Loading Logo

sonkarar

Sayfa Yükleniyor

Taraflar arasında taşınmazın ortaklığının giderilmesi istemi ile açılmış derdest bir ortaklığın giderilmesi davası ya da kamulaştırma işlemi bulunmadığı takdirde bu davanın açılmasında güncel hukuki yarar bulunmadığı, eda davası açılmasının mümkün olduğu hallerde de tespit davası açılamayacağı kabul edilmektedir. Ayrıca, güncel hukuki yararın varlığı dava koşuludur. Ne var ki, kadastrodan önce meydana getirilen muhdesatlara ilişkin olarak 3402 sayılı Kadastro Kanunu'nun 19.maddesi uyarınca açılan davalarda ise yasa gereği hukuki yararın varlığı kabul edilmekte, ayrıca ortaklığın giderilmesi yada kamulaştırma işleminin mevcudiyeti aranmamaktadır. Muhtesat aidiyetinin tespiti davaları, muhtesatın kendisine ait olduğunu öne süren kişi veya kişilerle, tapuda malik görünen ve muhtesatın davacı tarafa aidiyetini açıkça kabul etmeyen kişiler arasında görülür ve hüküm de ancak davanın gerçek tarafları hakkında verilebilir....

Bilindiği üzere muhdesatın aidiyetinin tespiti davalarında davanın konusu davalıların paylarına isabet eden zemin bedeli hariç muhtesat değeridir. Bu durumda harç ve vekalet ücreti hesabının, davacıya isabet eden pay karşılığı değer çıkartıldıktan sonra davalı tarafın payına isabet eden muhdesat değeri üzerinden belirlenmesi gerekir. (6) numaralı bentte anıldığı üzere; dava değeri = muhdesat değeri x 1/2 (davalının muhdesattaki payı) = 289.380,00 x 1/2 = 144.690‬,00 TL'dir. 6100 sayılı Hukuk Muhakemeleri Kanunu’nun “Dava Şartları” başlıklı 114. maddesinin 1. fıkrasının (h) bendinde, davacının dava açmakta hukuki yararının bulunması açıkça dava şartları arasında sayılmıştır. Bir davada hukuki yarar ilkesinin dava şartı olarak gözetilmesinin, yargılamanın amacına ve usul ekonomisi ilkesine uygun olarak yargılama yapılmasına yarar sağlayacağı her türlü duraksamadan uzaktır....

Taraflar arasında taşınmazın ortaklığının giderilmesi istemi ile açılmış derdest bir ortaklığın giderilmesi davası ya da kamulaştırma işlemi bulunmadığı takdirde bu davanın açılmasında güncel hukuki yarar bulunmadığı, eda davası açılmasının mümkün olduğu hallerde de tespit davası açılamayacağı kabul edilmektedir. Ayrıca, güncel hukuki yararın varlığı dava koşuludur. Ne var ki, kadastrodan önce meydana getirilen muhdesatlara ilişkin olarak 3402 sayılı Kadastro Kanunu'nun 19.maddesi uyarınca açılan davalarda ise yasa gereği hukuki yararın varlığı kabul edilmekte, ayrıca ortaklığın giderilmesi yada kamulaştırma işleminin mevcudiyeti aranmamaktadır. Muhtesat aidiyetinin tespiti davaları, muhtesatın kendisine ait olduğunu öne süren kişi veya kişilerle, tapuda malik görünen ve muhtesatın davacı tarafa aidiyetini kabul etmeyen kişiler arasında görülür ve hüküm de ancak davanın gerçek tarafları hakkında verilebilir....

Açıklanan bu ilke ve esaslara göre, kural olarak muhdesatın arz malikinden başkasına aidiyetinin tespiti istenemez. Tespit davası, kendine özgü davalardan olup dava sonucunda verilecek ilamın icra ve infaz kabiliyeti bulunmamaktadır. Bunun doğal sonucu olarak da bu davaların uygulama alanı sınırlıdır. Bilindiği üzere, 6100 sayılı Hukuk Muhakemeleri Kanunu'nun 106/2. Maddesi gereğince tespit davalarının görülebilmesi için güncel hukuki yararın bulunması ve dava sonuçlanıncaya kadar da güncelliğini kaybetmemesi gerekir. Tespit davaları eda davalarının öncüsüdür. Bu nedenle eda davası açılmasının mümkün olduğu hallerde, tespit davası açılmasında hukuki yararın bulunmadığı kabul edilmektedir. Hukuki yararının bulunması dava şartı olup, yargılamanın her aşamasında taraflarca ileri sürülebileceği gibi, hakim tarafından da resen gözetilir. Hukuki yararın bulunmadığının tespiti halinde davanın, Hukuk Muhakemeleri Kanunu'nun 114/1- h ve 115....

Hukuki yararın bulunması dava şartı olup, yargılamanın her aşamasında taraflarca ileri sürülebileceği gibi, hakim tarafından da re'sen gözetilir. Hukuki yararın bulunmadığının tespiti halinde davanın, dava şartı yokluğu gerekçesiyle usulden reddine karar verilmelidir(HMK 114/1- h, 115 m.) Öğretide ve Yargıtay'ın devamlılık gösteren uygulamalarında, taşınmaz hakkında derdest ortaklığın giderilmesi davasının, kentsel dönüşüm uygulamasının ya da kamulaştırma işleminin bulunması gibi istisnai durumlarda muhdesatın tespiti davasının açılmasında güncel hukuki yararın bulunduğu kabul edilmektedir. Duraksamadan belirtmek gerekir ki; mevcut bir muhdesata sonradan yapılan imalatlar yeni bir muhtesat meydana getirme sayılamayacağı gibi, bu amaçla yapılan giderler de mevcut muhdesata değer kazandıran faydalı ve zorunlu giderlerdendir....

Asliye Hukuk Mahkemesinin 2012/608Esas-2013/657Karar sayılı dosyası ile üzerinde kat mülkiyeti kurulmamış 30 adet bağımsız bölüm için açılan muhtesat aidiyetinin tespiti davasında davanın reddine dair verilen kararın Yargıtay 8. Hukuk Dairesinin 2014/7283Esas-2015/1084Karar sayılı ilamı ile onanarak 14.05.2015 tarihinde kesinleştiği, aynı kişiler tarafından tapu maliki olan davalılara karşı ... 3....

    Tapulama tutanağı 11.10.1979 tarihinde düzenlendiğine ve harici satış da davalıların miras bırakanı Halil oğlu Mustafa Ali Demir tarafından 16.09.1980 tarihinde davacı ...’ya yapıldığına göre davacının kadastrodan önceki hukuki sebeplere değil, tespitten sonra tutanağın kesinleşmesinden önceki hukuki sebeplere dayanarak iptal ve tescil isteğinde bulunduğunun kabulü gerekir. 1387 sayılı parsel, belgesizden kayıt maliki adına tespit ve tescil edilmiştir. Taşınmazın haricen satışı sırasında da tapusuz olduğu gözetilerek TMK.763.maddesi göz önünde tutulmalıdır. 3402 sayılı Kadastro Kanununun 12/3. maddesinde açıklanan on yıllık hak düşürücü süre ancak, kadastrodan önceki hukuki sebeplere dayanılarak açılan iptal ve tescil davalarında uygulanması gereken bir maddedir. Harici satış tespitten sonra yapıldığına göre somut olayda 766 sayılı Tapulama Kanununun 31/2 ve 3402 sayılı Kadastro Kanununun 12/3 fıkralarını uygulama olanağı bulunmamaktadır....

      Dosyamız davacısının, ortaklığın giderilmesi davasının tarafı olması ve dava konusu taşınmazda pay sahibi olması nedeniyle, eldeki muhtesat tespiti davasının tarafları arasında görülmekte olan bir ortaklığın giderilmesi davası bulunması ve anılan dosyada tüm davalılar tarafından muhtesat iddiasının açıkça kabul edilmemesi nedeniyle, davacının muhtesat tespiti davası açmasında hukuki yararının bulunduğu açıktır....

      "İçtihat Metni"MAHKEMESİ :Asliye Hukuk Mahkemesi DAVA TÜRÜ : Muhdesatın aidiyetinin tespiti ... ve ...ve ...ile dahili davalılar ... ve müşterekleri aralarındaki muhdesatın aidiyetinin tespiti davasının reddine dair ... 3. Asliye Hukuk Mahkemesi'nden verilen 09.04.2013 gün ve 279/117 sayılı hükmün ...'...

        "İçtihat Metni"MAHKEMESİ :Asliye Hukuk Mahkemesi Taraflar arasındaki mülkiyeti belediyeye ait taşınmaz üzerinde bulunan muhtesat bedelinin tespiti ve aidiyetinin tescili davasının kabulüne dair verilen yukarıda gün ve sayıları yazılı hükmün Yargıtay'ca DÜZELTİLEREK ONANMASI hakkında Daireden çıkan kararı kapsayan 22.03.2012 gün ve 2011/21371 Esas - 2012/5430 Karar sayılı ilama karşı davalı vekili yönünden verilen dilekçe ile karar düzeltilmesi istenilmiş olmakla dosyadaki belgeler okunup gereği konuşulup düşünüldü: -K A R A R- Yerel mahkeme kararı davalı tarafından temyiz edilmemiş, davacı idarenin temyizi üzerine Dairemizce incelenerek düzeltilerek onanmıştır. Temyiz yoluna başvurmayan davalının karar düzeltme talebinde bulunma hakkı yoktur. Bu nedenle davalı vekilinin karar düzeltme dilekçesinin REDDİNE, karar düzeltme harcının istenildiğinde iadesine, 17.09.2012 gününde oybirliğiyle karar verildi....

          UYAP Entegrasyonu