TAŞINMAZ ÜZERİNDEKİ MUHDESATIN AİDİYETİNİN TESPİTİ 2709 S. 1982 ANAYASASI [ Madde 36 ] 1086 S. HUKUK USULÜ MUHAKEMELERİ KANUNU(MÜLGA) [ Madde 2 ] 1086 S. HUKUK USULÜ MUHAKEMELERİ KANUNU(MÜLGA) [ Madde 567 ] 1086 S. HUKUK USULÜ MUHAKEMELERİ KANUNU(MÜLGA) [ Madde 8 ] "İçtihat Metni" Taraflar arasında görülen dava sonucunda verilen hükmün, Yargıtayca incelenmesi davacı S... K... tarafından istenilmekle, temyiz isteğinin süresinde olduğu anlaşıldı. Dosya incelendi, gereği görüşüldü: Dava taşınmaz üzerinde bulunan muhdesatın aidiyetinin tespiti istemine ilişkindir. Mahkemece davanın görev yönünden reddine karar verilmiş ise de, varılan sonuç yasal düzenlemelere uygun düşmemiştir. Toplanan delillerden dava konusu muhdesatın üzerinde yer aldığı 1692 parsel sayılı taşınmazda davacı tarafın 7/8, davalı tarafın 1/8 oranında paydaş oldukları anlaşılmaktadır....
Açıklanan ilke ve esaslara göre, kural olarak muhdesatın arz malikinden başkasına aidiyetinin tespiti istenemez. Ne var ki; çoğun içinde azda vardır kuralı gereğince, muhdesatın mülkiyetinin aidiyetinin tespiti isteğinin, muhdesatı meydana getirenin tespitini de kapsadığı kabul edilmelidir. Muhdesatın aidiyeti isteğiyle açılan bu tür davalarda, güncel hukuki yararın mevcut olması ve iddianın kanıtlanması durumunda muhdesatın davacı tarafça meydana getirildiğinin tespitine karar verilmesi gerekir. Tespit davası, kendine özgü davalardan olup dava sonucunda istihsal edilecek ilamın icra ve infaz kabiliyeti bulunmamaktadır. Bunun doğal sonucu olarak da bu davaların uygulama alanı sınırlıdır. Bilindiği üzere, tespit davalarının görülebilmesi için güncel hukuki yararın bulunması(6100 s.lı HMK 106/2 m) ve dava sonuçlanıncaya kadar da güncelliğini kaybetmemesi gerekir....
Aidiyet tespiti davaları kendine özgü davalardan olup dava sonucunda istihsal edilecek ilamın icra ve infaz kabiliyeti bulunmamaktadır. Bunun doğal sonucu olarak bu davaların uygulama alanı sınırlıdır. Hukuki yarar dava koşulu olup muhtesat aidiyeti davalarının dinlenebilmesi için davacı tarafın dava açmakta hukuki yararın bulunması zorunludur. Taşınmaz üzerinde bulunan muhdesat yönünden derdest ortaklığın giderilmesi davası, kamulaştırma işlemi v.s. dava bulunmadığı takdirde bu dava görülemez....
"İçtihat Metni"MAHKEMESİ :ASLİYE HUKUK MAHKEMESİ DAVA TÜRÜ : TESPİT İSTEMLİ -KARAR- Mahkeme kararındaki nitelendirmeye göre, dava, muhtesat aidiyetinin tespiti ilişkindir. Yargıtay Birinci Başkanlık Kurulunun 20.01.2017 tarih ve 1 sayılı kararı ile aynen kabul edilen ve 27.01.2017 günü Resmi Gazetede yayımlanarak 01.01.2017 tarihinde yürürlüğe giren hukuk dairelerine ilişkin iş bölümü uyarınca bu davanın temyiz incelemesi Yargıtay 8.Hukuk Dairesine ait bulunmaktadır. Hâl böyle olunca, 2797 sayılı Yargıtay Kanunu'nun 23.07.2016 tarihinde yürürlüğe giren 6723 sayılı Kanun'un 21. maddesi ile değişik 60/3. maddesi gereğince dosyanın Yargıtay 8Hukuk Dairesine GÖNDERİLMESİNE, 09.10.2017 tarihinde oybirliğiyle karar verildi....
"İçtihat Metni"MAHKEMESİ : ŞARKÖY ASLİYE HUKUK MAHKEMESİ TARİHİ : 16/04/2014 NUMARASI : 2012/203-2014/103 -KARAR- Mahkeme kararındaki nitelendirmeye göre dava; inanç sözleşmesinden kaynaklanan tapu iptali ve tescil tazminat ve muhtesat aidiyetinin tespiti isteğine ilişkin olup, asıl uyuşmazlık inanç sözleşmesinden kaynaklanmaktadır. Yargıtay Birinci Başkanlık Kurulunun 19.01.2015 tarih ve 8 sayılı kararı ile aynen kabul edilen ve 22.01.2015 günü Resmi Gazetede yayımlanarak 02.02.2015 tarihinde yürürlüğe giren hukuk dairelerine ilişkin işbölümü uyarınca temyiz incelemesi Yargıtay 14. Hukuk Dairesine ait bulunmaktadır. Hal böyle olunca, yukarıda açıklanan nedenlerle, dosyanın ilgisi yönünden anılan Daire Başkanlığına GÖNDERİLMESİNE,10.3.2015 tarihinde oybirliğiyle karar verildi....
Sulh Hukuk Mahkemesi tarafından muhtesat aidiyetinin tespitine yönelik dava açmak için kendilerine süre verildiğinden bahisle, müvekkili tarafından Mersin ili, Akdeniz ilçesi, Iğdır Mahallesi, 102 ada, 13 numaralı parsel içerisinde bulunan ağaçların müvekkiline ait olduğunun tespiti istemi ile yargılama gideri ve vekalet ücretinin davalıya yükletilmesine karar verilmesini talep ve dava etmiştir. İlk derece mahkemesi tarafından yapılan yargılama sonucunda; Muris 2002 yılında vefat etmiş olup vefat yılı gözetilerek ve yukarıda belirtilen hususlar birlikte değerlendirildiğinde; ağaçların yaşı itibariyle murisin ölümünden sonra dikilen ağaçların davacı tarafından, ölümünden önce dikilen ağaçların ise muris tarafından dikildiği kanaatine varıldığından davacının ağaçlar yönünden talebinin kısmen kabulüne, yönelik karar verilmiştir. HUKUKİ SEBEPLER ve GEREKÇE: Taraflar arasındaki dava, Muhtesatın Aidiyetinin Tespiti istemine ilişkindir....
Somut olayda;220 ada 2 parsel sayılı taşınmazın kadastro tespitinin 17/04/2007 tarihinde kesinleştiği, davacı taraf talebinin her ne kadar 2014 yılında yaptıkları taksim sözleşmesi olduğunu iddia etse de davalı T1 3.kişi olup taksim sözleşmesinin tarafı olmadığı ve davacı tarafın talebinin dava konusu yerin murisleri Süleyman'dan geldiğine ilişkin olup kadastro tespitinden önceki sebebe dayandığı, 3402 sayılı Kadastro Kanunu'nun 12/3. fıkrasındaki 10 yıllık hak düşürücü süre geçirildikten sonra 25/09/2019 tarihinde dava açıldığı,hak düşürücü süre geçirildikten sonra kadastrodan önceki hukuki sebeplere dayalı olarak dava açılamayacağına göre ilk derece mahkemesince davanın hak düşürücü süre nedeniyle reddine karar verilmesinde bir isabetsizlik bulunmadığından davacılar vekilinin istinaf başvurusunun 6100 sayılı HMK'nın 353/1- b-1. maddesi gereğince esastan reddine karar vermek gerekmiş ve aşağıdaki şekilde hüküm kurulmuştur....
Öğretide ve uygulamada kararlılık kazanan görüşlere göre muhdesat aidiyetinin tespiti davalarında, muhdesatın üzerinde bulunduğu taşınmazda paydaş olan tüm tapu maliklerinin ya da mirasçılarının davada taraf olmaları gerekmektedir. Her ne kadar mahkemece davacıya, taşınmazın diğer maliklerini davaya dahil etmesi için süre verilmiş ve maliklerin davaya dahili sağlanmış ise de ; kural olarak, taşınmaz üzerindeki muhdesatın aidiyetinin tespiti davalarında, husumetin muhdesatın bulunduğu taşınmaz maliki ya da maliklerine yöneltilmesi zorunludur. Hâl böyle olunca;eldeki davanın hasımsız açıldığı gerekçesiyle reddine karar verilmesi gerekirken, dahili davalılar hakkında karar verilmesine yer olmadığına karar verilmesi doğru olmadığından davacının istinaf isteminin kabulü ile ilk derece mahkemesinin kararının 6100 sayılı HMK 353/1- b.2 maddesi hükmü gereğince kaldırılarak aşağıdaki şekilde hüküm kurulmasına karar verilmiştir....
Gerçekten, 3402 sayılı Kadastro Kanununun 12/3 maddesi hükmünce tutanaklarda belirtilen haklara sınırlandırma ve tespitlere ait tutanakların kesinleştiği tarihten itibaren 10 yıl geçtikten sonra kadastrodan önceki hukuki sebeplere dayanılarak itiraz olunamaz ve dava açılamaz. Ne var ki, davada davacı kadastronun kesinleşmesinden önceki sebebe değil kadastrodan sonra muhtesatın diğer hak sahipleri ile yaptığı harici satışın varlığını ileri sürüp bu davayı açmıştır. Davadaki istem kadastrodan sonraki bir nedene dayalı olduğundan olayda 3402 sayılı Kadastro Kanununun 12/3 maddesinin uygulama yeri yoktur. Mahkemenin bu sebebe dayalı olarak davayı reddetmesi açıklanan nedenlerle yasaya aykırı olmuştur. Kaldı ki, davalılardan ...’nin yöntemine uygun verilmiş kabul beyanı da bulunmaktadır....
"İçtihat Metni"MAHKEMESİ :ASLİYE HUKUK MAHKEMESİ Müdahil davacı ..., 08.04.1993 tarihli taahhütname ile tespitten sonraki, ancak kesinleşmeden önceki sebebe dayanarak tespitin iptalini ve taşınmazın adına tescilini talep etmiş olup, önceki hükmün Yargıtay 8. Hukuk Dairesi'nin 2013/14611 Esas, 2013/18109 Karar sayılı ilamıyla bozulmuş olması karşısında 2797 sayılı Yargıtay Kanunu'nun Geçici 14. maddesi ve Yargıtay Büyük Genel Kurulu'nun 2020/1 sayılı iş bölümü kararı uyarınca temyiz inceleme görevi Yargıtay 8. Hukuk Dairesi'ne ait olmakla beraber, dosyanın Yargıtay Hukuk İş Bölümü İnceleme Kurulu'nun 26.04.2016 tarih ve 2016/25013 Esas ve 2016/22599 Karar sayılı kararı ile temyiz incelemesi yapmakla görevli Yargıtay 8. Hukuk Dairesi Başkanlığı'na gönderilmesi gerekirken "maddi hata" sonucu Dairemize gönderildiği ve esas defterine kaydedildiği anlaşılmakla, dava dosyasının Yargıtay 8....