Yani miras bırakanın ölüm tarihine göre bırakmış olduğu, maddi veya maddi olmayan, genellikle para ile ölçülmesi mümkün aktif ve pasif değerlerin karşılığıdır. Miras ise, terekeden daha geniş kapsamlıdır. Miras bırakanın hak ve borçları da mirasçılara ve terekeye intikal edecektir. O halde, tereke; miras bırakanın ölüm tarihine göre bırakmış olduğu tüm kıymetler ile mirasta denkleştirmeye konu iadeye tabi olarak yaptığı sağlar arası, mirasçıların terekeye geri vermekle birbirlerine karşı yükümlü oldukları kazandırmalar terekenin aktifini, miras bırakanın borçları, cenaze giderleri, terekenin mühürlenmesi ve yazımı giderleri, miras bırakan ile birlikte yaşayan ve onun tarafından bakılan kimselerin üç aylık geçim giderleri, muvazaalı (danışıklı) ödemelerde alınan karşılıklar, yine eğitim ve öğrenimini tamamlamamış olan veya sakatlıkları bulunan çocuklara yapılacak hakkaniyete uygun ödemeler vb. gibi terekenin pasifini oluşturur....
Miras ortaklığında mirasçıların birlikte hareket etmeleri zorunluluğu, işlemleri, kullanım ve idareyi birlikte yapmaları, mirasçılar arasında anlaşmazlık bulunması veya bu konularda anlaşamamaları halinde miras ortaklığı adına gerekli işlemleri yapmak, dava açmak, açılmış veya açılacak davaları takip etmek üzere paylaşmaya kadar miras ortaklığına temsilci atanması olanağı sağlanmıştır (TMK m. 640). Mirasçılardan biri veya birkaçının isteği üzerine Hakim mirasın paylaşımına kadar görev yapmak üzere miras ortaklığına bir temsilci atayabilir. Miras ortaklığına temsilci atanan kişinin görevi taksime kadar tereke ile ilgili bütün işlerde, temsil görevini yerine getirmektir. Onun için miras ortaklığına atanacak temsilcinin görev ve yetkisinin kural olarak terekenin paylaşılmasına kadar süreceği gözönünde tutulmadan tereke temsilcisinin görevinin kararın kesinleşmesine kadar olduğu şeklinde görev süresine sınırlama getirilmesi doğru görülmemiş, hükmün bu sebeple bozulması gerekmiştir....
Dosya incelenerek gereği görüşülüp düşünüldü: -KARAR- Dosya içeriğine, toplanan delillere, hükmün dayandığı yasal ve hukuksal gerekçeye, delillerin takdirinde bir isabetsizlik bulunmamasına ve özellikle miras bırakanın davalılara yapmış olduğu temliklerin mirastan mal kaçırma amaçlı ve muvazaalı olduğu belirlendiğine, 31 parsel sayılı taşınmaz bakımından miras bırakanın temlik ettiği paydan davacının miras payı oranında iptal ve tescile karar verilmiş olmasının doğru olduğuna göre; davalıların temyiz itirazı yerinde değildir. Reddi ile usul ve yasaya uygun olan hükmün ONANMASINA, aşağıda yazılı 1.404,23 .-TL bakiye onama harcının temyiz eden davalılardan alınmasına, 4.6.2010 tarihinde oybirliğiyle karar verildi....
"İçtihat Metni" MAHKEMESİ :Sulh Hukuk Mahkemesi DAVA TÜRÜ :Miras Ortaklığına Temsilci Atanması Taraflar arasındaki davanın yapılan muhakemesi sonunda mahalli mahkemece verilen ve yukarıda tarih numarası gösterilen hüküm temyiz edilmekle evrak okunup gereği görüşülüp düşünüldü.1- 1-Dosyadaki yazılara kararın dayandığı delillerle kanuna uygun sebeplere ve özellikle delillerin takdirinde bir yanlışlık görülmemesine göre davalıların aşğıdaki bendin kapsamı dışında kalan temyiz itirazları yersizdir. 2-Miras ortaklığı temsilcinin şahsına ilişkin temyizin incelenmesine gelince; Miras ortaklığı temsilcisi (TMK.md.640) özel kayyım niteliğindedir. Türk Medeni Kanununun 431. maddesi uyarınca vasi tayininde usul kayyım (mümessil) için de uygulanır....
Davacı ... miras hakkına dayanarak dava açmıştır. Mahkemece davanın reddine, dava konusu 101 ada 299, 300, 302 ve 103 ada 324, 325 parsel sayılı taşınmazların tespit gibi tapuya tesciline karar verilmiş, hüküm, davacı ... tarafından temyiz edilmiştir. İddia ve savunmaya, mahkemece toplanıp değerlendirilen deliller ile duruşma tutanaklarına yansıyan bilgi ve belgelere göre dava konusu taşınmazların tarafların ortak miras bırakanı, ...'dan kaldığı yönünde yanlar arasında bir uyuşmazlık bulunmamaktadır. Uyuşmazlık, ortak miras bırakanın ölüm gününden sonra mirasçıları arasında yöntemine uygun biçimde bir paylaşmanın yapılıp, yapılmadığı yönünde toplanmıştır. Kural olarak, mirasçılar arasında yöntemine uygun bir paylaşmanın varlığından söz edilebilmesi için, ortak miras bırakanın ölüm gününden sonra, tüm mirasçılarının bir araya gelerek, terekeyi kendi aralarında pay etmeleri, her bir mirasçının kendi payına düşeni aldıktan sonra, terekedeki diğer miras haklarından vazgeçmesi gerekir....
"İçtihat Metni"MAHKEMESİ :ASLİYE HUKUK MAHKEMESİ DAVA TÜRÜ : TAPU İPTALİ VE TESCİL Taraflar arasında görülen davada; Davacılar, miras bırakan babaları...un kendilerinden mal kaçırmak amacıyla 1030 ada 98 parselde yer alan (6) numaralı bağımsız bölümü muvazaalı satış işlemi ile davalı 2.eşine temlik ettiğini, ayrıca 201 ada 8 parseldeki (2) numaralı bağımsız bölümü bedelini ödeyerek satın aldığı halde davalı 2.eşi adına tescil ettirdiğini ileri sürerek, taşınmazların tapu kaydının iptaliyle miras bırakan adına tesciline, olmadığı takdirde miras payı oranında tescile karar verilmesi isteğinde bulunmuşlardır. Davalı, davanın reddini savunmuştur. Mahkemece, dava konusu 6 numaralı bağımsız bölümün temlik işleminin muvazaalı olduğu, 2 numaralı bağımsız bölümün miras bırakanla ilgisi bulunmadığı gerekçesiyle 6 numaralı bağımsız bölüm yönünden davanın kabulüne, 2 numaralı bağımsız bölüm bakımından ise davanın reddine karar verilmiştir....
Davacı ..., miras yoluyla gelen hakka dayanarak tapu kaydının miras payı oranında iptali ve adına tescili istemiyle dava açmıştır. Mahkemece yapılan yargılama sonunda davanın kabulü ile çekişmeli 192 ada 5 parsel sayılı taşınmazın tapu kaydının iptaline, 1/6'şar pay ile davacı ... ve davalılar adlarına tapuya tesciline karar verilmiş; hüküm, bir kısım davalılar tarafından esasa yönelik, davacı vekili tarafından yalnızca vekalet ücretine yönelik olarak temyiz edilmiştir. Dosya içeriğine, kararın dayandığı delillerle yasaya uygun gerektirici nedenlere göre sair temyiz itirazları yerinde değildir. Ancak davacı ..., yasal miras payının adına tescili istemiyle dava açmış olup, dosyada bulunan veraset ilamına göre ortak miras bırakan ...'nın davacı ve davalılardan başka mirasçılarının da bulunduğu anlaşılmaktadır....
Medeni Kanunun 640. maddesi uyarınca tüm mirasçıların davaya katılımlarının ya da olurlarının sağlanması veya tereke temsilcisi eliyle davanın yürütülmesi gerekir ise de; mahkemece, davacının miras payı oranında kabul kararı vermesi, hüküm davacı tarafından temyiz edilmediğinden bozma nedeni sayılmamıştır. Öte yandan, dosya içeriği ve toplanan delillere göre; miras bırakanın satım ihtiyacı, davalıların miras bırakanının ise alım gücü bulunmadığı, değerler arasında açık ve aşırı fark bulunduğu, miras bırakanın davalıların murisi ile birlikte kaldığı, taşınmazın aslında bağış olduğu halde mirasçılardan mal kaçırmak amacıyla satış biçiminden devredildiği anlaşılmakla, davanın kabulüne karar verilmesinde bir isabetsizlik yoktur. Davalı ...'in, temyiz itirazları yerinde değildir. Reddiyle usul ve yasaya uygun olan hükmün ONANMASINA, aşağıda yazılı 1.051.28.-TL. bakiye onama harcının temyiz eden davalıdan alınmasına, 19.1.2011 tarihinde oybirliğiyle karar verildi....
Davalılar, davacının iddialarının gerçeği yansıtmadığını, miras bırakanın davacıya ev ve dükkan verdiğini, ayrıca iki adet taşınmazında muvazaalı olarak davacıya devredildiğini, davacının miras bırakanın paraları ile alındığını iddia ettiği taşınmazları eşlerinin de katkıları ile devraldıklarını belirterek davanın reddini savunmuşlardır. Mahkemece, 11 numaralı bağımsız bölümün davalı ... tarafından bedelinin ödenmek suretiyle üçüncü kişiden satın alındığını, miras bırakanın ölümü ile bankadaki paranın mirasçılar tarafından paylaşıldığını, davacının davalıların miras bırakanın banka hesaplarındaki paraları çektiği ve kullandıkları iddiasını ispat edemediği gerekçesiyle davanın reddinne karar verilmiştir. Karar, davacı tarafından süresinde temyiz edilmiş olmakla Tetkik Hakimi ...'un raporu okundu, düşüncesi alındı. Dosya incelendi, gereği görüşülüp düşünüldü....
"İçtihat Metni"MAHKEMESİ:Sulh Hukuk Mahkemesi DAVA TÜRÜ : Miras ortaklığına temsilci atanması ... ile Hasımsız, mirasçıları ..., ... aralarındaki miras ortaklığına temsilci atanması davasında mahkemenin yetkisizliğine dair ... 10....