Loading Logo

sonkarar

Sayfa Yükleniyor

Kaldı ki taraflarca mirasçılık belgesi istemi ile davalar açılmış, yine bu alınan mirasçılık belgesinin iptali için açılan davaların olduğu görülmüştür. Davacı mirasçılık belgesinin düzenlenmesi ya da veraset belgesinin iptali için açılan dava sonunda aynı sonuca ulaşabilecek olduğundan vasiyetnamenin tenfizi için hukuki yararının bulunmadığı'' gerekçesiyle davanın reddine karar verilmiştir....

"İçtihat Metni"MAHKEMESİ :Asliye Hukuk Mahkemesi DAVA TÜRÜ : Tapu İptali Ve Tescil ... ile ... aralarındaki tapu iptali ve tescil davasının kabulüne dair Hekimhan Asliye Hukuk Mahkemesinden verilen 23.03.2007 gün ve 128/21 sayılı hükmün Yargıtay'ca incelenmesi davalı vekili tarafından süresinde istenilmiş olmakla dosya incelendi gereği düşünüldü: K A R AR Davacı vekili, mirastan gelen hakka dayalı olarak davalı adına tapuda kayıtlı bulunan 102 ada 46, 119 ada 9, 10, 133 ada 8, 134 ada 5 ve 136 ada 1 parsellerin tapu kayıtlarının iptali ile miras payı oranında vekil edeni adına tapuya kayıt ve tesciline karar verilmesini istemiştir. Davalı, dava konusu taşınmazların ortak miras bırakan babalarından kaldığını ancak, 1985 yılında yapılan yazılı taksim sözleşmesi ile kendisine bırakıldığını açıklayarak davanın reddine karar verilmesini savunmuştur....

    Somut olayda; davacı vekili, davacının babası olan Yusuf Sağ'ın Hatay İli Defne İlçesi Armutlu Mah. 503 ada 15 parsel sayılı taşınmazda bulunan ½ hissesini gelini olan T3 1.500,00 TL bedel karşılığında sattığını, müvekkilinin murisi Yusuf Sağ'ın taşınmazın satışını gerektiren bir durumunun olmadığını, murisin dava konusu tasarrufuyla davacıyı mirastan mahrum bıraktığını belirterek taşınmaz yönünden davacının miras hissesi oranında ecrimisile hükmedilmesini ve davalıya ait hissenini tapu kaydının iptali ile davacı adına payı oranında tescilini talep etmiştir. 6100 Sayılı HMK 308. maddesi “Kabul, davacının talep sonucuna, davalının kısmen veya tamamen muvafakat etmesidir. Kabul, ancak tarafların üzerinde serbestçe tasarruf edebilecekleri davalarda hüküm doğurur.” 6100 Sayılı HMK 311. maddesi “Feragat ve kabul, kesin hüküm gibi hukuki sonuç doğurur. İrade bozukluğu hâllerinde, feragat ve kabulün iptali istenebilir.”...

    ın dava konusu 138 ada 5 parsel sayılı taşınmaza yönelik temyiz itirazlarına gelince; Somut olayda davalı ... ile tarafların murisi ... arasında 12.11.1999 tarih ve 12734 yevmiye numaralı mirastan feragat sözleşmesinin imzalandığı, bu sözleşme uyarınca dosyamız davalısı ...’ın 138 ada 5 parsel sayılı taşınmazda bulunan miras hak ve hisselerinden diğer mirasçılar ... ve ... lehine feragat ettiği ve murisin de davalı ...’nin feragat beyanını kabul ettiği anlaşılmakla; mahkemece mirastan feragat sözleşmesi gözetilerek yukarıda bahsedilen 138 ada 5 parsel sayılı taşınmaz yönünden davanın reddi gerekirken yazılı şekilde hüküm kurulması doğru görülmemiş, hükmün bu nedenle bozulması gerekmiştir. SONUÇ: Yukarıda (1) numaralı bentte açıklanan nedenlerle davalı ...'...

      Aynı Kanunun 19/1. maddesine göre de, “Yerleşim yeri bir kimsenin sürekli kalma niyetiyle oturduğu yerdir.” 1086 sayılı HUMK'nın 11. maddesinde, terekenin taksimi, katisine kadar, tereke aleyhine ikame olunan davaların, müteveffanın ikametgâhı mahkemesinde görüleceği belirtilmiş, 6100 sayılı HMK'nın 11. maddesinde ise terekenin kesin paylaşımına kadar mirasçılara karşı açılacak tüm davalarda ölen kimsenin son yerleşim yeri mahkemesinin kesin yetkili olduğu hüküm altına alınmıştır. Miras hukukuna ilişkin bu düzenlemeler, taşınmazların aynına ilişkin davaların taşınmazın bulunduğu yer mahkemesinde görüleceğine ilişkin kesin yetki kuralının bir istisnası mahiyetindedir. Somut olayda; uyuşmazlık, düzenleme şeklindeki vasiyetnamenin tenfizi istemine ilişkindir. HMK'nın 11. maddesinde mirastan doğan davalarda yetki; ölen kişinin son yerleşim yeri mahkemesi kesin yetkili mahkeme olarak düzenlenmiştir. 24/04/2003 tarihli vasiyetname içeriğinden muris ...'...

        Noterliği'nin 26053 yevmiye numaralı 08.10.2015 tarihli mirastan feragat sözleşmesinin iptaline, karar verilmesini talep ve dava etmiştir. İlk Derece Mahkemesince davanın hak düşürücü süre nedeniyle reddine karar verilmiş, bu karara karşı davalı vekili tarafından istinaf kanun yoluna başvurulmuştur. İddianın ileri sürülüş biçimine ve dosya kapsamına göre, dava, T.M.K. 528. maddesi uyarınca mirastan feragat sözleşmesinin gabin ve ivazın yerine getirilmemesi nedeniyle iptali ile tapu iptal tescil talebine ilişkindir. Buna göre, somut uyuşmazlığa ilişkin istinaf başvurusunu değerlendirme görevinin HSK'nın 564 ve 586 sayılı işbölümü kararları gereğince İstanbul Bölge Adliye Mahkemesi 6. Hukuk Dairesinin görev alanında kaldığı, iş bölümü yönünden Dairemizin görevli olmadığı anlaşılmakla aşağıdaki şekilde karar verilmiştir. K A R A R : Yukarıda açıklanan gerekçelerle; 1- Dairemizin GÖREVSİZLİĞİNE 2- Dava dosyasının İstanbul Bölge Adliye Mahkemesi 6....

        Davalı, dava konusu taşınmazı bedelini ödeyerek satın aldığını, satış işleminden sonra miras haklarından feragat ettiğini, mirasbırakanın başka taşınmazlarının da bulunduğunu belirterek davanın reddini savunmuştur. Davanın reddine ilişkin olarak verilen karar Dairece "...Somut olaya gelince; 26.04.2012 tarihli mirastan feragat sözleşmesinin tüm mirasçıların katılımı ile yapılmadığından geçerli olduğu söylenemez. Öte yandan davacılar yapılan satışın bedelsiz ve muvazaalı olduğu iddiasıyla eldeki davayı açmışlar, davalı ise mirasbırakanın dava konusu taşınmaz haricinde başkaca taşınmazları da bulunduğunu, temlikin mal kaçırma amaçlı olmadığını savunmuştur. Ne var ki mahkemece, yukarıda değinildiği üzere ve hükme elverişli olacak nitelikte bir inceleme, irdeleme ve araştırma yapıldığını söyleyebilme olanağı yoktur....

          Miras bırakan 09/01/2018 tarihinde vefat etmiş, sağlığında davacı tarafından senetle ilgili bir işlem yapılmamış, miras bırakan öldükten sonra ikinci eş olan davalı aleyhine icra takibi başlatılmıştır. Miras bırakanın ekonomik durumunun son derece iyi olduğu, senedin soyut ifadeler içerdiği, düzenlendiği tarihten 5 yıl kadar sonrası için ödeme tarihi verildiği, miras bırakan 2018 de ölmesine rağmen davacının miras bırakanın sağlığında hiçbir işlem yapılmadığı, davacının miras bırakanın ilk eşinden olan oğlu, davalının ise miras bırakanın ikinci eşi olması gibi hususlar birleştiğinde; miras bırakan tarafından davacı lehine düzenlenen senedin TBK'nın 19.madde hükmü gereğince muvazaalı bir senet olduğu sonucuna varılmaktadır. Nitekim, Yargıtay 17. Hukuk Dairesi'nin 2015/17194 E - 2017/8844 K sayılı dosyasında oldukça benzer uyuşmazlıkta da miras bırakan tarafından düzenlenen senedin muvazaalı olduğu sonucuna varılmakla borç doğurmayacağına hükmedilmiştir....

          "İçtihat Metni"MAHKEMESİ :ASLİYE HUKUK MAHKEMESİ DAVA TÜRÜ : TAPU İPTALİ VE TESCİL Taraflar arasında görülen davada; Davacı, miras bırakanı Fehmi’nin mirasçılarından mal kaçırmak amacıyla ve muvazaalı olarak 19 ada 31 parsel sayılı taşınmazının bir kısmını 2. eşi davalı ...’a, 244 ada 25 parsel sayılı taşınmazını da davalı oğlu Nurhan’a satış suretiyle temlik ettiğini ileri sürerek tapu iptal tescil isteğinde bulunmuştur. Davalılar, muvazaanın söz konusu olmadığını belirterek davanın reddini savunmuşlardır. Mahkemece, miras bırakan tarafından davalılara yapılan temliklerin mirastan mal kaçırma amaçlı ve muvazaalı olduğu gerekçesi ile davacının miras payı oranında tapuların iptal ve tesciline karar verilmiştir. Karar, davalılar vekili tarafından süresinde duruşma istekli temyiz edilmiş olmakla, duruşma günü olarak saptanan 4.6.2010 Cuma günü için yapılan tebligat üzerine temyiz eden vekili Avukat ......

            den 303 parsel sayılı taşınmazın 13.02.1985 tarihli taksim sözleşmesine göre ekli krokide dört numara ile gösterilen 10.328 m2 miktarındaki kısmını satın almayı vaad etmiştir. 4721 sayılı Türk Medeni Kanununun 676. maddesine göre, paylaşma sözleşmesinin geçerliliği yazılı şekilde yapılmasına bağlı olup bütün mirasçıların katılması zorunludur. Dosya içerisinde bulunan taksim krokisinde murisin tüm mirasçılarının yer almadığı, davacının paylaşım yaptıklarını iddia ettiği 18.05.1965 tarihli miras taksim sözleşmesinin de dosya arasında bulunmadığı anlaşılmıştır. Bu durumda mahkemece öncelikle yapılması gereken 18.05.1965 tarihli taksim sözleşmesinin dosya arasına getirtilerek geçerli olup olmadığının incelenmesi gerekir. Ayrıca dava konusu taşınmaz ile ilgili Kumluca Sulh Hukuk Mahkemesinin 2007/40 Esas sayılı dosya ile ortaklığın giderilmesi davası olduğu bu dosyanın Kumluca Asliye Hukuk Mahkemsinin 2007/131 Esas sayılı dosyasının sonucu beklediği anlaşılmıştır....

              UYAP Entegrasyonu