Mahkemece davacı-davalı kadın yararına hükmedilen tedbir nafakasının karar tarihinden itibaren kaldırılmasını gerektiren bir durum gerçekleşmediği halde, bu konuda yazılı şekilde karar verilmesi doğru olmamıştır. Ne var ki, bu yanlışlığın ortadan kaldırılması yeniden yargılama yapılmasını gerektirmediğinden; bozma sebebi yapılmamış hükmün bu bölümünün düzeltilerek onanmasına karar vermek gerekmiştir (HUMK.md.438/7)....
Ancak, davacı S.. reşit olup, eğitim masrafları nedeniyle nafaka talebinde bulunmuş olup; mahiyeti itibariyle (TMK. nun 328\2 ve 364/1 mad.) istenilen nafaka yardım nafakası niteliğindedir. Mahkemece, yanılgılı nitelendirme sonucu "tedbir nafakası" olarak hüküm oluşturulması doğru değilse de; bu hususun düzeltilmesi yeniden yargılamayı gerektirmediğinden, bu yöne ilişen temyiz itirazlarının kabulü ile hükmün birinci maddesindeki "...karar tarihinden itibaren aylık 400 TL tedbir nafakasının davalıdan tahsili ile davacıya ödenmesine,” cümlesinin çıkarılarak yerine "…karar tarihinden itibaren aylık 400 TL yardım nafakasının davalıdan tahsili ile davacıya ödenmesine" sözlerinin yazılması suretiyle hükmün düzeltilmesine ve düzeltilmiş bu şekliyle ONANMASINA, 29.02.2016 tarihinde oybirliğiyle karar verildi....
Maddesi gereğince dava tarihinden itibaren geçerli olmak üzere davacı için aylık 400 TL, müşterek çocuk ... için 300 TL, ...için 200 TL tedbir nafakasının davalıdan alınarak davacıya verilmesine, fazlaya ilişkin istemin reddine” cümlesinin yazılması suretiyle hükmün düzeltilmesine ve düzeltilmiş bu şekliyle ONANMASINA, 25/04/2012 tarihinde oybirliği ile karar verildi....
in bağımsız açtığı nafaka davası kısmen kabul edilmiş, müşterek çocuk için 2.500,00 TL tedbir nafakasına hükmedilmiş, davacının sabit ve düzenli geliri olması nedeniyle nafaka talebi reddedilmiştir. Davalı davacı ...'un açtığı boşanma davası da reddedilmiş, bu davada davacı-davalı kadın yararına ara kararı ile hükmedilen 500,00 TL tedbir nafakasının ise, karar tarihine kadar devamına karar verilmiştir. Hükmün taraflarca temyizi üzerine, Dairemizce, sair temyiz itirazlarının reddine, davacı-davalı kadın lehine tedbir nafakasına hükmedilmemesi yönünden mahkeme hükmünün bozulmasına karar verilmiştir. Dosya kapsamına göre; davacı kadının ".... Kuyumculuk"ta %20, "..." isimli Kuyumculuk'ta ise %98 hisse sahibi olduğu, bu şiketlerde part time olarak çalıştığı ve aylık 1.500,00 TL ücret aldığı anlaşılmaktadır. Müşterek çocuk için de 2.500,00 TL tedbir nafakasına hükmedildiği düşünüldüğünde, kadının tedbir nafakası talebinin reddedilmesinde bir isabetsizlik bulunmamaktadır....
Buna göre, mahkemece; nafaka yükümlüsü davacı tarafından, nafaka alacaklısı olan davalı aleyhine açılan davanın kısmen kabul edilmesi nedeniyle, reddedilen kısım yönünden vekille temsil edilen davalı lehine vekalet ücretine hükmedilmesi ve yargılama giderlerinin davanın kabul ve red oranına göre paylaştırılmasına karar vermek gerekmiş ve aşağıdaki gibi hüküm kurulmuştur. HÜKÜM: Yukarıda açıklanan gerekçeye göre; 1- 6100 sayılı HMK'nun 353/1- b-2 maddesi gereğince davalının yoksulluk nafakasının kaldırılması davasına ilişkin istinaf başvurusunun KISMEN KABULÜ ile İlk derece mahkeme kararının bu yönden DÜZELTİLEREK YENİDEN ESAS HAKKINDA HÜKÜM KURULMASINA, 2/1)Davacının yoksulluk nafakasının kaldırılması davasının KISMEN KABULÜ ile, davalı lehine İzmir 9....
belirterek şimdilik tedbir nafakası talep etmediğini beyan etmiştir. 14.03.2013 tarihli duruşmada davacı- davalı kadın vekili tedbir nafakası talebinde bulunmuş mahkemece dava tarihinden itibaren davacı-davalı kadın lehine tedbir nafakasına hükmedilmiştir....
bu durumun müşterek çocuğun gelişimini engelleyeceğini belirttiğini, müşterek çocuk 3 yaşını ikmal etmediğinden devlet kreşlerine kabul edilmediğini, devlet kreşlerinin de özel kreşlerin de ücretli olduğundan müvekkilinin bu ücretlerin tamamını karşılama imkanı bulunmadığını, hükmedilen tedbir nafakasının günümüz koşullarında yetersiz kaldığını beyan ederek müşterek çocuk lehine hükmedilen aylık 300,00 TL tedbir nafakasının aylık 1.000,00 TL'ye artırılmasını talep ve dava etmiştir....
AİLE MAHKEMESİ TARİHİ : 25/11/2014 NUMARASI : 2014/281-2014/854 Taraflar arasındaki tedbir nafakasının arttırılması davasının mahkemece yapılan yargılaması sonucunda, davanın kısmen kabulüne yönelik olarak verilen hükmün, süresi içinde davacı vekili tarafından temyiz edilmesi üzerine; temyiz dilekçesinin kabulüne karar verildikten sonra, dosya içerisindeki kağıtlar okunup gereği düşünüldü: Y A R G I T A Y K A R A R I Davacı vekili dava dilekçesinde, davacı lehine İstanbul 4.Aile Mahkemesinin 2011/712 Esas sayılı kararı ile aylık 300 TL tedbir nafakasına hükmedildiğini, davalının açtığı boşanma davasının İstanbul Anadolu 15. Aile Mahkemesinin 2012/741 Esas sayılı kararı ile reddedildiğini, hükmedilen tedbir nafakasının yetersiz kaldığını belirterek, nafakanın aylık 600TL'ye yükseltilmesine ve yıllık arttırım oranının belirlenmesine karar verilmesini talep etmiştir. Davalı vekili, davanın reddini savunmuştur....
Mahkemece; davanın kısmen kabulü ile aylık 150,00 TL yardım nafakasının davalıdan tahsiline karar verilmiş, hüküm, davacı vekili tarafından temyiz edilmiştir. Dava; yardım nafakası istemine ilişkindir. Temyize konu uyuşmazlık; mahkemece takdir edilen aylık 150,00 TL yardım nafakasının davacının ihtiyaçlarını karşılamaya yetecek miktarda olup olmadığı hususunda toplanmaktadır. Kural olarak; anne babanın bakım borcu, çocuğun ergin olmasına kadar devam eder. Çocuk ergin olduğu halde eğitimi devam ediyorsa ana ve baba, durum ve koşullara göre kendilerinden beklenebilecek ölçüde olmak üzere eğitimi sona erinceye kadar çocuğa bakmakla yükümlüdür. (TMK m. 328/2) Diğer taraftan; herkes yardım etmediği takdirde yoksulluğa düşecek olan üstsoyu ve alt soyu ile kardeşlerine nafaka vermekle yükümlüdür. (TMK m.364) Bu bağlamda; belirlenecek nafakanın davacının geçinmesi için yeterli, nafaka yükümlüsünün geliriyle orantılı olması gerekir....
Yargılama aşamasında davalı tarafından açılan terk nedenine dayalı boşanma davasının, nafaka davası ile birleştirilmesine karar verildikten sonra yapılan yargılama neticesinde mahkemece verilen hükmün, davalı/karşı davacı tarafından nafaka yönünden temyiz edilmesi üzerine Yargıtay 3.Hukuk Dairesi'nin 14.09.2010 tarihli bozma ilamı ile hükmün bozulmasına karar verildiği, bozmadan sonra yerel mahkemece bozma ilamına uyulmasına karar verilerek yapılan yargılama neticesinde, temyiz talebinde bulunan davalı/karşı davacı kocanın temyiz taleplerinin yoksulluk nafakasına hükmedilmemesi ve hüküm altına alınan tedbir nafakasının miktarına yönelik olması, bozma ilamında sadece yoksulluk nafakasına talep olmadığından dolayı hükmedilemeyeceğinin belirtilmiş olmasına göre mahkeme kararının yoksulluk nafakasına ilişkin kısmı dışında kalan hüküm fıkralarının kesinleştiğinden davacı tarafın tedbir nafakası yönünden bir temyizi olmadığından bu hususta karar verilmesine yer olmadığına, yoksulluk nafakası...