Loading Logo

sonkarar

Sayfa Yükleniyor

Aile Mahkemesinin 11/03/2009 tarih 2009/83E-2209/155K sayılı ilamı ile boşandıklarını, protokol uyarınca Mahkemece aylık 500 TL iştirak nafakasına hükmedildiğini, ancak boşanma davasından sonra kendisinin ekonomik kriz sonucu işten çıkarıldığını ve nafakayı ödeyemeyecek duruma geldiğini, şu anda evli olduğunu ve bakmakla yükümlü bir çocuğunun bulunduğunu ileri sürerek daha evvel hükmedilen aylık 500 TL iştirak nafakanın kaldırılması, mümkün olmadığı takdirde 100 TL ye indirilmesine karar verilmesini talep ve dava etmiştir. Davalı; davacının daha evvel protokol ile müşterek çocuk lehine ödemeyi kabul ettiği nafakayı hiç ödemediğini, halen işsiz olmadığı ve kayıt dışı tekstil işi ile uğraştığını savunarak davanın reddini talep etmiştir....

    nin tasfiyesine ilişkin 06.12.2014 tarihli protokol hükümlerinin yerine getirilmediği iddiasına dayanmaktadır. Dosya içerisinde yer alan bilgi ve belgelerden davacının ve davalı T1'in, tarafların yukarıda anılan protokol ile tasfiyesine karar verilen limited şirketin resmi ortağı oldukları, protokol çerçevesinde şirket ortağı davacı T6 Özemek Halı ve Mobilya San. ve Tic. Ltd. Şti.'nde bulunan hisselerini noterlikçe düzenlenen Limited Şirket Pay Devri Sözleşmesi ile dava dışı T3 devrettiği hususları sabittir. Dava tarihinde yürürlükte bulunan 6102 sayılı TTK'nun 4/1- a maddesi uyarınca limited şirketin tasfiyesi nedeniyle ortağın alacağından kaynaklanan davalar mutlak ticari davalardır. Anılan Kanunun 5/2 maddesi uyarınca da tüm ticari davalara bakmakla görevli mahkeme Asliye Ticaret Mahkemesidir....

    İcra Müdürlüğü'nün 2014/14090 E. nolu dosyasından icra takibi başlatıldığını ve davalının birikmiş nafaka borcunu ödemesi için protokol imzalandığını,bu protokol gereğince aylık nafaka miktarının 3.000,00- TL üzerinden gecikmiş nafakalar için hesaplama yapıldığını ancak davalının nafaka miktarını düşürmeye çalıştığını ancak buradaki aylık nafakanın 3.000,00- TL olduğu hususundaki anlaşmanın geçersiz olduğunu, 2014 yılından beri de nafakaların eksik ödendiğini, bağlandığı tarihten itibaren nafakada artış olmadığını, bu nedenlerle yoksulluk nafakasının 2.000,00- TL'den 5.000,00- TL'ye iştirak nafakalarının ise her biri için aylık 1.500,00'er TL'den aylık 3.500'er TL'ye yükseltilmesine karar verilmesini talep etmiştir....

    İç ve Dış Tic.A.Ş.ye üç ayrı genel kredi sözleşmesi uyarınca krediler açıldığı, diğer davalıların anılan kredi sözleşmelerini müşterek borçlu ve müteselsil kefil sıfatıyla imzaladıkları, ancak kredi borçlarının zamanında ödenmemesi üzerine davacı banka tarafından 12.7.2002 tarihinde hesabın kat edilmiş olduğu, borçlular aleyhine takibe geçildiği bu arada tarafların bir araya gelerek borcun tespiti ve yeniden yapılandırılması konusunda 26.11.2002 tarihli “protokol ve vefa hakkı sözleşmesi” imzaladıkları, ancak anılan sözleşme hükümlerinin yerine getirilmemesi üzerine bu kez 27.4.2005 tarihli “Taslak Ek Protokolü" başlıklı 2.protokolün taraflar arasında imzalandığı, bu protokol ile borcun ve yeni ödeme koşullarının ne şekilde tasfiye edileceğinin ayrıntılı olarak belirlendiği, fakat 27.4.2005 tarihli protokol hükümlerinin de yerine getirilmemiş olduğu dosyadaki bilgi ve belgelerden anlaşılmaktadır. 27.4.2005 tarihli "taslak ek protokolünün" 4/d maddesine göre, müşterek ve müteselsil borçlular...

      Davacı tarafın karar düzeltme talebi diğer yönlerden yerinde değil ise de karar düzeltme dilekçesinde yukarıda anılan protokol hükmü gereğince cezai şartın beş kat yerine iki kat olarak uygulanması gerektiğinin bozma kararında gözetilmesi gerektiği talebi karşılanarak bir karar verilmesi gerekmektedir. Dayanılan protokolde yeni protokol hükümlerinin uygulanabileceğine ilişkin düzenlemeler yer almakta ise de ilgilinin yazılı talebi koşulu da ayrıca getirilmiş olduğundan bu şekilde bir talebin varlığı ve geçerliliği dosyaya yansımadan yeni veya eski protokol hükümlerinin uygulanması gerektiği konusunu içeren bir bozma kararı verilebilmesi mümkün değildir. Direnme kararının temyizinde bu husus incelenmemiş olsa da bozma kararı sonrası dosya mahkeme esasına girdiğinde son hükümden sonra ortaya çıkan durumların değerlendirilmesi mümkün olabilecek ve koşulları varsa yeni protokol hükmü de gözetilerek karar verilip verilmeyeceği mahkemece değerlendirilecektir....

        Karşı Oy Karar düzeltme talebi üzerine; yargılama dışında yapılan protokol hükümlerinin geçerli olduğundan bahisle, protokol hükümlerinin incelenip, değerlendirilip tartışılması gerektiğine işaret edilerek, ek ilave bozma yapılmış ise de; sözü edilen protokol incelendiğinde borcu sürdüren bir belge olarak kabulünün bulunmadığı, yeniden ayrı bir yargılama konusu teşkil ettiği anlaşıldığından; sayın çoğunluğun ek ilave bozma düşüncesine katılınamamıştır. Bu nedenle karar düzeltme isteminin reddi gerektiği görüşündeyim....

          Hal böyle olunca mahkemece; tarafların gerçekleşen sosyal-ekonomik durumları, nafakanın niteliği, müşterek çocuğun yaşı, ihtiyaçları, davalı babanın geliri, ekonomik sosyal düzeyi, davalı babanın da ortak çocuğun bakım masraflarına katılma yükümlülüğünün bulunması, hali hazırda ödenen nafakanın belirlendiği tarihle eldeki davanın açıldığı tarih arasında geçen zaman, ekonomik göstergelerdeki değişim ile TÜİK’in yayınladığı ÜFE artış oranı nazara alındığında; çocuğun menfaati üstün tutularak, nafakanın artırılmasında bir isabetsizlik bulunmamış, davacının istinaf talebinin esastan reddine karar verilmesine dair aşağıdaki hüküm kurulmuştur....

          Aile Mahkemesi'nin 2019/87 esas, 2019/109 karar sayılı kararı ile boşandıklarını, karar gereğince müşterek çocukları Mustafa Utku için aylık 400,00 TL iştirak nafakasına hükmedildiğini, ancak geçen süreçte nafakanın hiç artırılmadığını, hayat şartlarının ağırlaştığını, çocuğun eğitim, sağlık ve diğer giderlerinin ve masraflarının arttığını, davalının maddi durumunun iyi olduğunu, müşterek çocuk için belirlenen nafakanın aylık 1.000,00 TL'ye yükseltilmesini ve nafakanın her yıl TÜFE oranında artırılmasını, yargılama giderlerinin davalıya tahmilini talep ve dava etmiştir. Davalı vekili cevap dilekçesinde özetle, eldeki davanın kötü niyetli olarak açıldığını, tarafların anlaşmalı olarak boşandıklarını ve müvekkilinin protokol gereklerini yerine getirdiğini, nafakanın zaten ÜFE oranında her yıl artırıldığını, davacının sosyo ekonomik durumunun çok iyi olduğunu, müvekkilinin nafaka dışında çocuğun ihtiyaçları ile yeterince ilgilendiğini, haksız davanın reddini talep etmiştir....

          Davalı vekili cevap dilekçesinde; nafakanın boşanma sırasında taraflarca belirlendiğini, müşterek çocuk ile yaşayan davalının aylık giderinin 2.000,00 TL'yi geçtiğini, davacının ekonomik durumuyla ilgili verdiği bilgilerin doğru olmadığını, davacıya miras kalan mülkler bulunduğunu, yıllardır işlettiği İstoç'da temizlik malzemeleri üzerine faaliyet yürüten iş yeri ve adına kayıtlı araçları olduğunu, kira geliri bulunduğunu belirterek davanın reddini dilemiştir. Mahkemece; davalının yoksul kabul edilmesine olanak bulunmadığı gerekçesiyle davanın kabulü ile yoksulluk nafakasının dava tarihinden geçerli olmak üzere kaldırılmasına karar verilmiş, hüküm davalı vekili tarafından temyiz edilmiştir. Dava, yoksulluk nafakasının kaldırılması talebine ilişkindir. Taraflar TMK. nun 166/3 maddesi çerçevesinde “anlaşmalı olarak” boşanmışlardır. Aralarında yaptıkları protokol, hukuki niteliği itibariyle Medeni Kanun hükümlerinden kaynaklanmakta ise de; genel sözleşme hükümlerine tabidir....

            Somut dosyada; tarafların 15/12/2015 tarihinde kesinleşen ilam ile anlaşmalı olarak boşandıkları, aralarında düzenleyip imzaladıkları 24/11/2015 tarihli protokol hükümlerinin onaylanmak suretiyle hükme geçirildiği, bu hükme göre; davacının davalı kadına aylık 1.000,00 TL yoksulluk nafakası ödemesine hükmedildiği anlaşılmıştır. Tarafların tespit edilen ekonomik sosyal durumlarına göre; davalıya 01/02/2016 tarihinde emekli maaşı bağlandığı, dava tarihinde 690,00 TL civarında maaşı bulunduğu, adına kayıtlı 2010 model Wolksvagen Polo marka araç olduğu, davacının ise 01/09/2009 tarihinden itibaren emekli olduğu, dava tarihinde aylık 2.600,00 TL civarında maaşı bulunduğu, taraflar adına aktif taşınmaz kaydı olmadığı anlaşılmaktadır....

            UYAP Entegrasyonu