davanın boşanma protokolünden kaynaklanan yoksulluk nafakanın azaltılması davası olduğu anlaşılmıştır. HMK'nun 355.maddesine göre re'sen gözetilecek kamu düzenine aykırı haller dışında istinaf incelemesi, istinaf dilekçesinde belirtilen sebeplerle sınırlı olarak yapılır....

        Yanılgılı değerlendirme ile yazılı şekilde hüküm kurulması doğru görülmemiş, bozmayı gerektirmiştir. 2)Somut olayda hükmedilen iştirak nafakasının başlangıç tarihi kararın kesinleşmesinden itibaren olarak belirlenmiştir. 28/11/1956 tarih ve 15 E.-15 K.sayılı Yargıtay İçtihadı Birleştirme Kararına göre nafaka ve nafakanın artırılması davaları kanundan doğan bir alacağın tespiti ve tahsili niteliğinde olup, davanın açıldığı tarihten itibaren hüküm ifade eder. Buna göre, nafakaya dava tarihten itibaren hükmetmek gerekirken; nafakanın kararın kesinleşmesinden itibaren tahsiline yönelik hüküm kurulmuş olması usul ve yasaya uygun bulunmamıştır. 3)Hüküm tarihinde yürürlükte bulunan Avukatlık Asgari Ücret Tarifesinin 9. maddesi gereğince; nafaka davalarında tespit olunan nafakanın bir yıllık tutarı üzerinden tarifenin üçüncü kısmı gereğince hesaplanacak miktarın tamamı vekâlet ücreti olarak hükmolunur....

          Aile Mahkemesinin 19/01/2015 tarihli 2015/21 Esas-2015/18 Karar sayılı ilamı ile anlaşmalı olarak boşandıklarını, bahsi geçen ve taraflar arasındaki 12/01/2015 tarihli Protokole dayalı ilamda mevcut kimi belirsizlik ve ihtilafların ortadan kaldırılması amacı ile 16/08/2017 tarihli Protokol imzalanarak iştirak nafakası miktarlarının aylık 2.250,00 şer TL ye çıkarıldığını, ancak, bu protokol tarihi ile iş bu davanın açıldığı tarihte müvekkilinin ekonomik durumunun tamamen değiştiğini, Protokolün imzalandığı tarihte çalışmakta olduğu Prelli Otomobil Lastikleri A.Ş.'...

          UYAP Entegrasyonu