Taraflar arasındaki asıl davada yoksulluk nafakasının artırılması, birleşen davada ise yoksulluk nafakasının kaldırılması davasının mahkemece yapılan yargılaması sonucunda, asıl davanın kısmen kabulüne, birleşen davanın açılmamış sayılmasına yönelik olarak verilen hükmün, süresi içinde davalı-birleşen davacı tarafından temyiz edilmesi üzerine; temyiz dilekçesinin kabulüne karar verildikten sonra, dosya içerisindeki kağıtlar okunup gereği düşünüldü: Y A R G I T A Y K A R A R I Asıl dava yoksulluk nafakasının artırılmasına, birleşen dava ise yoksulluk nafakasının kaldırılmasına ilişkindir. Mahkemece; asıl dava yönünden davacı lehine 250,00 TL yoksulluk nafakasının 400,00 TL'ye çıkarılmasına, birleşen davanın açılmamış sayılmasına karar verilmiş, hüküm sadece asıl dava yönünden davalı birleşen dosya davacısı tarafından temyiz edilmiştir. 5219 ve 5236 sayılı yasalar ile HUMK.nun 427.maddesinde öngörülen kesinlik sınırı 01.01.2016 tarihinden itibaren 2.190 TL'ye çıkarılmıştır....
Ancak, ekonomik yönden daha güçlü olan nafaka yükümlüsü tarafından nafaka alacaklısı aleyhine açılan nafakanın kaldırılması veya indirilmesi istemli davalarda ise, HMK’nun 326. maddesinin uygulanması gerekmektedir. Buna göre, mahkemece; nafaka yükümlüsü davacı tarafından, nafaka alacaklısı olan davalı aleyhine açılan davanın kısmen kabul edilmesi nedeniyle, reddedilen kısım yönünden vekille temsil edilen davalı lehine vekalet ücretine hükmedilmemesi usul ve yasaya aykırı olup, bozma nedenidir. Ne var ki, bu yanlışlığın giderilmesi yeniden yargılama yapılmasını gerektirmediğinden hükmün düzeltilerek onanması HUMK'nun 438/7 maddesi hükmü gereğidir....
kaldığını ileri sürerek, aylık 235,00 TL olan yoksulluk nafakasının aylık 800,00 TL'ye yükseltilmesini talep ve dava etmiş, davalının yoksulluk nafakasının kaldırılması talebini içeren birleşen davasının reddini savunmuştur....
SONUÇ:Yukarıda gösterilen sebeple temyize konu mahkeme kararının hüküm bölümünde yer alan 5. bentteki "...18 yaşını tamamlamış diğer çocuklar .... yönünden tedbir ve iştirak nafakasına yer olmadığına, var olan tedbir nafakasının son bulmasına" cümlesinin hükümden çıkarılmasına, yerine "... müşterek çocukları...eşit olduklarından ve haklarında harcı verilerek usulüne uygun olarak açılmış bir nafaka davası bulunmadığından, bu çocuklar için tedbir nafakası takdirine yer olmadığına, 29.11.2011 tarihli ara kararı ile takdir edilen tedbir nafakalarının dava tarihi itibariyle kaldırılmasına, müşterek çocuk Büşra yönünden ise yargılama sürmekte iken 28.3.2012 tarihinde reşit olduğu gözetilerek dava tarihinden geçerli olmak üzere 29.11.2011 tarihli ara kararı ile takdir edilen 75 TL. tedbir nafakasının 28.3.2012 tarihi itibariyle kaldırılmasına" sözcüklerinin yazılmasına, hükmün bu düzeltilmiş şekliyle ONANMASINA, istek halinde temyiz peşin harcının yatırana geri verilmesine, işbu kararın tebliğinden...
Tedbir nafakasının niteliği ve yasal düzenleme gereği davalı (koca) birliğin giderlerine gücü oranında katılmak zorundadır (TMK.mad. 186/son). davacı eşin ekonomik durumunun davalı (kocadan) daha iyi olması davalıya (kocaya) ortak giderlere (kira, yakıt, elektrik, su telefon parası vs.) katılma yükümlülüğünden tamamen kurtarmadığı gibi, nafaka bağlanmasına da mani değildir. Ancak bu durum hükmolunan nafaka miktarının tayininde etkili olabilir. Uyuşmazlık konusu olayda; davacı emekli olup 1100 TL geliri olduğu, davalının da emekli olduğu 1300 TL geliri olduğu davacının başka biriyle beraber yaşadığı anlaşılmaktadır....
İLERİ SÜRÜLEN İSTİNAF NEDENLERİ : Hükme karşı davacı tarafından istinaf yoluna başvurulmuş olup, istinaf dilekçesinin incelenmesinde özetle; yoksulluk nafakasının kaldırılması, aksi kanaatte ise indirilmesi gerektiğini belirterek istinaf yoluna başvurmuştur....
sayılı kararı ile nafaka davalarında temyiz ve karar düzeltmede yıllık nafaka miktarının dikkate alınacağı açıklanmıştır. Davacının, davalı lehine bağlanan aylık 600 TL yoksulluk nafakasının kaldırılması talebinin reddine karar verildiği, kaldırılması istenilen yoksulluk nafakasının bir yıllık tutarının 7.200,00 TL'ye tekabül ettiği, 2023 yılı itibarı ile HMK 341/2 maddesi gereğince miktar veya değeri 17.830,00 TL'yi geçmeyen mal varlığına ilişkin kararların kararların kesin olduğu anlaşılmakla, davacının istinaf talebinin HMK 352 maddesi gereğince kesinlik sınırında kaldığı anlaşıldığından, davacının istinaf talebinin HMK 352 maddesi gereğince reddine karar verilmesine dair aşağıdaki hüküm tesis edilmiştir....
tedbiren durdurulmasına, yoksulluk nafakasının kaldırılmasına, işlemiş olan ve icra takibi ile talep edilmiş olan nafaka tutarlarının da kaldırılmasına karar verilmesini talep ve dava etmiştir....
Hukuk Dairesinin uygulamasına göre, nafaka alacaklısı davacının ihtiyaçları ile nafaka yükümlüsü davalının gelir durumunda, nafakanın takdir edildiği tarihe göre olağanüstü bir değişiklik olmadığı takdirde; nafaka TÜİK’in yayınladığı ÜFE oranında artırılmalı ve böylece taraflar arasında önceki nafaka takdirinde sağlanan denge korunmalıdır. Somut olayda; tarafların ekonomik ve sosyal durum araştırmalarına göre, davacı tarafından, nafaka kararından sonra tarafların ekonomik ve sosyal durumlarında değişiklik olduğu, üfe oranında yapılan artışın yetersiz olduğu iddia ve ispat edilmiştir. O halde mahkemece; davanın reddine karar verilmiş olması doğru görülmemiş, kadının istinaf talebinin kabulü ile dava tarihinden itibaren geçerli olmak üzere, önlem nafakasının aylık 500,00 TL artırılarak, aylık 1.000,00 TL'ye yükseltilmesine dair aşağıdaki hüküm kurulmuştur....
Evlilik birliğinde eşler arasında geçerli olan dayanışma ve yardımlaşma yükümlülüğünün, evlilik birliğinin sona ermesinden sonra da kısmen devamı niteliğinde olan yoksulluk nafakasının özünde, sosyal ve ahlâki düşünceler yer almaktadır. Nafaka talep edilen eşin kusursuz da olsa nafaka ödemekle yükümlü kılınması, yoksulluk nafakasının tazminat ya da cezadan farklı bir nitelik taşıdığını göstermektedir. Yoksulluk nafakasının amacı hiçbir zaman nafaka alacaklısını zenginleştirmek değildir. Yoksulluk nafakasıyla, boşanma sonucunda yoksulluk içine düşen eşin asgari yaşam gereksinimlerinin karşılanması düşünülmüştür. Yoksulluk nafakasına hükmedilebilmesi için nafaka talep eden eşin boşanma nedeniyle yoksulluğa düşecek olmasının yanı sıra, nafaka talep edilen eşin de nafaka ödeyebilecek ekonomik gücünün bulunması, diğer bir ifadeyle kendi kusurundan kaynaklanmamak koşuluyla yoksul olmaması gerekmektedir....