"İçtihat Metni"MAHKEMESİ :Kadastro Mahkemesi Taraflar arasında kadastro tesbitinden doğan dava sonucunda verilen hükmün Yargıtay'ca incelenmesi istenilmekle; inceleme raporu ve dosyadaki belgeler okundu. GEREĞİ GÖRÜŞÜLDÜ: 6.6.2008 gün ve 26898 mükerrer sayılı Resmi Gazetede yayımlanarak aynı tarihte yürürlüğe giren 5766 sayılı kanunun 11. Maddesi ile 492 sayılı Harçlar Kanununda değişiklik yapılmıştır. Buna göre 6.6.2008 tarihinden itibaren Yargıtay'a yapılacak temyiz başvurularından 60.00 YTL olarak belirlenen başvuru harcı alınacaktır. Yapılan incelemede yasanın öngördüğü harcın karşı davacı davalılar Ayhan, Ayser ve ...'den alınmadığı anlaşıldığından bu eksiklik giderilmek ve gerektiğinde Hukuk Usulü Muhakemeleri Kanunu'nun 434/3. Maddesi gereğince işlem yapılmak üzere dosyanın yerel Mahkemeye GERİ ÇEVRİLMESİNE, 12.02.2009 gününde oybirliğiyle karar verildi....
Hukuk Dairesinin 08.02.2018 tarih ve 2017/9176 Esas, 2018/777 Karar ... ilamıyla; "Mahkemece yapılan araştırma ve incelemenin hükme yeterli olmadığı, dava konusu taşınmazın bulunduğu yörede yapılan ilk orman tahdidine ve sonraki aplikasyon ile 2. madde uygulamalarına (birden fazla uygulama varsa tamamına) ilişkin tüm işe başlama, çalışma, işi bitirme ve sonuçlarının askı ilan tutanakları ile taşınmazın bulunduğu yeri orman tahdit sınır noktalarıyla birlikte gösterir onaylı orman tahdit harita örneği getirtilerek taşınmaz başında keşif yapılıp davacının dava dilekçesinde iddia ettiği mükerrer kadastro olgusu değerlendirilmeden hüküm kurulduğu, bu eksiklik yönünden araştırma yapılması ve mükerrer kadastro olup olmadığının belirlenmesi" gereklerine değinilerek İlk Derece Mahkemesi kararı bozulmuştur. B....
Bu nedenle çekişmeli taşınmazda yapılan 2/B kadastro işlemi yok hükmündedir. Hal böyle olunca, Mahkemece çekişmeli 200 ada 10 pasel ve 200 ada 11 parselin (A) bölümü için tutanağın iptaline ilişkin karar verilmesi gerekirken "tespitin iptaline" karar verilmesi isabetsiz ise de bu husus yeniden yargılama yapılmasını gerektirmediğinden kararın hüküm fıkrasının 1. bendinin ve 2 bendinin sonunda yazılı "kadastro tespitinin iptaline" ibarelerinin hükümden çıkarılarak yerlerine "kadastro tutanağının iptaline" sözcüklerinin yazılarak hükmün bu şekilde DÜZELTİLEREK ONANMASINA, 26.03.2013 gününde oybirliğiyle karar verildi....
DAVA TÜRÜ : MÜKERRER KADASTRONUN İPTALİ KANUN YOLU : TEMYİZ Taraflar arasında görülen dava sonucunda verilen hükmün Yargıtay'ca incelenmesi istenilmekle; temyiz isteğinin süresinde olduğu anlaşıldı, inceleme raporu ve dosyadaki belgeler okundu, GEREĞİ GÖRÜŞÜLDÜ: ...Mahallesi çalışma alanı içinde yapılan uygulama kadastrosu sırasında mera vasıflı eski 938 (yeni 151 ada 462) parsel sayılı taşınmaz ile ... Mahallesi çalışma alanı içinde bulunan davalılar ... ve ...ile ... adına kayıtlı bulunan eski 667 ve 668 (yeni 101 ada 314 ve 315) parsel sayılı taşınmazlar arasında mükerrerlik oluştuğunun fark edilmesi üzerine davacı İdare vekili tarafından mükerrer kadastro işleminin düzeltilmesi istemi ile dava açılmıştır. Mahkemece yapılan yargılama sonunda ... Mahallesi 151 ada 462 parsel sayılı taşınmazın;......
"İçtihat Metni"MAHKEMESİ :ASLİYE HUKUK MAHKEMESİ DAVA TÜRÜ : TAPU İPTALİ Taraflar arasında görülen davada; Davacı, 1954 yılında yapılan kadastro tespitinde adına tescil edilen 284 ve 285 parsel sayılı taşınmazların, 1960 yılında toprak tevzi komisyonunca oluşturulan 1070, 1071 parseller ile yine 1976 yılında toprak tevzi komisyonunca oluşturulan 1251 parsel sayılı taşınmazlar ile mükerrer olarak kayıt oluşturduğunu ileri sürerek, mükerrer kısımların tapularının iptaline karar verilmesini istemiştir. Davalılar, davanın reddini savunmuşlardır. Davanın kabulüne ilişkin olarak verilen karar, Dairece; davanın kabulü ile mükerrer kaydın iptaline karar verilmiş olmasında bir isabetsizlik bulunmadığı, ancak davalı ... yönünden yargılama giderinin hatalı belirlendiği gerekçesiyle bozulmuş, mahkemece hükmüne uyulan bozma ilamı uyarınca yapılan yargılama sonunda davanın kabulüne karar verilmiştir....
Gerçekleştirilen kadastro işlemi ve davacı tarafından açıldığı anlaşılan kadastro davaları sonrasında, davacı adına kaydı yapılmış olup öncesinde davacıya veya bir başkasına 5233 sayılı Kanun kapsamında mal varlığına ulaşılamamasından kaynaklı zarar tazmin talebine konu edilmeyen bir taşınmaz var ise bu taşınmaza ilişkin davacının zararının karşılanacağı kuşkusuzdur. Bu nedenle, salt ... köyüne ilişkin tüm zararının davacı ile davalı idare arasında imzalanan sulhname kapsamında karşılandığı, dava konusu ikinci başvurunun mükerrer bir başvuru olduğu gerekçesiyle eksik incelemeyle davanın reddine karar verilmesinde hukuki isabet bulunmamaktadır. Bu itibarla, öncelikle gerçekleştirilen tesis kadastrosu işlemi ve davacı tarafından açıldığı anlaşılan kadastro davaları sonucunda davacı adına tescil edilen taşınmazların bulunduğu mevkiilerin … köyünün … mezrasına bağlı olup olmadığının araştırılması gerekmektedir....
Dava dilekçesindeki açıklamaya göre dava; 3402 sayılı Kadastro Kanunun 22. maddesi uyarınca mükerrer olarak yapıldığı iddia edilen kadastro tespitinin iptali ve orman vasfında tapuya kayıt ve tescile ilişkindir. 3402 sayılı Kanunun 22/1 maddesinde “Evvelce tespit, tescil veya sınırlandırma suretiyle kadastrosu ya da tapulaması yapılmış yerin yeniden kadastrosu yapılamaz. Bu gibi yerler ikinci bir kadastroya tabi tutulmuşsa, ikinci kadastro bütün sonuçlarıyla hükümsüz sayılır” hükmüne yer verilmiştir. Anılan yasal düzenleme ve uygulamada benimsenen ilke gereğince kadastro tespit tutanağı önce tanzim edilen sicil kaydının yasal açıdan korunacağı tartışmasızdır....
Asliye Hukuk Mahkemesinin 2.7.1986 gün 1983/188-1986/310 sayılı kararıyla 4781 parsel numarasıyla ... adına tescil edilip 22.1.1992 tarihinde yapılan satış yoluyla davacı ...’a geçen taşınmaz hakkında 1993 yılında yapılan ek kadastro sırasında 312 ada 10 parsel numarası verilerek Hazine adına tespit edildiği ve bu tespitin 18.5.1998 tarihinde kesinleştirilerek aynı yer hakkında mükerrer iki ayrı tapu kaydı oluşturulduğu, bu durumda ikinci kayıt olan 312 ada 10 parsele ilişkin tapu kaydının iptaline ve kadastro paftalarında buna göre gerekli düzeltmelerin yapılmasına karar verilmesi ” gereğine değinilmiştir. Mahkemece bozma kararına uyulduktan sonra davanın kabulüne, 312 ada 10 parsele ilişkin tapu kaydının iptaline ve kadastro paftalarında buna göre gerekli düzeltmelerin yapılmasına karar verilmiş, hüküm davalı Hazine tarafından temyiz edilmiştir. Dava, mükerrer tapu kaydının iptali niteliğindedir....
kararı ile bu yerin mülkiyet tespiti yapıldığı ve ölçümünün de 14000 m2 olduğu açıkça anlaşıldığını, bahse konu 14000 m2'lik tesciline hüküm kurulmuş mülkiyetin olduğu yerde ilgili idarece mükerrer bir kadastro ile (bu yeri de kapsayacak şekilde) yeni bir orman parselinin tesis edilmiş olması 3402 Sayılı Kanunun 22. maddesinde belirtilen mükerrer kadastro kapsamında hatalı bir işlem olduğundan daha önce mahkeme kararı ile tespit ve tesciline karar verilen kısma tekabül eden mükerrer kısmın iptal edilmesi ve ilgili idarece mahkeme kararı doğrultusunda bu yere parsel numarası verilmesi gerekmektiğini, bu nedenlerle mera ve orman olarak tespit edilen 14000 m2'lik yerin daha önce kesinleşen mahkeme kararı ile müvekkilin babası Hasan KAYA adına tespit ve tescil edildiği hususu gözetilerek, tespit ve tesciline karar verilen bu yerle ilgili mükerrer kadastro kapsamında yapılan tespitin iptaline davacının talebi doğrultusunda tapuya tesciline karar verilmesi gerekirken görevsizlik nedeniyle...
Dava, ... tarafından açılan mükerrer kadastronun iptali istemine yöneliktir. Bilindiği üzere bir hakkı dava etme yetkisi (dava açma hakkı) kural olarak o hakkın sahibine aittir. Davayı açabilmek için, dava konusu şey üzerinde hak sahibi olmak gerekir. Somut olayda davacı ...'nin, mükerrer kadastro yapıldığını iddia ettiği taşınmazların tapu kayıt maliklerinden olmadığı ve dolayısıyla dava hakkının bulunmadığı anlaşılmaktadır. Aktif dava ehliyetinin bulunması dava şartı olup, yargılamanın her aşamasında re'sen göz önüne alınması gerekir. Bu durum karşısında, davanın aktif dava ehliyeti (dava şartı) yokluğundan reddine karar verilmesi gerekirken, işin esasına girilerek yazılı şekilde karar verilmesi isabetsiz olup, temyiz itirazları açıklanan nedenlerle yerinde bulunduğundan kabulüyle hükmün BOZULMASINA, peşin yatırılan temyiz karar harcının talep halinde temyiz edene iadesine, 29.01.2019 gününde oybirliğiyle karar verildi....