WhatsApp Hukuki Asistan

Yeni

Son Karar yapay zeka destekli hukuk asistanınız artık WhatsApp üzerinden cebinizde. Aşağıdaki hizmetlerden dilediğinizi seçerek WhatsApp asistanınıza soru sorarak hemen kullanmaya başlayabilirsiniz.

Hukuki Destek Alma
Hukuki sorularınız için anında uzman desteği alın
Yargıtay ve BAM Kararı Arama
Emsal kararlar ve içtihatlar için arama yapın
Dava Dilekçesi Hazırlama
Yapay zeka ile hızlı ve profesyonel dilekçeler oluşturun
Sözleşme Hazırlama
Özelleştirilmiş sözleşme şablonları oluşturun
Loading Logo

sonkarar

Sayfa Yükleniyor

Dosya arasında bulunan nüfus kayıtlarına göre kök miras bırakan ...’nın 1922 yılında Medeni Kanundan önce ölmekle geriye oğlu ...’yi ve kızı ...’yi bıraktığı, keşif yerinde dinlenen yerel bilirkişi ve tanıkların bilgileri bulunmamakta ise de; kök miras bırakanın mirasçısı olan ...’nin miras hissesini kardeşi ...’nin 9.2.1988 tarihinde ölmesinden sonra 5.8.1988 günlü senetle ...’nin mirasçıları tarafından davacı ve davalı ...’ya satıldığı anlaşılmaktadır. ....

    Davacı, miras bırakanı babası ...’ün en değerli mal varlığı olan ... ada ... parsel sayılı taşınmazını mirastan mal kaçırma amacıyla davalı oğluna satış suretiyle devrettiğini, temlik tarihi itibariyle miras bırakanın taşınmaz satmaya ihtiyacı olmadığını ileri sürerek, davalı adına olan tapu kaydının iptali ile miras payı oranında adına tescilini istemiştir. Davalı, uzun yıllar kardeşi ile birlikte yurt dışında çalıştığını, birikimlerini miras bırakana gönderdiklerini, miras bırakanın bu birikimler ile çekişmeli taşınmazı satın aldığını ancak aile büyüğü olması nedeniyle taşınmazı adına tescil ettirdiğini, taşınmazın alımında miras bırakanın bir katkısı olmadığını, sonradan da taşınmazı tüm mirasçıların muvafakati ile iade ettiğini ve temlik harici terekenin bulunduğunu belirterek, davanın reddini savunmuştur. İlk Derece Mahkemesince, temlikin mal kaçırma amaçlı ve muvazaalı olduğu gerekçesiyle davanın kabulüne karar verilmiş, ......

      Dava konusu taşınmazları da içeren miras payının ... tarafından 1976 yılında davacıların miras bırakanı olan kardeşi Kamil’e satılarak zilyetliğinin devredildiği, keşifte dinlenen davalı tanıkları, özellikle 1976 tarihli senedin tanığı olduğunu beyan eden ... ’ın beyanı ve tüm dosya kapsamı ile belirlenmiştir. Bir an için böyle bir satış yapılmadığı kabul edilse dahi, 1980 yılı itibarı ile ... terekesine karşı üçüncü kişi durumunda olan ...e, tüm mirasçıların muvafakatı olmadan yapılan pay satışı geçersiz olduğundan daha sonraki tarihte, varlığı dosyada bulunan 1985 tarihli senet ile kanıtlanan bağışlamaya ve taşınmazların zilyetliğinin devredilmiş olmasına göre davacının miras bırakanı olan ...’nin miras payının davalı tarafa geçtiğinin kabulü zorunludur....

        nin 4/112 miras payına karşılık gelen değer 1.156,25 TL, diğer davacıların 3/112 miras paylarına karşılık gelen değer 867,18 TL, dava dışı... tarafından davalı oğlu ...'a devredilen 1587 parsel sayılı taşınmazın dava tarihi itibariyle keşfen saptanan değeri 946.520,00 TL olup, davacılardan ...'nin 4/112 miras payına karşılık gelen değer 33.804,28 TL, diğer davacıların 3/112 miras paylarına karşılık gelen değerin 25.353,21 TL olduğu, Dava konusu 513 parsel sayılı taşınmaz yönünden talep edilen ecrimisil miktarı 26.147,46 TL olup, davacı ...'nin 4/112 miras payı karşılığı 933.83 TL, diğer davacıların 3/112 miras paylarına karşılık gelen değerin 700,37 TL, 827 parsel sayılı taşınmazın ifrazından oluşan 1586 parsel yönünden talep edilen ecrimisil miktarı 3.137,86 TL olup, davacı ...'nin 4/112 miras payı karşılığı 112.06 TL, diğer davacıların 3/112 miras paylarına karşılık gelen değerin 84,04 TL, 1587 parsel yönünden talep edilen ecrimisil miktarı 62.753,91 TL olup, davacı ...'...

          Somut olaya gelince, miras bırakanın davalı ile birlikte yaşadığı, miras bırakanın son aylarını Alzheimer hastası olarak geçirdiği, davacıların sadece bayramdan bayrama annelerini ziyaret ettikleri, miras bırakanın bakımının davalı tarafından yapıldığı, davalının miras bırakana hayatı boyunca bir evladın ebeveynine bakmakla ve göstermekle yükümlü olduğu şartların fevkinde ilgisini ve hizmetini esirgemediği dosya kapsamı ile sabittir. Oysa,çekişme konusu taşınmazın satış şeklinde davalıya temlik edildiği görülmektedir. Hemen belirtilmelidir ki, satışa konu edilen bir malın devrinin belirli bir semen karşılığında olacağı kuşkusuzdur. Semenin bir başka ifade ile malın bedelinin ise mutlaka para olması şart olmayıp belirli bir hizmet veya bir emekte olabileceği kabul edilmelidir....

            Yerel bilirkişi ve tanık beyanlarına, dosyada yer alan 12.3.1985 tarihli harici satış senedi ile tüm dosya kapsamına göre, davacının, davalılardan ..., ... ve ...’in anneleri ...’ın miras payını satın aldığı kanıtlanmış bulunmaktadır. Bu açıklamalara göre; ortak miras bırakan ...’den ..’a intikal eden miras payı yönünden davacının davasının kabulüne karar verilmesi gerekirken, davanın diğer tüm mirasçıların payları bakımından da kabulü doğru olmamıştır. Davayı kabul eden ve beyanını imzası ile onaylayan davalılardan ..., ölü Hatice’nin oğlu olup, Hatice sağlığında miras payını davacıya satıp devrederek, dava konusu taşınmazlar bakımından terekeden çıkmış bulunduğundan kabul beyanının sonuca etkisi bulunmamaktadır. Davalı ... ...'...

              Bunun için de ülke ve yörenin gelenek ve görenekleri, toplumsal eğilimleri, olayların olağan akışı, miras bırakanın sözleşmeyi yapmakta haklı ve makul bir nedeninin bulunup bulunmadığı, davalı yanın alış gücünün olup olmadığı, satış bedeli ile sözleşme tarihindeki gerçek değer arasındaki fark, taraflar ile miras bırakan arasındaki beşeri ilişki gibi olgulardan yararlanılmasında zorunluluk vardır. Somut olaya gelince; miras bırakan Mehmet'in ölünceye kadar 96 parsel üzerindeki evde yaşadığı, davalının ve miras bırakanın tanıdığı bir kişi olan ara malik Ramazan'ın taşınmazı hiç tasarruf etmediği, devirlerin çok kısa aralıklarla yapıldığı, akitteki değer ile taşınmazların gerçek değeri arasında fahiş fark bulunduğu, miras bırakanın taşınmazı mal satmaya ihtiyacının olmadığı, davalının ise, alım gücünün bulunmadığı dosya kapsamı ile sabittir....

                Dava, miras bırakan M..’nın sağlığındaki miras payının devri nedeniyle iptal ve tescil isteğine ilişkindir. Dava konusu payı kapsayan 581 parsel kadastro yoluyla 1.11.1952 tarihinde paylı olarak tarafların babası M..K.. ile davada taraf durumunu almayan 3. kişiler adına tapuda kayıtlı bulunmaktadır. TMK.nun 677. maddesi hükmü uyarınca yazılı olmak koşuluyla bir mirasçının diğer mirasçıya miras payının devri hukuken mümkün ve geçerlidir. Ancak, mirasın açılmasından önce yapılan pay devirleri bakımından durum farklıdır. Mirasın açılmasından önceki miras payının devri müessesesi TMK.nun 678. maddesinde düzenlenmiştir. Anılan hükme göre, ancak miras bırakanın katılımıyla böyle bir sözleşme geçerli olabilir. Görülmekte olan davada, davacı vekilinin ileri sürmüş olduğu tarihsiz “ “Satış Senedi” ” başlıklı belgede kayıt maliki M..’nın miras payının devrine ilişkin sözleşmeye katıldığı hususu anlaşılmamaktadır....

                  Mirastan çıkarmada miras bırakan; mirasçı, miras bırakana veya miras bırakanın yakınlarından birine karşı ağır bir suç işlemişse, miras bırakana veya miras bırakanın ailesi üyelerine karşı aile hukukundan doğan yükümlülüklerini önemli ölçüde yerine getirmemişse ölüme bağlı bir tasarrufla saklı paylı mirasçısını mirasçılıktan çıkarabilir. Mirasçılıktan çıkarılan kimse, mirastan pay alamaz. Mirasçılıktan çıkarılan kimsenin miras payı, o kimse miras bırakandan önce ölmüş gibi, mirasçılıktan çıkarılanın varsa altsoyuna, yoksa miras bırakanın yasal mirasçılarına kalır. Mirasçılıktan çıkarılan kimsenin altsoyu, o kimse miras bırakandan önce ölmüş gibi saklı payını isteyebilir. Mirasçılık belgesi istemek ise, maddi bir olayın varlığını ikrar ile kişiler arasındaki soybağı ilişkisini tespit ettirmekten ibarettir. Hakkında mirastan çıkarma ve yoksunluk sebepleri gerçekleşen veya mirası reddeden ya da mirastan feragat eden mirasçının tereke ile ilişkisi tümden kesilmiş sayılmaz....

                    Davalı, miras bırakanın tüm mirasçılarına taşınmaz temlik ettiğini, devirlerin paylaştırma amacı ile yapıldığını belirterek davanın reddini savunmuştur. Feri müdahil ..., davacı ...'in dava konusu taşınmazlar yönünden açtığı dava ile tasarrufun iptaline karar verildiğini ve kararın kesinleştiğini, davacının davayı açmakta hukuki yararının olmadığını, miras bırakanın kendisine olan borcu nedeniyle anılan taşınmazlardaki miras bırakan payına haciz işlendiğini, davacıların amacının hacizli payların satılarak paraya çevrilmesi olduğunu ileri sürerek davanın reddini savunmuştur....

                      UYAP Entegrasyonu