WhatsApp Hukuki Asistan

Yeni

Son Karar yapay zeka destekli hukuk asistanınız artık WhatsApp üzerinden cebinizde. Aşağıdaki hizmetlerden dilediğinizi seçerek WhatsApp asistanınıza soru sorarak hemen kullanmaya başlayabilirsiniz.

Hukuki Destek Alma
Hukuki sorularınız için anında uzman desteği alın
Yargıtay ve BAM Kararı Arama
Emsal kararlar ve içtihatlar için arama yapın
Dava Dilekçesi Hazırlama
Yapay zeka ile hızlı ve profesyonel dilekçeler oluşturun
Sözleşme Hazırlama
Özelleştirilmiş sözleşme şablonları oluşturun
Loading Logo

sonkarar

Sayfa Yükleniyor

Dosya kapsamından; tarafların 11.09.2018 tarihinde kesinleşen kararla TMK'nın 166/3 maddesi uyarınca boşandıkları, boşanma kararı ile birlikte velayetleri anneye verilen müşterek çocuklar lehine ayrı ayrı aylık 500'er TL iştirak nafakasına, davacı lehine aylık 500 TL yoksulluk nafakasına karar verildiği, tarafların ödenecek nafaka miktarını protokol ile; başka bir anlatım ile "sözleşme" ile kararlaştırdıkları anlaşılmaktadır. O nedenle; taraflar arasındaki hukuki uyuşmazlıkta Borçlar Kanununun da uygulanması zorunluluğu bulunmaktadır. Sözleşme hukukuna hakim olan asıl ilke sözleşmeye bağlılık ilkesidir. Nafaka hükümleri bakımından ise, sözleşme hukuku kural ve ilkeleri ile TMK'nin nafakaya ilişkin hükümlerinin birlikte uygulanması gerekir. Bu halde, edimler arasındaki denge, umulmadık gelişmeler yüzünden sonradan ciddi olarak bozulacak olursa müdahale gerekebilir. Böyle bir gelişme olmadığı takdirde, taraflar, yaptıkları sözleşme ile bağlıdırlar....

"İçtihat Metni"MAHKEMESİ :Asliye Hukuk (Aile) Mahkemesi Taraflar arasındaki davanın yapılan muhakemesi sonunda mahalli mahkemece verilen, yukarıda tarihi ve numarası gösterilen hüküm davacı kadın tarafından takdir edilen nafakanın miktarı, başlangıç tarihi ve yargılama giderleri yönünden; davalı erkek tarafından ise davanın kabulü, takdir edilen nafakanın başlangıç tarihi ve bitiş tarihinin gösterilmemesi yönünden temyiz edilmekle, evrak okunup gereği görüşülüp düşünüldü: 6100 sayılı Hukuk Muhakemeleri Kanunu'na 31.03.2011 tarihli 6217 sayılı Kanunla ilave edilen Geçici 3. maddenin (1.) fıkrasında "Bölge Adliye Mahkemelerinin Resmi Gazete'de ilan edilecek göreve başlama tarihine kadar 1086 sayılı Kanunun temyize ilişkin yürürlükteki hükümlerinin", aynı maddenin (2.) fıkrasında da, "Bölge adliye mahkemelerinin göreve başlama tarihinden önce verilen kararlar hakkında, kesinleşinceye kadar 1086 sayılı Kanunun 26/9/2004 tarihli ve 5236 sayılı Kanunla yapılan değişiklikten...

    Hal böyle olunca, mahkemece, dava konusu uyuşmazlığın taraflar arasındaki bayilik sözleşmesi ve sözleşmenin devamı niteliğindeki protokolden kaynaklandığı ve bu itibarla yetkili mahkemenin belirlenmesine ilişkin sözleşme ve protokol hükümlerinin uygulanacağı hususu gözetilmeksizin, yanılgılı değerlendirme ile yazılı şekilde yetkisizlik kararı verilmesi doğru görülmemiş, bozmayı gerektirmiştir.'' denilmiştir. Mahkemece bozma ilamına uyularak yapılan yargılama sonucunda dava dilekçesinin yetkisizlik nedeniyle reddine karar verilmiş, hüküm davalı ,. vekili tarafından temyiz edilmiştir. Bozma ilamında, yetkili mahkemenin belirlenmesinde sözleşme ve protokol hükümlerinin uygulanacağı, sözleşme ve protokol ile İstanbul mahkemelerinin yetkili kılındığı ifade edilmiştir....

      Somut olayda, tarafların sosyal ve ekonomik durumlarının belirlenmesi için yazılan yazılara istinaden tutulan tutanaklara göre, davacının ekonomik ve sosyal durumunda olağanüstü değişim olmadığı, edimin aynen ifasının davacı yönünden katlanılmaz hal almadığı, yoksulluk nafakasının anlaşmalı boşanma davasında belirlendiği, davalının çalışmasının ve gelir miktarının yoksulluk nafakası ihtiyacını ortadan kaldırmadığı, kaldı ki anlaşmalı boşanma davası görülürken kadının çalıştığının erkek tarafından bilindiği, kadına devredilen taşınmazın da protokol kapsamında bilinerek devredildiği anlaşıldığından, nafaka karar tarihinden itibaren bir yıl sonra başlayan ÜFE artışları kapsamında eldeki dava tarihine kadar nafakanın ulaştığı miktar dikkate alındığında, TMK.nun 175 ve 176.maddelerinde öngörülen yükümlülük ve koşullar gözetilerek nafakanın azaltılması yönünden de talep yerinde görülmediğinden, mahkemece davanın tümden reddine karar verilmesinde bir isabetsizlik bulunmadığından davacının istinaf...

      Bu madde gereğince protokol hükümlerinin yerine getirilmemesi halinde takibe devam edileceği açıkça belirtilmiştir. Protokol hükümlerinin yerine getirilmediği taraflar arasında ihtilafsızdır. Protokol; icra dosya borcu ödemelerinin yeniden yapılandırılmasına ilişin olarak düzenlenmiş olup, TBK'nun 133. maddesine göre açık yenileme iradesi içermediğinden borç yenileme sözleşmesi sayılamaz. Bu durumda mahkemece; 19.11.2015 tarihli bilirkişi raporunun sonuç bölümünün ikinci bendinde takipte kesinleşen miktar esas alınarak yapılan hesaba itibar edilmek suretiyle sonuca gidilmesi gerekirken, protokolde esas alınan miktar üzerinden yapılan hesap nazara alınarak yazılı şekilde hüküm tesisi isabetsizdir....

        Daha sonra imzalanan Sosyal Güvenlik Kurumu Kapsamındaki Kişilerin ...Üyesi Eczanelerden İlaç Teminine İlişkin 2012 ve 2016 tarihli protokollerin her ikisinin 6.10. maddesinde ise “Bu Protokolün yürürlük tarihinden önceki dönemlerde geçerli olan protokol hükümlerine göre Kuruma fatura edilen ve kontrolleri kurum tarafından bu protokol yürürlük tarihinden sonra yapılan reçeteler için ya da reçete kontrolleri yapılmış olmakla birlikte fesih ile ilgili işlemleri henüz tamamlanmadığı durumlarda tespit edilen fiil/fiiller için Kurumca ilgili protokol hükümleri uygulanır.Ancak eczacı tarafından Kurumdan yazılı olarak talep edilmesi halinde, bu protokol hükümleri uygulanır." düzenlemesi getirilmiştir....

          Davalı, iştirak nafakasının protokol ile belirlendiğini, nafakayı düzenli olarak ödediğini, nafaka dışında da okul ücretini davacıya verdiğini, maddi durumunun bir değişim olmadığını belirterek, davanın reddini talep etmiştir. Mahkemece, iştirak nafakası artışının davalı tarafça düzenli olarak yapıldığı, davalı tarafın müşterek çocuk için ayrıca maddi katkıda da bulunduğu, tarafların sosyal ekonomik durumlarında fazla bir değişikliğin olmadığı, paranın satın alma gücü ve enflasyon oranının nafaka artış miktarının altında olduğu, nafakanın protokolde ve mahkeme ilamında hüküm altına alınan orandan fazla miktarda arttırılmasını gerektirir bir durum olmadığı gerekçesi ile davanın reddine karar verilmiş, hüküm davacı vekili tarafından temyiz edilmiştir. TMK. 182/2.maddesine göre; "Velayetin kullanılması kendisine verilmeyen eşin çocuk ile kişisel ilişkisinin düzenlenmesinde, çocuğun özellikle sağlık, eğitim ve ahlak bakımından yararları esas tutulur....

            Y A R G I T A Y K A R A R I Temyiz isteminin süresi içinde olduğu anlaşıldıktan sonra dosyadaki bütün kağıtlar okunup gereği düşünüldü.Davacı; davalı ile... 1.Aile Mahkemesinin 2007/624 esas, 2008/1187 sayılı kararı ile boşandıklarını, kendisi için aylık 150,00.TL yoksulluk nafakasına hükmedildiğini, kararın verildiği tarihten bu yana hem ekonomik hem de sosyal şartlardaki değişiklik nedeniyle nafakanın yetersiz kaldığını belirterek 1.000.TL’ye çıkartılmasını talep ve dava etmiştir.Davalı; özel bir şirkette çalıştığını ancak bu işin geçici olduğunu, talep edilen nafakanın fahiş olduğunu, kendisini mağdur etmeyecek şekilde enflasyon oranında bir attırımı kabul ettiğini, duruşmada nafakanın aylık 150.TL arttırılmasını kabul ettiklerini beyan etmiştir.Mahkemece; davanın kısmen kabulü ile aylık nafakanın 400,00 TL'ye çıkarılmasına karar verilmiş, hüküm davalı tarafından süresinde temyiz edilmiştir.TMK'nun 176/4. maddesi uyarınca; irat biçiminde ödenmesine karar verilen maddi tazminat veya...

              Dosya Kapsamından, davacının Eylül 2006 ve Eylül 2007 ayları arasındaki döneme ilişkin ödenmesi gereken nafakanın eksik ödendiği ve yine 2007 Eylül – 2008 Eylül dönemine ait nafaka bedeli için kararlaştırdıkları protokol gereğince yapılan anlaşmaya davalının uymaması nedeniyle ödenmeyen nafaka alacaklarının tahsilini istediği anlaşılmaktadır. Somut olayda uyuşmazlığın dayanağı nafaka olup, TMK’nun 2. kitabında yeraldığı anlaşılmakla, 4787 Sayılı Aile Mahkemelerinin Kuruluş, Görev ve Yargılama Usüllerine Dair Kanunun 4. maddesi uyarınca davanın Aile Mahkemesinde görülüp sonuçlandırılması gerekir. Bu durumda uyuşmazlığın Bursa 2. Aile Mahkemesinde görülüp, sonuçlandırılması gerekmektedir. SONUÇ: Yukarıda açıklanan nedenlerle; HUMK.’nun 25. ve 26. maddeleri gereğince Bursa 2. Aile Mahkemesinin YARGI YERİ OLARAK BELİRLENMESİNE, 05.06.2009 gününde oybirliğiyle karar verildi....

                Cari nafakanın belirlendiği davada kararın kesinleştiği tarih ile eldeki davanın açıldığı tarih arasında 9 yıl dahi geçmemiştir. Bu süre içinde tarafların sosyal ve ekonomik durumları değişmediği gibi, çocuğun yaşı ve ihtiyaçları da artmamıştır....

                UYAP Entegrasyonu