Loading Logo

sonkarar

Sayfa Yükleniyor

Asliye Hukuk Mahkemesinin, 26.12.2017 tarihli, 2015/197 Esas, 2017/650 Karar sayılı ilamının 26.02.2017 tarihinde kesinleştiği, 26.11.2019 tarihli bilirkişi heyet raporunda dava konusu taşınmazın zemin değerinin 1.222.111,00TL, taşınmaz üzerindeki davalı ...’a ait olan muhdesatın toplam değerinin 39.600,00TL, taşınmaz üzerindeki diğer ağaçların toplam değerinin ise 3.545,00TL olduğu belirtildiğinden yukarıdaki ilkeler doğrultusunda yapılan oranlamayla davalı ...’ya ait muhdesatın satış bedelinin % 3,129’una tekabül ettiği anlaşılmaktadır....

    Taraflar arasındaki muhdesat aidiyetinin tespiti davasından dolayı yapılan yargılama sonunda, İlk Derece Mahkemesince davanın reddine karar verilmiştir. Kararın davacı vekili ile davalı ... vekili tarafından istinaf edilmesi üzerine, Bölge Adliye Mahkemesince başvuruların esastan reddine karar verilmiştir. Bölge Adliye Mahkemesi kararı davacı vekili tarafından temyiz edilmekle; kesinlik, süre, temyiz şartı ve diğer usul eksiklikleri yönünden yapılan ön inceleme sonucunda, temyiz dilekçesinin kabulüne karar verildikten ve Tetkik Hâkimi tarafından hazırlanan rapor dinlendikten sonra dosyadaki belgeler incelenip gereği düşünüldü: I....

      ASLİYE HUKUK MAHKEMESİ TARİHİ : 03/03/2022 NUMARASI : None DAVA KONUSU : Muhdesat Tespiti KARAR : Menderes 1....

      İlk derece mahkemesi kararında muhtesatlar yönünden oranlama yapılarak satış bedelinin paylaşımına karar verilmişse de, taşınmazın ve binanın değerinin belirlenmesi için alınan raporlar ve mahkemenin yaptığı araştırma hüküm kurmaya yeterli değildir. Şöyle ki; 1- 01/10/2020 tarihinde yapılan keşif sonrasında alınan 15/10/2020 tarihli ziraat ve inşaat bilirkişisi raporu ile aynı heyetten alınan 12/11/2020 tarihli ek raporda dava konusu taşınmazın arsa değerinin farklı tespit edildiği, ek raporda kat karşılığı inşaat sözleşmesinin emsal alınması suretiyle m² rayiç değerinin tespiti yoluna gidildiği, taraf vekillerinin bilirkişi raporlarına itirazlarının dikkate alınmadığı, raporlar arasındaki çelişki giderilmeden hüküm verildiği anlaşılmaktadır....

      Bu nedenle yargılama sonunda hükmedilecek harcın ve vekâlet ücretinin taşınmazdaki davalı taraf payına isabet eden muhdesat değeri (zemin bedeli hariç) üzerinden, -//- yani ... parsel sayılı taşınmazlar üzerinde bulunan ağaçların değerinin yarısı üzerinden hesaplanması gerekirken, ağaçların değerinin tamamı üzerinden hesaplanması doğru olmamıştır. Ayrıca taşınmazın 1/2 payı davalıların murisi ... adına kayıtlı olduğundan davalıların yukarıda açıklandığı üzere muhdesat değerinin yarısı üzerinden hesaplanacak harç ve vekalet ücretinden de miras payları oranında sorumlu tutulması gerekirken, müştereken ve müteselsilen sorumlu tutulmalarına karar verilmesi de doğru olmamıştır. Ne var ki, bu hususlar yeniden yargılamayı gerektirmediğinden bozma sebebi yapılmamış, temyiz edilen hükmün 2, 4. ve 5. fıkralarının HUMK'un 438/7 (HMK 370) maddesi uyarınca düzeltilerek onanması gerekmiştir....

        Somut olaya gelince; dava konusu taşınmazın üzerinde muhdesat bulunduğu, davacının muhdesatın kendisine ait olduğunu yargılama aşamalarında iddia ettiği dosya içeriğinden anlaşılmaktadır. Yukarıda değinilen ilkeler uyarınca muhdesatın değerinin ve oranının belirlenmesi, muhdesatın aidiyeti konusunda taraflar anlaştıkları takdirde muhdesat oranı belirlenerek bu orana göre satış bedelinin dağıtılması, anlaşamadıkları takdirde muhdesat iddiasında bulunana dava açmak üzere süre verilmesi, ondan sonra işin esası hakkında bir karar verilmesi gerekirken bu hususun göz ardı edilmiş olması doğru görülmemiş, bu nedenlerle kararın bozulması gerekmiştir. SONUÇ: Yukarıda açıklanan nedenlerle hükmün BOZULMASINA, peşin harcın istek halinde yatırana iadesine, 10.11.2016 tarihinde oybirliğiyle karar verildi....

          İstinaf eden bir kısım davalılar vekili istinaf dilekçesinde, dava konusu taşınmaz üzerinde bulunan muhdesatların değerinin düşük, arsa değerinin yüksek hesaplandığını, binaların yüz ölçümü ve yaşı ile ilgili değerlendirmelerin hatalı olduğunu bildirmiş, bu itirazlarını yargılama sırasında, bilirkişi raporuna karşı itirazlarında da dile getirdiği görülmüştür. Yine, davacılar vekilinin de bilirkişi raporuna itirazında muhdesat bedellerinin yüksek hesaplandığından bahisle rapora itiraz ettiği görülmektedir. Bilindiği üzere dava konusu taşınmazın tespit edilen toplam değeri nihai ihale bedeli olmadığından, satış aşamasında yeniden değer tespiti yapılacağından ve tespit edilecek değer ile ilgili olarak kıymet takdirine itiraz davası açılması mümkün olduğundan değere yönelik itirazlar kabul görmemektedir....

          Bununla birlikte, davanın konusu (müddeabih) davalının payına isabet eden muhdesat değeridir(zemin bedeli hariç). Somut olaya gelince; davacı tarafından meydana getirildiği iddiasına konu evin Karayolları Genel Müdürlüğü tarafından yapılan kamulaştırma çalışmaları neticesinde yıkıldığı, bu nedenle eldeki davada keşif yapılamadığı, Karayolları Genel Müdürlüğü tarafından açılan ve kamulaştırma bedel tespiti isteğine konu olan Düzce 2.Asliye Hukuk Mahkemesinin 2013/147 Esas, 2013/429 Karar sayılı dosyası ile belirlenen ve taraflar arasında uyuşmazlık konusu olmayan muhdesat değerinin dava değeri olarak esas alındığı anlaşılmıştır....

            Dosya kapsamında alınan ve hükme dayanak yapılan bilirkişi raporlarından muhdesatların toplam değerinin 93.903,00 TL olduğu, davalıların, murisleri olan ... Ay’ın tapudaki ½ payında yasal miras paylarına göre ¼ hisselik kısım bakımından iştirak halinde malik oldukları, iştirak halinde malik oldukları ¼ kısmın toplam muhdesat değerine göre miktarının 23.475,75 TL. olduğu anlaşılmaktadır. Bu durumda, dava değerinin 23.475,75 TL. olduğu kabul edilerek, davalıların harç ve vekalet ücretinden sorumluluğunun bu bedel üzerinden her bir davalının veraset ilamındaki miras payı oranında hükmedilmesi gerekirken, yazılı şekilde muhdesatların toplam değeri üzerinden harç ve vekalet ücretinin hesap edilerek davalılardan müştereken ve müteselsilen tahsiline karar verilmiş olması doğru değildir....

              Dava; elbirliği mülkiyetine tabi taşınmazdaki muhdesat bedelinin, sebepsiz zenginleşme hükümleri uyarınca davalı paydaşlardan tahsili istemine ilişkindir. 22.02.1991 tarihli ve 1990/1 Esas 1991/1 Karar sayılı Yargıtay İçtihadı Birleştirme Kararı uyarınca; paylı/elbirliği mülkiyette, paydaşlardan birinin taşınmaz üzerinde yaptığı muhdesat nedeni ile diğer paydaşın mamelekindeki artış, bu muhdesatın yapıldığı tarihte değil, ortaklığın giderilmesi yoluyla satışın yapıldığı ve muhdesat dahil satış bedelinden payını aldığı tarihte gerçekleşir. Eş söyleyişle; muhdesat bedelinin paydaşlara ödendiği tarihte, muhdesatı yapan paydaş fakirleşmekte, muhdesat bedelini alan diğer paydaşlar ise zenginleşmektedir. Somut olayda ise; tarafların paydaşı bulunduğu taşınmaza ilişkin olarak açılan ortaklığın giderilmesi davasında, ortaklığın satış yolu ile giderilmesine karar verildiği ve kararın kesinleştiği, dosya içinde yer alan ......

                UYAP Entegrasyonu