Davacı vekilleri tarafından süresinde kararın düzeltilmesi istenilmiş olmakla dosya incelendi gereği düşünüldü: K A R A R Davacı vekili, 316 sayılı parselin tarafların ortak miras bırakanı ... adına tapuda kayıtlı bulunduğunu, mirasçılarından ...,...,...,...ve ...in miras paylarının vekil edeni tarafından satın ve devralındığını açıklayarak anılan parselin tapu kaydının iptali ile vekil edeni adına tapuya kayıt ve tesciline karar verilmesini istemiştir. Davalılardan ..., ..., ..., ... ve ..., taşınmazdaki miras paylarını davacıya satıp devrettiklerini kabul ettiklerini bildirmişlerdir. Diğer davalılar ..,...,..,..,..,ve ... ise davanın reddine karar verilmesini savunmuşlardır....
Aile konutu olarak kullanılan yerin miras payına mahsuben sağ kalan eşe özgülenmesi talebinde mahkemece yapılacak iş murise ait terekenin tamamının parasal karşılığının tespiti ile özgülenecek konutun davacının miras payının kapsamı içinde kalması halinde özgülenmesine, konutun değerinin davacının miras payını aşması halinde ise diğer mirasçılara yapılacak ödemenin belirlenerek depo edilmesinden sonra özgülenmesine karar verilmelidir. Belirtilen usulde inceleme yapılmadan salt aile konutunun parasal değeri esas alınmak suretiyle hüküm kurulması doğru görülmemiş, bu sebeple hükmün bozulmasına karar verilmiştir. SONUÇ: Yukarıda açıklanan nedenlerle davalılar vekilinin temyiz itirazlarının kabulü ile hükmün BOZULMASINA, peşin yatırılan harcın yatırana iadesine, 17.09.2020 tarihinde oy birliği ile karar verildi....
Davalı, taşınmazın babası Rauf'tan kendisine miras kaldığını, köy dışında oturduğu için taşnımazla ilgilenmesi, ekip biçmesi için davacı ve ailesine bıraktığını, mülkiyeti devretmediğini beyan etmiş, davacı ise taşınmazın babası tarafından ihya edildiğini, babasının ölümü ile paylaşma sonucu kendisine kaldığını ileri sürmüştür. Keşifte dinlenen bir kısım bilirkişiler ise taşınmazın tarafların kök miras bırakanları Süleyman ve ... tarafından kullanıldığını gördüklerini söylemişlerdir. Bu durumda uyuşmazlık, dava konusu taşınmazın öncesinin kime ait olduğu, tarafların ortak miras bırakanlarından kalıp kalmadığı, ortak miras bırakanlar ... veya ...'den kalması halinde mirasın usulünce paylaşılıp paylaşılmadığı, paylaşılmış ise kimin payına düştüğü, kimin ne kadar süreyle zilyet olduğu noktasındadır. Bu konuda yapılan araştırma yetersizdir. Eksik araştırma ve inceleme ile hüküm kurulamaz....
Dava; miras payı devri nedenine dayalı tapu iptali ve tescil isteğine ilişkindir 1-Davalı ...'a yöneltilen tapu iptali ve tescil istemine ilişkin temyiz itirazlarının incelenmesinde; dosya muhtevasına, dava evrakı ile yargılama tutanakları münderecatına, mevcut deliller mahkemece takdir edilerek karar verildiğine ve takdirde bir isabetsizlik bulunmadığına göre anılan davalı hakkındaki temyiz itirazları yerinde görülmemiştir. 2-Davacı vekilin davalı ...'a yöneltilen tapu iptali ve tescil istemine ilişkin temyiz itirazlarına gelince; dava ve talep, miras payının devrine dayalı tapu iptali ve tescil isteğine ilişkindir. Yazılı olmak koşuluyla miras ortaklığına dahil bir taşınmazdaki miras payının mirasçılar arasında devri için yapılan sözleşmeler geçerlidir (4721 sayılı TMK m.677)....
Anılan kanun maddesine göre; miras payının devri konusunda mirasçılar arasında yapılan sözleşmenin geçerliliği yazılı şekle bağlıdır. Somut olayda; davacılar vekili, davacıların yakın miras bırakanları ...’ın, davalıların yakın miras bırakanları ...’a ortak kök miras bırakandan kalan miras payını 19.3.1960 tarihli adi senetle satın ve devraldığını ileri sürerek pay iptali ile tescil isteğinde bulunmuştur. Söz konusu satış senedinde, satıcı ... dava konusu taşınmazlardaki hisselerini 2000 TL karşılığında alıcı ...’a satmıştır. Keşif yerinde dinlenen tanıklar, satış ve davacıların eklemeli zilyetliklerini doğrulamışlardır. Dava konusu 535 parselin dosya arasındaki tapu kaydına göre, satış tarihinde elbirliği mülkiyeti şeklinde tarafların yakın miras bırakanları ile dava dışı kişiler adına tescilli olduğu sabittir....
Davacı vekili, kök miras bırakan ...’ın ölümünden sonra yakın miras bırakan ...’ın miras payını 6.8.1981 tarihli satış vaadi sözleşmesiyle, diğer mirasçıların paylarını ise dosya arasında bulunan diğer senetlerle vekil edeninin satın aldığını ileri sürerek tamamının iptaliyle davacı adına tesciline karar verilmesini istemiştir. Dosya arasında bulunan mirasçılık belgesine göre satıcı ... 27.9.1983 tarihinde ölmüştür. Kök miras bırakan ...’ın terekesine göre, davacı satın alma tarihinde (6.8.1981) mirasçılık sıfatını kazanmamış olup, üçüncü kişi durumunda ise de sonradan yakın miras bırakan babasının ölümü ile mirasçılık sıfatını kazanmıştır. Satış vaadi sözleşmesinden kaynaklanan tapu iptal ve tescil davalarının kabulü için sözleşmenin ifa olanağının bulunması gerekir. Elbirliği ortaklığına konu bir taşınmazda elbirliği ortaklarından birinin, miras payını, ortaklık dışı üçüncü kişiye satmayı vaad etmesi halinde sözleşme bir taahhüt muamelesi olarak geçerlidir....
a düşen miras payı TMK'nın 496/1. maddesi gereğince ana ve babasına düşer. Ancak muris ...'ın miras payı anası ve babası kendinden önce öldüğü için her derecede halefiyet yoluyla kendi altsoylarına kalır (TMK m. 496/2). Başka bir anlatımla, ...'ın miras payı anası ...ve babası.... kendisinden önce öldüğü için çocukları ...'ın altsoyuna halefiyet yoluyla intikal eder. Ancak ... 13.05.2003 tarihinde vefat ettiği anda, mirasçılarından ... 07.12.1999 tarihinde kendisinden önce vefat ettiğinden TMK'nın 580. maddesi gereğince ..., ...'a mirasçı olamayacağından ...'dan düşen miras payı .....'ın eşi ....'a dağıtılmadan tamamı altsoyuna yani ...'a verilmesi gerekir. Mahkemece, bu durum gözetilerek muris ....'nin mirası 16 pay kabul edilerek 29.01.1932 tarihinde ölümüyle 8 payı ...'a, diğer 8 payı ...'a kaldığı, ...'ın 24.05.1970 tarihinde vefat etmesi ile mirasın 4 payının ....'a, 4 payının .....(...)'e kaldığı, ...'...
Parsel üzerindeki bina ise miras bırakanın sağlığında yapılmıştır. Davacı vekili, devrin muvazaalı olduğunu .//.. ileri sürmüştür. Mal rejiminin sona erdiği tarihte, dava konusu taşınmaz miras bırakan üzerinde kayıtlı bulunmadığından, başka bir anlatımla; tasfiyeye tabi mal mevcut olmadığından mahkemece tasfiye alacağı yönünden davanın reddine karar verilmiş olmasında bir isabetsizlik bulunmamaktadır. Davacının miras nedeniyle alacak isteğine gelince; mahkemece taşınmaz üzerinde bulunan muhdesatın tereke malı olduğu kabul edilerek bina değeri dikkate alınmak suretiyle davacının 1/4 miras payı karşılığı 18.480 TL'nin davalı Hüsamettin'den alınmasına karar verilmiştir. Ne var ki; dava konusu taşınmaz ve üzerindeki bina ortak muris ... 'in ölüm tarihi itibarı ile terekeye ait bir mal niteliğinde olmayıp. 1988 yılında bağış yoluyla davalı ...'e devredilmiştir....
"İçtihat Metni" MAHKEMESİ :ASLİYE HUKUK MAHKEMESİ DAVA TÜRÜ : TAPU İPTALİ VE TESCİL KANUN YOLU : TEMYİZ Davada tapu kaydına dayanılmaksızın miras bırakandan gelen miras payına dayanıldığına, aynı zamanda miras muvazaası iddiasına da dayanıldığına göre temyiz inceleme görevi Yargıtay 1. Hukuk Dairesi'ne aittir. Bu nedenle dosyanın Yargıtay Yüksek 1. Hukuk Dairesi Başkanlığı’na GÖNDERİLMESİNE, 18.09.2012 gününde oybirliği ile karar verildi....
DAVA Davacı vekili dava dilekçesinde; müvekkili ile tarafların babası olan miras bırakanın dava konusu parselde kayıtlı taşınmazı birlikte aldıklarını, taşınmazın yapılan kadastro çalışması sonucunda 24.12.1982 tarihinde ½'şer hisse oranında müvekkili ve babası adına tescil edildiğini, müvekkili ve babasının taşınmaz üzerine bina yaptırdıklarını, miras bırakanın taşınmazdaki hissesinin tamamını satış göstermek suretiyle kızı olan davalı ...'ye devrettiğini, temlikin mirastan mal kaçırma amaçlı ve muvazaalı olduğunu, miras bırakanın mal satmaya ihtiyacı olmadığı gibi davalının da alım gücü bulunmadığını ileri sürerek tapu kaydının iptali ile miras payları oranında adlarına tesciline karar verilmesini talep etmiştir. II. CEVAP Davalı vekili cevap dilekçesinde; gerçekte dava konusu taşınmazın dava dışı ......