Davalı vekili istinaf dilekçesinde özetle; nafaka alacaklarına ilişkin icra takiplerinde birikmiş nafaka alacağından ayrı olarak cari nafakanın tamamının emekli maaşından kesilmesi gerektiğini, her ay işleyen cari nafakanın tamamı, nafaka yükümlüsü kişinin muvafakati aranmaksızın emekli maaşından kesileceğini, her ay işleyen nafakanın için emekli maaşının tamamının haczinden sonra, birikmiş nafaka alacağı için emekli maaşının haczinden sonra kalan miktar açısından borçlunun ve ailesinin geçimi için gerekli olan miktar tespit edilip, emekli maaşından tenzil edildikten sonra kalan miktar üzerine haciz işlemi yapılması gerekirken mahkeme tarafından borçlunun geçimi için gerekli olan miktarın tespiti yapılmayarak alt sınır olan emekli maaşının 1/4'ü oranında haczin devamına karar verilmesi yerleşik Yargıtay içtihatlarına ve kanun lafzına açıkça aykırı olduğunu, müvekkili T3 ile borçlu-davacı T1 anlaşmalı olarak boşanmış olup boşanma protokolünde müvekkiline 2.000- TL yoksulluk nafakası ödeyeceği...
Davacı tarafın karar düzeltme talebi diğer yönlerden yerinde değil ise de karar düzeltme dilekçesinde yukarıda anılan protokol hükmü gereğince cezai şartın beş kat yerine iki kat olarak uygulanması gerektiğinin bozma kararında gözetilmesi gerektiği talebi karşılanarak bir karar verilmesi gerekmektedir. Dayanılan protokolde yeni protokol hükümlerinin uygulanabileceğine ilişkin düzenlemeler yer almakta ise de ilgilinin yazılı talebi koşulu da ayrıca getirilmiş olduğundan bu şekilde bir talebin varlığı ve geçerliliği dosyaya yansımadan yeni veya eski protokol hükümlerinin uygulanması gerektiği konusunu içeren bir bozma kararı verilebilmesi mümkün değildir. Direnme kararının temyizinde bu husus incelenmemiş olsa da bozma kararı sonrası dosya mahkeme esasına girdiğinde son hükümden sonra ortaya çıkan durumların değerlendirilmesi mümkün olabilecek ve koşulları varsa yeni protokol hükmü de gözetilerek karar verilip verilmeyeceği mahkemece değerlendirilecektir....
Karşı Oy Karar düzeltme talebi üzerine; yargılama dışında yapılan protokol hükümlerinin geçerli olduğundan bahisle, protokol hükümlerinin incelenip, değerlendirilip tartışılması gerektiğine işaret edilerek, ek ilave bozma yapılmış ise de; sözü edilen protokol incelendiğinde borcu sürdüren bir belge olarak kabulünün bulunmadığı, yeniden ayrı bir yargılama konusu teşkil ettiği anlaşıldığından; sayın çoğunluğun ek ilave bozma düşüncesine katılınamamıştır. Bu nedenle karar düzeltme isteminin reddi gerektiği görüşündeyim....
İç ve Dış Tic.A.Ş.ye üç ayrı genel kredi sözleşmesi uyarınca krediler açıldığı, diğer davalıların anılan kredi sözleşmelerini müşterek borçlu ve müteselsil kefil sıfatıyla imzaladıkları, ancak kredi borçlarının zamanında ödenmemesi üzerine davacı banka tarafından 12.7.2002 tarihinde hesabın kat edilmiş olduğu, borçlular aleyhine takibe geçildiği bu arada tarafların bir araya gelerek borcun tespiti ve yeniden yapılandırılması konusunda 26.11.2002 tarihli “protokol ve vefa hakkı sözleşmesi” imzaladıkları, ancak anılan sözleşme hükümlerinin yerine getirilmemesi üzerine bu kez 27.4.2005 tarihli “Taslak Ek Protokolü" başlıklı 2.protokolün taraflar arasında imzalandığı, bu protokol ile borcun ve yeni ödeme koşullarının ne şekilde tasfiye edileceğinin ayrıntılı olarak belirlendiği, fakat 27.4.2005 tarihli protokol hükümlerinin de yerine getirilmemiş olduğu dosyadaki bilgi ve belgelerden anlaşılmaktadır. 27.4.2005 tarihli "taslak ek protokolünün" 4/d maddesine göre, müşterek ve müteselsil borçlular...
Hukuk Dairesinin 2016/5074 Esas 2016/9008 Karar sayılı ilamı ile kadının aldığı yetim aylığı ve vefat eden babasından kalan taşınmazın nafakanın kaldırılmasına değil, azaltılmasına etki edecek olgulardan olduğu, nafakanın TMK'nun 4.maddesinde vurgulanan hakkaniyet ilkesi gereğince uygun bir miktarda indirilmesine karar verilmesi gerektiği gerekçesi ile bozulmasına karar verilmiştir....
Cumartesi günleri saat 10:00 ile 18:00 arasında şahsi münasebet kurulmasına, davacının müşterek çocuk için aylık 2.000,00 TL iştirak nafakası ödemesine, sonraki yıllarda Ayşe'nin gerek kreş, okul, servis, yemek parası ve eğitim giderlerinin tamamını, özel dersler, spor etkinlikleri, müzik veya resim dersleri vb. babasının ödemeyi peşinen kabul ve taahhüt ettiğine dair karar verildiğini, sonrasında tarafların protokol düzenleyerek davacı tarafından çocuğa devredilen evin kira bedeli olan 1.050,00 TL'yi davalının alacağına ve nafakanın kalan bedeli olan 950,00 TL'yi hesabına yatıracağına dair düzenleme yaptıklarını, icra takibi üzerine davacının İstanbul Anadolu 21. Aile Mahkemesinin 2015/225 Esas sayılı dosyasında menfi tespit davası açtığını, davalı tarafından da İstanbul Anadolu 8....
Aile Mahkemesinin 26.12.2019 tarih, 2019/1268 Esas, 2019/1248 Karar sayılı ilamı ile anlaşmalı boşandıklarını, protokol gereği her bir çocuk için aylık 2.000'er TL iştirak nafakasına hükmedildiğini, nafakaları aksatmadan ödediğini, ancak ekonomik durumundaki sıkıntılar nedeni ile bu davayı açmak zorunda kaldığını, şuan işsiz olduğu için geçimini zor sağladığını belirterek, nafakanın her bir çocuk için aylık 700'er TL'ye indirilmesini talep ve dava etmiş, davacı vekili 04.03.2021 tarihli ıslah dilekçesinde; müvekkilinin hissesinin bulunduğu şirketin ve annesine ait şirketin covid-19 nedeni ile iflas edecek duruma geldiğini, beklenmedik bu durumun müvekkilini ekonomik olarak zora soktuğunu, evlenme aşamasındaki müşterek çocuğun düğün masraflarının ve diğer giderlerinin müvekkili tarafından üstlenildiğini, gelirinin sadece kendi hayatını idare etmesine yetecek miktarda olduğunu belirterek, her bir çocuk için ödenmekte olan nafakanın 750'şer TL'den toplam 1.500 TL'ye indirilmesini talep ve...
Temyiz isteminin süresi içinde olduğu anlaşıldıktan sonra dosyadaki bütün kağıtlar okunup gereği düşünüldü.Davacı vekili dilekçesinde; tarafların 2004 yılında boşandıkları, mahkemece tasdik edilen protokol ve kurulan hüküm gereğince müşterek çocuğun velayetinin davacıya verildiğini, davalının boşanma ilamında yer alan mali yükümlülüklerini yerine getirmediğinden bu husustaki talep ve dava hakkını saklı tutarak, iştirak nafakasını ilgilendiren mali yükümlülükler yönünden dava tarihinden geçerli olacak şekilde aylık 3.500 TL iştirak nafakasının davalıdan tahsili ile hükmolunan nafakanın her yıl TEFE ve TÜFE oranında artışına karar verilmesini talep ve dava etmiştir.Mahkemece, küçük ...için uygulanan aylık 500 TL tedbir nafakasının 1.350 TL'ye çıkartılmasına ilişkin verilen hüküm, Dairemizin 20.01.2011 tarihli kararı ile “...davacıya talebi açıklattırılarak, protokolde bu aşamada davalıya düşen yükümlülükleri somutlaştırılarak (likit hale getirilerek) belirlenmesini isteyip...
"İçtihat Metni"MAHKEMESİ :AİLE MAHKEMESİ Taraflar arasında görülen nafakanın kaldırılması davasının yapılan muhakemesi sonunda mahalli mahkemece verilen hüküm davacı tarafından temyiz edilmiştir. Y A R G I T A Y K A R A R I Temyiz isteminin süresi içinde olduğu anlaşıldıktan sonra dosyadaki bütün kâğıtlar okunup gereği düşünüldü. Davacı dilekçesinde; boşanma kararı ile davalı lehine hükmedilen 250 YTL yoksulluk nafakasının emekli aylığından kesildiğini, geriye kalan parayla temel ihtiyaçlarını ancak karşıladığını, ilerlemiş yaşı ve çeşitli rahatsızlıkları nedeniyle kendisine bakamadığını, huzurevine yerleşmek istediğini ancak maaşı yeterli olmadığından bunun dahi mümkün olmadığını, aylık 1.000 TL gelir elde eden davalının ekonomik durumunun ise kendisinden daha iyi olduğunu ileri sürerek nafakanın kaldırılmasına karar verilmesini talep etmiştir. Davalı, davaya cevap vermemiştir....
Y A R G I T A Y K A R A R I Temyiz isteminin süresi içinde olduğu anlaşıldıktan sonra dosyadaki bütün kağıtlar okunup gereği düşünüldü: Davada, 2001 yılında anlaşmalı boşanma sırasında protokol ile belirlenen aylık 1500 USD yoksulluk nafakasının kaldırılması veya indirilmesi talep edilmiştir. Mahkemece, nafakanın kaldırılması isteminin reddine; indirilmesi davasının kısmen kabulü ile aylık yoksulluk nafakasının 1000,00 TL olarak belirlenmesi cihetine gidilmiş; hüküm, taraf vekillerince temyiz edilmiştir. Dosyadaki yazılara, kararın dayandığı delillerle kanuni gerektirici sebeplere ve özellikle delillerin takdirinde bir isabetsizlik görülmemesine göre; davacı tarafın tüm, davalı tarafın ise sair temyiz itirazları yerinde değildir....