Loading Logo

sonkarar

Sayfa Yükleniyor

yetkisi”nden yoksun bırakılmasının ve 53.maddesinin 1.fıkrasının a, b, d, e bentlerinde belirtilen haklardan yoksunluğun, hapis cezasının infazı tamamlanıncaya kadar devam edeceği gözetilmeden, yoksunluğun tümü için koşullu salıverilmeye kadar sürmesine karar verilmesi, Bozmayı gerektirmiş, sanıklar müdafiilerinin temyiz itirazları bu nedenlerle yerinde görülmüş olduğundan, CMUK'nın 321. maddesi gereğince hükmün BOZULMASINA, ancak; bu aykırılığın yeniden duruşma yapılmaksızın aynı Kanun‘un 322. maddesi gereğince giderilmesi mümkün bulunduğundan; TCK’nın 53. maddesinin uygulanması ile ilgili bölümün hüküm fıkrasından çıkarılması ve yerine “Anayasa Mahkemesinin 24.11.2015 günlü Resmi Gazete'de yayımlanan 08.10.2015 tarihli, 2014/140 esas, 2015/85 karar sayılı iptal kararı gözetilerek, sanık hakkında 5237 sayılı TCK’nın 53. maddesinin 1. ve 2. fıkraları ile 3. fıkrasının birinci cümlesinin uygulanmasına” ibaresinin yazılması, Suretiyle, hükümlerin DÜZELTİLEREK ONANMASINA, 08.06.2017 tarihinde...

    Bozmaya uyularak, yapılan yargılamaya, toplanıp karar yerinde gösterilen delillere, mahkemenin kovuşturma sonuçlarına uygun olarak oluşan kanaat ve takdirine, incelenen dosya kapsamına göre,sanığın yerinde görülmeyen temyiz itirazlarının reddine, ancak; TCK’nın 53. maddesinin (3.) fıkrası uyarınca 53/1-c madde ve bendindeki “velayet hakkından; vesayet ve kayyımlığa ait bir hizmette bulunmaktan yoksunluğun” sadece sanığın kendi altsoyu yönünden koşullu salıverme tarihine kadar süreceği, altsoyu haricindekiler yönünden ise, yoksunluğun hapis cezasının infazı tamamlanıncaya kadar devam edeceği gözetilmeden, yoksunluğun tümü için koşullu salıverilmeye kadar sürmesine karar verilmesi, Kanuna aykırı olup, sanığın temyiz itirazları bu itibarla yerinde görülmüş olduğundan hükümlerin bu nedenle 5320 sayılı Kanun'un 8/1. maddesi gereğince uygulanması gereken 1412 sayılı CMUK'nın 321. maddesi uyarınca BOZULMASINA, ancak yeniden duruşma yapılmasını gerektirmeyen bu hususun aynı kanunun 322....

      "İçtihat Metni"MAHKEMESİ :Asliye Ceza Mahkemesi HÜKÜM : Sanığın mahkumiyetine dair, Mahalli mahkemece verilen hüküm temyiz edilmekle evrak okunarak; Gereği görüşülüp düşünüldü; Yerinde görülmeyen sair itirazların reddine, Ancak; Sanığın TCK’nun 53. maddesi uyarınca belli hakları kullanmaktan yoksun bırakılmasına karar verilirken aynı maddenin 1/c bendinde belirtilen kendi altsoyu üzerindeki velayet hakkından vesayet yahut kayyımlığa dair bir hizmette bulunmaktan yoksunluğun koşullu salıverilme tarihi ile sınırlandırılması gerektiğinin gözetilmemesi, Bozmayı gerektirmiş sanığın temyiz itirazları bu itibarla yerinde görülmüş olduğundan hükmün bu sebeplerden dolayı istem gibi BOZULMASINA, Ancak bu husus yeniden yargılamayı gerektirmediğinden CMUK.nun 322. maddesi gereğince, hükmün ilgili kısmına “sanığın kendi altsoyu üzerindeki velayet,vesayet,yahut kayyımlığa dair bir hizmette bulunmaktan yoksunluğun koşullu salıverilme tarihi ile sınırlandırılmasına...

        Davalılar vekili cevap dilekçesinde özetle; davacının dava dilekçesinde bazı iddialarda bulunduğunu, ancak dilekçesinde HMK.nun 119. maddesinde sayılan dava dilekçesinde bulunması gereken hususlardan bazılarını belirtmeden mahkemeye başvurduğunu, açılan mirastan ıskat talepli işbu davanın; davacının taraf sıfatı yokluğu sebebiyle reddi gerektiğini, dava dilekçesinden anlaşılabildiği kadarıyla müvekkillerinin mirastan ıskatının talep ettiğini, ancak mirastan ıskat başlıklı TMK.nun 510. maddesinde "Aşağıdaki durumlarda mirasbırakan, ölüme bağlı bir tasarrufla saklı paylı mirasçısını mirasçılıktan çıkarabilir..." şeklinde düzenleme yapıldığını ve hükümden anlaşıldığı üzere mirastan çıkarma tasarrufunda ancak mirasbırakanın bulunabileceğini, bu hükümden referansla haksız ve usule aykırı açılan bu davanın taraf sıfatı yokluğu sebebiyle reddedilmesi gerektiğini, mirastan ıskat veya mirastan yoksunluk bakımından şartların oluşmadığını, davacının savcılığa bulunduğu suç duyurusu hakkında; adli...

        Mirasçılıktan çıkartma, saklı payın temelini teşkil eden aile dayanışmasının zedelendiği hallerde, mahfuz hisseli mirasçıyı mirastan uzaklaştırma olanağını miras bırakana tanıyan ölüme bağlı bir tasarruftur. Mirasçılıktan çıkarma murisin tek taraflı ölüme bağlı bir tasarrufu ile gerçekleşir. Mirasçı, mirasbırakana veya mirasbırakanın yakınlarından birine karşı ağır bir suç işlemesi, mirasbırakana veya aile üyelerine karşı aile hukukundan ... yükümlülükleri önemli ölçüde yerine getirmemesi halinde miras bırakanın yapacağı ölüme bağlı tasarrufla saklı paylı mirasçısını mirasçılıktan çıkartabilir. Mirasçılıktan çıkarılan (ıskat edilen) kimse mirastan pay alamayacağı gibi tenkis davası da açamaz. Ölüme bağlı tasarrufta mirastan çıkarma sebebi gösterilmişse ıskat geçerlidir. Mirastan çıkarma sebebinin varlığını ispat etmek çıkarmadan yararlanan mirasçıya ait bulunmaktadır....

          Bu durumda dava dilekçesinde maddi vakıalar açıklanarak mirastan çıkarılma sebepleri yönünden de vasiyetnameye itiraz edilerek iptal istendiğinden, davada hem fiili ehliyetsizlik iddiası ile vasiyetnamenin tümden iptali, hem de ıskat nedenlerine itiraz edildiğinden davacıların saklı payları ile ilgili taleplerinin olduğu kabul edilmeli, mirastan çıkarılma ile ilgili davacı talebi de incelenmelidir. Zira bir davada dayanılan maddi vakıaları açıklamak tarafların, bu vakıaları hukuken değerlendirerek talebi yorumlanmak ve uygulanacak yasa maddelerini bulmak, kanunları re'sen uygulamak, hakimin görevidir. Mahkemece eksik inceleme ile sadece vasiyet tarihinde miras bırakanın fiili ehliyeti bulunduğundan bahisle dava reddedilmiş, mirastan çıkarılmaya ilişkin davacıların itirazları incelenmemiş ve bu konuda olumlu-olumsuz bir karar verilmemiştir....

            DAVACI VEKİLİ TARAFINDAN İLERİ SÜRÜLEN İSTİNAF SEBEPLERİ : Davaya konu vasiyetnameler ile mirastan ıskat edilen Mehmet Töle, 14.08.2018 tarihinde vefat ettiğini, Mehmet Töle’nin bekar ve çocuksuz olarak ölümü sebebi ile T1 başka mirasçısı olmadığını, dava konusu vasiyetnameler ile mirastan ıskat edildiğini, bu durumunda müvekkillerinin haklarını etkileme ihtimali olması sebebi ile kanundan öngörülen mirastan ıskat şartlarının gerçekleşmediğini, dolayısı ile söz konusu vasiyetnamelerin geçersiz olduğunu, iptal edilmesi gerektiğini, gelinen durum karşısında lehine vasiyet yapılan davalı T1 ıskat sebeplerini ispat etmek yükümlülüğünde olduğunu, davalının satışını gerçekleştirip, bedelini ailesine vermediği kendi için kullandığı gayrımenkullerin de mevcut olduğunu, abisi Mehmet Töle’yi kullanarak, babasının kısıtlanması için talepte bulunduğunu, yatalak olan babalarını karga tulumba hastaneye götürdüklerini, bütün bunları kurgulayan davalı olup amaç son kalan gayrımenkulleri de sattırıp paralarını...

            Değinilen husus bu kez yapılan inceleme ile anlaşıldığından hükmün,” davacı vekilinin 8.4.2008 tarihli dilekçe ile ehliyetsizlik hukuksal nedenine dayanmaktan vazgeçtiği, mahkemece, mirastan feragat sözleşmesinin iptal müeyyidesine mahkum olduğunun davacı tarafça ispatlanamadığı ve geçerli mirastan feragat sözleşmesi nedeniyle davacının iptal ve tescil isteyemeyeceği, davacının aktif dava ehliyetinin bulunmadığı gerekçeleriyle davanın reddine karar verilmiş olmasında bir isabetsizlik yoktur. Davacının bu yöne değinen temyiz itirazları yerinde değildir, reddine. Davalı ...'...

              saklı paylı mirasçılarından bir kısmına mallarını bırakarak, özünde saklı paylı misrasçılarından mal bırakmadığı mirasçılarını kanuni şartlar oluşmadan mirastan çıkarabilmesine ve bu şekilde de mirastan çıkarmaya ilişkin sıkı şekil şartlarına dair kanun hükümlerinin dolanılmasına ve işlevsizleştirilmesine yol açılacağını, bu nedenle özü itibariye mirastan çıkarmaya yönelik olan uyuşmazlığa konu vasiyetnamede mirasçılıktan çıkarmaya ilişkin şartlar bulunmadığından vasiyetnamenin iptaline karar verilmiştir....

              HUKUK DAİRESİ DAVA TÜRÜ : TAPU İPTALİ VE TESCİL Taraflar arasında görülen davada; Davacılar, mirasbırakan babaları...’ın maliki olduğu dava konusu 3217 ada 16 parsel sayılı taşınmazı, mirastan mal kaçırmak amacıyla ve muvazaalı olarak 12.06.1996 tarihinde davalı oğlu ...’e, onun da muvazaalı olarak 29.12.2009 tarihinde komşusu ve arkadaşı olan dava dışı ...’na, adı geçenin de 31.10.2016 tarihinde tekrar davalı ...’e satış yoluyla temlik ettiğini ileri sürerek dava konusu taşınmazın tapu kaydının iptali ile miras payları oranında adlarına tescilini istemişlerdir....

                UYAP Entegrasyonu