Loading Logo

sonkarar

Sayfa Yükleniyor

Bu durumda dosya içeriğine, temyizin kapsamına, uyuşmazlığın muhtesat mülkiyetinin ve aidiyetinin tespiti istemine ilişkin bulunmasına göre, temyiz inceleme görevi Yargıtay Kanununun 14. maddesi ve Başkanlar Kurulu kararı uyarınca Yargıtay 8. Hukuk Dairesi'ne aittir. Yukarıdaki yasal düzenleme de dikkate alındığında dosyanın görevli Yargıtay 8. Hukuk Dairesine GÖNDERİLMESİNE, 26/10/2016 gününde oybirliğiyle karar verildi....

    "İçtihat Metni"MAHKEMESİ:ASLİYE HUKUK MAHKEMESİ DAVA TÜRÜ: TAPU İPTALİ VE TESCİL - MUHTESAT AİDİYETİNİN TESPİTİ Taraflar arasında görülen tapu iptali ve tescil, muhtasat aidiyetinin tespiti davası sonunda, yerel mahkemece davanın kabulüne ilişkin olarak verilen karar davalı vekili tarafından yasal süre içerisinde duruşma istekli temyiz edilmiş olmakla, duruşma günü olarak saptanan 18.06.2019 Salı günü için yapılan tebligat üzerine temyiz eden davalı ... ve vekili Avukat ... ile temyiz edilen davacılar vekili Avukat ... geldiler duruşmaya başlandı, süresinde verildiği ve kayıt olunduğu anlaşılan temyiz dilekçesinin kabulüne karar verildikten sonra gelen vekillerin sözlü açıklamaları dinlendi, duruşmanın bittiği bildirildi, iş karara bırakıldı. Bilahare Tetkik Hakimi ... tarafından düzenlenen rapor okundu, düşüncesi alındı....

      HUKUK DAİRESİ DOSYA NO : 2021/5 KARAR NO : 2021/20 T Ü R K M İ L L E T İ A D I N A İ S T İ N A F K A R A R I İNCELENEN KARARIN MAHKEMESİ : OF ASLİYE HUKUK MAHKEMESİ TARİHİ : 04.11.2020 NUMARASI : 2019/65 ESAS 2020/303 KARAR DAVA KONUSU : Muhdesat Aidiyetinin Tespiti KARAR : Taraflar arasında görülen "Muhdesat Aidiyetinin Tespiti" davasının yapılan yargılaması sonucunda verilen karara karşı davacılar vekili tarafından istinaf kanun yoluna başvurulması üzerine HMK'nun 353. maddesi uyarınca dosya incelendi....

      Nitekim; öğreti ve uygulamada muhdesatın üzerinde bulunduğu taşınmazın ortaklığının giderilmesi için açılmış ve görülmekte olan bir dava bulunması halinde muhtesatı meydana getiren malik veya paydaşların bu olgunun tespiti istemiyle, yine muhtesat veya üzerinde bulunduğu taşınmazın kamulaştırılması halinde muhtesatı meydana getiren kişi veya kişilerin zilyetliğin tespiti istemiyle dava açmaları halinde güncel hukuki yararın mevcut olduğunun kabul edilmesi gerektiği benimsenmektedir. Hukuki yarar "dava koşulu" olup hukuki yarar bulunmaması halinde, davanın dava şartı yokluğundan usulden reddi gerektiği (6100 s. HMK m. 115/2) kuşkusuzdur....

      Somut olaya gelince; mahallinde yapılan keşif sonucunda, dosyaya ibraz edilen bilirkişi raporlarına göre; aidiyetinin tespiti istenen ve Mahkemece kabulüne karar verilen, 18,00 m2 çardak, bir adet demir bahçe kapısı taşınmazın bütünleyici parçası, dolayısıyla muhdesat niteliğinde değildir. Az yukarıda açıklandığı üzere, öğretide ve uygulamada kararlılık kazanan yerleşik görüşlere göre, bu nitelikteki eşyalar yönünden muhdesat aidiyeti davası açılamayacağı, ancak koşullarının varlığı halinde Borçlar Kanunu'nun 61 ve devam eden maddeleri hükmüne ve sebepsiz zenginleşme kurallarına göre açılacak eda nitelikli bir alacak davası ile talep edilebileceğinin mümkün olduğu, eda davası açma hakkının bulunduğu hallerde de bu davaya öncü olacak bir tespit davası açılmasında hukuki yarar bulunmadığı gözönünde bulundurularak, tespiti istenen bu kalemler yönünden ret kararı verilmesi gerekirken, yanılgıya düşülerek yazılı şekilde hüküm kurulması isabetsiz olup, bozmayı gerektirmiştir....

        Halbuki hukuki yarar dava şartı olup davanın açıldığı tarihte aranır ve ilke bu olduğu halde, HGK böyle bir durumdaki davacının hukuki yararının olduğunu kabul etmiştir.) ve 31.07.2007 tarih ve 2007/7-830 E, 2007/801 ( bu karara konu muhtesat aidiyetinin tespiti davasına ait yerel mahkeme kararının BOZULMASINDAN sonra paydaşlar arasında ortaklığın giderilmesi davası açılıştır. HGK'nun ikinci kararı ile parantez içerisinde gösterilen bilgi bu karar içinde geçerlidir.) Karar sayılı kararları ile davacının hukuki yararınının bulunduğu kabul edilmiş Özel Daire'nin bozma ilamındaki iki gerekçeyle sınırlı görüşünü benimsememiştir. HMK.nun 106/2. bendi uyarınca davacının bu tür davayı açmakta hukuken korunmaya değer güncel bir yararının bulunmadığı da söylenemez....

          Dosya incelendi, gereği görüşüldü: Dava, niteliği ve içeriği itibariyle taşınmaz üzerinde bulunan muhtesatın aidiyetinin tespiti istemine ilişkindir. Mahkemece davanın kabulüne karar verilmiş ise de, yapılan araştırma ve soruşturma, toplanan deliller hüküm vermeye yeterli değildir. Öğretide ve uygulamada kararlılık kazanan görüşlere göre davada yöntemine uygun biçimde taraf koşulunun oluşturulmamış olması başlı başına bozma nedenidir. Muhtesat aidiyetinin tespiti davalarında ortaklığın giderilmesi davasının yargılaması sırasında muhtesatın davacı tarafça meydana getirildiğini açıkça kabul edenler dışında kalan ve muhtesatın üzerinde bulunduğu taşınmazda paydaş olan tüm tapu maliklerinin davada taraf olmaları zorunludur. Dosya içeriğindeki tapu kaydından davaya konu 5 ada 11 parsel sayılı taşınmazın davacı ve dava dışı İsmail adına kayıtlı bulunduğu görülmektedir....

            Açıklanan bu ilke ve esaslara göre, kural olarak muhdesatın arz malikinden başkasına aidiyetinin tespiti istenemez. Tespit davası, kendine özgü davalardan olup dava sonucunda verilecek ilamın icra ve infaz kabiliyeti bulunmamaktadır. Bunun doğal sonucu olarak da bu davaların uygulama alanı sınırlıdır. Bilindiği üzere, 6100 sayılı Hukuk Muhakemeleri Kanunu'nun 106/2. Maddesi gereğince tespit davalarının görülebilmesi için güncel hukuki yararın bulunması ve dava sonuçlanıncaya kadar da güncelliğini kaybetmemesi gerekir. Tespit davaları eda davalarının öncüsüdür. Bu nedenle eda davası açılmasının mümkün olduğu hallerde, tespit davası açılmasında hukuki yararın bulunmadığı kabul edilmektedir. Hukuki yararının bulunması dava şartı olup, yargılamanın her aşamasında taraflarca ileri sürülebileceği gibi, hakim tarafından da resen gözetilir. Hukuki yararın bulunmadığının tespiti halinde davanın, Hukuk Muhakemeleri Kanunu'nun 114/1- h ve 115....

            "İçtihat Metni"MAHKEMESİ :Asliye Hukuk Mahkemesi Davacı vekili tarafından, davalılar aleyhine 18.02.2014 gününde verilen dilekçe ile muhtesat aidiyetinin tespiti ve muhtesat bedelinin tahsili talep edilmesi üzerine Yargıtay 8. Hukuk Dairesinin bozma ilamına uyularak yapılan duruşma sonunda; davanın kısmen kabulüne - kısmen reddine dair verilen 05/07/2021 günlü hükmün Yargıtayca incelenmesi davalılar Hazine vekili, Enerji Piyasası Düzenleme Kurumu ve Kahramanmaraş Büyükşehir Belediyesi vekilleri tarafından istenilmekle süresinde olduğu anlaşılan temyiz dilekçesinin kabulüne karar verildikten sonra dosya ve içerisindeki bütün kağıtlar incelenerek gereği düşünüldü: K A R A R Dava, muhtesat aidiyetinin tespiti ve muhtesat bedelinin tahsili istemine ilişkindir. Davacı vekili, müvekkilinin ikamet ettiği ... ilçesi, ... Köyünün buluduğu bölgede yapımına başlanılan "......

              Gereği görüşüldü: 1-Yerel mahkemece oluşturulan hükmün davalı tarafça temyizi üzerine Dairemizce tespit davası açılmasını haklı kılan derdest bir ortaklığın giderilmesi davası bulunmadığı, bu nedenle davada hukuki yarar olmadığı gerekçesiyle hükmün sair yönler incelenmeksizin bozulduğu anlaşılmaktadır. Ne var ki bozmadan sonra ve karar düzeltme aşamasında davacı tarafça ortaklığın giderilmesi davasının ikame edildiği, bu nedenle de davada hukuki yarar koşulunun gerçekleştiği dikkate alındığında, davacı tarafın karar düzeltme isteminin kabulü ile, Dairemizce verilen 29.03.2012 gün ve 2011/6882-2012/2356 E.K sayılı ilamın ORTADAN KALDIRILMASINA, 2-Davalı tarafın temyiz isteminin yeniden incelenmesine gelince; dava taşınmaz üzerindeki muhdesatın aidiyetinin tespiti istemine ilişkindir. Mahkemece davanın kabulüne karar verilmiş ise de, yapılan araştırma ve soruşturma, toplanan deliller hüküm vermeye yeterli değildir....

                UYAP Entegrasyonu